Dinlerarası Hoşgörü tuzağı

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Dinler Arası Diyalogun Sonuçları

Dinler arası diyaloğun sonuçları ülkemizde yaşanmaya başlamıştır. Dinler arası diyalog çalışmaları başladığı tarihlerden itibaren, ülkemizdeki misyonerlik faaliyetleri de hızlanmıştır. O gün bu gündür yapılan çalışmalar artık çok korkunç boyutlara gelmiştir. Bugün itibarıyla ülkemizde Hıristiyanlaştırılan vatan evlatlarının sayıları yüz binlerle ifade edilmektedir. Özellikle Doğu ve Güney Doğu'da son beş yıl içinde sayılarının yüz binleri aştığı ifade edilen vatan evladının Hıristiyan olduğu tespit edilmiştir. Bu çok dehşetli ve acı bir durumdur. Işte bu acı durumun meydana gelmesindeki en önemli faktör, hiç şüphesiz dinler arası diyalogdur.
Yıllardır manevî eğitim ve öğretimden mahrum kalan insanımız, dinine babadan dededen kalma bir miras misali baktığından, şuursuzca bir inanç içinde bulunuyordu. Bu şuursuzca inanç, zaman içinde sosyal ve ekonomik sorunların artmasından dolayı iyice zayıfladı. Zayıfladıkça, inanıp inanmama noktasına gelindi. Işte tam bu noktada Misyonerlik faaliyetleri ortaya çıktı. Sıkıntı ve problemleri ile uğraşan, bir arayışta olan insanlara bir yenilik ve cazibe içinde Hıristiyanlık sunulmaya başlandı.
Dinler arası diyalog bu duruma zemin hazırladı. Öyle ki, ilmi olmayan, şuursuz Müslümanlar üzerinde Misyonerler, dinlerinin meşruluğu inancını oluşturdular. Insanlar şunu demeye başladılar: "Evet, üç ilâhî din var. Mademki, dinler arası diyalog kuruluyor, mademki bu dinler de meşrudur ve onlar birbirleriyle aralarında diyalog kuruyorlar, o hâlde babamın, dedemin dininden olmama gerek yok. Bir değişiklik olsun, biraz da diğer ilâhî dinlere bağlanayım."
Bu düşüncenin oluşmasının temelinde dinler arası diyalog yatmaktadır. Ülkemizin değerli ilim adamları ve bir meseleden habersiz halkımız maalesef bu tuzağa düştüler.

http://www.beyan.com.tr/arsiv/temmuz2004/dosyamahmut.htm
 

mselim

Üye
Katılım
20 Ocak 2008
Mesajlar
71
Tepkime puanı
0
Puanları
0
hadis mi?

Kemalaliye...Vatan sevgisi imandandır sözü anlamca doğru olabilir de, her doğru söz hadis mi? Tahricini yazabilir misin..Şu kitabda okudum demekte cevab olmaz..

Hadis usülüne göre tahrici gerekir..
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
mektubat-ı rabbani 155.mektup

Bu mektûb, yine meyân şeyh Müzzemmile yazılmışdır. Kendi aslına dönmesini dilemekdedir:

Hak teâlâ, kendi ile bulundursun! Fârisî beyt tercemesi:

Allahdan başka her neye tapılsa, hepsi hiçdir!
Yazıklar olsun ol kimseye ki, bir hiç iledir!

Cemâzil-evvel ayının birinci Cum’a günü Dehli şehrini dolaşmakla şereflendik. Muhammed Sâdık da birlikdedir. Allahü teâlâ dilerse, birkaç gün burada kalıp, vatanımıza çabuk döneceğiz. (Vatan sevgisi îmândandır) hadîsi sahîhdir.

Zevallı nereye gidecek? Alnı, Allahü teâlânın irâdesine bağlıdır. Hûd sûresinin ellialtıncı âyetinde meâlen, (Yeryüzünde yürüyenlerin hepsinin alnından tutucudur) buyuruldu. Nereye kaçılabilir? Zâriyât sûresinin ellinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâya koşunuz!) buyuruldu.

Ondan, yine Ona kaçınız demekdir. Her ne olursa olsun, aslı temel olarak bilmeli, ondan çıkan dalları, ona bağlı bilmeli, asla sarılmalıdır. Fârisî beyt tercemesi:

Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden başka,
Hepsi câna zehrdir, şeker gibi de olsa!
____

Peygamberimiz Mekkeden ayrılacağı zaman, Kabeye sarılıp ağlayarak; Ey Kabe, seni ve doğup büyüdüğüm bu vatanımı çok seviyorum, lakin ne var ki senin yaramaz evlatların (yaramaz insanların) beni rahat bırakmıyorlar, diyerek firak ve hasret duygularını ifade etmiştir...


"Hubbul Vatanı Minel İman"
 

aön

Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
56
Tepkime puanı
0
Puanları
0
100 binlerce hritiyan...Nerde bunlar...Sen bana para verilmemiş veya zaten aslen hritiyan olmayıp yeni olan DİNİNE BAĞLI TEK BİR MÜSLÜMAN GÖSTER

Üç beş papaz...KArdeş üç sizde kaçtan sonra geliyor...10 milyon...10 milyon 1 ...3


sakın bu iddialarda bir ciddiyet sezdiğimi sanmayın...

islam tarihindce tek bir gerçek müslümanın hritiyan olduğu nerdeyse görülmemiş...müslüman dinden çıkarsa büsbütün bozulur dinsiz olur..Belki islamın bazı yönlerini kafası almamıştır ama başka bir dinde islamda olmayan bir düşünceyi kimse bulduğun iddia etmemiştir...
 

aön

Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
56
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Dinlerarası Diyalog" ifadesi dinen uygun mudur ?

Soru : “Dinler arası Diyalog” tabiri dinen uygun mudur ? “Allah katında tek din İslam” (Ali İmran:19) değil midir ?


El-Cevab : İfade şayet “Hak dinler arası Diyalog” olsaydı , o zaman buna itiraz mümkün olabilir ve bu ifadenin dinen uygunsuzluğundan bahsedilebilinirdi.
Ancak , İslam Fıkhında “Dinler” denince , 3 şekilde bir tasnif söz konusu olmaktadır :
1-) Hak din ,semavi din (İslam)
2-) Aslı bozulmuş dinler (Hırsitiyanlık , Yahudilik gibi asılları semavi olmakla beraber günümüzda tahrif olmuş dinler)
3-) Batıl dinler (asılları itibariyle de semavi olmayan Budism , Mecusilik gibi dinler)
Dolaysıyla “Dinlerarası Diyalog” tabiri ile “Allah katında tek din İslamdir” Hakikatı birbiri ile çelişmemektedir. “Okullar arası yarışma” ifadesi ile nasıl ki okul mensubları arası bir yarış kastediliyor ise , aynen dinlerarası diyalog tabiri ile din müntesibleri arası bir diyalog kast dilmektedir. Hakdin İslam ile diğer dinler arası diyalog , hem Kur’anın hemde Efendimiz (SAV) min bir emri olduğu unutulmamalıdır.


demogojik çarpıtmayı fazla ciddiye almak gerekmesede sadece bir iki örnek bile yeterli olacaktır...

Medine Site Devleti Sözleşmesinin 17. maddesi: "Yahudilerden bize tabi olanlara yardım edilip iyi davranılacaktır. Onlar hiçblir haksızlığa uğramayacak, düşmanlarına yardım edilmeyecektir."
25. madde: *Beni Avf yahudileri müminlerle birlikte tek bir ümmettirler. Onlar kendi dinlerine, müslümanlar da kendi dinlerine göre yaşayacaklardır".
36. madde: "Müslümanlarla yahudiler arasında yardımlaşma, nasihat ve iyilik olacaktır" (İbn Kesir, es-Sire, II/322; Hamidullah, el-Vesaik, s.44-45; Doğu ve Batı kaynaklarında birlikte yaşama, s.285)


Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ve onu izleyen Raşid Halifelerin çeşitli hıristiyan, yahudi ve diğer dini gruplarla yaptığı anlaşma metinleri bugün birer vesika olarak korunmaktadır.... Mesela, Hz. Peygamber (s.a.v.), hıristiyon olan İbn Harris b. Ka'b ve dindaşlarına yazdırdığı anlaşma metninde: "Şarkta ve Grapta yaşayan tüm hıristiyanların dinleri, kiliselerei, canları, ırzları ve malları Allah'ın, Peygamber'in ve tüm müminlerin himayesindedir. Nasraniyet dini üzere yaşayanlardan hiç kimse kerhen İslam'a icbar edilmeyecektird. Hıristiyanlardan birisi herhangi bir cinayete veya haksızlığa maruz kalırsa müslümanlar ona yardım etmek zorundadırlar" maddelerini yazdırdıktan sonra: "Ehl-i Kitap ile ancak en güzel yöntemlerle mücadele edin...(Ankebut, 29/46) ayetini okudu. (İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdulmelik, (v.218/834), es-Siretü'n-Nebeviyye, Daru't-Turasi'l-Arabiyye, Beyrut, 1396/1971, IV/241-242; Hamidullah, el-Vesaik, s.154-155, No.96-97; Doğu Batı kaynaklarında birlikte yaşama, s.95)

 

aön

Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
56
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Soru : Kur’an ve Sünnette “Diyalog” şeklinde bir ifade bulunmamasına rağmen , Diyalog adı altında yapılan Hizmetler , İslam adına nasıl bir fayda sağlayabilir ?

Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’de “kelime” bazında geçmeyen nice hususlar vardırki , bize yüklediği mana itibariyle Kur’an ve Sünneti ihtiva etmektedir. Örneğin , Hakk’a ulaşma yollarına verilen bir isim olan “tasavvuf” ve onun ameli cephesini teşkil eden “derviş” kelimelerini bire bir anlamda ne Kur’anda nede Sünnette bulamazsınız. Halduki , Kur’an bir çok Ayet-i Kerimelede (1) ve Sünnet-i Sahihada (2) Tasavvufa ve o yolun yolcularına işaretler mevcuttur.
Fransızca’dan Türkçeye geçen “Diyalog” , “anlaşma”,”uyum sağlama” ve” bu yolda yapılan çalışmalar” demektir. (3) Diyalog Hizmetlerinde esas olan Din-i Mübini İslamı seviyeli ve doğru temsil ederek , İslam’a muhtaç gönüllere ulaşabilmektir. Kur’an-ı Kerimde Diyalog yok demek , Kuranın Ruhunu bilmemenin bir ifadesidir. Kur’an-ı Kerimde Hz.Musa (AS) ‘mın Firavuna karşı yumuşak bir uslub ile Diyalog kurmasınının (4) yanı sıra , bizzat Allah (C.C.)'ın meleklerle girmiş olduğu Diyaloğu (5) , Şeytanı bile muhatab kabul ederek yapmış olduğu Diyaloğu (6) göz önünde bulundurursak , Kur’anın tüm ins ve cin’lere hitab etmesi bakımından başlı başına bir Diyalog Kitabı olduğunu beyan etsek , herhalde yanlış ifade etmemiş oluruz.
[SIZE=+0]Hususiyle Ehl-i Kitaba karşı :"De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın."(7) "İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur." (8) [/SIZE]“Birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık” (9) yaklaşımlarında Diyaloğa Daveti hissetmemek hiç mümkünmüdir ?

(1) Bakara Suresi , 3. -22.-282. Ayet-i Kerimeleri ; İnsan Suresi , 8.Ayet-i Kerimesi ; Ali İmran suresi 79 -191.Ayet-i Kerimeleri ; Yusuf Suresi , 76.Ayet-i Kerimesi ; Hicr suresi , 99.Ayeti Kerimesi , Şems suresi 9.Ayet-i Kerimesi gibi.
(2) Buhârî, Rikak, 38 ; Buhari, iman, 36 ; Tirmizi, Da'avat 25, (3407); Ebu Davud, Edeb 209, (5065); Nesai, Sehv 90, (3, 74) Hilyetü’l-evliyâ, X, 15 gibi..
(3) Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara 1998, I,605, Örnekleriyle Türkçe Sözlük, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara 1995,I,680.
(4) Taha Suresi , 44.Ayet-i Kerime
(5) Bakara suresi , 30-32.Ayeti kerimeler
(6) Araf Suresi, 11-18.Ayet-i Kerimeler
(7) Ali İmran Suresi , 64.Ayeti Kerime
(8) Ankebut Suresi , 46.Ayeti Kerime
(9) Hucurat , 13.Ayeti Kerime
 

aön

Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
56
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Efendimiz (sav), hayatı seniyyelerinde herzaman hilm ve rıfık sahibi olmayı , insanların gönüllerin fethederken sevgi ve hoşgörüyü kendisine rehber edinmiş ve tavsiye etmiştir. Bu hoşgörü sadece mü'minlerle sınırlı kalmamış, gayr-i müslimlere karşı da adil, musamahalı ve toleranslı davranmayı, kalbleri Allah adına kazanma noktasında değerlendirmiştir.
Yahudi Alimi Zeyd b. Sâ’ne'yi hoşgörmesi :
“Allah Resûlü benden borç para almıştı. Ben, o gün henüz müslüman değildim. Gününden evvel geldim, alacağımı istedim. Hatta O’na: “Siz Abdülmuttalip evlatları borcunuzu vermekte çok tembelsinizdir” dedim. Benim bu sözüme Ömer kükreyerek: “Ey Allah düşmanı, eğer yahudilerle aramızda anlaşma olmasaydı, senin kelleni uçururdum! Allah Resûlü’ne karşı terbiyeli konuş” dedi. Allah Resûlü bana bakarak tebessüm etti. Ve Ömer’e hitaben de: “Ya Ömer, bu adama hakkını ver. Ve korkuttuğun için de ona yirmi sa’ ilave et” buyurdu.” Hâdisenin gerisini Hz. Ömer anlatıyor: Allah Resûlü’nün emri üzerine kalktım, Zeyd b. Sâ’ne’ye verilmesi gerekenleri vermek üzere onunla yola koyuldum. Derken bana, yolda hiç beklemediğim şu sözleri söyledi:
“Ya Ömer! Biliyorum benim davranışıma kızdın. Ancak ben Tevrat’ta, son peygamber hakkında söylenenlerin hepsini O’nda gördüm. Sadece Tevrat’ta bir âyet şöyle diyordu: “O’nun hilmi cehline sebkat etmiştir. Cahillerin şiddeti O’nun ancak hilmini arttırır.” Ben acaba O’nun hilmi, Tevrat’ta söylendiği gibi midir, bunu öğrenmek istemiştim ve dediklerimi de bunun için demiştim. Şimdi inanıyorum ki, O, Tevrat’ın geleceğini haber verip müjdelediği peygamberin tâ kendisidir. Şu andan itibaren ben de O’nun son nebi olduğuna iman edip şehadet getiriyorum.”(1)
Yahudi Kadını zehirli yemeğine rağmen affetmesi :
Hayber fethi sonrası bir kadın, bir koyunu kızartmış, içine de biraz zehir koymuş ve Allah Resûlü’nü yemeğe davet etmişti. Sofrada bulunanlardan Bişr İbn Berâ ismindeki sahabi lokmayı ağzına koyar koymaz vefat etmişti. Demek ki bu kadın çok tesirli bir zehirle Allah Resûlü’nü öldürmek istemişti... Bu meselenin mucize yönü, şu andaki mevzumuz değil.. Allah Resûlü lokmayı ağzına götürürken, koyunun bir yanının kendisine, zehirli olduğunu haber vermesi üzerine yemek sofradan kaldırılarak, kadın derdest edilip huzura getirilmiş.. ve suçunu itirafla, Allah Resûlü’nü öldürmek için böyle bir yola başvurduğunu ifade etmiştir. Hatta rivayetlerde kadına şöyle bir söz de izafe edilir. Kadın, Allah Resûlü’nün huzuruna getirilip de, bunu niçin yaptığı kendisine sorulunca, şöyle demiştir: “Eğer Sen hakikaten Allah’ın gönderdiği bir peygambersen, bu zehir Sana tesir etmeyecektir. Yok eğer peygamber değilsen, insanlığı Senin şerrinden kurtarmak istedim.”
Sahabi, derhal bu kadının öldürülmesi talebinde bulunur. Ancak, Allah Resûlü kendi adına kadını affeder. Fakat, ölen sahabi Bişr (ra) adına bir şey demez. Kadının akıbeti hakkında iki rivayet vardır. Birincisi Bişr’in varisleri, kısas yaparak kadını öldürtmüşlerdir. İkincisi: Kadın ihtida edip müslüman olduğundan onlar da kadını affetmişler ve müslümanlığı kadının kurtuluş sebebi olmuştur.(2)
Burada bizim, üzerinde durmak istediğimiz husus, Allah Resûlü’nün hilmiyle alâkalıdır ki, Allah Resûlü, canına kasdetmek isteyen bu yahudi kadını dahi affetmiştir. Hilmde zirveyi yakalama adına bu ne güzel bir örnektir.. evet, kâmil mânâda Hz. İbrahim’in başlattığı hilm dönemi Nebiler Sultanı’yla zirveleşmiştir.

Müşrik olan Safvan İbn Ümeyye'nin gördüğü cömertlik sonrası iman etmesi :
“Allah Resûlü, Huneyn’e giderken, Safvan İbn Ümeyye'den ödünç olarak zırh ve silahlar almıştı. Safvan gerçi bu silahları baştan pek istekli vermez ve gereksiz şartlar ileri sürerek , müslümanlara bu savaşta yardımcı olmak istemesede neticede verir . Huneyn’de ki zafer sonrası, elde edilen ganimetlere Safvan hayran hayran ve hırsla bakıyordu. O’nun bu durumu Allah Resûlü’nün dikkatini çekmişti. “Bakıp beğendiğin o develer senin olsun” dedi. Ardından daha birçok şey verdi. Safvan bu cömertlik karşısında şaşırdı kaldı. Kalbi Allah Resûlü’ne karşı buğz ve kinle dolu olan bu adam, birdenbire değişivermişti. Evet, Allah Resûlü’nün bu keremi onu, bu kin ve buğzundan uzaklaştırmış ve İki Cihan Serveri onun için insanların en sevgilisi hâline gelivermişti. Safvan’ı kazanmak elbette binlerce deve, sığırdan daha mühimdi. Allah Resûlü de en mühim olanı yapmıştı. Nitekim Safvan’a karşı gösterilen bu cömertlik neticesiz kalmamıştı. Safvan hemen kavmine gidip şöyle demişti: “Ey kavmim koşun İslâm’a girin! Zira Hz. Muhammed bir veriş veriyor ki, ancak, fakirlikten korkmayan ve Allah’a tam itimat eden bir insan böyle verebilir!”(3)
Münafık Abdullah ibni Übey ibni Selül’e karşı hoşgörüsü :
Bir gün, iffetine kat’iyen inandığı mübarek hanımına, çamur atılmıştı. Hangi müslümana kaşıyla işaret etse, Başta münafıkların başı Abdullah İbn-i Übey İbni Selül olmak üzere pek çok münafığın başı gidebilirdi.. herkes bunu seve seve yapardı. Oysa ki, Allah Resûlü, günlerce diken yutar gibi söylenen sözleri yutuyor, yutkunuyor, vicdanında ızdırapların en tahammül-fersasını yaşıyor ama kat’iyen ses çıkarmıyordu. Bu durum muhteremler muhteremi Aişe-i Sıddîka’nın Kur’ân’la beraatı tescil edileceği âna kadar devam etti. Bütün sahabe O’nun iki dudağı arasından çıkacak bir çift söze bakıyordu.
Aynı münafık bahse konu Hz.Aişe annemize İfk hadisesinde İftira atıp babası Hz.Ebu Bekir'in evine gitmesine sebeb olması bir yana , Peygamber Efendimiz (SAV) ‘i Uhud Savaşında yarı yolda bırakıp Uhud savaşı öncesinde psikolojik olarak zarar vermiş vede Medineye hicret sonrası yahudilerle Medine vesikası imzalandıktan sonra, Mekkedeki müşrikleri tahrik edip:'Muhammed (SAV) kendine taraftar topluyor, uyuyorsunuz' diyerek yine müslümanlar aleyhinde bulunmasına rağmen, İbn-i Selül öldüğünde oğlunun isteği ve ricası üzerine , münafık babasına

1-) Kendi gömleğini Kefen olarak veriyor
2-) Cenaze namazını kılma konusunda ve bağışlanmasını dileme konusunda (Tevbe:80) Ayeti Kerimesi gereği, Efendimiz (SAV) muhayyer (serbest) bırakılıyor ve Efendimiz (SAV) , Hz.Ömer (R.A) 'in engellemelerine rağmen, 70 den fazla istiğfar ederim, diyerek yine Hoşgörü gösteriyor ve cenaze namazını kılmak istiyor , yaki bir sonraki Ayeti Kerime ile men edilinceye kadar!(4)
Evet , Efendimiz (SAV) min bu hoşgörüsüdür ki , Abdullah İbn-i Übey’in kendisi olmasada , kızı Cemile ve oğlu Abdullah İman ile müşerref oluyor ve Sahabe olma şerefine kavuşuyorlardı !
Efendimiz (SAV) ‘min yaşantısına nufüz etmiş “Hilm“ ve affediciliği
Bazen O’nun karşısına çıkıp kaba-saba hareket eden ve hakarette bulunan insanlar olurdu. O, parmağını hafif indirip kaldırsaydı yüz kılıç birden o adamın kellesi üzerinde iner kalkardı. Ancak O, bu kaba-saba hareketleri hep mülâyemetle karşılamaya kararlıydı. O, kimseyi korkutmamaya o kadar çok dikkat ediyordu ki,(5) hatta vereceği kılıç veya bıçağı, zarar verme ihtimaline karşın , kabza ve sap tarafıyla uzatıp öyle veriyordu. (6)
O, incelerden ince bir insandı. Karşısındaki insanların seviyesiz ve usul bilmez davranışlarından fevkalâde rahatsız olurdu. Ancak O, bu tür davranışları, kendi hilm denizine atar, eritir ve her şeye rağmen yumuşak davranırdı. His dünyası böylesine genişti. Zaten hastalık ve diğer rahatsızlıkları bizim duyup hissettiklerimizin kat katını yaşıyordu. O kadar ki, hasta olduğu bir gün, Abdullah b. Mes’ûd (r.a) O’na: “Ya Resûlallah bir fırın gibi yanıyorsun(7) demişti. Evet, Allah Resûlü’nün sinir sistemi o kadar gelişmişti ve O, o kadar duyarlıydı. İhtimal, O’nun parmağına batan bir iğne, bir başkasına saplanan mızraktan belki on kat daha ızdıraplı oluyordu. Şu kadar var ki, O’nun hilmi de gayet dengeliydi. Bir kâfirin küfrü O’nu iki büklüm eder, ağlatırdı. O, bir insanın hidayete erebilmesi için elinden gelen her şeyi yapardı. Fakat, bir ceza ve haddin tatbîki bahismevzuu olduğu yerde de kat’iyen taviz vermez; kim olursa olsun mutlaka cezayı tatbik ederdi. Ancak O’nun ceza verdiği suçlardan hemen hiçbiri kendisine karşı işlenmiş suçlardan değildi. Aksine O’nun, kendisine karşı işlenmiş suçlardan affetmediği görülmemiştir.
Zü’l-Huveysira adında birisi Resûl-ü Ekrem Aleyhisselam’a geldi (İhtimal... bu şahıs Moğol’du. Çünkü siyer kitapları bize bu şahsı şöyle resmediyorlar: Gözleri çukurca.. elmacık kemikleri biraz dışarıya fırlamış.. yüzü de ablak ve yuvarlaktı.. âdeta dövülmüş bir kalkan hissi veriyordu). Allah Resûlü o esnada mal taksiminde bulunuyordu. Efendimize hitaben küstahça şöyle demişti: “Ya Muhammed, adaletli ol!.” (Bu söz bizden birisine söylenmiş olsaydı, zannediyorum ciddi bir sarsıntı geçirirdik. Oysa ki biz, hakikaten adaletsizlik de etmiş olabiliriz. Fakat kendisine bu söz söylenen zat, dünyaya adaleti getirmeye memur edilmiş bir peygamberdi.) O sırada orada bulunan Hz. Ömer, bu saygısızca hitap karşısında birden kükrer ve: “Bırak beni şu münafığın başını alıvereyim, ya Resûlallah” der. Allah Resûlü Hz. Ömer’i ve onun gibi düşünenleri teskin ettikten sonra bu adama döner ve şöyle seslenir: “Yazık sana! Eğer ben de adil olmazsam, başka kim âdil olabilir ki?”(8) Başka rivayet de şöyledir: “Eğer ben, adaletli değilsem, yandım, mahvoldum, demektir” (9) Allah Resûlü, her zaman olduğu gibi onu öldürmek isteyenlere izin vermiyordu. Çünkü O, tepeden tırnağa bir hilm insanıydı.
Üsame b. Zeyd, kumandanı bulunduğu seriyenin başında bir muharebede , müşrik biri şehadet getirerek müslüman olduğunu ifade etmek isteyen bu şahsın, korkusundan böyle söylediğine hükmederek öldürmüştü. Hz. Üsame böyle düşünüyordu ama, dönüşte hâdise Allah Resûlü’ne haber verilince, İki Cihan Serveri, derhal Üsame’yi huzuruna aldı. Onu istintak etti, Üsame de hiçbir şey ketmetmeden vak’ayı olduğu gibi anlattı. Bunun üzerine Allah Resûlü, o derece celallendi ki durmadan: “Yarıp da kalbine mi baktın!” diyor ve çok sıkıldığını ortaya koyuyordu. Hatta bu sözü o kadar tekrar etmişti ki, Hz. Üsame: “Keşke bugüne kadar müslüman olmasaydım da, bu sözleri duymasaydım”(10) diyecek kadar bunalmıştı. Halbuki Üsame, Allah Resûlü’nün kucağında büyüyen ve Allah Resûlü tarafından Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin kadar sevilen bir insandı.
Evet , O (SAV) ne arkasından cübbesini çekip eziyet edene,(11) ne başına toz-toprak saçıp yüzüne hakaret savurana,[12] gönül koymuştur. Gönül koymak şöyle dursun, hastalandıklarında gidip onları ziyaret etmiş,[13] öldüklerinde de cenazelerini teşyide bulunmuştur;[14] bulunmuştur; zira ahlâk-ı hasene O’nun tabiatının rengi, varlığının da bir buuduydu.
Hilm ve Toleransta Hz.İbrahim (AS) ma benzemesi :
İbrahim (AS) , seviyeler üstü seviyede yumuşak huylu bir insandı. Kendini ateşe atan insanların dahi başına bir belâ gelir endişesiyle tir tir titriyordu. O, sabahlara kadar âh u vah eden, inleyip duran bir insandı.. ve münîbdi.. her lâhza, ayrı bir var oluş ve dirilişle Allah’a dönüşün menfezlerine yönelir, durmadan taptaze ve heyecan dolu bir yürekle Rabbin kapısında inler ve iki büklüm olurdu. Kur’an-ı Kerim , İbrahim (AS) mı bize tasvir ederken :
Muhakkak ki İbrahim, yumuşak huylu, içli ve kendini Allah’a vermiş biri idi.” (Hûd,11/75). demektedir.

Evet , bir gün bir ihtiyarı yemek yiyelim diye yoldan çevirip gelmiş. Sofraya oturunca Hz. İbrahim Besmele ile başlamış, ihtiyardan ses çıkmamış. Acaba duymadı mı diye yüksek perdeden bir besmele daha çekmiş ihtiyardan yine ses yok. İbrahim (AS) :
-Biz yemeğe, bu nimetleri bize veren Allah’ın adını anarak yani besmele çekerek başlarız. Sende çeksene demiş. İhtiyar:
-Ben senin inandığın Allah’a inanmıyorum ki, O’nun adını zikrederek yemeğe başlayayım, ben Mecusi’yim, deyince Hz. İbrahim:
-O halde soframı terk et demiş. Ama anında İkaz-ı İlâhî’yi de işitmiş ve Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuş:
-Ya İbrahim. O benim kulum. Beni tanımadığı, bana ibadet etmediği halde ben onun karnını bir ömür doyurdum, sen ise benim kulumu bir övün doyuramadın.(15)
Allah Resûlü (sav), Hz.İbrahim'in (as) bu hilm ve hoşgörüsünden dolayı kendisini hep Hz. İbrahim’e benzetmiştir (16)
İbn Kayyim el-Cevziyye şöyle der: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ehl-i Kitap'tan kendisini davet edenlerin davetine icabet eder, yemeklerinden yerdi. Bir defasında bir Yahudi onu arpa ekmeği yemeye davet etmişti. Müslümanlar Ehl-i Kitab’ın yemeklerinden yerlerdi. Hz. Ömer (r.a) Müslümanlara, yanlarından geçen Ehl-i Kitab’ı davet etmeyi şart koşmuştu: “Yediklerinizden onlara da yediriniz!” demişti. Esasen Allah Tealâ Kitabında bunu mübah kılmıştır. Hz. Ömer Şam'a gittiğinde oradaki Ehl-i Kitap yemek hazırlayıp kendisini davet ettiler. O “Yemek nerede?” deyince: “Kilisede” dediler. Bunun üzerine Hz. Ali (r.a)'a: “Sen Müslümanları al ve oraya git!” dedi. Hz. Ali onları aldı, Kiliseye girdiler, yemeklerinden yediler. Hz. Ali bir yandan oradaki suretlere bakıp şöyle dedi: “Mü'minlerin Emiri de bizimle girip yeseydi ne olurdu ki?”(17)
Yahudi cenazesinde ayağa kalkması
Allah Resûlü (sas) , bir gün yoldan bir Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkar. O esnada yanında bulunan bir sahabi, “Ya Resûlallah, o Yahudi’dir.” der. Nebiler Serveri (sas) hiç tavrını bozmadan ve yüz çizgilerini değiştirmeden, zamana “dur ve beni dinle” dedirtecek şu cevabı verir: “Ama bir insan! ”(18)
Abdullah İbni Ömer (ra) için bir koç kesildi. İbni Ömer ailesine: “Yahudi komşunuza hediye ettiniz mi? ” diye sordu. “Hayır” cevabını alınca: “Bundan ona da gönderin. Zira ben Rasulullah (sas) ’ın ‘Cebrail bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim’ dediğini işittim buyurdu.”(19)
Kendi şahsına yapılan her türlü hakarete karşı hilmle davranan Allah Resûlü, bir başkasına karşı yapılan haksızlık karşısında kükreyen bir aslan gibi celallenir ve hak yerini buluncaya kadar da hiddeti bir türlü dinmek bilmezdi. Haksızlık kime karşı, kim tarafından yapılırsa yapılsın, İki Cihan Serveri’nin tavrı hep aynıydı. Ve hele dinî emirlerin ihmale uğraması O’nu öylesine ayaklandırırdı ki, artık durup-dinlenme bilmezdi ki; bu da O’nun nasıl bir denge insanı olduğunun en açık ifadesidir.
Evet , Efendimiz(SAV) gayri müslimlere karşı , belki İslam’ı kabullenirler mülahazası ile hep Hilm ve toleranslı olmayı hayatına vaz etmekle kalmamış , bu konuda etrafındaki Nurlu Sahabe halkasınada bunu emretmiştir :
Her kim, bir muâhide/zimmiye zulmederse veya onu gücünden fazlası ile yükümlü tutarsa, yahut hakkını kısarsa, ya da rızası olmadan kendisinden bir şey alırsa, onun hasmı benim. Kıyâmet günü onunla hasımlaşacağım.”(20)
Hırsitiyan Adiy bin Hatim'e karşı toleransı
Babası cömertlik ve asaletle ün salmış olan hristiyan Adiy b. Hâtim, Mekke fethinden sonra kendi bölgesine yapılacak müslüman akımından korkarak, kızkardeşini de yanına alamadan Suriye'ye kaçıyor, bölgesi müslümanların eline geçiyor, kızkardeşi de esir alınarak Medîne'ye getiriliyor. Kadın, kardeşinin şerefsiz davranışından şikayet ederek Peygamberimizden merhamet diliyor; o da hem kadını serbest bırakıyor, hem de istediği yere gidebilmesi için binek ve azık veriyor. Kadın Suriye'de kardeşini buluyor; önce hırpalıyor, sonra da Medine'ye giderek Hz. Pygamberle görüşmesini tavsiye diyor ve şöyle diyor: "Muhammed gerçekten Allah'ın Resulü ise onu kim daha önce kabul ederse daha çok övgüye layık olur. Sıradan bir hükümdar ise, ona biat etmek ve teslim olmak sana bir noksanlık getirmez, ne isen o kalırsın..." Adiy bu tavsiyeye uyarak Medine'ye gelir; mescidde, ashabının arasında, onlardan biri gibi oturur bulduğu Peygamberimiz ona itibar ve iltifat eder, kendisini evine davet eder; yolda Peygamberimizle görüşmek isteyen yaşlı bir kadın onun önünü keserek uzun süre konuşur, meşgul eder; eve gelince Efendimiz tek minderi müsafirine verir ve kendisi toprak zemine oturur; Adiy'e, "dini yasakladığı halde ganimetin dörtte birini kendisi için alıp almadığını" sorarak -başkasının bilmesi mümkün olmayan- bu kusurunu itiraf ettirir. Adiy bütün bu olup bitenler karşısında sarsılır. Onun sıradan bir hükümdar olmadığı kanaatine varır. Bu sırada Peygamberimiz bir son adım daha atarak ona şunları söyler: "Bu dine girmene mani olan şey nedir? Müslümanların yoksul olduğunu zannediyorsan, şunu bil ki, kısa bir zaman sonra onların arasında sadaka kabul edecek birisi kalmayacaktır. Şayet onların zayıf olduğunu sanıyorsan, şunu bil ki, yakında Irak'taki Kadisiyye'den kalkıp haccetmek üzere Mekke'ye gelmek isteyen bir kadının Allah'tan başka kimseden korkması gerekmeyecek; şayet egemenliğin müslüman olmayan hükümdarların elinde olduğunu görüyorsan, bil ki, yakında Babil'deki beyaz sarayların kapıları da onlara açılacaktır..." Adiy bu diyalog sonunda müslüman olur ve Peygamberimizin haber verdiklerinin tamamını gerçekleşmiş görecek kadar da yaşar. (21)


Kaynaklar :
(1) Suyûtî, el-Hasâisü’l-Kûbrâ, 1/26; İbn Hacer, el-İsâbe, 1/566; İbn Kayyım el-Cevziyye, Zadü’l-Meâd, 1/59; Müstedrek, 3/604
(2) Buharî, Hibe, 28; Ebu Davud, Diyet, 6; İbn Kesîr, el-Bidâye, 4/237
(3) İbn Hişam, Sîre 4/137; İbn Hacer, el-İsâbe, 2/187; Müsned, 6/465; Kenzu’l-Ummâl, 10/505, Müslim, Fezail, 59
(4) Buhari, Cenaiz 85, Tefsir, Berae 12; Müslim, Fedailu's-Sahabe 25, (2400) , Sıfatu'l-Münafıkin 3, (2744) : Tirmizi, Tefsir 3096; Nesai, Cenaiz 69
(5) Ebu Davûd, Edep, 85; Tirmizî, Fiten, 3; Müsned, 5/362
(6) Buhârî, Fiten, 7; Müslim, Birr ve Sila, 126
(7) Buharî, Marda, 3,13; Müslim, Birr 45; Müsned, 1/381
(8) Müslim, Zekat, 142; Buharî Edep 95, Buharî Menâkıb 25, Müsned 3/56.
(9) Müslim, Zekât, 148
(10) Müslim, İman, 158; Buhârî, Megâzi, 51; Diyâd, 2; İbn Mace, Fiten, 1; Cihad, 95
[11] Buhârî, farzu’l-humus 19; Müslim, zekât 128.
[12] Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr 8/14; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 20/342; el-Heysemî, Mecmeu’z-zevâid 6/21.
[13] Buhârî, şehâdât 15; Müslim, tevbe 56.
[14] Ebû Dâvûd, cenaiz 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned 5/201; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 1/163.
(15) Şeyh Sadi Şirazî , Bostan ve Gülistan isimli eserinden
(16) Buhârî, Enbiyâ, 24, 48; Müslim, Îmân, 272
(17) İğâsetü'l-Lehfan, Meymeniyye mtb., Mısır, 1320, s: 84
(18) Müslim, Cenâiz 78, 81
(19) Ebu Davud, Edeb 132; Tirmizi, Birr 28
(20) Ebu Davud, Haraç ve’l- İmâre, 33
(21) M. Hamidullah, İslam Peygamberi, I, 863. paragraf
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Bu konu kapansa iyi olacak ;) ;)

Katılıyorum çünkü sınırlı beyinler başka şey e değinemiyorlar.

Çünkü sınırlı beyinler bu konulara verdikleri değerleri akıl yormaları ve mesailerini İSLAM düşmanları tarafına yönlendirseler değişimler başlar.

Fakat malesef bu tür kişiler kendilerini KURAN bilirler ve yaşarlar SÜNNET bilirler ve yaşarlar zannederler.
 

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Sınırlı beyinler sözünüz hakaretten kücük görmekten baska birsey degil. Nerde bulalım agbi gibi profesör alimi. Dinler arası diyalog İslam düsmanlarının amacına hizmet etmektedir. Seriate karsı konular acılınca cıtınız cıkmıyor diyalog olunca aslan kesiliyorsunuz.
 

Leyl...

Profesör
Katılım
17 Eyl 2007
Mesajlar
893
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Sınırlı beyinler sözünüz hakaretten kücük görmekten baska birsey degil. Nerde bulalım agbi gibi profesör alimi. Dinler arası diyalog İslam düsmanlarının amacına hizmet etmektedir. Seriate karsı konular acılınca cıtınız cıkmıyor diyalog olunca aslan kesiliyorsunuz.

Kisilerin Günahina giriyorsunuz bu sekilde, farkinda degilsiniz..
Birakin yaa, kim ne yaparsa yapsin, herkes kendince biseyler yapiyor,
daha iyisini yapiyorsaniz buyrun yapin!
Ama yapilan güzel seylere SAYGI duyun, ki bu bir erdemliktir, zaten herkes SAYGI duyamaz ;)
 

Bîdâr

Aktifleşmemiş
Katılım
31 Tem 2007
Mesajlar
5,222
Tepkime puanı
207
Puanları
0
Temcit pilavı gene ısıtılmış.

Delinin biri kuyuya taş atmış gene çıkaramıyoruz.

Kimse Fetullah Gülen'i ve O'nun oluşturduğu oluşumu sevmek zorunda değil.

Ama kusura bakmasın herkes saygı duymak zorunda.

Yanlış anlaşılamasın saygıdan kastım takdir etmek değil.

Üslubunu bilecek.Konuşmalarına dikkat edecek.

Bu işler öyle tv'nin karşısına geçip Siyasilere laf saydırmaya benzemez.

Varsayalım ki her şey sizin dediğiniz gibi olsun.

Ne olmuş oluyor siz şimdi İslam adına bir iş mi yaptığınızı zannediyorsunuz.

Siz şuan dünyada bu okullar hizmetler vesilesi ile müslüman olan insan sayısından haberdar mısınız?

Yada hakkaten bu insanların kalplerinin içini mi yardınız da ahkam kesiyorsunuz.Her şeyin en doğrusunu bilen ifadelerle konuşuyorsunuz.

Ve farkında mısınız Bir zümre hakkında olumsuz konuşuyorsunuz.

Gıybet ediyorsunuz.Bunun yanında size göre doğrular sıralıyorsunuz..

Bu saydıklarınızdan bir tanesi o zümrenin içinde bulunan insanların birinde yoksa yaptığınız şey aynı zamanda iftira oluyor.

Ayetler Hadisler yazmışsınız.İslam bir bütündür.

O yüzden gıybetin tenkitin hükümlerine de bakınız isterseniz.

Unutmayın Ameller niyetlere Göredir.

Adam Boğaziçinden mezun oluyor Dünyada sizin adınızı duymadığınız bir okula öğretmenliğe gidiyor.Bu insanın amacı Şimdi Hristiyanlarla yada amerikalılarla iş birliği yapmak mı?


Peki bilir misiniz bunların arasında 18 ay maaş alamayan insanların olduğunu.

Geceleri taksi şöförlüğü yapıp geçimini sağlayıp gündüz hizmet için koşan kaç insan tanıyorsunuz.

Yada şöyle sorayım ben burda rahat rahat evime gidiyorum. Benim evime gidemeyeceğim yerlere yollayın diyen kaç insan Tanırsınız.

Bence tanımıyorsunuz.

Tanısanız böyle konuşmazsınız.

Sizler hariçten Gazel okuyorsunuz.

Boşuna dememişler Bekara karı Boşamak Kolaydır.

Bu Yukarıdaki açıklamalar yetmiyorsa sen söyle ben devam edeyim kemal ali.
 

aön

Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
56
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sınırlı beyinler sözünüz hakaretten kücük görmekten baska birsey degil. Nerde bulalım agbi gibi profesör alimi. Dinler arası diyalog İslam düsmanlarının amacına hizmet etmektedir. Seriate karsı konular acılınca cıtınız cıkmıyor diyalog olunca aslan kesiliyorsunuz.

Herkesin yaptığından kendisi sorumlu olmaz mı??Şeriat saldırana ses çıkarmıyormuyuz seni buna iten fikir ne???Yada böyle BSŞTAN SONRA YALAN YANLIŞ BİLGİLERLE dolu yazılar yazacağını bize onları göster biz sizin gibilerle uğraşacağımıza onlarla uğraşalım...

İslam düşmanları 10 milyon ların ihtidasını istiyorsa onların bileceği iş islam düşmanı dediğiniz insanlar sizinle değil bizimle uğraşıyor madem onların işine geliyor niye böyle birşey yapıyorlar...


Yada senin attığın bu iftirayı NUR SERTER,TÜRKAN SAYLAN,DOĞU PERİNÇEK VE BİLİMUM ONLARIN FİKRİNDEKİ TÜM İNSANLAR ÜRETMEDİ Mİ???

TÜRKİYEDE 100 BİNLERCE İNSANIN HRİTİYAN OLDUĞU GİBİ BİR HEZEYANI OTAYA ATTINIZ TABİ YAZINIZI OKUYUP OKUMADIĞINIZDAN EMİN DEĞİLİM...BEN SADECE BİR TANE GERÇEK TEN İSLAMI SEÇMİŞ OLUP ONLARA İNANMIŞINI KABUL EDECEM GÖSTERİRMİSİNİZ...

ÜÇ ŞARTIM VAR

KENDİNİ MÜSLÜMAN GÖSTERMİŞ ASLEN HRİTİYAN OLMASIN
PARAYLA SATILMIŞ OLMASIN
ZATEN İSLAMLA ALAKASI OLMAYANLARDAN OLMASIN...

HATTA SENİN BAHSETTİĞİN SAYININ 20 DE BİRİ KADAR YUKARDAKİ ŞARTLARA UYMAYANIDA GÖSTER ONUDA CİDDİ KABUL EDEYİM...

bU İDDİAYI ORTAYA KOYDUĞUMDA NEDENSE SEN İHTİDASINA VESİLE OLDUĞUN BİR KİŞİYİ GÖSTER DİYEN ÇIKMIYOR...İLK DEFA SEN ONLARIN BİRKAÇ MİLYONDAN AZ OLDUĞUNU İDDİA ETTİN...
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Sınırlı beyinler sözünüz hakaretten kücük görmekten baska birsey degil. Nerde bulalım agbi gibi profesör alimi. Dinler arası diyalog İslam düsmanlarının amacına hizmet etmektedir. Seriate karsı konular acılınca cıtınız cıkmıyor diyalog olunca aslan kesiliyorsunuz.

Sınırlı beyinler hakaret değildir fakat herkes kendine göre yorum çıkarabilir.

Baktım konularına kaç adet Diyalog ile konu açmışsın ?

Senin amacın Üzüm yemek değil Bağcı yı dövmek.

Aç konularını birde aç konularımı
 

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Herkesin yaptığından kendisi sorumlu olmaz mı??Şeriat saldırana ses çıkarmıyormuyuz seni buna iten fikir ne???Yada böyle BSŞTAN SONRA YALAN YANLIŞ BİLGİLERLE dolu yazılar yazacağını bize onları göster biz sizin gibilerle uğraşacağımıza onlarla uğraşalım...

İslam düşmanları 10 milyon ların ihtidasını istiyorsa onların bileceği iş islam düşmanı dediğiniz insanlar sizinle değil bizimle uğraşıyor madem onların işine geliyor niye böyle birşey yapıyorlar...


Yada senin attığın bu iftirayı NUR SERTER,TÜRKAN SAYLAN,DOĞU PERİNÇEK VE BİLİMUM ONLARIN FİKRİNDEKİ TÜM İNSANLAR ÜRETMEDİ Mİ???

TÜRKİYEDE 100 BİNLERCE İNSANIN HRİTİYAN OLDUĞU GİBİ BİR HEZEYANI OTAYA ATTINIZ TABİ YAZINIZI OKUYUP OKUMADIĞINIZDAN EMİN DEĞİLİM...BEN SADECE BİR TANE GERÇEK TEN İSLAMI SEÇMİŞ OLUP ONLARA İNANMIŞINI KABUL EDECEM GÖSTERİRMİSİNİZ...

ÜÇ ŞARTIM VAR

KENDİNİ MÜSLÜMAN GÖSTERMİŞ ASLEN HRİTİYAN OLMASIN
PARAYLA SATILMIŞ OLMASIN
ZATEN İSLAMLA ALAKASI OLMAYANLARDAN OLMASIN...

HATTA SENİN BAHSETTİĞİN SAYININ 20 DE BİRİ KADAR YUKARDAKİ ŞARTLARA UYMAYANIDA GÖSTER ONUDA CİDDİ KABUL EDEYİM...

bU İDDİAYI ORTAYA KOYDUĞUMDA NEDENSE SEN İHTİDASINA VESİLE OLDUĞUN BİR KİŞİYİ GÖSTER DİYEN ÇIKMIYOR...İLK DEFA SEN ONLARIN BİRKAÇ MİLYONDAN AZ OLDUĞUNU İDDİA ETTİN...

O yazdıgın isimleri takip etmem. perincek pkklı dinsizdir

Konuyu ben yazmadım alıntı yaptım. Her zaman dogruları alıntı yaptım, yazdım. Yeni konular oldukca da devam edecegim inşallah
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Hala aynı yerdeler...
Madem yaptığınız bid'atin adını hak din islam ile diger batıl dinler arası diyalog koyun...
Siz ne demeye hristiyanlık ve yahudiliğe gazetenizin spor haberinde bile semavi din diyorsunuz? Semavi din tektir o da islamdır. Ayet muhkemdir, manasının tevil tağyir ve tebdili küfürdür. Ayete karşı deliliniz mi var haşa?

Dahilde cihad hükümlerine göre zımmilere hilm ile muamele ayet emridir ve Rasulullah bunu yapmıştır. Haricte cihad hükümlerine göre kafire tebliğ bir kere yapılır. Kabul etmezlerse cizye istenir, yine kabul etmezlerse hilm ile muamele edilmez, dahilde cihad hükümleri uygulanmaz. Din yanlız Allah'ın oluncaya ve yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar mukatele edilir.

Delilmi istersin:

قَاتِلُواْ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلاَ بِالْيَوْمِ الآخِرِ وَلاَ يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّهُ وَرَسُولُهُ وَلاَ يَدِينُونَ دِينَ الْحَقِّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حَتَّى يُعْطُواْ الْجِزْيَةَ عَن يَدٍ وَهُمْ صَاغِرُونَ

Tevbe 29 - Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimseleri alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar katledin.


Size sorarım, siz harici kafire karşı hilm ile muameleyi dinin hangi kaynağından delil aldınız?


Kendi kendini nötürleştiriyorsun.Karar ver.

Semavi nedir Sema dan türeme biz ellerimizi nereye açıyoruz daha doğrusu yönlendirme????

Bırak bugünkü Hiristiyanlık ve Yahudiliği ilk gelişine bak bu dinler Allah cc dini değilmi İsa ve Musa as ALLAH cc peygamberleri değilmi?

Madem yazışmak istiyorsun fikir beyan etmek istiyorsun kademe kademe gidelim herkesin anlıyacağı şekilde.

1 nci Kademe....Musa as ile İsa as Allah cc peygamberleri değilmi? Cevabınız...........

2 nci Kademe İlk geldiği zaman Yahudilik ve Hiristiyanlık Allah cc bizlere (O zaman yaşayanlar için) Allh cc gönderdiği dinler değilmiydi?Cevabınız...............................

3 ncü O zaman yaşayanlar Allah cc istediği şekilde yaşayanlar CENNET e gitmeyecekmi? Cevabınız............


Lütfen bu Üç cevabı bana verirmisiniz.Lütfen.

Cevaplarınız aldıktan sonra önce Allah cc tarafından gönderilen dinleri tek çatı altında toplayan Kuran a ve Son Peygamber peygamberimiz sav .

Evet cevaplarınız????
 
K

kerbela.be

Guest
O zama nNeden ehli Kitap diyoruz? Ehli Kitapta Demiyelim Nede olsa kitapları tahrif olmuştur.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Tabiri caizse Elma ile Armut u birbirine karıştırmayalım.

Sonuç ELMUT olur Elmut unda bir anlamı yoktur.

F.Gülen in Diyalog için çağrısı okadar değişik yorumlara girdi ki.

F.Gülen en başta şunu söylemişti.

İBRAHİM PEYGAMBER in DİNİNDE BULUŞALIM

Bu çağrısına birçok yorum üstüne yorum geldi ve sonuçta içinden çıkılmaz hale geldi.

İBRAHİM PEYGAMBER in DİNİNDE BULUŞALIM FİKRİ ÇAĞRI sı USAME 49 arkadaşım İslamiyete göre yanlışmı???????

Önce bu konuda cevabınız???
 
M

MEYSEMİ TEMMAR

Guest
öfff
bazı sefihlerin şia yla ilgili konuları ısıtıp ısıtıp gündeme getirmesi gibi
şu konuda temcit pilavı gibi zırt pırt gözümüze sokuluyor
tamam anladık

bi kesim karşı bi kesim taraftar

yeter ama artık
 
Üst