Dİnde Zorlama Vardir

aHuZaR

Can kayıp can firarda
Katılım
27 Kas 2006
Mesajlar
6,438
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Konum
Gönülistan
Allahû Tealâ'ya sonsuz hamd ve şükrederiz ki bir defa daha Yüce Rabbimiz bizleri bir zikir sohbetinde, bir dîni sohbette bir araya getirdi. Dînimize giren hurafelerden bahsediyorduk. İşte hurafelerden birisi de "Dînde zorlama vardır." ifadesidir.
Sevgili kardeşlerim, dîn Allah ile olan ilişkilerin esas yolunu çizdiği bir dizaynı içerir. Biz insanlar diğer insanlarla ve Allah'la ilişki içersindeyiz. Allah ile kul arasındaki ilişiklerde hiç kimsenin zorlanması söz konusu olamaz. Örneğin namaz kılmak, Allah ile kul arasındaki bir ilişkiyi ifade eder.
Allah'ın emri, Allah'a ibadet etmektir. Allah'ın emri, Allah'a kul olmaktır. İbadet etmek de kul olmak da aynı kökten geldiği için; insanlar asırlar boyunca bu iki kelimeyi hep birbirine karıştırmışlardır. Dolayısıyla ibadet etmekle abd olmayı aynı şey olarak kabul edenler ortaya çıkmıştır. Zariyat Suresinin 56. âyet-i kerimesini “İnsanlar dünyaya ibadet etsin diye gelirler.” şeklinde yorumlayanlar olmuştur. Allahû Tealâ Zariyat-56'da şöyle buyuruyor:

51/ZARİYAT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn(ya'budûni).
Biz, insanları ve cinleri başka bir şey için değil; Bize, kul olsunlar diye yarattık.

"Biz insanları ve cinleri başka bir şey için yaratmadık. Sadece kul olsunlar diye yarattık." diyor.
“li ya'budûn: Sadece Allah'a kul olsunlar diye.” buyuruyor.
İbadet, kulluğun mutlak gerekli olan şartlarını içerir. Tamam, ama bir insan Allah'a ulaşmayı dilemedikçe ibadetin bütününü yapsa, 80 yaşında ölen bir insan hayatının 65 yılında İslâm'ın 5 şartının 5’ini de gerçekleştirse; o kişinin kurtuluşu mümkün değildir. O kişi sadece ibadet etmiştir ama abd olamamıştır, Allah'a kul olamamıştır.
Öyleyse taguta kul olmaktan kurtulmak ve Allah'a kul olmak ne zaman başlıyor? Allah'a ulaşmayı dilediğiniz zaman başlıyor. Ondan evvel insanoğlu tagutun kuludur. Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!

Allahû Tealâ sahâbe için şöyle söylüyor: “Onlar taguta kul olmaktan içtinap ettiler, kaçındılar. Kendilerini kurtardılar.”
Nasıl kurtardılar? Allah'a ulaşmayı dilediler, Allah'a yöneldiler ve taguta kul olmaktan kurtuldular.
Allahû Tealâ "ibâdi: kullarım” ifadesini kullanarak “Ve Allah'a kul oldular. Kullarımı müjdele.” diyor.
“Ya’budû” kul olma fiili "a’budû" kul demektir. Öyleyse ya'budû kelimesinin başlangıçtaki y'si fiildir, kul olmak fiili. "en ya' budûhâ" mastar şeklidir. Burada kul kelimesi "a'bud" kelimesiyle ifade ediliyor. "ibâdî" kullarım oluyor.
Zariyat Suresinin 56. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ'nın kullandığı ifade neydi? Allahû Tealâ “Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn: Biz insanları ve cinleri başka bir şey için yaratmadık. Sadece bize kul olsunlar diye yarattık." diyordu. Öyleyse Allah'a kul olmak bir müessesedir.
Sadece Allah'a kul olabilenler kurtuluşa ulaşır. Hiç kimse başka bir kimseyi Allah'a inansın diye, Allah'a ibadet etsin diye, Allah'a kul olsun diye zorlayamaz. Bu, Allah'la kul arasındaki bir ilişkidir. Allahû Tealâ başka hiç kimsenin müdahalesine müsaade etmez. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e de diyor ki: "Sen hiç kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Biz erdiririz. Hidayete erdirmek Bizim üzerimize vazifedir.”

28/KASAS-56: İnneke lâ tehdî men ahbebte ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).
Muhakkak ki sen, sevdiğin kişiyi hidayete erdiremezsin (onun ruhunu Allah’a ulaştıramazsın). Fakat Allah dilediğini hidayete erdirir. Ve O, muhtedileri (hidayete erenleri) daha iyi bilir.

Sadece 2 tane alternatif vardır: Allah'a ulaşmayı dilemek veya dilememek. Hangi şartların içinde olursanız olun, eğer Allahû Tealâ'ya ulaşmayı dilemiyorsanız, biliniz ki gideceğiniz yer cehennemdir. Kendinizden başka hiç kimse sizi cehennemden kurtaramaz.
Öyleyse Allah'a ulaşmayı dilemek veya dilememek iradî bir konudur. Kişisel iradeyi ilgilendirir. Kişisel irade, kulun iradesi, cüz'i irade aynı iradedir. Allah'a ulaşmayı dilemedikçe o kişinin dışardan yapılan bir tesirle mü'min olması, kurtuluşa ulaşması hiçbir zaman mümkün değildir. Kişi mutlaka kendisi, kendi iradesiyle Allah'a ulaşmayı dilemelidir. Dilediği taktirde mutlaka Allah'ın cennetine girer. Ama başka biri o kişiyi hidayete hiçbir şekilde erdiremez. Hidayetine sebep de teşkil edemez.
Her hâlükârda Allahû Tealâ'nın mutlak bir şartı vardır. O kişinin cüz'i iradesi (kişisel iradesi) Allah'a ulaşmayı dilemek mecburiyetindedir. O irade Allah'a ulaşmayı dilemedikçe, etrafındaki insanlar ona ne yaparlarsa yapsınlar o kişi hidayet üzere olamaz. O kişi kurtulamaz. Dışardan yapılacak olan bütün müdahaleler kimin tarafından yapılırlarsa yapılsınlar, o kişinin iradesine karşı bir zorlamayla kişi Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa asla o kişiyi hidayete erdiremezler. Peygamber Efendimiz (S.A.V) amcasını hidayete erdirmeyi istemez miydi? Elbette isterdi. O yetimken amcası onu büyüttü. Ama amcası Allah'a ulaşmayı dilemedi. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in bütün ricalarına rağmen, amcası Allah'a ulaşmayı dilemedi.
Dilemezse ne olur? Kurtuluşu mümkün olmaz, hidayete eremez. Dilemezse hidayet üzere olamaz. Hiç kimse Allah'a ulaşmayı dilemedikçe hidayet üzere olamaz, hidayette olamaz. Hidayete de hayli hayli eremez. Öyleyse o kişi bizatihi kendisi hidayete ermeyi istemedikçe hiç kimse bir başkasını hidayet üzere kılamaz.
Allahû Tealâ'nın kişisel iradeye ne kadar değer verdiğini görüyoruz. Bir kişinin cehennemden kurtuluşu Kur'ân-ı Kerim'de bir tek şarta bağlanmıştır: Allah'a ulaşmayı dilemek. İkinci bir şart yoktur. Herşey bu noktadan itibaren başlar. Kişinin cenneti Allah'a ulaşmayı dilediği noktadan itibaren başlar. Bu ise Allahû Tealâ'nın mutlaka o kişinin kalbinde göreceği, kalbinde işiteceği, kalbinde bileceği bir taleptir.
Allah kalbinizi işitir, bilir ve görür. Kalbinizdeki sesi işitir. Allah'a ulaşma talebini işitir. Kalbinizdeki talebi görür. Kalbinizdeki talebi bilir. Öyleyse bir insan ya Allah'a ulaşmayı diler ya da dilemez. Allah'a ulaşmayı dilemeyen bir kişiyi hiç kimse zorla Allah'a ulaşmayı dileme noktasına ulaştırmak imkânının ve aynı zamanda da yetkisinin sahibi kılınmamıştır. Bu sebeple Allahû Tealâ "lâ ikrâhe fid dîni: Dînde zorlama yoktur.” diyor. Bakara Suresi 256. âyet-i kerimesi böyle başlıyor. Niçin acaba âyet-i kerime “Dînde zorlama yoktur.” diye başlıyor?

2/BAKARA-256: Lâ ikrâhe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayy(gayyi), fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lenfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm(alîmun).
Dînde zorlama yoktur. İrşad yolu (hidayet yolu; Allah’a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolu; şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah’a îmân ederse (mü’min olur, Allah’a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah’tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem’î’dir, Alîm’dir.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Dinde zorlama yok diyorlar " Dinde zorlama yok" cümlesi doğrudur. Fakat doğruyu yanlış ve batıl bir şekilde kullanmak da doğru değildir.

Dinde zorlama yoktur'un manası: Bir kafire , kılıç zoruyla ' ille de gel müslüman ol diye zor kullanılmaz. çünkü zor kullanıldığı takdirde ne our? Adam münafık olacak! zahirde diyecek ki: ' Ben İslamiyeti kabul ettim.' Kalbinde inkar eder, münafık olur. Küfürden adamı kurtarmakla onu nifaka sokmuş oluyor... İşte bu islamda yoktur. Bunun için dinde zorlama yoktur.

Fakat müslüman olduktan sonra, kadın olduğuna göre örtünmeye mecburdur; veya erkek olursa onbeş yaşından itibaren aklı olduğu müddetçe namaz kılmaya mecburdur. zinadan sakınmaya mecburdur. hırsızlık yapmaktan kaçmak mecburiyetindedir. Buna zor kullanılır; "hırsızlık yapma" yaptığı takdirde ceza verilir. " İçki içme" içtiği takdirde ceza verilir. Bu demek değildir ki; ' müslümanım' dedikten sonra, mslümanlığı tatbik etmeyen hakkında zor kullanılmaz. Böyle bir şey yoktur.

Her ne kadar bugün yer yüzünde islami olarak hüküm eden bir devlet olmasa dahi, dünyada bizim cezamız verilmese dahi, ahirette verilecektir. Afuv-u İlahiye yetişirse o müstesna.. Şefaate uğrarsa o müstesna..

"Dinde zorlama yoktur" demek; Kafiri , münafık ettirmek yoktur demektir. Çünkü bir kimse zahirinde inanır, kalbinde inkar ederse münafık olur. Küfürden çıkarıp da nifaka sokmak yoktur. Ama müslümanım dedikten sonra zorlama vardır. Aksi takdirde islamiyetin bir faydası yoktur.

yani islam dini kalbden yaşanacak bir inançtan ibaret değildir. " Dini kalbimde yaşıyorum, kalbim temizdir" diye birşey yok... Madem ki inanıyoruz inancımızı tatbik etmeye mecburuz. Mecburiyet olursa zor kullanmak vardır. Eğer dünyadaki hakimler zor kullanmazlarsa, amirler buu tatbik ettirmezlerse; ahirette yirmi kırbaç yiyecekler, biz de on kırbaç yiyeceğiz. Alaküllihal kişi müslüman olduktan sonra, günahlardan sakınmak mecburiyetindedir. sakınmadığı takdirde zor kullanmak vardır.
Allah teala Zülcelal hazretleri tüm ümmete intibah versin, bize de. tüm ümmeti ıslah ve hidayet etsin, bizi de. tüm ümmeti gavurların şerrinden korusun, bizi de. kalbler beraber olsun; zikir olsun; kendinizi sıkıntıya sokmayın

Pek sıhhatli kitaplarda görmedim ama, sıhhati az olan kitaplarda gördüm. çok ulema bunu inkar etmişler, bazıları da isbat etmişler, kesin kanaata varmadım; ama hikaye şu:

Hazreti Ömer radıyallahu anhu'nun oğullarından birisinin hakkında koğuculuk yapılmış, iftira edilmiş; bilhusus zina ile suçlamışlar. bekar olduğu için Hazreti Ömer buna had vermiş; ceza vermiştir. Habeşi bir kölenin eline kırbac veriyor; yüz tane kırbac vurmasını emrediyor:
" Yüz kırbaçtan sonra yaşarsa yaşar, ölürse ölür, doksanbeşinci kırbaçta , oğlu:
'Baba, bir yudum su...' hazreti Ömer:
'Beş kırbacın kalmış, beş kırbactan sonra sen öldüğün takdirde Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına gidersen diyeceksin ki: Babam senin şeriatini benden daha fazla seviyordu.. '
Ve bu arada vefat etmiştir... Su içmeden, kırbac altında...

Bazı serseri insanlar diyorlar ki: Biz de ashab gibiyiz.. Var mıdır bizden böyle ashab gibi vladına ceza verecek!?.. namaza kalkmaz, namaz kılmaz!.. Gençtir!.. Saat onikide, bir de ve gelir!.. Gençtir!.. Kız, oğlan beraber dolaşır, görülür! Arkadaştır, sınıf arkadaşıdır!.. Bir de ashab gibidir!.. Bunlar Ehli Sünnet değildir... Bunlar Ehli sünnet değildir.. Eğer gerçek ehli Sünnet ise, dini, tefrikasız, öz evladından daha fazla sever.

Allah'ın son dini yani şeriati, fakir-zengin, amir-memur hakkında aynıdır. hatta Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: " Vallahi eğer benim kızım Fatıma dahi hırsızlık yaparsa elini keserim." buyuruyor.

' Gençtir sonra tevbe edecektir. ' diye bir hüküm yoktur. büyük günahlardan vaz geçmeye mecburdur. Eğer bir kimse gençlikte, gençliğini Allah Teala'ya verirse ihtiyar olduktan sonra Allah onu sever....

Not: Üstaz İsmail bin Mahfûz ( ÇETİN) kuddise sırruhu'nun 27-9- 1990 Cuma gecesi Sohbetinden bir bölümdür....
 

balamir

Üye
Katılım
6 Kas 2006
Mesajlar
96
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Konum
anadolu
Dinde zorlama yok diyorlar " Dinde zorlama yok" cümlesi doğrudur. Fakat doğruyu yanlış ve batıl bir şekilde kullanmak da doğru değildir.

Dinde zorlama yoktur'un manası: Bir kafire , kılıç zoruyla ' ille de gel müslüman ol diye zor kullanılmaz. çünkü zor kullanıldığı takdirde ne our? Adam münafık olacak! zahirde diyecek ki: ' Ben İslamiyeti kabul ettim.' Kalbinde inkar eder, münafık olur. Küfürden adamı kurtarmakla onu nifaka sokmuş oluyor... İşte bu islamda yoktur. Bunun için dinde zorlama yoktur.

Fakat müslüman olduktan sonra, kadın olduğuna göre örtünmeye mecburdur; veya erkek olursa onbeş yaşından itibaren aklı olduğu müddetçe namaz kılmaya mecburdur. zinadan sakınmaya mecburdur. hırsızlık yapmaktan kaçmak mecburiyetindedir. Buna zor kullanılır; "hırsızlık yapma" yaptığı takdirde ceza verilir. " İçki içme" içtiği takdirde ceza verilir. Bu demek değildir ki; ' müslümanım' dedikten sonra, mslümanlığı tatbik etmeyen hakkında zor kullanılmaz. Böyle bir şey yoktur.

Her ne kadar bugün yer yüzünde islami olarak hüküm eden bir devlet olmasa dahi, dünyada bizim cezamız verilmese dahi, ahirette verilecektir. Afuv-u İlahiye yetişirse o müstesna.. Şefaate uğrarsa o müstesna..

"Dinde zorlama yoktur" demek; Kafiri , münafık ettirmek yoktur demektir. Çünkü bir kimse zahirinde inanır, kalbinde inkar ederse münafık olur. Küfürden çıkarıp da nifaka sokmak yoktur. Ama müslümanım dedikten sonra zorlama vardır. Aksi takdirde islamiyetin bir faydası yoktur.

yani islam dini kalbden yaşanacak bir inançtan ibaret değildir. " Dini kalbimde yaşıyorum, kalbim temizdir" diye birşey yok... Madem ki inanıyoruz inancımızı tatbik etmeye mecburuz. Mecburiyet olursa zor kullanmak vardır. Eğer dünyadaki hakimler zor kullanmazlarsa, amirler buu tatbik ettirmezlerse; ahirette yirmi kırbaç yiyecekler, biz de on kırbaç yiyeceğiz. Alaküllihal kişi müslüman olduktan sonra, günahlardan sakınmak mecburiyetindedir. sakınmadığı takdirde zor kullanmak vardır.
Allah teala Zülcelal hazretleri tüm ümmete intibah versin, bize de. tüm ümmeti ıslah ve hidayet etsin, bizi de. tüm ümmeti gavurların şerrinden korusun, bizi de. kalbler beraber olsun; zikir olsun; kendinizi sıkıntıya sokmayın

Pek sıhhatli kitaplarda görmedim ama, sıhhati az olan kitaplarda gördüm. çok ulema bunu inkar etmişler, bazıları da isbat etmişler, kesin kanaata varmadım; ama hikaye şu:

Hazreti Ömer radıyallahu anhu'nun oğullarından birisinin hakkında koğuculuk yapılmış, iftira edilmiş; bilhusus zina ile suçlamışlar. bekar olduğu için Hazreti Ömer buna had vermiş; ceza vermiştir. Habeşi bir kölenin eline kırbac veriyor; yüz tane kırbac vurmasını emrediyor:
" Yüz kırbaçtan sonra yaşarsa yaşar, ölürse ölür, doksanbeşinci kırbaçta , oğlu:
'Baba, bir yudum su...' hazreti Ömer:
'Beş kırbacın kalmış, beş kırbactan sonra sen öldüğün takdirde Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına gidersen diyeceksin ki: Babam senin şeriatini benden daha fazla seviyordu.. '
Ve bu arada vefat etmiştir... Su içmeden, kırbac altında...

Bazı serseri insanlar diyorlar ki: Biz de ashab gibiyiz.. Var mıdır bizden böyle ashab gibi vladına ceza verecek!?.. namaza kalkmaz, namaz kılmaz!.. Gençtir!.. Saat onikide, bir de ve gelir!.. Gençtir!.. Kız, oğlan beraber dolaşır, görülür! Arkadaştır, sınıf arkadaşıdır!.. Bir de ashab gibidir!.. Bunlar Ehli Sünnet değildir... Bunlar Ehli sünnet değildir.. Eğer gerçek ehli Sünnet ise, dini, tefrikasız, öz evladından daha fazla sever.

Allah'ın son dini yani şeriati, fakir-zengin, amir-memur hakkında aynıdır. hatta Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: " Vallahi eğer benim kızım Fatıma dahi hırsızlık yaparsa elini keserim." buyuruyor.

' Gençtir sonra tevbe edecektir. ' diye bir hüküm yoktur. büyük günahlardan vaz geçmeye mecburdur. Eğer bir kimse gençlikte, gençliğini Allah Teala'ya verirse ihtiyar olduktan sonra Allah onu sever....

Not: Üstaz İsmail bin Mahfûz ( ÇETİN) kuddise sırruhu'nun 27-9- 1990 Cuma gecesi Sohbetinden bir bölümdür....

niye hep suçlama???
insanlara biraz daha sevdirerek yaklaşsanız!!!!!!!!!
 

EHLİ-SUNNET

Paylaşımcı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
384
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
Dünya
Web sitesi
www.islamlehrer.de
dinde zorlama vardır sen aileni zorlamazsan etrafındakı kardeşlerini zorlamazsan halimiz ne olur bir bilseniz öğretmen talebeyi zorlamazsa ben ailemi zorlamazsam yaşantının ne anlamı kalır.yeriz iceriz geciniriz.peygamber efendimiz a.s.v.lam kafirleri zorlamıştır.ne demiştir gelin kelime-i şahadeti söyleyin ve kurtulun bu zorlama değil midir?dinde zorlama yoktur derken bunu nasıl anlamamız gerekir. bunun manası kafirin kalbini zorlama?
 

EHLİ-SUNNET

Paylaşımcı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
384
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Konum
Dünya
Web sitesi
www.islamlehrer.de
Esselemu 3eleykum قُلْ يَآ اَيُّهَا الْكَافِرُونَ (1) لآ اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ (2) وَلآ اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَآ اَعْبُدُ (3) وَلاَ اَنَا عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْ (4) وَلآ اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَآ اَعْبُدُ (5) لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِيَ دِينِ (6)


Meali

Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.

Yâ Habîbim! Onlara de[6]: Ey kâfirler ben sizin tapmakda olduklarınıza (putlarınıza) tapmam. Benim ibâdet edeceğime de (Allahü teâlâya) siz kulluk ediciler değilsiniz. Ben sizin tapdıklarınıza (hiçbir zemân) tapmış değilim. Siz de benim kulluk etmekde olduğuma (hiçbir vakt) kulluk ediciler değilsiniz. Sizin dîniniz size, benim dînim bana.

sizin dininiz size benim dinim bana Bunun anlamı. yani sizin dininiz batıldır Hak olan benim dinimdir islam dini
 

HARIS

Asistan
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Din... Hak Olan İslam'dır... İslam Allah'ın Dini ve Peygamberimiz Muhammed s.a.v.'e Tebliğ ettirdiği Dindir... Sorgulama Allah'a Aittir... En Güzel Söz Allah'ın Sözü... ! En Doğru Yolda Muhammed s.a.v.'in Yoludur...

Zorlama, Baskı, Terör, Radikal, Aşırı, Kökten, Fundamentalizm, Şiddet ! Gibi Kavramlar Siyasi, Akli ve Nefsi Mülahazalarla Felsefi yönden Çift bakış açıları ile görebilir... Haklı davasını Haksız Bakış açısı ile doldurabilir... !

Önemli Olan Adalet, Vuku ve Hükümlerin Samimi Uygulanmasının Yanı sıra Allah'a ait olan Kalbi Amel ve Niyettir...!

Hak Olan Dini Seçmemek Allah c.c. için Hak değilmidir ? Elbet Batıl Olana Anlatıp Kavratma Aşaması ile Hak olana gelmemeye Haksızlık çift taraflıdır... ! Haksız olan için zorlama ! Haklı olan için Haktır... ! Hangi Taraftan Baktığın ve seçimini Yapmandır... !

İslam Tercih ve Seçimdir... ! İslam dediğiniz anda Küfre Buğz edersiniz... ! Etmesseniz İslam yani teslim olurmusunuz ?

Din'de zorlama Hak ile Batıl arasındadır ! Genel Manası budur ! Bilen ile Bilmeyen Yorumu ile Bildiği Halde Tercih etmeyen arasındaki Vuku ve Hükümlerdir !

Dinde zorlama yoktur'un manası: Bir kafire , kılıç zoruyla ' ille de gel müslüman ol diye zor kullanılmaz. çünkü zor kullanıldığı takdirde ne our? Adam münafık olacak! zahirde diyecek ki: ' Ben İslamiyeti kabul ettim.' Kalbinde inkar eder, münafık olur. Küfürden adamı kurtarmakla onu nifaka sokmuş oluyor... İşte bu islamda yoktur. Bunun için dinde zorlama yoktur.

Bu Yorum Acizane hatalıdır... ! Yukarıda Bahsedilen Hak ile Batıl Arasındaki Allah c.c.'nün Sorgusu Çok Önemlidir... ! Allah c.c.'nun bir İsmide Cebbar'dır...

http://img57.imageshack.us/img57/2279/knamasndankorkmazlar0op.jpg
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
İsmail Arslan Kardeş

"Dinde zorlama yoktur" demek; Kafiri , münafık ettirmek yoktur demektir. Çünkü bir kimse zahirinde inanır, kalbinde inkar ederse münafık olur. Küfürden çıkarıp da nifaka sokmak yoktur. Ama müslümanım dedikten sonra zorlama vardır. Aksi takdirde islamiyetin bir faydası yoktur.
Aynı çekinceler müslümanım diyen insanlar için de geçerlidir.
Kalite ancak gönülden iman ile gerçekleşir.
Sahabelerin kaliteleri, bilerek iman etmiş olduklarından dolayıdır.
Peygamberi bile bu konuda ikaz eden Allah, niçin bizlere bu konuda zorlayın diye emretsin ki?

Kasas 56
(Mekkî 49)Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir.

 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
müslümana şeriat devletinde farz olan ameli icra etmediği taktirde zorlama vardır ama bu zorlama ''namaz kılmadığı için'' veya ''zekat vermediği'' için vs değil ... Onların hesabını Allah sorar , cezanın ve zorlamanın maksadı topluma kötü örnek olup münkeri yaydığı içindir... Ayrıca farzları yerine getirmeyene hemen ''höyt sen farzı yapmıyorsun gel sana ceza demezler !'' önce tebliğ, akıl verirler ...
Bugun 5 kişi namazı terk etsin, yarın olur 55 kişi, daha sonra namazı terk meşru bir iş gibi görünür insanların gözüne şu zamanda da olduğu gibi....
Bunun önünü almak içinde şeriat devletinde adamı zorlarlar !
bak zorlamayınca günümüz hali oluyor , her evde 5 kişiden belki ancak 1'i namaz kılıyor ! İnsanın ana babası dahi dine düşman olabiliyor cahilce ... Çünkü meşrulaştı ve cahillik diz boyu ....

Allah'ın sunnetinde de bu böyle süregelmemiş midir ? Misal birisi şahid tutmadan bir günah işlese ve tevbe etse ,Rahman affetmiyor mu ?
Lakin işlediği günah topluma kötü örnek olmuş ve onlarada teşvik durumu ortaya çıkmışsa (zina gibi) tevbe etse dahi cezasına çarptırılmıyor mu ?!....
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
SIR kardeş

müslümana şeriat devletinde farz olan ameli icra etmediği taktirde zorlama vardır ama bu zorlama ''namaz kılmadığı için'' veya ''zekat vermediği'' için vs değil ... Onların hesabını Allah sorar , cezanın ve zorlamanın maksadı topluma kötü örnek olup münkeri yaydığı içindir... Ayrıca farzları yerine getirmeyene hemen ''höyt sen farzı yapmıyorsun gel sana ceza demezler !'' önce tebliğ, akıl verirler .....

Adam ın imanı zayıf ise zaten inancı şüphe üzerinedir, bu tip insanlar da en iyi yöntem yapılacak tebliği zamana yaymak olmalıdır.
Çevresinde bulunan müslümanların da bu noktada büyük etkisi olacaktır.
Müslümanların yaşayış şeklini, adalet anlayışını, insan hakkına ve hukukuna riayetini gördüğü oranda imanı güçlenecektir.
Ancak sizin öngörünüz gibi tam tersini yaparsanız, yani daha iyi anlasın diye döverek olmadı hapsederek İmanını yerleştirmeye çalışırsanız,
bu fiiliniz kesinlikle ters etki yapacaktır.

Bugun 5 kişi namazı terk etsin, yarın olur 55 kişi, daha sonra namazı terk meşru bir iş gibi görünür insanların gözüne şu zamanda da olduğu gibi....
Bunun önünü almak içinde şeriat devletinde adamı zorlarlar !
bak zorlamayınca günümüz hali oluyor , her evde 5 kişiden belki ancak 1'i namaz kılıyor ! İnsanın ana babası dahi dine düşman olabiliyor cahilce ... Çünkü meşrulaştı ve cahillik diz boyu ....
Sizin bu faraziyeniz bakış açınızdan kaynaklanmaktadır,
Oysa benim önerdiğim yöntem bizzat Resulallah ın uygulamış olduğu insan iradesine dayalı bilinçli iman etme , bilgilendirme sistemidir.
Resulallah kimseyi zorlamamış, devlet kurdukları zaman dahi bu böyle olmuştur.
Bir örnek olarak, inanıp -inanmamak hususunda, iki arada kalmış ama inanmakta zorlanan savaş mağlubu bir lidere kızıl develeri hediye etmesinde görebiliyoruz.

Siz zannediyorsunuz ki, günümüz de müslümanların bu zelil hale bulunmasının müsebbibi sırf cumhuriyyet dönemi icraatlarıdır.
Halbu ki bizzat sözümona şer'i devlet olduğunu iddia ettikleri,
ceberrut bir sistemle vatandaşlarının kalitelerini her geçen gün düşmesine vesile olan önceki yönetim ve yanlış uygulamalarıdır.
Aynen sizin varsayımlarınız gibi döve döve iman ettiremedeikleri insanları hapsetmişler,
İslam şeriatı diye kendi yanlış ictihadlarını icra ettikleri için o insanların torunları zaman zarfında şimdiki bu hale düşmüşlerdir.

Allah'ın sunnetinde de bu böyle süregelmemiş midir ? Misal birisi şahid tutmadan bir günah işlese ve tevbe etse ,Rahman affetmiyor mu ?
Lakin işlediği günah topluma kötü örnek olmuş ve onlarada teşvik durumu ortaya çıkmışsa (zina gibi) tevbe etse dahi cezasına çarptırılmıyor mu ?!..
Zina ile namazın ne alakası vardır ki kıyas ediyorsunuz?
Zina en az iki kişiyi ilgilendiren, üstelik önlem alınmadığın da nesli bozan kamusal bir olgudur..
Oysa namaz bizzat kişi ile Rabbi arasında ki bağı sağlayan günlük ibadi bir vakıadır.
Bu bağı gönülden değilde zorlama ile tutturmaya çalışırsanız, ancak münafıklık yapan bir nesil ortaya çıkar.
Rabbimiz bizlerden kaliteli mü'minler olmamızı sağlamak için Kitabıyle
öğütlerde bulunmaktadır.
Ayette açıkça öğütlemiş olduğu halde kalkıp zorlarsanız, fıtrata müdahelede bulunmuş olursunuz.
Sizin öngörünüzün yanlış olduğu hususu bir çok ayetten çıkarılabilecek basit bir çıkarımdır.
Ancak sizin başlangıç noktanızda yer alan , bir kısım ayetlerin nesh edildiği hususu sadece sizleri bağlar.
Bizler Kitabullahın bütün ayetlerinin hükümlerinin hala geçerli olduğuna iman ediyoruz.
Dinde zorlama yoktur. (Bakara Suresi)
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Sürekli aynı şeyleri uzun uzun copy- pastelemek ne kadar doğrudur?

Kur'anı Kerim de nesh yoktur..
Başlangıç noktanız yanlış.
Korunmuş olan Kur'anı Kerim dir.
Hadislerin de korunmuş olduğu hususu hiç bir delile dayanmamaktadır.
Kur'an zorlama yoktur dediği halde, hadisler zorlayın diyor ise,
asıl kaynağa güvenmek elbette aklın gereğidir.
Bir düşünün hele,
müslümanların bu günkü zelil halde bulunmalarının sebebi Asıl kaynaktan uzaklaşmaktan başka ne ola ki?
 

Berke

Kıdemli Üye
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
3,878
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Konum
Masal Aleminde
müslümanların bu günkü zelil halde bulunmalarının sebebi Asıl kaynaktan uzaklaşmaktan başka ne ola ki?
Sünnet peygamberimizin yaşantısı,bize düşen O'na rehber kabul edip O'nun yolunda yürümek.O 'nun hakkında ne deniyor:O yaşamını kuran'a göre uyarlıyordu. O zaman en önemli sünnet Kuranı hayata aktarmaya çalışma olmalı,diye düşünüyorum.Sahabeye baktığımız da gördüğümüz Rasulü bu noktada tam örnek almalarını görüyoruz.Allah bizleri sağlam ipe tutunanlardan eylesin.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
usame49 müzakere etmek istiyorsan, nezaketi elden bırakma olur mu?

Nesh yoktur? Kime göre? Mahmudiye dinine göre. Beydavi ne diyor? Vardır. Mahmuda göre yoktur. Sebep? Mahmud kafasından konuşuyor çünkü
Ben kafamdan konuşmuyorum, Kur'anı Kerim ışığın da aklımı kullanıyorum.
İslamın metodolojisinden habersiz sizler ise sorgusuz sualsiz atalar dinine tâbii oluyorsunuz.

Şimdi sana nesh vardır hemde ayetle sabittir desem onada itiraz edersin.
Nesh elbette vardır, amma önceki Resullere gelen ayetleri, Kur'anı Kerim de ki ayetler nesh etmiştir.
Örneğin recm Musa as. nin ümmetinde var idi, Nur-2. ayetin nuzülüyle nesh edilmiştir.

Demek Allah zorlama yok diyor, kendinden konuşmayacağı yine ayetle sabit olan Rasulullah zorluyorsa biz Kur'an'a bakalım öylemi?

O buhari-müslim...deki sözlerin %100 Resulallah a ait olduğunu nasıl anlayabiliyorsunuz?
Yürüyen Kur'an, asıl Kur'ana aykırı kelam eder mi? Hayır etmez.
Öyleyse aslına rücu etmek gerekir değil mi?

Mesela Allah müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün diyor. Mesela Allah benim dinim yeryüzüne hakim kılınana kadar mukatele edin diyor. Mahmud ise müşrikleri öldürmeyin, müslüman olmazlarsa bırakın kendi hallerine diyor, Biz ne yapalım? Ayete tabi olalım demi Mahmud?
Sizin anlamak istemediğiniz şey savaş ortamı ile barış zamanını biribirinden ayırd edebilme kabiliyetinden yoksun olmanızdır. Önemli olan Furkanı güzel bir biçimde öğrenip
nerede nasıl hareket edeceğinizin analizini onun ışığında gerçekleştirebilmenizdir.


Mesela ayet Allah ve Rasulu size neyi verdiyse onu alın, neyden yasakladıysa sakının diyor, ama biz Rasulullah bir şeyi emrettiğinde O nun asm yanılma payını dikkate alarak yine de ayete bakmalıyız, nede olsa Rasulullah şaşırabilir, kafasına göre hareket edebilir değilmi? Haşa sümme haşa.
Resulallah ın şaşırma payı bir yana(o da aynı zamanda bir kul idi), O sağ iken bizzat vahyle uyarılıyor idi.
Bu Kur'an ile sabittir. Ancak ahirete intikal etmiş birisinin sözümona hadislerini 100-150 yıl sonra kayıt altına almış emevi saltanatının eserlerini elbette sorgulamadan uygulayamayız.
Yok yoook aslında Rasulullah öyle yapmaz da hadislerin kaynakları sahih değil, nerden bilecez içine yalan karışmadığını? Dimi ama..
Kur'anı Rabbimiz koruduğunu bizzat ayet ile belirtmiş, ya hadislerin de korunmuş olduğu nerede ve nasıl izah edilmiş?
Dayanağınız nedir?

Ama Kur'anda aynı kaynak yoluyla bize gelmiş, sahabe Kur'an'a da yalan karıştırmış olmasın Mahmut? Haşa sümme haşa..
,

İftira atmayınız, benim söylemediğim şeyleri söylemişim gibi göstermeniz
niyetinizi ele vermektedir.
Kur'anı koruyan sahabeler değil bizzat Allah cc dir.

Bence senin beynin akmış Mahmut, zerre kadar iz'an sahibi olan biri senin dediklerini demez. Sen daha arapçanın a sından bihaber olarak burda ahkam kesme nolur. Tavsiyem odur ki evvela müslim ol, kendi kafana göre şekillendirdiğin dinini terket, gel Allah ve Rasulune tabi ol. Yoksa kitabın bir kısmını kabul eidp diger bir kısmını reddetmiş oluyorsun haberin yok.
Hakaret etmeden yazınız, müslüman Kur'an ahlakıyle ahlaklanabilmelidir.
Arapçayı anadilleri ile konuşanlar taqva sahibi olsalardı, anlasalardı, iman etselerdi
ebu cehiller, ebu lehepler..kral fahdler... en samimi müslüman olurlardır.
Konuyu çarpıtmaya hiç gerek yok, iman farklı bir konu.
Tabii ki çeşitli meal-tefsirlerle, birazcık da iyi niyetle kalbimizin Allah a ait olduğunun bilincine vakıf olarak
tarihi analizleri de göz önünde bulundurup yanlışın nerede yanlış,
doğruların da nerede olduğunun bilincine varabiliriz.
Elbette Allah a ve Resulüne tabi olmamız gerekir.
Ancak sizin de değindiğiniz gibi kitabın bir kısmını rafa kaldıran sizlersiniz.
Geliniz Kur'ana tabi olalım.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
usame49 hala hakaretleri araya serpiştiriyorsun. Yakışmıyor.

Fesubhanallah!!!!

Kusura bakma Mahmud, ben senle aşık atamam. Sana diyorum ki arapçayı öğren, sen bana arapça ana dili olanlardan bahsediyorsun. Mekke müşrikleri ingilizce konuşmuyordu. Arapçayı öğren ki Kur'an ışığında aklını kullanırken yanılmayasın. Zira akıl Kur'ana ve hadise tabi olursa akıldır. Kur'an ve hadisi bize nakleden kimdir? Sahabedir.Sen hadis naklinde sahabeyi yalancılıkla suçlayacaksın, Kur'an naklinde doğrudurlar diyeceksin. Bu ne perhiz bu ne turşu??? Kur'an'ı koruyan elbet Allahdır. Gunumuzekimin eliyle gonderdi? Sahabe eliye. Demekki Allah sahabeyi korumuş ki Kur'an bozulmadan değişmeden geldi. Anlayabilene tabi...
Bak kardeş kendi yazdığınla çelişiyorsun, ilk başta arapça bilmeyenlerin bu işten analayamayacağını izah etmeye çalışyordun,
sonrada arapça yı anadili olarak konuşanların dahi mü'min olamayabileceğini söylüyorsun.
Bu iş arapça öğrenmekle bitseydi, yeryüzü müslüman kaynardı.
Benim sahabeyi yalancılıkla falan suçladığım yok, demediğim şeyi bana iftira olarak atma.
Peygamber adına dahi uydurma hadis üretenler, sahabe adını kullanarak niçin aynı yönteme başvurmasınlar ki?
Kur'anı koruyan Allah cc. dir . Sahabenin hiç bir dahli olmamıştır. Sahabe hiç olmasaydı da Allah cc onu koruyabilirdi.
Sana tavsiyyem hilafetin saltanata dönüştüğü yılları ön yargısız öğrenmendir.


İşte sen Kur'an ile, incil ile, tevrat ile övülmüş ashaba dil uzattın. Yalancılık itham ettin. İnsanda biraz utanma olur. Sen kimsin kardeşim? Bka sana elhamdulillahın türkçe mealini sordum, hala cevap vereceksin. Kur'an'ın anahtarıdır fatiha. İlk ayetinin manasını anlayamayan sen, bide kalkmış eline meal almış, Kur'an ışığında yürüyorsun hemi?
İftira atma, uydurma ahirette bunun hesabını sorarlar, merak etme.
Elhamdulillahın manasını bilmediğimi de nereden çıkardın?
Kendini yorma bu konuda.

Yahu bırak bu işleri Mahmud, ince pille çalışan fenerin söner, dünyanda ahiretinde kararır. aklını başına al bir an evvel.
Sen kendinden ne kadar da eminsin, yoksa cennetle müjdelenenlerden misin?:)

Recm hadisesinin neshine hiç girmeyeceğim. Rasulullah uygulamışmı? Uygulamış. Kur'anda recm varmı sarih ifadeyle? yok. Demekki müfessir-ul ekber olan Rasulullah uygulamışsa mana olarak vardır. Sahabe uygulamışmı? Evet. Ben recme iman ederek Allah ve rasulunun bana verdiğini aldım mı? Aldım. Sen keyfine göre davran...
Bak yine yazdıkların çelişki yumağı, hem hiç girmeyeceğim diyorsun, hem de bir sürü şey yazmışsın.
Şu kadarını izah edeyim ki;
Resulallah recmi uygulamıştır ancak, bu Nur-2. ayetin nuzülünden önceki zamana tekabül eder.
Ben Kur'ana göre davranmaya devam edeceğim.
Ha dinde zorlama yok biliyorsun değil mi?

Savaş ve barış ortamı yoktur mahmud. İslam küfürle sürekli savaş halindedir ta ki din allahın oluncya ve yeryüüznden fitne kalkıncaya kadar. Delilmi istersin? Aç bakara 193. ayeti, üstün anlama kabiliyetinle bize o ayeti izah et bakalım. Aç tevbe suresini, muhammed suresini, enfal suresini... Bak bakalım Allah ne emrediyor sen ne diyorsun?
Bak kardeş sana Kur'an niçin toptan zenbille inmediğini anlatacak değilim,
ancak 23 senede nazil olan Kitabullah bu dünya hayatına dair bütün evrelerini de içine alacak şekilde
yaşanabilir bir dünyayı öngören bir hayat nizamını öğütlemektedir.
Bu dünyada savaş hali de vardır, barış hali de. Kur'an Ütopya değil dünya insanı için gönderilmiştir.


Kur'an ışığında tek başına yürümek isteyen, evvela sarf ve nahiv kaidelerini, tefsiri, hadisi, usulu, fıkhı, kelamı, beyanı, belagati, bedi' ilmini, munazarayı, siyak ve sibak ilmini, mantık ilmini öğrenecektir ki hiç kimseye ihtiyaç duymadan tek başına gidebilsin.
Öğrenmeye gayret etmediğimi nereden biliyorsun?
Yoksa sen aynı zamanda kalplerin içini de okuyabilen bir zât -ı muhterem misin?

Sen mahmud akar, daha arapçanın a sından bihabersin, burda hikaye okuyorsun. Kendine yazık etme, kendi elinle kendini ateşe atma. Bu sana son sözümdür.
Aynı şeyleri sana söylemiyorum çünkü seni tanımıyorum,
Sende tanımadığın kişiler hakkında kötü zanda bulunma.
Zira zannın bir kısmı günahtır. (Ayet)
 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
[/color]
Zina ile namazın ne alakası vardır ki kıyas ediyorsunuz?
Zina en az iki kişiyi ilgilendiren, üstelik önlem alınmadığın da nesli bozan kamusal bir olgudur..
Oysa namaz bizzat kişi ile Rabbi arasında ki bağı sağlayan günlük ibadi bir vakıadır.
Bu bağı gönülden değilde zorlama ile tutturmaya çalışırsanız, ancak münafıklık yapan bir nesil ortaya çıkar.
(Bakara Suresi)

hele ..hele...

zina ile namazı kıyas yaptığımı nereden çıkardınız !
Ben topluma kötü örnek olmaktan ötürü cezaya tabi tutulmaktan bahs ediyorum siz ise bana zina'nın kötülüğünün mahiyetini beyan ediyorsunuz !

ne kadar bilirsen bil , bildiğin ancak karsıdakinin anladığı kadardır düstüruna binaen sukutu tercih etmek evlâdır ...

Yalnız bir yerde ''Kuran'ı Kerim ışığında aklımı kullanıyorum'' demişsiniz.... Din akıl dini değildir , ayrıca bu içtihatları yapan ve dinde zorlama vardır diyen dört mezhep imamlarından daha ziyade bir aklınız mı var ki onların akledemediklerini zat-ı âliniz aklediyor....

iş sadece akılla bitseydi,herkes Kurandan istediği hükmü çıkartır ve ''Ben bunu anlıyorum '' derdi ,işin çıvkı çıkar tabir-i caizse neidü belirsiz bir din ortaya çıkardı!
 

sır

Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,002
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Allah ne diyor :

Biz bir ayetten her neyi nesheder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını yahut mislini getiririz. Bilmez misin ki, Allah her şeye kadirdir.
bakara
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
HARIS Kardeş

Rahmân ve Rahîm olan Allahın ismi ile.

Yâ Habîbim! Onlara de[6]: Ey kâfirler ben sizin tapmakda olduklarınıza (putlarınıza) tapmam. Benim ibâdet edeceğime de (Allahü teâlâya) siz kulluk ediciler değilsiniz. Ben sizin tapdıklarınıza (hiçbir zemân) tapmış değilim. Siz de benim kulluk etmekde olduğuma (hiçbir vakt) kulluk ediciler değilsiniz. Sizin dîniniz size, benim dînim bana
Bu Sure dinde zorlama olmayacağının en büyük kanıtlarındandır.

Kâfirûn Suresinin nuzulü Mekke dönemine rastlamaktadır.
Dinde zorlama yoktur(Bakara) ise Medine döneminde nazil olmuştur.
Kimilerine göre Mekke Döneminde ki Kafirun Suresi, Bakara suresin de ki "Dinde zorlama yoktur " ayetini nesh etmiştir.
Demeye getiriyorlar ki, kafirlerle her zaman savaş durumunda olduğumuz için tebliğ kapısı kapanmıştır.
Allah aşkına bu hiç olacak iş midir?

Biraz akıl ve iz'an lütfen:)
 
Üst