Dinimizi Yozlaştırmaya Çalışıyorlar.

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ

Dini Yozlaştırmaya Çalışma

Din hayatın hayatı hem ruhu hem esası
İhyayı dinle olur bu milletin ihyası

Türkiye'de dini hayatla alakalı öteden beri devamlı spekülasyon yapıldı ve hala yapılmaya devam ediliyor. Bir zamanlar insanların imanlarıyla, ibadetleriyle ilgilendiler, alay ettiler ve dini mükellefiyetlerini yerine getiren insanlara bu ülkede yapılmadık zulüm bırakılmadı, işlerinden, aşlarından ve eşlerinden olan binlerce insan oldu.

Sonra inanan insanların giysileriyle uğraşıldı, yok siyasi simgeydi, yok helaldi, yok Arap âdetiydi, yok bir bez parçasıydı falan filan.

Hatta tesettürü emreden ayet ve hadislere hakarete varacak kadar tenkit dozunu arttırma, bazen da ayet ve hadisleri inkar etme ve reddetmeye kadar götürdüler ve bunlara Prof. ve hoca unvanıyla çanak tutanlar oldu.

Tesettürle alakalı gösterilen bu amansız mücadele ve zaman zaman insanlık dışı hakaret ve tavırlar, Türkiye'de Müslüman halkı tesettürden uzaklaştırma, yıldırma planı ve hedefi hep geri tepti ve en amansız mücadele dönemlerinde bile kaybedenler hep tesettür düşmanları; kazananlar ise, dini inancından ötürü tesettürü kullananlar oldu.

Kendini güçlü gören rütbe, makam - mansıp sahibi niceleri masume kızlarımızın tesettürü karşısında mağlup oldu ve o utançla bu dünyadan göçüp gittiler. Ama tesettürü, dini mükellefiyet olarak kullananların sayısı gün geçtikçe ve baskılar arttıkça çoğaldı. Türkiye ve dünyada en üst makamlarda yerini ve saygınlığını aldı.

Sonra İslamiyet'in en önemli alameti olan Ezan-ı Muhammedî ve namazda okunan Kur'an surelerinin Türkçe okunmasıyla alakalı kampanya başlattılar. Sanki ezan ve Kur'an, Türkçe okunacak olsa namaz kılacak ve ezanın gereğini yerine getireceklermiş gibi...

Ne var ki, duyarlı halkımız buna da kulak vermedi. Ekran ekran dolaşanlar yine sahadan mağlup çekilme mecburiyetinde kaldılar. Çünkü herkes bildiğiyle amel etmeye devam etti.

Bu senelerde de maşAllah hem ülkemizde, hem de İslam ülkelerinde ve gördüğümüz gibi Kâbe-i Muazzama'da kılınan coşkulu teravih namazları bazılarını rahatsız etmeye başlamış olmalı ki; şimdi de teravih diye bir namazın olmadığını ekran ekran dolaşarak söylemeye başladılar.

Bence bu işi kendilerine görev edinenler bilmeli ki, artık herkesin elinde ilmihaller var ve teravih namazının müekket sünnet olarak Peygamberden bize kadar gelen ve cemaatle kılınması sünneti kifaye, yalnız başına da kılınabileceği bildirilen çok teşvik edilmiş sünnet bir namazdır.
Bu namazla alakalı Buhari ve Müslim de yapılan rivayetler de, geceyi ihya etme adına Ramazan ayında bütün ümmetin kabul edip amel ettiği bir sünnettir. Bunu kaldırmaya çalışanlar acaba kime yardım etmek istiyorlar.
İyisi kendileri kılmasın fakat kılanların teravihleri de onları rahatsız etmesin. Zaten şeytan ve nefis insanlara teravihi kıldırmamak için elinden geleni yapıyor, bunlar da saflarını şeytan nefisten taraf kullanmasalar diye insanın aklına gelmiyor değil.

Hâlbuki müminler için gece namazının fazileti yüzlerce hadis-i şerifte anlatılmıştır. Nitekim Muhammed Yusuf Kandehlevî Müntehap Ehâdîs isimli eseriyle, Buhari ve Müslim'in ittifakla rivayet ettiği hadislerin toplandığı, El-Lü'lüü ve'l-Mercan Fima't-Tefaka'ş-Şeyhan isimli sağlam kaynaklarda gece namazıyla alakalı hadisler ve bu hadisler üzerine bina edilmiş olan fıkıh kuralları; teravih namazının tâ asrısaadetten beri var olduğunu ve efendimizin kıldığı, kıldırdığı ve teşvik ettiği bir namaz olduğunu ortaya koyuyor.

Velhasıl herkes kendine düşeni yapacaktır. Ekran ekran dolaşanlar ve onları dolaştıranlar kendilerine düşeni yapsınlar ama inanan insanlar, bizim yerleşik bir ibadet düzenimiz ve bizi bu hususta aydınlatan gerçek âlimlerimiz, Diyanet İşleri Başkanlığımız var ve Allah'a şükür ehil ellerde. Kimsenin hiç bir hususta tereddüdü olmasın ki; bu ümmet yanlış üzerinde ittifak etmez.

Yüz milyonlarca insanın kılmış olduğu teravih namazını, tuttuğu orucunu ve ibadet ve dualarını Allah-u Teâlâ kabul etsin.

Nevi şahsına münhasır birkaç ekran simsarları da gezip dursunlar. Bir ata sözümüz vardır; yel kayadan ne götürür, essin dursun.


Dr. A.Bayram
 
Üst