alanyali07
Kıdemli Üye
- Katılım
- 11 May 2008
- Mesajlar
- 6,968
- Tepkime puanı
- 845
- Puanları
- 0
Ebubekir sifil hoca, Büyük fıkıh alimi Zahid-ül Kevseri den ve Şeyhülislam Mustafa Sabri efendi' den naklediyor:
"...
Bu mesele ile ilgili olarak el-Kevserî merhum, Düzce'den kendisine mektupla sorulan bir soruya Kahire'den şu cevabı göndermiştir: "Diş doldurtma (dişe dolgu yaptırma) meselesinde ince eleyip sık dokuyorsunuz. İmam-ı A'zam, ayetteki (5/el-Mâide, 6 ayeti) "fettahherû" (iyice temizlenin) emrine istinaden, külfetsiz olarak suyun ulaşabileceği her yere ulaştırılması gerektiği görüşündedir. Binaenaleyh "mazmaza ve istinşak (ağzın ve burnun içinin yıkanması) gusülde farzdır" demiştir. Lakin hiçbir zaman "temiz iken diş doldurtmayınız" veyahut "doldurttunuz ise yıkanacağınız zaman dişlerinizi söktürünüz" dememiştir. Bunun ilerisine gitmek ona iftira olacak. Fıkıh kitapları meydanda!
"Erkek hakkında kullanılması yasak olan altın, diş kaplamasında ve perkitilmesinde (dişin sağlamlaştırılmasında) kullanılabilir mi meselesi malum. (Bu mesele) İmam Muhammed'in "es-Siyeru'l-Kebîr"inde ve "el-Muvatta"ında olduğu gibi, takriben her Fıkıh kitabında da mevcuttur. Hatta hafız Cemâluddîn ez-Zeyla'î, "el-Hidâye"nin hadislerinin tahrici olan "Nasbu'r-Râye"de, "Uhud günü (savaşta) dişim kırıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v), altından diş edinmemi (yaptırmamı) emir buyurdu" ve "Osman dişlerini altınla kaplattı" gibi hadis ve eserler mevcuttur. (Bu rivayetlerde geçen) "tadbîb"in "kapla(t)mak" ve "şedd"in "perkitmek" manasında olduğu malum. (...)
"Bunlarda "su altlarına geçerdi" denilemez. (...) Parası olan dişini doldurtsun ve yaptırsın; hiçbir Şer'î engel yoktur. Dişlerin ne olduğu da malumdur. Temizlikleri mucib-i tereddüt olamaz..." (Bu mektubu"Gençlik ve Namaz" adlı kitabında (339-40) nakleden muhterem Yusuf Özcan hoca, onu bizzat görerek tahkik ettiğini belirtiyor.)
Yusuf Özcan hoca, mezkûr kitabında bu mesele ile ilgili olarak merhum Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'den de birer fetva nakletmiştir. Her iki fetvada da zaruret ve hacet durumunda dişleri kaplatmanın veya doldurtmanın caiz olduğu ifade edilmiştir. el-Kevserî merhumun fetvasında herhangi bir zaruret veya hacet söz konusu edilmediği halde Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'nin fetvalarında, cevazın zaruret veya hacet şartına bağlandığı dikkat çekmektedir.
...
Geçenlerde arşivimde bulunan "Yarın" gazetesinin nüshalarını incelerken Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi merhumun bu meseleyle ilgili bir fetvası gözüme ilişti. (Sahipliğini oğlu İbrahim Sabri Efendi'nin yaptığı bu gazete merhum tarafından 1923 sonrası Türkiye'den ayrıldıktan bir süre sonra gittiği Yunanistan'da çıkarılmaya başlamış ve yaklaşık 5 yıl süreyle yayımlanmıştır.) Bugün o fetvayı kısmen sadeleştirerek ve latinize ederek sizlere aktaracağım. (Parantez içi ilaveler, ifadeyi kolay anlaşılır kılmak için tarafımdan konmuştur.)
Mezkûr gazetenin 1929 Haziran'ında neşredilmiş olan 46. sayısında (s. 3) merhum şöyle demiş:
"Okuyucularımızdan birçok kimse, "Çürümüş dişleri doldurmak veya "kurun" tabir olunan altından zarflar içerisine almakta abdest ve gusle bir mani var mıdır?" diye benden sual ediyorlar.
"Kendilerine (şöyle) cevap verebilirim ki; çürümeye yüz tutan dişleri sağlamlaştırarak heder olup gitmekten muhafaza için mezkûr suretlerden birisi ile erbabına tedavi ettirmekte Şer'an hiçbir mahzur yoktur. Fıkıh kitaplarında bu meseleyi aynı aynına (birebir) bulmak kabil olmadığına bakarak bazı ulema bunu tecviz etmekten (caiz olduğunu söylemekten) ihtiraz ederlerse de (sakınırlarsa da) Şeriat-ı İslamiye'nin temel kaidelerinin buna müsait olacağı hiç şüphe götürmez. İslam dininde güçlük kaldırılmıştır; İslam dininde tedavi meşrudur.
"Bu esaslara istinaden, insan, dişlerini fennin (bu sahadaki teknolojinin) icabına göre tedavi ettirdikten sonra dolgu mahallerine abdestte ve gusülde suyu ulaştıramamak meselelerine gelince; Fukaha-i Kiram, abdestte ve gusülde suyu ulaştırmakta güçlük bulunmayan mahalleri yıkamak yeterli olduğunu sarahaten söylüyorlar. Hatta bu cihetle mezkûr meselenin Fıkıh kitaplarında sarahaten yeri bulunmadığı bile müsellem (kabul edilmiş) değildir denilebilir.
"Bunu, cebîre (kırık kemiğin kaynaması için üzerine konan tahtaları sabitlemek için sarılan sargı) üzerine mesh meselesine kıyas etmek de mümkündür. Çürük dişleri kapatan dolguların ve altın "kurun"ların altında kalan yerler dahil-i beden (bedenin iç kısmı) hükmünü alarak, onlara bedel sonradan üzerinde bulunan dolguları ve "kurun"ları yıkamakla abdest ve gusül vazifeleri yerine getirilmiş olur. Hasta bir uzuv üzerindeki sargının altına suyu ulaştırmakta zarar var ise, üzerine mesh etmek kifayet edeceği de Fıkıh kitaplarında musarrahtır (açıkça belirtilmiştir).
"Hülasa, ne taraftan bakılsa, dişleri tedavi maksadıyla doldurmaya Şer'an bir engel yoktur. Doldururken abdestli bulunmak da lazım değildir. Mezkûr dişlerde gusül vazifesi, zahir-i beden (bedenin dışı) hükmünü alan dolguya ve "kurun"a intikal ederek, bunları yıkamakla taharet-i tamme (tam temizlik) hasıl olacağından, yara üzerindeki sargıya mesh edenlerin başkalarına imamlığı caiz olduğu gibi, dişi dolgulu kimselerin dolgusuz kimselere imameti de caizdir."
Mustafa Sabri
...
"
"...
Bu mesele ile ilgili olarak el-Kevserî merhum, Düzce'den kendisine mektupla sorulan bir soruya Kahire'den şu cevabı göndermiştir: "Diş doldurtma (dişe dolgu yaptırma) meselesinde ince eleyip sık dokuyorsunuz. İmam-ı A'zam, ayetteki (5/el-Mâide, 6 ayeti) "fettahherû" (iyice temizlenin) emrine istinaden, külfetsiz olarak suyun ulaşabileceği her yere ulaştırılması gerektiği görüşündedir. Binaenaleyh "mazmaza ve istinşak (ağzın ve burnun içinin yıkanması) gusülde farzdır" demiştir. Lakin hiçbir zaman "temiz iken diş doldurtmayınız" veyahut "doldurttunuz ise yıkanacağınız zaman dişlerinizi söktürünüz" dememiştir. Bunun ilerisine gitmek ona iftira olacak. Fıkıh kitapları meydanda!
"Erkek hakkında kullanılması yasak olan altın, diş kaplamasında ve perkitilmesinde (dişin sağlamlaştırılmasında) kullanılabilir mi meselesi malum. (Bu mesele) İmam Muhammed'in "es-Siyeru'l-Kebîr"inde ve "el-Muvatta"ında olduğu gibi, takriben her Fıkıh kitabında da mevcuttur. Hatta hafız Cemâluddîn ez-Zeyla'î, "el-Hidâye"nin hadislerinin tahrici olan "Nasbu'r-Râye"de, "Uhud günü (savaşta) dişim kırıldı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v), altından diş edinmemi (yaptırmamı) emir buyurdu" ve "Osman dişlerini altınla kaplattı" gibi hadis ve eserler mevcuttur. (Bu rivayetlerde geçen) "tadbîb"in "kapla(t)mak" ve "şedd"in "perkitmek" manasında olduğu malum. (...)
"Bunlarda "su altlarına geçerdi" denilemez. (...) Parası olan dişini doldurtsun ve yaptırsın; hiçbir Şer'î engel yoktur. Dişlerin ne olduğu da malumdur. Temizlikleri mucib-i tereddüt olamaz..." (Bu mektubu"Gençlik ve Namaz" adlı kitabında (339-40) nakleden muhterem Yusuf Özcan hoca, onu bizzat görerek tahkik ettiğini belirtiyor.)
Yusuf Özcan hoca, mezkûr kitabında bu mesele ile ilgili olarak merhum Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'den de birer fetva nakletmiştir. Her iki fetvada da zaruret ve hacet durumunda dişleri kaplatmanın veya doldurtmanın caiz olduğu ifade edilmiştir. el-Kevserî merhumun fetvasında herhangi bir zaruret veya hacet söz konusu edilmediği halde Ö. Nasuhi Bilmen ve Said Nursi'nin fetvalarında, cevazın zaruret veya hacet şartına bağlandığı dikkat çekmektedir.
...
Geçenlerde arşivimde bulunan "Yarın" gazetesinin nüshalarını incelerken Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi merhumun bu meseleyle ilgili bir fetvası gözüme ilişti. (Sahipliğini oğlu İbrahim Sabri Efendi'nin yaptığı bu gazete merhum tarafından 1923 sonrası Türkiye'den ayrıldıktan bir süre sonra gittiği Yunanistan'da çıkarılmaya başlamış ve yaklaşık 5 yıl süreyle yayımlanmıştır.) Bugün o fetvayı kısmen sadeleştirerek ve latinize ederek sizlere aktaracağım. (Parantez içi ilaveler, ifadeyi kolay anlaşılır kılmak için tarafımdan konmuştur.)
Mezkûr gazetenin 1929 Haziran'ında neşredilmiş olan 46. sayısında (s. 3) merhum şöyle demiş:
"Okuyucularımızdan birçok kimse, "Çürümüş dişleri doldurmak veya "kurun" tabir olunan altından zarflar içerisine almakta abdest ve gusle bir mani var mıdır?" diye benden sual ediyorlar.
"Kendilerine (şöyle) cevap verebilirim ki; çürümeye yüz tutan dişleri sağlamlaştırarak heder olup gitmekten muhafaza için mezkûr suretlerden birisi ile erbabına tedavi ettirmekte Şer'an hiçbir mahzur yoktur. Fıkıh kitaplarında bu meseleyi aynı aynına (birebir) bulmak kabil olmadığına bakarak bazı ulema bunu tecviz etmekten (caiz olduğunu söylemekten) ihtiraz ederlerse de (sakınırlarsa da) Şeriat-ı İslamiye'nin temel kaidelerinin buna müsait olacağı hiç şüphe götürmez. İslam dininde güçlük kaldırılmıştır; İslam dininde tedavi meşrudur.
"Bu esaslara istinaden, insan, dişlerini fennin (bu sahadaki teknolojinin) icabına göre tedavi ettirdikten sonra dolgu mahallerine abdestte ve gusülde suyu ulaştıramamak meselelerine gelince; Fukaha-i Kiram, abdestte ve gusülde suyu ulaştırmakta güçlük bulunmayan mahalleri yıkamak yeterli olduğunu sarahaten söylüyorlar. Hatta bu cihetle mezkûr meselenin Fıkıh kitaplarında sarahaten yeri bulunmadığı bile müsellem (kabul edilmiş) değildir denilebilir.
"Bunu, cebîre (kırık kemiğin kaynaması için üzerine konan tahtaları sabitlemek için sarılan sargı) üzerine mesh meselesine kıyas etmek de mümkündür. Çürük dişleri kapatan dolguların ve altın "kurun"ların altında kalan yerler dahil-i beden (bedenin iç kısmı) hükmünü alarak, onlara bedel sonradan üzerinde bulunan dolguları ve "kurun"ları yıkamakla abdest ve gusül vazifeleri yerine getirilmiş olur. Hasta bir uzuv üzerindeki sargının altına suyu ulaştırmakta zarar var ise, üzerine mesh etmek kifayet edeceği de Fıkıh kitaplarında musarrahtır (açıkça belirtilmiştir).
"Hülasa, ne taraftan bakılsa, dişleri tedavi maksadıyla doldurmaya Şer'an bir engel yoktur. Doldururken abdestli bulunmak da lazım değildir. Mezkûr dişlerde gusül vazifesi, zahir-i beden (bedenin dışı) hükmünü alan dolguya ve "kurun"a intikal ederek, bunları yıkamakla taharet-i tamme (tam temizlik) hasıl olacağından, yara üzerindeki sargıya mesh edenlerin başkalarına imamlığı caiz olduğu gibi, dişi dolgulu kimselerin dolgusuz kimselere imameti de caizdir."
Mustafa Sabri
...
"