Dogan (kartel) medyasini bilmeyenler icin tanitalim!

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Ne yazikki ulkemizde bu dogan medyasinin ne kadar din, ahlak, kultur dusmani yayinlar yaptiginin farkinda olmayanlar varki

alexa verilerine gore: ( her ne gerek hurriyetin gerekse milliyetin bu iste hile yapiyorlar diyenler varsada)

hurriyet.com.tr

globe-sm.gif
Alexa Traffic Rank: 370
tr.png
Traffic Rank in TR: 6
Sites Linking In: 5,602

milliyet.com.tr

globe-sm.gif
Alexa Traffic Rank: 428
tr.png
Traffic Rank in TR: 7
Sites Linking In: 5,021

gazetevatan.com

globe-sm.gif
Alexa Traffic Rank: 1,879
tr.png
Traffic Rank in TR: 34
Sites Linking In: 1,167

tiklanma oranlari cok fazla. Ulkede haber alabilecegimiz dogru duzgun gazete sitesi, haber sitesi vs. kalmadimi bu kadar millet bu kartel medyasinin sitelerinde gununu geciriyor!

Tabiki demiyorum tek tarafli haber okuyalim. Ama bu medyanin haberlerine inanmadan once defalarca dusunmek (bana gore inanmamak) gerek.

O yuzden saymakla bitmiyecek kadar yalan, iftira dine, ahlaka, kulture saldiri niteliginde yayin yapan bu medyanin gerek gecmiste gerekse gunumuzde yapmis oldugu haberleri bu baslik altinda paylamaya calisicagim denk geldikce. Sizlerde katkida bulunursaniz sevinirim. Amacimiz halkimizi bilinclendirmek belki bu sayede fikir alis - verisi bulundugumuzda yahu yalan olurmu yilmaz ozdil (hurriyet yazari hani su ak partiye oy verdi diye halka bidon kafali diyen zat) yazdi o soyluyorsa dogrudur yada hurriyet yazdi koskoca gazete yalanmi aticak gibi mantik disi cevaplar duymamiz minimize olucaktir.

baslica malum medyanin yayin kuruluslari: hurriyet,milliyet,vatan,radikal,posta,referans,kanald,starTV,cnnturk,dsmart..
 

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Hürriyet'teki hokkabaz köşe yazarları!

thumbnail.php


“Tarih sizi affetmeyecek” dizisinde bugün iki Hürriyet yazarını dikkatlere sunuyoruz.

MEDYAGÜNDEM- Tufan Türenç ve Mehmet Yakup Yılmaz. Hürriyet’in iki yoldaş kalemi. CHP militanı, iktidar muhalifi iki ismi. Referandum yaklaştıkça anayasa değişikliğini binbir türlü hokkabazlıklarla, gerçekleri çarpıtarak eleştiri konusu yapıyorlar.
Tufan Türenç bugünkü yazısında “Erdoğan’ın kampanyası neden öfke dolu” başlığıyla Başbakan’ı öfkeli olmakla suçladı. Ama Kılıçdaroğlu’nun miting meydanlarındaki öfkesini ve küfürlerini görmezden geldi.
Türenç bir kez daha tarafgirliğiyle tarihin asla affetmeyeceği bir yazar olarak yerini aldı.
Türenç şöyle yazdı:
***
Erdoğan için referandumun hayat memat meselesi olduğu anlaşılıyor.
Kürsülere öyle öfke içinde çıkıyor ve konuşurken öyle bağırıyor ki boyun damarları patlayacak gibi oluyor.
Dört bir yana tehditler yağdırıyor, bütün kurumlara ağır baskılar yapıyor. Neden?
Bu sorunun yanıtı aslında basit.
Erdoğan iktidarı yitirmesi durumunda Yüce Divan’a gideceğini biliyor.
Orada aklanmasının zor olacağını da...
Zaten onun için bu Anayasa değişiklikleri yapıldı.
Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı o nedenle değiştirilmeye çalışılıyor.
Tayyip Bey’in amacı kendini ve milletvekili arkadaşlarını korumak.
“Evet” oyları hem Anayasa Mahkemesi’ni, hem de HSYK’yı kendi emri altına sokacak.
Anayasa paketindeki bütün öteki maddeler hep bu iki maddenin kabulü hatırına kondu.
Milletimiz iyi bilsin ki, göz boyamak için yem olarak konulan maddelerin hepsi kâğıt üstünde kalacak.
¡ ¡ ¡
Başbakan 12 Eylül’ü yapanların yargılanacağını söylüyor ya...
Kesinlikle doğru değil.
Ne Evren ne de öteki paşaların hiçbiri yargılanmayacak.
Memurlar bilsin ki, kendilerine tanınan toplusözleşme hakkı hiçbir işe yaramayacak.
Yine hükümetin verdiğiyle yetinmek zorunda kalacaklar memurlarımız.
Çünkü grev yasak.
8 yıldır iktidarda olan bir parti, gerçekten demokrat olsaydı bugün yem olarak anayasa metnine koyduğu bu maddeleri çoktan çıkarır ve uygulardı.
Başbakan 27 Mayıs’ı bile kullanıyor.
İdam edilen Maliye Bakanı rahmetli Hasan Polatkan’ın eşinin söylediklerini okuyup duygu sömürüsü yapıyor.
İyi güzel de Menderes, Polatkan ve Zorlu idam edileli tam elli yıl oldu.
Tayyip Bey o sırada 6 yaşındaydı ve o yaştaki her çocuk gibi dünyadan haberi yoktu.
Ama şimdi Menderes’in idama giderken ailesine bıraktığı mesajını okuyor:
“İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan efendilerinize söyleyebilecek misiniz? Adnan Menderes’in ölüsü sizi ebediyete kadar takip edecek ve sizi silip süpürecek.”
Ancak Menderes’in idam edilmeden önce söylediği sözler böyle değil. Bunu birileri uydurmuş olmalı.
Menderes’in gerçek sözleri şöyle:
“Hayata veda ettiğim şu an devlete ve millete saadetler dilerim, karımı ve çocuklarımı şefkatle andığımı bildiririm. Şerefle yaşadığımı ve suçsuz olduğumun bilinmesini dilerim.”
¡ ¡ ¡
Akılları zorlayan bir soru daha var.
Yüksek Askeri Şûra krizi de referandum amaçlı mıydı?
8 gün süreyle ülkeyi bu kadar germeye değer miydi?
Ya Hasan Iğsız ile terfi ettirilmeyen 11 general suçsuzsa onların mağduriyetleri nasıl giderilecek?
Ya Askeri Şûra başlarken çıkarılan hukuka ve yasalara aykırı yakalama emirleri?
Hele hele şûra sürerken 16 generalin acilen ifadeye çağrılmaları?
Bütün bunlar yargının siyasi iktidarın emriyle hareket ettiği kanısını uyandırmıyor mu?
Ve bir hukuk devletinin saygınlığını yok etmiyor mu?
***
HOKKABAZ HÜRRİYET YAZARI
Mehmet Yakup Yılmaz da, bugünkü yazısında anayasa değişikliği paketini eleştirirken, gerekçesi “Bana öyle gelmiyor” şeklindeydi. Dayanaksız, sadece amigoluk seviyesindeki eleştirileriyle Yılmaz, hokkabazlıktan başka bir iş yapmadı.
Yazısı şöyleydi:
***
Ya okumamış ya da bizi kandırmaya çalışıyor
Siyasi liderler Hürriyet’te yayımladıkları mektuplarla referanduma neden “Evet” ya da “Hayır” diyeceklerini anlatıyorlar.
İyi bir fikir, gazetelerin okuyucularını birinci ağızdan bilgilendirmelerinde her zaman yarar vardır.
Ancak siyasi liderlerimizin kendilerine verilen bu olanağı iyi kullandıklarını söyleyemem. Bir tam sayfaya yayılmış bir makaleyi okumak güçtür. Ben onların yerinde olsam daha kısa ve vurucu başlıklarla derdimi anlatmaya çalışırdım.
Dün Bülent Arınç’ın yazdıklarını okurken, “Acaba Arınç bu değişiklikleri iyice okumuş muydu” diye düşünmeden edemedim.
Arınç, değişikliklerin sendikal örgütlenme özgürlüğü ve toplusözleşme hakkı getireceğini belirterek, “Sendikalar da güçlenecek” diyordu.
Bana hiç de öyle gelmiyor!
İlgili değişikliğe bakınca ben sadece bir “makyaj” görüyorum, ilk deneyimde akacak bir makyaj hem de!
İşkolundaki tek sendika sorununun kaldırılması, sendikaların grev zararlarından sorumlu tutulmasının önlenmesi, siyasi amaçlı grev yasağının kaldırılması gibi makyajlardan söz ediyorum.
Çünkü aynı madde “toplu iş görüşmeleri sırasındaki uyuşmazlıklarda grev yapılabileceğini” söylemeye devam ediyor. Yasak maddeleri kaldırılmış ama grevin hangi şartlarla yapılacağı tanımlanarak bu hak zaten engellenmiş!
Grev erteleme ve yasaklamaya yönelik hükümler ile Yüksek Hakem Kurulu aynen duruyor. Grevler ertelenebiliyorsa, grev hakkının kısıtsız kullanılmasından söz edilebilir mi?
“Kamu çalışanlarına toplusözleşme hakkı tanınması” ise bir başka âlem.
Kamu çalışanlarının toplusözleşmeleri Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafından sonuçlandırılacak. Kurul kararları kesin ve toplusözleşme hükmünde olacağına göre yine hükümet ne derse, toplusözleşmede o olacak. Kamu görevlilerine grevli toplusözleşme hakkının Anayasa’ya neden konulmadığı da niyetin ne olduğunu gösteriyor zaten.
Yani bu konuda 12 Eylül Anayasası’ndan ileri bir adım filan yok.
Anlayamadığım husus bazı sosyalistlerin bu makyajı nasıl olup da yutabildiği. Yoksa AKP ideolojisinin işçileri ve memurları düşünmeyeceğini biliyorum zaten!

medyagundem
 

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Kafası sekse çalışınca, karıştırdı

Ayşe Arman’ın referandumda oy kullanırken kafası karıştı


Hayır derken bile Evet diyoruz. Havaalanında oyumu kullandım ama...'


Seks yazılarıyla meşhur Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman, bugünkü köşesinde referandumda oy kullanırken yaşadığı kafa karışıklığını yazdı. Referandum mühründe 'Evet' yazdığına dikkat çeken Arman; 'Birileri sana “Evet” dedirtiyor gibi geliyor. Bir tür psikolojik baskı gibi' diyerek yaşadığı durumu özetledi..

İşte Arman'ın o yazısı:

Referandum mühründe neden ‘Evet’ yazıyor?
Yurt dışında yaşadığım için, Türkiye’ye girişte havaalanında oyumu verdim. Ve birden kendimi çok kötü hissettim. “Ben başka bir şey söyleyecektim, acaba başka bir şey mi söyledim” duygusuna kapıldım. Panik oldum.
Dumura uğruyorsun
Şöyle ki... Kağıdın solunda “Evet” yazıyor, sağında “Hayır”. Sana mührü veriyorlar, kabine gidiyorsun. “Hayır”ı işaretliyorsun ama “Evet” yazıyor. “Bu ne ya!” oluyorsun, dumura uğruyorsun. Ben öyle oldum yani.
Kafa karıştırıyor
Ben “Hayır” diyecektim, burada “Evet” yazıyor! Çünkü mühre “Evet” yazmışlar. Yani şıkların sadece “Evet” ve “Hayır” olduğu bir durumda; mührün “Evet” şeklinde olması tuhaf değil mi? Üstelik sakıncalı da. Kafa karıştırıyor. Ayrıca sayım sırasında hata olabilmesi de mümkün.
'Sen hayır desen kaç yazar' hissi
Gerçekten “Hayır” olan o “Evet”lerin, doğru değerlendirileceğinin garantisi var mı? Kağıdın üzerinde her tarafta “Evet” yazıyor! Bu ayrıca insanda, “Sen hayır desen, kaç yazar?” hissi de uyandırıyor. Ya da sen “Hayır” demeye çalıştıkça, birileri sana “Evet” dedirtiyor gibi geliyor. Bir tür psikolojik baskı gibi.
Benim hiç ama hiç hoşuma gitmedi.
Niye çarpı koymuyoruz?
Ya da başka formül bulunmuyor?


sonsayfa
 

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Milliyet'in iftar sofrasında şarap var

Medyatava​


Milliyet'in eki Cadde'de iftar menüsü olarak verdiği yemek tarifinde yarım bardak beyaz şarap olması tepki çekti...

YARIM SU BARDAĞI BEYAZ ŞARAP
Ülker İçim'in sponsorluğunda Lezzet dergisinin katkılarıyla hazırlanan Ramazan Sofrası adlı köşede 4 kişilik Otlu Bonfile'nin malzelemeri arasında şunlar var:
-4 parça bonfile, 10 dal taze kekik, bir çorba kaşığı kapari, yarım su bardağı kemik suyu, yarım su bardağı beyaz şarap, yarım su bardağı zeytinyağı, 1 çorba kaşığı hardal, iki çorba kaşığı tane kırmızı biber vs...
 

Dergaz

Profesör
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
1,685
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Ne fark eder ki
Dündar’a ‘testis’ haberi cezası

Konya Numune Hastanesi’nde başörtülü doktor tarafından testis ultrasonu çekilmediği için mağdur edildiğine ilişkin hakkında Hürriyet Gazetesi’nde manşetten haber yapılan A.F.G, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı.
A.F.G. dilekçesinde kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ifade etti. Mahkeme ise, Hürriyet’in, yayın tarihinde 16 yaşında olan A.F.G’nin yaşadığı yer ve mesleğini belirttiğini vurgulayarak, tanınacak biçimde fotoğraflarının kullanıldığını kaydetti.
HÜRRİYET DE 5 BİN TL ÖDEYECEK
Bu durumun A.F.G.’nin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirten mahkeme, habere imza atan gazeteci Uğur Dündar ile yayınlayan Hürriyet Gazetesi’nin tazminat ödemesine hükmetti. Yargıtay’ca da onanan karara göre, Dündar ile Hürriyet 5’er bin lira manevi tazminat ödeyecek. •

kaynak
 
Üst