Dost

cicek demeti

Sükut
Katılım
7 Ocak 2011
Mesajlar
11,683
Tepkime puanı
3,778
Puanları
0
1209164867dostluk.jpg



DOST


Genç adamın biri, dermiş ki babasına her gün:
“Benim de DOSTLARIM var, sendeki DOSTLAR gibi.”
Baba, itiraz eder:
“Olmaz öyle çok DOST,
Hakikisi belki bir, belki iki,
Fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki…”
Devam eder durur konuşma…
Aralarında başlar bir tartışma. Karar verirler bir sınava,
DOSTun hakikisini anlamaya…
Bir akşam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala.
Baba der ki oğluna:
“Hadi al bu çuvalı, şimdi götür DOSTuna.”
Çuvalda damlalar damlamakta, sanki öldürmüşler de bir adamı, koymuşlar çuvala, dıştan böyle sanılmakta.
Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği DOSTuna, çalar kapıyı.
O DOST, bakar ki bir çuvala hem de kanlı, kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
Almaz içeri arkadaşını.
Böylece tek tek dolaşır delikanlı, kendince tanıdığı, sevdiği DOSTlarını.
Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır evlat geriye döner.
Ama içten yıkılır…
Babasına dönerek; “Haklıymışsın baba!” der.
“DOST yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.”
Baba, “Hayır evlat” der, “benim bir DOSTum var bildiğim.
Hadi çuvalı al da bir kere de git ona.”
Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
Alnında ter, çuvaldan kanlar damlar…
Gider, baba DOSTuna. Kabul görür, sevinir.
O DOST, delikanlıyı alır hemen içeri.
Geçerler arka bahçeye.
Bir çukur kazarlar birlikte, çuvaldaki koyunu gömerler adam diye, üzerine de serpiştirirler toprak.
Belli olmasın diye dikerle sarımsak…
Genç adam gelir babasına:
“Baba, işte DOST buymuş!” diye konuşunca,
babası; “Daha erken, o belli olmaz daha.
Sen yarın gir ona, çıkart bir kavga.
Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona, işte o zaman anlaşılacak,
DOSTun hakikisi.
Sonra gel olanları anlat bana…”
Genç adam, aynen yapar babasının dediğini,
Maksadı anlamaktır DOSTun hakikisini.
Babasının DOSTuna istemeden basar iki tokat!
Der ki tokadı yiyen DOST;
“Git de söyle babana, biz satmayız sarımsak tarlasını böyle iki tokada!”


mevedde_dostluk_k_pr_s__1237807307.jpg


Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile seni
Sevmeli…
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile sana
Sarılmalı…
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı…
DOST dediğin;
Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle raks etmeli,
Ve ağladığında, seninle ağlamalı…
Ama hepsinden daha çok; DOST matematiksel olmalı;
Sevinci çarpmalı…
Üzüntüyü bölmeli…
Geçmişi çıkarmalı…
Yarını toplamalı…
Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı…
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı…
İşi bitince seni [silmemeli] bir tarafa atmamalı…
Vesselam .
CEVDET KILIÇ
BİLGELİK HİKAYELERİ

dostluk-1.jpg

 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
DOSTUN KİMDİR

Bir savaşta siperden uzakta kalan iki asker sığınacak bir yer bulamaz ve birbirlerinin sırtına dayanarak savaşmaya devam ederler. Her ikisinin de siperi bir diğeri olur. Arkalarını birbirlerine dayayarak hem hayatı hem ölümü paylaşmayı göze alan iki asker arkadaş olurlar.

Günümüzde arkadaş sözcüğü çok yakın olmayan tanıdıklarımız için de kullanılır hale geldi. Elbette arkadaşlarımız arasında değer farkı olması normal bir şeydir fakat daha az değer verdiklerimizin arkadaş adıyla anılması pek de hoş değildir. Şimdilerde gerçek arkadaşlarımızı dost diye anar olduk. Dostlarımızı en değerli kıldık. En değerlilerimizi hayatımızın merkezine oturttuk.
Peki, dost neydi?
Birlikte güzel vakit geçirmenin eğlenceli olacağı birisi mi? Ya da canımız sıkıldığında yanına koştuğumuz biri mi? Yoksa her daim bize ayna tutan biri mi?
Dost birlikte güzel vakit geçirdiğimiz insandır. Canımız sıkıldığında soluğu yanında aldığımız biri. Yanına her gittiğimizde yüzünde berrak bir ayna bulduğumuz kişi. Dost onunla birlikteyken güven duygusunun doruklara ulaşmasıdır. Paylaşmayı bilmektir, hayatı paylaşmayı bilmek... Uzun bir yolda yürümek ve o yolun hiç bitmeyeceğine emin olmak. Yalnızlığın en soğuk odasındayken kapıyı çalan sıcak bir el, sığındığın bir kucak, hep yeni ama hep tanıdık yanık bir türkü, her dem tazelenen koca bir tekrar... Dost bizi hem hayata bağlar hem de her istediğimizde kilometrelerce uzaklaştırır. Bizden önce düşünür bizi. Kendinden geçer dost, dostu için. Dostluk ezberlenen her şeye inat, ezber bozan bir duygudur. Kendini boşluğa bıraktığında düşmeyeceğini bilmek, en kötü zamanlarda sıcaklığını hissetmek, verdiği huzuru sevmek, hayatı onunlayken bir nebze daha katlanılabilir ilan etmek... Kısacası klişeleşen her şeye inanabilmektir dostluk ve bunları sıfat edinmeyi hak edendir dost.
Peki, dost kimdi?
Yeri dolsun diye yenisini arayamayız; işte o kadar değerli biri o. Seçerek, deneyerek, hissederek belirlediğimiz biri. Vasıflarını sevdiğimiz, kimliğine güvendiğimiz, gerçekten inandığımız biri olmalı o. Her şeyden önce sadece bu dünya için yaşayan değil, varlığını gerçek dünyaya adayan biri olmalı o.
Dostluğun güzelliğinin yanında en güzel dostluğu sorgulamak lazım… En güzel dostları örnek almak lazım... Allah'ın dostum diye övdüğü İbrahim gibi, Âlemler Peygamberi'nin Ebu Bekir'i gibi olmak ya da bir Allah dostunun dostu olmak lazım. Allah'ın güvendiği dosttan daha çok kime güvenilebilir ki? Allah'ın dostum dediğinden daha dost kim bulunabilir?
Her insan gerçek güveni, gerçek inancı, gerçek anlamı bulabilmek için Allah dostu bir dost bulmalı. Varlığının gelip geçici olduğunu bildiği bu dünyanın büyüsüne kapılmayan, herkesin önünde secdeye durduğu hiçlikleri elinin tersiyle itebilen, göz kamaştırıcı şatafatın ardını da görebilen bir dost bulabilmeli her insan. Gerçeğin sırrına onda varmalı ve ona layık bir dost olmalı. Ne olursa olsun yolunun sonu Allah'a ulaşmalı… Sen gitmesen de dostundur, kolundan çekip götüren.

Elif GÖNÜL
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
Mevlana Celaleddin Rumi
 
Üst