Din şeçimi

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,306
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Her toplumun yâda grupların inandıkları bir din anlayışı mutlaka vardır. Her insanın doğum ve ölüm arasında sıkışan yaşantısı dışında, yaşarken aciz ve fakirliğini kavrayarak yöneldiği bir tanrısı ve ölümden sonrasına inanmak veya inanmamakla paralel bir dini amaç edinerek, onun kurallarını öğrenerek yaşamaya gayret ettiği bir yaşam modeli mutlaka vardır. Kabul etmek gerekir ki, bir dine mensup olmadan bu dünyada yaşamanın manası olmaz ya da herhangi bir mutluluktan söz edilemez!

Her insan herhangi bir dini seçmekte hürdür. Kimse başkasının inancını değiştirmeye, zorlamaya ya da korkutmaya cesaret etmemelidir ve hakkı da yoktur. Zaten her insan yaşadığı hayat içindeki dini yaşantısından kaynaklanan mutluluğunu ve kazandıklarıyla karşısındakine nasıl bir dinin mensubu olduğunu doğal yolla tebliğ ederek bilmesini sağlayacaktır. Eğer karşımızdaki insan, bizim dinimizi öğrenmek isterse, gerekli olduğu kadar anlatmalıyız. Eğer anlattığımızın karşımızdaki insanda anlaşılabilir ve yaşanabilir olmasını istiyorsak sabırlı olmalıyız. Din konusunda yapılan iletişimlerde kavgadan, tartışmadan ve tatsız durumlardan kaçınmalıdır. Bu konu çok hassastır. İnsanın hayatını en fazla etkileyen konulardan biri olduğu için, iletişim esnasında sadece istenildiğinde bu konuya girilmelidir…

Herkes inandığı dini rahatlıkla söylemeli ve yaşamalıdır. Kimsenin kimseyi eleştirmeye hakkı yoktur. Yaptıkları veya yaşadıklarıyla yanlış bir felsefesi içinde seçini yapıp yaşıyorsa, öldükten sonra gerçek yaratıcısına amelinin hesabını yine o kişi verecektir. Çünkü gerçek bir din ve ölüm sonrası hesap adaletin sağlanmasının temelinde mutlaka-insan yanlış dinlere inansa bile- vardır. Dünyanın kurulmasının ve devamının olması da buna bağlıdır. Ölüp de bu dünyaya geri dönen yok öyle değil mi? Kimse başkasının yaşadıklarından ötürü cezalanamaz! Lütfen karşımızdaki insanların dinine saygı duyalım.

Doğal olarak, her insanın bilgi, beceri, aklı ve almış olduğu eğitim ile sahip olduğu temel değerlerinden biridir din. İnanmış olduğu dinden vazgeçip başka bir dini kabul etmek çok zordur. Böyle bir durumda insanın içinde müthiş depremler olur. Alışkanlıkları terk etmek büyük cesaret ve sabır gerektirir. İletişim esnasında, karşımızdaki insanın isteği doğrultusunda, kişi doğruluğuna inandığı bir din yaşıyor ve anlatmak istiyorsa; bunu felsefe çizgisinden uzak yalın ve yumuşak bir dille sabırla, sinirlenmeden, sorulan soruları açıklayarak tevazu içinde anlatmalıdır. Zafer kazanmış gibi değil, merhamet ve sevgiyle… Bunu anlatmadaki maksat kişinin mutluluğu ve kurtuluşu içindir. Din zaten hayat tarzıdır. Hem bu dünyada hem de ölümden sonrasında mutlu olmak için seçilir.

Sonuç olarak; “Herhangi bir dini yaşayan insanın, yaşarken yaptıkları seçimden ötürü öldükten sonra hesaba çekildikleri bir makam vardır. O gün her kişi bunun ne olduğunu kendi gözüyle görecektir ve sonuçlarına sadece kendisi katlanacaktır… Yaratıcının adaleti ve sabrı kimsede yoktur!

Saffet KURAMAZ
 
Üst