Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Diyalogun Önemi Nedir? Diyalog Bir İhtiyaç mıdır Yoksa Olmasa da Olur mu?
Buraya "Diyalogun Önemi Nedir?" diye bir röportaj alıntısı yapılmış aynen diyalogun mslümanların boşu-boşuna gündemini işgal etmesi gibi bu forumu meşgul etmiş .. Bize gör esoru yanlış sorulmuş ve olmayan bir şeyin araştırılmasına çalışılmış ! Çünkü, diyalogun olsa olsaönemi değil, zararı vardır. Zararı olan hiçbir şey de önemli olamaz. Şayet diyalogun zararı nedir diye bir soru sorulmuş olsaydı, bazıalrının hazırladığı gibi ciltler dolusu kitaplar yazılabilirdi ve nette sayfalar oluşturulabilirdi. İşte bu sayflardan birinin linkini incelenmek üzere buraya yazıyorum.
fftp: Hudalfa ile kemalali'nin tartışmasında Hayreddin Karaman için müctehid ifadesi kullanılmış. Öyle olmuş olsa bile ne yazık ki insanları bu bağlamıyor. Bir mürit sadece şeyhini dinliyor. Bir cemaat liderini sadece takipçileri. Karaman ile Fethullah Gülen'in sigara konusundaki "haramdır" fetvâsı bile Fethullah Gülen'in takipçilerinin bir çoğu tarafından kaale alınmamış ve içilmeye devam edilmiştir. Hayreddin Karaman'ın gayretlerini Allah mükâfatlandırsın. Ne var ki Karaman Hoca modernist Abduh'tan ve Menâr okulundan fazlaca etkilenmiş gözükmekte. Cinler vb. konularda rasyonalizmi had safhaya çıkarabilmektedir. Bu ondan asla faydalanılamaz anlamına gelmez elbetteki. Bazen fetvâlarında çelişkiler de olabilmekte bu da ona dikkatli yaklaşılması gerektiğini gösteriyor. O bir fetvâ verir ama muhalifleri reddiye yazabilirler nitekim olmuş . Aynen müctehid imamlarının birbirlerinin fetvâlarından haberdar olmasına rağmen farklı metodoloji kullanmaları gibi. Bir kardeş demişti ki herhalde bu çağın müctehidi kim dense Karadavi denir. Allahu âlem. ----------------------------------------------------------------------------------------------
Orhan Cihangir'e;
Bildiğim kadarıyla Fethullah Gülen ve takipçileri diyalog konusunda ashâb döneminden bazı argümanlar getiriyorlar. Meselâ; Necran Hıritiyanları'nın Medine'ye gelmelerinde yaşananlar, Habeşistan'a göç ve oradaki durum, Hudeybiye Barış Anlaşması, Medine Vesikası vb.
1-Ne var ki; bunlar muarızlarınız ve muhâlifler tarafından eleştiriliyor? Bu argümanlara gerçekten inanıyor musunuz?
2- Diyalog faaliyetleriniz sadece üç dinle mi sınırlı? "İbrahimî dinler" ifadelerinden çoğunlukla bu anlaşılıyor? Ama geçen yıl veya daha öncesinde Rusya'daki bir dinlerarası diyalog toplantısına Budistler de katılmıştı diye hatırlıyorum.
3- Allah katında din İslam olunca (Âl-i İmran 19) hakikatleri İslam dahi olsa muharref olmuş Yahudilik ve Hıristiyanlıkla nasıl bir diyalog yapılabilir? Yukarıda "Diyalog süreci bitmiş tebliğe geçilmiştir." denmiş.Oysa Kur'an Âl-i İmran 19-20'de direkt vahyini Peygamber'e sunuyor? Nasıl bir tebliğ yapılıyor misallendirir misiniz?
4- BOP ve ılımlı İslâm projelerinin diyalogla gerçekten bir bağlantısı yok mu?
5- Fethullah Gülen şehid olan bir çok mücâhidi neden tekfir etti? Neden Yahudi'ye ve Hıristiyan'a gösterilen hoşgörü ve onlarla yapılan diyalog Müslimlerle yapılmıyor/yapılamıyor?
fftp: