Diş dolgusu ve gusül

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Ebubekir sifil hoca, Büyük fıkıh alimi Zahid-ül Kevseri den ve Şeyhülislam Mustafa Sabri efendi' den naklediyor:



"...
Bu mesele ile ilgili olarak el-Kevserî merhum, Düzce'den kendisine mektupla sorulan bir soruya Kahire'den şu cevabı göndermiştir: "Diş doldurtma (dişe dolgu yaptırma) meselesinde ince eleyip sık dokuyorsunuz. İmam-ı A'zam, ayetteki (5/el-Mâide, 6 ayeti) "fettahherû" (iyice temizlenin) emrine istinaden, külfetsiz olarak suyun ulaşabileceği her yere ulaştırılması gerektiği görüşündedir. Binaenaleyh "mazmaza ve istinşak (ağzın ve burnun içinin yıkanması) gusülde farzdır" demiştir. Lakin hiçbir zaman "temiz iken diş doldurtmayınız" veyahut "doldurttunuz ise yıkanacağınız zaman dişlerinizi söktürünüz" dememiştir. Bunun ilerisine gitmek ona iftira olacak. Fıkıh kitapları meydanda!
"Erkek hakkında kullanılması yasak olan altın, diş kaplamasında ve perkitilmesinde (dişin sağlamlaştırılmasında) kullanılabilir mi meselesi malum. (Bu mesele) İmam Muhammed'in "es-Siyeru'l-Kebîr"inde ve "el-Muvatta"ında olduğu gibi, takriben her Fıkıh kitabında da mevcuttur. Hatta hafız Cemâluddîn ez-Zeyla'î, "el-Hidâye"nin hadislerinin tahrici olan "Nasbu'r-Râye"de, "Uhud günü (savaşta) dişim kırıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v), altından diş edinmemi (yaptırmamı) emir buyurdu" ve "Osman dişlerini altınla kaplattı" gibi hadis ve eserler mevcuttur. (Bu rivayetlerde geçen) "tadbîb"in "kapla(t)mak" ve "şedd"in "perkitmek" manasında olduğu malum. (...)
"Bunlarda "su altlarına geçerdi" denilemez. (...) Parası olan dişini doldurtsun ve yaptırsın; hiçbir Şer'î engel yoktur. Dişlerin ne olduğu da malumdur. Temizlikleri mucib-i tereddüt olamaz..." (Bu mektubu"Gençlik ve Namaz" adlı kitabında (339-40) nakleden muhterem Yusuf Özcan hoca, onu bizzat görerek tahkik ettiğini belirtiyor.)
Yusuf Özcan hoca, mezkûr kitabında bu mesele ile ilgili olarak merhum Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'den de birer fetva nakletmiştir. Her iki fetvada da zaruret ve hacet durumunda dişleri kaplatmanın veya doldurtmanın caiz olduğu ifade edilmiştir. el-Kevserî merhumun fetvasında herhangi bir zaruret veya hacet söz konusu edilmediği halde Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'nin fetvalarında, cevazın zaruret veya hacet şartına bağlandığı dikkat çekmektedir.
...
Geçenlerde arşivimde bulunan "Yarın" gazetesinin nüshalarını incelerken Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi merhumun bu meseleyle ilgili bir fetvası gözüme ilişti. (Sahipliğini oğlu İbrahim Sabri Efendi'nin yaptığı bu gazete merhum tarafından 1923 sonrası Türkiye'den ayrıldıktan bir süre sonra gittiği Yunanistan'da çıkarılmaya başlamış ve yaklaşık 5 yıl süreyle yayımlanmıştır.) Bugün o fetvayı kısmen sadeleştirerek ve latinize ederek sizlere aktaracağım. (Parantez içi ilaveler, ifadeyi kolay anlaşılır kılmak için tarafımdan konmuştur.)
Mezkûr gazetenin 1929 Haziran'ında neşredilmiş olan 46. sayısında (s. 3) merhum şöyle demiş:
"Okuyucularımızdan birçok kimse, "Çürümüş dişleri doldurmak veya "kurun" tabir olunan altından zarflar içerisine almakta abdest ve gusle bir mani var mıdır?" diye benden sual ediyorlar.
"Kendilerine (şöyle) cevap verebilirim ki; çürümeye yüz tutan dişleri sağlamlaştırarak heder olup gitmekten muhafaza için mezkûr suretlerden birisi ile erbabına tedavi ettirmekte Şer'an hiçbir mahzur yoktur. Fıkıh kitaplarında bu meseleyi aynı aynına (birebir) bulmak kabil olmadığına bakarak bazı ulema bunu tecviz etmekten (caiz olduğunu söylemekten) ihtiraz ederlerse de (sakınırlarsa da) Şeriat-ı İslamiye'nin temel kaidelerinin buna müsait olacağı hiç şüphe götürmez. İslam dininde güçlük kaldırılmıştır; İslam dininde tedavi meşrudur.
"Bu esaslara istinaden, insan, dişlerini fennin (bu sahadaki teknolojinin) icabına göre tedavi ettirdikten sonra dolgu mahallerine abdestte ve gusülde suyu ulaştıramamak meselelerine gelince; Fukaha-i Kiram, abdestte ve gusülde suyu ulaştırmakta güçlük bulunmayan mahalleri yıkamak yeterli olduğunu sarahaten söylüyorlar. Hatta bu cihetle mezkûr meselenin Fıkıh kitaplarında sarahaten yeri bulunmadığı bile müsellem (kabul edilmiş) değildir denilebilir.
"Bunu, cebîre (kırık kemiğin kaynaması için üzerine konan tahtaları sabitlemek için sarılan sargı) üzerine mesh meselesine kıyas etmek de mümkündür. Çürük dişleri kapatan dolguların ve altın "kurun"ların altında kalan yerler dahil-i beden (bedenin iç kısmı) hükmünü alarak, onlara bedel sonradan üzerinde bulunan dolguları ve "kurun"ları yıkamakla abdest ve gusül vazifeleri yerine getirilmiş olur. Hasta bir uzuv üzerindeki sargının altına suyu ulaştırmakta zarar var ise, üzerine mesh etmek kifayet edeceği de Fıkıh kitaplarında musarrahtır (açıkça belirtilmiştir).
"Hülasa, ne taraftan bakılsa, dişleri tedavi maksadıyla doldurmaya Şer'an bir engel yoktur. Doldururken abdestli bulunmak da lazım değildir. Mezkûr dişlerde gusül vazifesi, zahir-i beden (bedenin dışı) hükmünü alan dolguya ve "kurun"a intikal ederek, bunları yıkamakla taharet-i tamme (tam temizlik) hasıl olacağından, yara üzerindeki sargıya mesh edenlerin başkalarına imamlığı caiz olduğu gibi, dişi dolgulu kimselerin dolgusuz kimselere imameti de caizdir."
Mustafa Sabri
...
"
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
İşlerine geldimi Allame şeyhulİslam Mustafa Sabriyi göklere çıkartan Tam İlmihal yazarı, nedense Şeyhulİslamımız kendilerine uymayan bir meseledeki görüşlerine hiç itibar etmiyorlar...Nice Allameler taklide gerek yok, mezheb içinde buna fetva var demelerine rağmen, diş dolgusuna sahib , içinde alimlerinde olduğu şu kadar zevatı, cünub olmakla tehdit ediyorlar...Taassubun bukadarına pes doğrusu...Bu mezheble amel değil, tam bir MEZHEBCİLİKTİR..
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Tam İlmihalde buyruluyorki;
Biz, diş kaplatanların, dolduranların gusl abdestlerinin ve nemâzlarının sahîh olmıyacağını anlatmak istemiyoruz. Dişlerini kaplatmış veyâ doldurtmuş olan hanefîlere, mâlikî veyâ şâfi’î mezhebini taklîd ederek, gusl abdestlerinin ve nemâzlarının sahîh olacağını anlatmak istiyoruz. Bu durumdaki din kardeşlerimize kolay yolu, çıkar yolu göstermek istiyoruz. Dişdoldurtmayın, kaplatmayın demiyoruz. Kaplama veyâ dolgusu olan imâm arkasında nemâz kılmayınız da demiyoruz. Birinci kısm, 74. cü madde, 5. ci sahîfeye bakınız! Kaplaması, dolgusu olanlara, din büyüklerinin gösterdiği kolaylığı haber veriyoruz. Hanefî mezhebinde olup da, mezhebinin bildirdiği gibi ibâdet etmek istiyenler için, ya’nî mezheblere kıymet verenler için, bu kadar uzun yazıyoruz.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Tam İlmihalde buyruluyorki;
Biz, diş kaplatanların, dolduranların gusl abdestlerinin ve nemâzlarının sahîh olmıyacağını anlatmak istemiyoruz. Dişlerini kaplatmış veyâ doldurtmuş olan hanefîlere, mâlikî veyâ şâfi’î mezhebini taklîd ederek, gusl abdestlerinin ve nemâzlarının sahîh olacağını anlatmak istiyoruz. Bu durumdaki din kardeşlerimize kolay yolu, çıkar yolu göstermek istiyoruz. Dişdoldurtmayın, kaplatmayın demiyoruz. Kaplama veyâ dolgusu olan imâm arkasında nemâz kılmayınız da demiyoruz. Birinci kısm, 74. cü madde, 5. ci sahîfeye bakınız! Kaplaması, dolgusu olanlara, din büyüklerinin gösterdiği kolaylığı haber veriyoruz. Hanefî mezhebinde olup da, mezhebinin bildirdiği gibi ibâdet etmek istiyenler için, ya’nî mezheblere kıymet verenler için, bu kadar uzun yazıyoruz.

yazının son tarafında damgayı vurmuşsunuz yine :) Yani "diş dolgusu gusle mani değildir" diyen, o kadar büyük alimler, cahil ve mezheplere kıymet vermeyen mezhepsiz kişiler mi ? Zahid-ül Kevseri mezheplere kıymet vermiyor mu ,cahil miydi ? Şeyhülislam Mustafa Sabri mezheplere kıymet vermiyor mu ,cahil miydi? Dünyada sadece sizin hocalarınız mı kaldı fıkıh bilgisi olan ve mezheplere kıymet veren ????

Taklit etmeyenlerin cenabet olduğunu söylerek zaten asıl büyük bombayı patlatıyorsunuz :)
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Alanyalı;Bak yazıda herhangi bir şahsın ismi varmı.?Herhangi bir şahsa sen cahilsin,mezheblere kıymet vermiyorsun deniliyormu.?Ha senin sorularının muhatabı Tam İlmihal değildir.Mezheblere kıymet vermişlermi vermemişlermi O'nların meselesi.Bir bilgi her hangi bir şahsı muhatap alınarak yazılmaz.Doğru bildirilir.Bunu isteyen kabul eder,isteyen etmez.Ve bir bilgiyede senin usülünle cevab verilmez.Hanefi Mezhebinde muteber olan (söz sahibi)olan zatlar ve eserleri bellidir.Bunlardan nakil ederek cevab verilir.Yani doğru değildir demek için buralardan nakil etmen gerekir.Yoksa Falan kimse,falan kimse cahilmi idi,bilmiyormu idi,gibi ilmi olmayan şeyler çevab niteliği taşımaz.Mesala İbni Abidinden;''Diş doldurtmak ve kaplatmak gusle mani değildir.''Diyen bir fetva getir.O zaman başımız gözümüz üzere. Yoksa sen nasıl yaparsın neylersin kime ne.Biz doğru bildiğimiz bilgiyi paylaşıyoruz.İsteyen kabul eder uyar.İsteyen uymaz.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Mesala İbni Abidinden;''Diş doldurtmak ve kaplatmak gusle mani değildir.''Diyen bir fetva getir.O zaman başımız gözümüz üzere. .
Bu soruyu size sormak lazım..
Mesela İbn Abidinden "diş doldurtmak ve kaplatmak gusle manidir, taklit lazım" diyen bir fetva getir bakalım..
madem direk yüzdeyüz aynı aynına nakil lazım diyorsun buyur getir bakalım ..
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Dişler arasında yemek artığı kalıp, altı yıkanamazsa, gusül caiz olur; çünkü su akıcı olup, bu artıkların altına sızar; fakat bu artıklar, katılaşmışsa, gusül caiz olmaz; çünkü su, bunun altına sızmaz. Bunda zaruret ve güçlük de yoktur. (Halebi-yi kebir)

Dişlerin arasında, diş kovuğunda katılaşmış yemek artığı bulunursa, gusül sahih olmaz. (Kadıhan)

Diş arasındaki yemek kırıntısı katılaşır da, suyu geçirmezse, gusle mani olur. (Mec. Zühdiyye)

Dürr-ül-muhtar’ın, (Diş çukurundaki şey, gusle zarar vermez diyen olmuşsa da, bu şey, katı olup, altına su geçmezse, guslü caiz olmaz) ifadesini İbni Abidin hazretleri şöyle açıklıyor:
Zarar vermez denilmesi; su, dişteki şeyin altına sızıp, ıslatacağı içindir. Hulasat-ül-fetava’da da, böyle yazmaktadır. Bu fetvadan da anlaşılıyor ki, altına su geçmezse, gusül caiz olmaz. Hilye’de ve Münyet-ül-musalli şerhinde de böyle yazılıdır. (Redd-ül-muhtar)

Merakıl-felah’ı açıklayan Tahtavi, (Diş çukurundaki yemek artıklarının altına su geçerse, gusül caiz olur. Bunlar, sert olup altına su geçmezse, gusül caiz olmaz. Feth-ul-kadir’de de böyle yazılıdır) diyor.

Yine Tahtavi, (Dürr-ül-muhtar) haşiyesinde buyuruyor ki:
Diş çukuruna giren yemek parçası altına su sızacağı için gusle mani olmaz. Suyun sızdığında şüphe varsa, bunları çıkarıp orayı yıkamalı.

Bu yazılanlar Diş kaplaması ve dolgusunun öyle kafadan güsle mani değildir dedirteçek bilgilermidir.?Hem diş kaplamak ve doldurtmak yüzelliseneden beri yapılan bir uygulamadır.Onun için elbet diş kaplatmak ve doldurtmak ifadeleri geçmez.Bir mukallit Alim bunlara bakarak bu meseleyi vuzuha kavuşturmaya çalışır.Tam İlmihaldede bu yapılmıştır.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Hem diş kaplamak ve doldurtmak yüzelliseneden beri yapılan bir uygulamadır.Onun için elbet diş kaplatmak ve doldurtmak ifadeleri geçmez.
Madem o ifadeler geçmez, ve bunu biliyorsun,ne diye benden veya başkalarından, başka alimlerden "İbn abidinden veya fıkıh kitaplarından direk diş dolgusuna cevaz veren fetva" istiyorsun ?????????
işinize gelince "bu mesele geçmez" deyip, işinize gelmeyince "kaynaklardan direk nakil getir" demeniz çok abes bir iş,bir mantığı yok ..


Bir mukallit Alim bunlara bakarak bu meseleyi vuzuha kavuşturmaya çalışır.Tam İlmihaldede bu yapılmıştır.

Dünyadaki tek mukallit alim sizin hocanız mı,şeyhinizmi ????
Madem direk aynı aynına bu mesele yok, niye sizin yaptığınız kıyası yapmak zorunda..böyle bir kıyas mecburiyeti mi var ??
Kaynaklardan yaptığınız bütün benzetmeler, kıyaslar "yemek kırıntıları, yemek artıkları" ile ilgili..Diş dolgusuyla, yemek kırıntılarını bir tutmak hangi kaynakta yazıyor ???
Bu meseleyi tedavi,sağlık meselelerine benzetenlerin fetvaları daha gerçekçidir..Şeyhülislam Mustafa sabri, Zahidül Kevseri hazretleri, Bediüzzaman Said Nursi, Ömer NAsuhi bilmen ve bugün tanınmış fıkıhçıların hepsi bu görüştedir..

Malesef bu konuda sizin görüşünüz yalnız kalmıştır, destek görmemiştir..İşinize gelen meselelerde "Ümmetim dalalet üzere icma etmez" hadisini kullanırsınız, ama bu olayda nedense yalnız kalmayı ve sizin fetvanızı kabul etmeyen tüm ümmeti cahillikle ve cenabetlikle suçlarsınız..
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Madem o ifadeler geçmez, ve bunu biliyorsun,ne diye benden veya başkalarından, başka alimlerden "İbn abidinden veya fıkıh kitaplarından direk diş dolgusuna cevaz veren fetva" istiyorsun ?????????
işinize gelince "bu mesele geçmez" deyip, işinize gelmeyince "kaynaklardan direk nakil getir" demeniz çok abes bir iş,bir mantığı yok ..



Dünyadaki tek mukallit alim sizin hocanız mı,şeyhinizmi ????
Madem direk aynı aynına bu mesele yok, niye sizin yaptığınız kıyası yapmak zorunda..böyle bir kıyas mecburiyeti mi var ??
Kaynaklardan yaptığınız bütün benzetmeler, kıyaslar "yemek kırıntıları, yemek artıkları" ile ilgili..Diş dolgusuyla, yemek kırıntılarını bir tutmak hangi kaynakta yazıyor ???
Bu meseleyi tedavi,sağlık meselelerine benzetenlerin fetvaları daha gerçekçidir..Şeyhülislam Mustafa sabri, Zahidül Kevseri hazretleri, Bediüzzaman Said Nursi, Ömer NAsuhi bilmen ve bugün tanınmış fıkıhçıların hepsi bu görüştedir..

Malesef bu konuda sizin görüşünüz yalnız kalmıştır, destek görmemiştir..İşinize gelen meselelerde "Ümmetim dalalet üzere icma etmez" hadisini kullanırsınız, ama bu olayda nedense yalnız kalmayı ve sizin fetvanızı kabul etmeyen tüm ümmeti cahillikle ve cenabetlikle suçlarsınız..
ne diye benden veya başkalarından, başka alimlerden "İbn abidinden veya fıkıh kitaplarından direk diş dolgusuna cevaz veren fetva" istiyorsun ?????????
Kevseri'den aldındığı ittası ile '' Lakin hiçbir zaman "temiz iken diş doldurtmayınız" veyahut "doldurttunuz ise yıkanacağınız zaman dişlerinizi söktürünüz" dememiştir. Bunun ilerisine gitmek ona iftira olacak.''Peki bu idda sahibi bilmiyormu İmamı Azam Hazretleri Zamanında diş kaplama ve doldurtma diye bir işlemin olmadığını da İmamı Azama atıfla, madem böyle demiyor,öyleyse diş kaplatmak ve doldurtmak caiz hükmüne varıyor.?
işinize gelince "bu mesele geçmez" deyip, işinize gelmeyince "kaynaklardan direk nakil getir"diyorsunuz.
Bizim işimize gelip,gelmemesi diye bir mesele yoktur ve olamaz.Bu bir şirket işi değil.Bu bir hanefi müslümanın ibadetinin sahih olup olmaması meselesi.Kaynaklarda olmadığı halde hangi gerekceyle caizdir deme cesaretini göstermişler.Kaldıki bunu bilen Said Nursi Alimlerin caiz demekten çekindiklerini,fakat bu mesele kendisine ilham edildiğini söyleyerek gerekçe olarak ilhamını gösteriyor.Fıkh bilgileri ilham değil nakil bilgileridir.
.Diş dolgusuyla, yemek kırıntılarını bir tutmak hangi kaynakta yazıyor ???
Diş dolgusu ve diş kaplatmak Gusül bahsi dışında,yani güsle mani olup olmaması dışında ayrıca bir bahistir.Önce bunun caiz olup olmamasına bakılır.Zaten Düşenbir dişin yerine yeni bir diş edinme ve sallanan dişlerin altın bir telle bir birine bağlanarak sabitleştirilmesi hususunda ictihat olunmuş bunun caiz olduğu bildirilmiştir.Bu gusül acısından değil altının erkeğe haram oluşundan meydana gelen bir hususun Eshab dönemine ait delillerine bakılmıştır.(Savaşta burnunu kaybeden bir sahabenin altından bir burun edinmesine Efendimiz sallallahüaleyhivessellemin müsadesi ve Hazreti Osmanın düşen bir dişi yerine yenisini taktırması meselesi)Zaten Şafii ve Maliki mezheplerinde ağzın içini yıkamak farz olmadığı için güsle manilik yönüyle bakılmamıştır.Yani hanefide ve hanbelide bu farz olduğu için ayrıca güsle manilik yönüylede bakılmış bunların altına su geçtiği için gusle mani olmadığına ictihad edilmiştir.Fakat kaplama ve dolgu altına su geçirmediği için elbet gusle mani olup olmamasına bakılır bu yapılırkende elbet suyun geçip geçmediği hususların (Ekmek ve başka maddelerle) dolan diş aralarının ve diş boşluklarının ıslanıp ıslanmadığı hususundaki bahislere bakılır.Yani karşılaştırma buna göre yapılır.

Bu meseleyi tedavi,sağlık meselelerine benzetenlerin fetvaları daha gerçekçidir..
Zaten tedavi sağlık yönüyle değildir tartışma.Yani bunun caiz olmadığını söyleyenmi var.Burda bir ihtilaf yoktur.İhtilafın biri bunun bir ihtiyaçmı zaruretmi olduğu hususuki bu bir zaruret değildir.İhtiyaçtır.Çünkü diş doldurtmak ve kaplatmak dişi eski haline getirmiyor kullanımını uzatıyor.Hem bunun yerine çürüyen dişi çektirip purotez diş edinme imkanlarıda var.Eğer buna imkan olmasaydı o zaman zaruret olur idi.
Sonuç olarak diş kaplatmak ve doldurtmak caizdir.Fakat hanefide ve hambelide güsle manidir.Bu manilikten kurtulmak içinse Şafii ve maliki mezhepleri taklit edilir.Bu ise bir zorlaştırma değil kolaylaştırmadır.

İşinize gelen meselelerde "Ümmetim dalalet üzere icma etmez" hadisini kullanırsınız,
Birincisi bu gün bazı Alimlerin bu hususta icma etmemesi bu Hadisi Şerife uyuyor.Çünkü icma top yekün bir kabuldür.İhtilaf edilen şeye icma denmez.İkincisi burda ümmetten kast olunan Ümmetin Alimleridir.hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Ümmetimin âlimleri, dalalet üzerinde birleşmez.) [İbni Mace]

(Müminlerin [müctehidlerin] güzel gördüğü, Allah indinde de güzeldir) [İ. Ahmed]
Demekki bir yanlışta avam ittifak etse bu Rahmet olmaz.Madem ittifak(Buna umumi bevla diyorlar)var öyleyse delalet değildir denilmez.Yani yanlış doğru olmaz.

Bak alanyalı gel sen beni mazur gör kendi tavrınla cevab yazmağa kalkma.Sen bildiğin gibi takıl.Bizide yanlış bil.
 

alanyali07

Kıdemli Üye
Katılım
11 May 2008
Mesajlar
6,968
Tepkime puanı
845
Puanları
0
Kevseri'den aldındığı ittası ile '' Lakin hiçbir zaman "temiz iken diş doldurtmayınız" veyahut "doldurttunuz ise yıkanacağınız zaman dişlerinizi söktürünüz" dememiştir. Bunun ilerisine gitmek ona iftira olacak.''Peki bu idda sahibi bilmiyormu İmamı Azam Hazretleri Zamanında diş kaplama ve doldurtma diye bir işlemin olmadığını da İmamı Azama atıfla, madem böyle demiyor,öyleyse diş kaplatmak ve doldurtmak caiz hükmüne varıyor.?
İmam-ı Azam, öyle birşey demiyor tabi, diş dolgusu gusle manidir diye bir ictihad mı var ona özel..Bunu sizin gibilere söylüyor tabi anlarsanız, çünkü siz "hanefi mezhebinde bu olmaz" diyorsunuz, Zahidül Kevseri de size hitaben "bunu hangi hakla söylüyorsunuz, hanefi kitaplarında sizi destekleyen bir ictihad mı var" diyor ..Sanki tüm dünyada Hanefi mezhebini en iyi bilen siz ve hocalarınız gibi hareket edip , millete cenabet ve cahil damgası vuruyorsunuz..Zahidül kevserinin ne kadar büyük bir fıkıh alimi olduğunu , hatta sitenizde "müctehid" olduğunu yazıyorsunuz..sizde iyi biliyorsunuz ilminin büyüklüğünü, ama inadınız çok büyük olduğu için şimdi ona karşı da cahil damgası vurmaya çalışıyorsunuz..Hani yahudiler, Abdullah ibn Selam(ra)'a önce iyilikle şehadet edip sonra müslüman olduğunu öğrenince inatlarından kötülüğüne şehadet ettilerya, sizinkiside bu hesap..Zahid-ül Kevserinin çok büyük alim olduğunu, Şeyhülislam Mustafa SAbri'nin çok büyük alim olduğunu yeri geldiği zaman ağzınızdan düşürmezsiniz ama size uymayan fetvalarını görünce "cahil" imaları yapmaktan geri durmazsınız inadınızdan..


"...
Bu mesele ile ilgili olarak el-Kevserî merhum, Düzce'den kendisine mektupla sorulan bir soruya Kahire'den şu cevabı göndermiştir: "Diş doldurtma (dişe dolgu yaptırma) meselesinde ince eleyip sık dokuyorsunuz. İmam-ı A'zam, ayetteki (5/el-Mâide, 6 ayeti) "fettahherû" (iyice temizlenin) emrine istinaden, külfetsiz olarak suyun ulaşabileceği her yere ulaştırılması gerektiği görüşündedir. Binaenaleyh "mazmaza ve istinşak (ağzın ve burnun içinin yıkanması) gusülde farzdır" demiştir. Lakin hiçbir zaman "temiz iken diş doldurtmayınız" veyahut "doldurttunuz ise yıkanacağınız zaman dişlerinizi söktürünüz" dememiştir. Bunun ilerisine gitmek ona iftira olacak. Fıkıh kitapları meydanda!
"Erkek hakkında kullanılması yasak olan altın, diş kaplamasında ve perkitilmesinde (dişin sağlamlaştırılmasında) kullanılabilir mi meselesi malum. (Bu mesele) İmam Muhammed'in "es-Siyeru'l-Kebîr"inde ve "el-Muvatta"ında olduğu gibi, takriben her Fıkıh kitabında da mevcuttur. Hatta hafız Cemâluddîn ez-Zeyla'î, "el-Hidâye"nin hadislerinin tahrici olan "Nasbu'r-Râye"de, "Uhud günü (savaşta) dişim kırıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v), altından diş edinmemi (yaptırmamı) emir buyurdu" ve "Osman dişlerini altınla kaplattı" gibi hadis ve eserler mevcuttur. (Bu rivayetlerde geçen) "tadbîb"in "kapla(t)mak" ve "şedd"in "perkitmek" manasında olduğu malum. (...)
"Bunlarda "su altlarına geçerdi" denilemez. (...) Parası olan dişini doldurtsun ve yaptırsın; hiçbir Şer'î engel yoktur. Dişlerin ne olduğu da malumdur. Temizlikleri mucib-i tereddüt olamaz..." (Bu mektubu"Gençlik ve Namaz" adlı kitabında (339-40) nakleden muhterem Yusuf Özcan hoca, onu bizzat görerek tahkik ettiğini belirtiyor.)
Yusuf Özcan hoca, mezkûr kitabında bu mesele ile ilgili olarak merhum Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'den de birer fetva nakletmiştir. Her iki fetvada da zaruret ve hacet durumunda dişleri kaplatmanın veya doldurtmanın caiz olduğu ifade edilmiştir. el-Kevserî merhumun fetvasında herhangi bir zaruret veya hacet söz konusu edilmediği halde Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'nin fetvalarında, cevazın zaruret veya hacet şartına bağlandığı dikkat çekmektedir.
...
Geçenlerde arşivimde bulunan "Yarın" gazetesinin nüshalarını incelerken Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi merhumun bu meseleyle ilgili bir fetvası gözüme ilişti. (Sahipliğini oğlu İbrahim Sabri Efendi'nin yaptığı bu gazete merhum tarafından 1923 sonrası Türkiye'den ayrıldıktan bir süre sonra gittiği Yunanistan'da çıkarılmaya başlamış ve yaklaşık 5 yıl süreyle yayımlanmıştır.) Bugün o fetvayı kısmen sadeleştirerek ve latinize ederek sizlere aktaracağım. (Parantez içi ilaveler, ifadeyi kolay anlaşılır kılmak için tarafımdan konmuştur.)
Mezkûr gazetenin 1929 Haziran'ında neşredilmiş olan 46. sayısında (s. 3) merhum şöyle demiş:
"Okuyucularımızdan birçok kimse, "Çürümüş dişleri doldurmak veya "kurun" tabir olunan altından zarflar içerisine almakta abdest ve gusle bir mani var mıdır?" diye benden sual ediyorlar.
"Kendilerine (şöyle) cevap verebilirim ki; çürümeye yüz tutan dişleri sağlamlaştırarak heder olup gitmekten muhafaza için mezkûr suretlerden birisi ile erbabına tedavi ettirmekte Şer'an hiçbir mahzur yoktur. Fıkıh kitaplarında bu meseleyi aynı aynına (birebir) bulmak kabil olmadığına bakarak bazı ulema bunu tecviz etmekten (caiz olduğunu söylemekten) ihtiraz ederlerse de (sakınırlarsa da) Şeriat-ı İslamiye'nin temel kaidelerinin buna müsait olacağı hiç şüphe götürmez. İslam dininde güçlük kaldırılmıştır; İslam dininde tedavi meşrudur.
"Bu esaslara istinaden, insan, dişlerini fennin (bu sahadaki teknolojinin) icabına göre tedavi ettirdikten sonra dolgu mahallerine abdestte ve gusülde suyu ulaştıramamak meselelerine gelince; Fukaha-i Kiram, abdestte ve gusülde suyu ulaştırmakta güçlük bulunmayan mahalleri yıkamak yeterli olduğunu sarahaten söylüyorlar. Hatta bu cihetle mezkûr meselenin Fıkıh kitaplarında sarahaten yeri bulunmadığı bile müsellem (kabul edilmiş) değildir denilebilir.
"Bunu, cebîre (kırık kemiğin kaynaması için üzerine konan tahtaları sabitlemek için sarılan sargı) üzerine mesh meselesine kıyas etmek de mümkündür. Çürük dişleri kapatan dolguların ve altın "kurun"ların altında kalan yerler dahil-i beden (bedenin iç kısmı) hükmünü alarak, onlara bedel sonradan üzerinde bulunan dolguları ve "kurun"ları yıkamakla abdest ve gusül vazifeleri yerine getirilmiş olur. Hasta bir uzuv üzerindeki sargının altına suyu ulaştırmakta zarar var ise, üzerine mesh etmek kifayet edeceği de Fıkıh kitaplarında musarrahtır (açıkça belirtilmiştir).
"Hülasa, ne taraftan bakılsa, dişleri tedavi maksadıyla doldurmaya Şer'an bir engel yoktur. Doldururken abdestli bulunmak da lazım değildir. Mezkûr dişlerde gusül vazifesi, zahir-i beden (bedenin dışı) hükmünü alan dolguya ve "kurun"a intikal ederek, bunları yıkamakla taharet-i tamme (tam temizlik) hasıl olacağından, yara üzerindeki sargıya mesh edenlerin başkalarına imamlığı caiz olduğu gibi, dişi dolgulu kimselerin dolgusuz kimselere imameti de caizdir."
Mustafa Sabri
...







Bizim işimize gelip,gelmemesi diye bir mesele yoktur ve olamaz.Bu bir şirket işi değil.Bu bir hanefi müslümanın ibadetinin sahih olup olmaması meselesi.Kaynaklarda olmadığı halde hangi gerekceyle caizdir deme cesaretini göstermişler.
Kaynaklarda olmadığını iddia ediyorsanız madem, siz niye "caiz değil" deme cesaretini ve daha büyük bir cesaret olan büyük alimleri cahillikle suçlama ve milleti cenabetlikle itham etmek cesaretini nasıl gösteriyorsunuz?????

..Kaynaklarda yoksa eğer , sizin içinde yok..YOk eğer Kaynaklarda benzer hükümleri bulmak sizin için serbestse, başka alimler için yasak mı ??????


Kaldıki bunu bilen Said Nursi Alimlerin caiz demekten çekindiklerini,fakat bu mesele kendisine ilham edildiğini söyleyerek gerekçe olarak ilhamını gösteriyor.Fıkh bilgileri ilham değil nakil bilgileridir.

Ordaki ilham kuru kuruya bir ilham değil, Hanefi fıkıh hükmüne göre bir benzetme yapmıştır..Ve bu konudada zaten destek bulmuştur Zahidül Kevseri ve Şeyhülislam Mustafa SAbri ve Ömer Nasuhi bilmen ve Menzil cemaati şeyhleri,alimleri, İsmail ağa cemaati alimleri ve şeyhleri..Hepsi de bu konuda ittifak halinde..Destek göremeyen sizsiniz..O alimlerin kıyasları sizin kıyaslarınızdan daha gerçekçidir, sizin yemek kırıntılarını diş dolgusu ile kıyas etmeniz zaten o fetvanızı baştan sakat yapmaktadır..

Diş dolgusu, insanın kendi dişinin heder olmasını önler ve engeller..Bu yönüyle tedavidir ve sizden başka bütün alimler bunu yara üstüne konan sargılara benzetmektedirler..sizin kıyasınız daha çok yemek kırıntıları gibi alakasız konulara dayanmaktadır..
 
Üst