KARDEŞ ÜSTADIN TALEBESİ A. BADILLI ABİMİZ BAK NE DİYOR...
*******
Şimdi Bediüzzaman Hazretleri hayatta iken, şu oldukça genişletilen diyalog dedikleri şeyle bir münasebeti olup olmadığı, İslam şeriatı açısından bunun bir mahzuru olup olmadığı nok-tasını dinin usulünü bilenlere bırakarak, onun iki teşebbüsünü anlatalım:
Birincisi:
Şubat 195l’de Üstad’ın izin ve müsaadesiyle talebesi İnebolulu Salahaddin Çelebi, İslam hattıyla yazılmış Risale-i Nurlardan derlenmiş Zülfikar kitabını, Hıristiyanlığın bir nevi dinî reisi olan Papa’ya, müellifi Hz. Bediüzzaman namına göndermiş. Zülfikar kitabını teslim alan Papalık Başkatibi de, Hz. Üstad’a mektupla şu mukabelede bulunmuştur.
“Papalık Makam-ı Âlisi
Kalem-i Mahsusu Başkitabet
No: 232247
Vatikan Dairesi
22 Şubat 1951
“Efendim!
“Zülfikar nam el yazısı olan güzel eseriniz, İstanbul’daki makam-ı vekâleti vasıtasıyla Papa Hazretlerine takdim edilmiştir. Bu nazik saygınızdan dolayı gayet mütehassis olduklarını bildirirken, üzerinize Cenab-ı Hakkın lütuflarını dilediklerini tebliğe beni memur ettiklerini arzeylerim. Bu vesileyle saygılarımı sunarım efendim.
İmza
Vatikan Beyin Başkatibi”[29]
Papa’ya gönderilen Zülfikar kitabı neydi, neden bahsedi-yordu?
Cevap:
Zülfikar kitabı üç ana bölümden ibaret çok harika bir kitaptır. Bu bölümler:
1. Kur’an’ın Allah(cc) kelamı olup mu’cizatlı olduğu.
2. Risalet-i Muhammediyenin hakkaniyetinin harika hüccet ve delillerle ispatı.
3. İnsan öldükten sonra, tekrar dirilip haşrolunacağının is-patlarından ibaret bir kitap.
Nur risaleleri içinden hususiyle bu kitabı seçip göndermesinin herhalde ve elbette bir mana ve bir hikmeti vardı. Kur’an, Risalet-i Ahmediye ve haşir gibi, imanın üç büyük rükünlerini Hıristiyan aleminin reisine tebliğ etmesi herhalde bir vazife idi.
İkinci Teşebbüsü:
1953 yaz aylarında, yanına üniversiteli talebelerinden birisini alarak, İstanbul Fener Patriği Athenagoras ile görüşmüştür. Bu görüşmede Hazret-i Üstad Patrik’e sormuş: “Hıristiyanlığın din-i hakikisi olan tevhid ve nübüvveti kabul ettiğiniz gibi; Hz. Muhammed’i(asm) de peygamber ve Kur’an-ı Kerim’i de kitabullah olarak kabul ederseniz ehl-i necat olacaksınız.”
Patrik Athenagoras cevabında: “Ben kabul ediyorum.” deyince, Bediüzzaman: “O halde siz bunu dünyanın diğer ruhani reislerine de söylüyor musunuz?”
Patrik: “Söylüyorum amma, onlar kabul etmiyorlar” demiş.[30]
Bediüzzamanın Papa’ya gönderdiği Zülfikar kitabıyla, Hıristi-yanların başı ve reisine yazılı bir tebligatta bulunduğu gibi, şu Fener Patriği’ne de şifahi bir tebligatta bulunmuştur.
Şu iki mühim teşebbüs, yani İslam dini adına İslamın temel akidesini tebliğinde olsun, yazımızın üst taraflarında eserlerinden yaptığımız alıntılardaki manalar olsun dinimize, İslam akidesine ters düşen yanlış bir şey var mıdır?..
Şeriat, usuliddin ve akaid ilimlerine dayanarak “Vardır!” diyen varsa, hemen fikir meydanına çıksın görüşelim. Kuytu köşelerde, karanlık mihrakların emirber neferliğinde fısıltı ile şeriatsız bir şekilde konuşmasınlar.
mhtml:http://www.ittihad.com.tr/gunes.mht#_Toc153276810
29] Emirdağ Lâhikası, s. 62.; Mufassal Tarihçe-i Hayat, C. 3, s. 2042.
[30] Şu ahirki hadisenin izahatı için bkz.: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, C. 3, s. 1837.
Diyalog ve Hoşgörü KONUSU İÇERİSİNDE....
,,
,,,
*******
Şimdi Bediüzzaman Hazretleri hayatta iken, şu oldukça genişletilen diyalog dedikleri şeyle bir münasebeti olup olmadığı, İslam şeriatı açısından bunun bir mahzuru olup olmadığı nok-tasını dinin usulünü bilenlere bırakarak, onun iki teşebbüsünü anlatalım:
Birincisi:
Şubat 195l’de Üstad’ın izin ve müsaadesiyle talebesi İnebolulu Salahaddin Çelebi, İslam hattıyla yazılmış Risale-i Nurlardan derlenmiş Zülfikar kitabını, Hıristiyanlığın bir nevi dinî reisi olan Papa’ya, müellifi Hz. Bediüzzaman namına göndermiş. Zülfikar kitabını teslim alan Papalık Başkatibi de, Hz. Üstad’a mektupla şu mukabelede bulunmuştur.
“Papalık Makam-ı Âlisi
Kalem-i Mahsusu Başkitabet
No: 232247
Vatikan Dairesi
22 Şubat 1951
“Efendim!
“Zülfikar nam el yazısı olan güzel eseriniz, İstanbul’daki makam-ı vekâleti vasıtasıyla Papa Hazretlerine takdim edilmiştir. Bu nazik saygınızdan dolayı gayet mütehassis olduklarını bildirirken, üzerinize Cenab-ı Hakkın lütuflarını dilediklerini tebliğe beni memur ettiklerini arzeylerim. Bu vesileyle saygılarımı sunarım efendim.
İmza
Vatikan Beyin Başkatibi”[29]
Papa’ya gönderilen Zülfikar kitabı neydi, neden bahsedi-yordu?
Cevap:
Zülfikar kitabı üç ana bölümden ibaret çok harika bir kitaptır. Bu bölümler:
1. Kur’an’ın Allah(cc) kelamı olup mu’cizatlı olduğu.
2. Risalet-i Muhammediyenin hakkaniyetinin harika hüccet ve delillerle ispatı.
3. İnsan öldükten sonra, tekrar dirilip haşrolunacağının is-patlarından ibaret bir kitap.
Nur risaleleri içinden hususiyle bu kitabı seçip göndermesinin herhalde ve elbette bir mana ve bir hikmeti vardı. Kur’an, Risalet-i Ahmediye ve haşir gibi, imanın üç büyük rükünlerini Hıristiyan aleminin reisine tebliğ etmesi herhalde bir vazife idi.
İkinci Teşebbüsü:
1953 yaz aylarında, yanına üniversiteli talebelerinden birisini alarak, İstanbul Fener Patriği Athenagoras ile görüşmüştür. Bu görüşmede Hazret-i Üstad Patrik’e sormuş: “Hıristiyanlığın din-i hakikisi olan tevhid ve nübüvveti kabul ettiğiniz gibi; Hz. Muhammed’i(asm) de peygamber ve Kur’an-ı Kerim’i de kitabullah olarak kabul ederseniz ehl-i necat olacaksınız.”
Patrik Athenagoras cevabında: “Ben kabul ediyorum.” deyince, Bediüzzaman: “O halde siz bunu dünyanın diğer ruhani reislerine de söylüyor musunuz?”
Patrik: “Söylüyorum amma, onlar kabul etmiyorlar” demiş.[30]
Bediüzzamanın Papa’ya gönderdiği Zülfikar kitabıyla, Hıristi-yanların başı ve reisine yazılı bir tebligatta bulunduğu gibi, şu Fener Patriği’ne de şifahi bir tebligatta bulunmuştur.
Şu iki mühim teşebbüs, yani İslam dini adına İslamın temel akidesini tebliğinde olsun, yazımızın üst taraflarında eserlerinden yaptığımız alıntılardaki manalar olsun dinimize, İslam akidesine ters düşen yanlış bir şey var mıdır?..
Şeriat, usuliddin ve akaid ilimlerine dayanarak “Vardır!” diyen varsa, hemen fikir meydanına çıksın görüşelim. Kuytu köşelerde, karanlık mihrakların emirber neferliğinde fısıltı ile şeriatsız bir şekilde konuşmasınlar.
mhtml:http://www.ittihad.com.tr/gunes.mht#_Toc153276810
29] Emirdağ Lâhikası, s. 62.; Mufassal Tarihçe-i Hayat, C. 3, s. 2042.
[30] Şu ahirki hadisenin izahatı için bkz.: Mufassal Tarihçe-i Hayatı, C. 3, s. 1837.
Diyalog ve Hoşgörü KONUSU İÇERİSİNDE....
,,
,,,