Din-Akıl İlişkisi (Öteki Gündem)

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul


İzlemedim programı
izleyen olursa özetini geçiversin :) @DostunDostu siz seviyorsunuz bu tür programları sanırım
müsait bir zaman da özet geçerseniz seviniriz
iyi seyirler...
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83


İzlemedim programı
izleyen olursa özetini geçiversin :) @DostunDostu siz seviyorsunuz bu tür programları sanırım
müsait bir zaman da özet geçerseniz seviniriz
iyi seyirler...
Programı açtım. Dinlemeye başladım. İlk cümle ''Bugün din-akıl ilişkisini konuşacağız. Din, bilimle çelişir mi? Bunları tar.... ..ca., ...ş'' dedi, anında kapattım. ''Akıl'' denince arkasından hemen ''bilim'' kavramı geliyorsa oradan bir şey çıkmaz.

Belli ki vahşi kapitalizmin akla yüklediği anlamla kompleksli islam algısını kıyaslayacaklar. Diyorum, hep diyorum. Her zaman ki işlenen hatalar bunlar. Batı uygarlığının kavramlara yüklediği anlamlarla düşünüyoruz. Onların yazdığı çağın altında eziliyoruz resmen.. Onun için biz üretemiyoruz. Dökme akıl, kotarma akıl dedikleri şey bu işte.

Ya, harbiden biz her şeyimizi kaybetmişiz. Çırılçıplak yollara çıkıp bunları haykırasım beliyor bazen..

Şu günlerde kafayı sıyıracağım. Her yerde bu hastalık var. Mehmet Âkif'te bile bu hastalık var. Bir şiirinde diyor ki: Bu çağa islamı haykıra haykıra kabullendireceğiz.. Dikkat!!! Olayın farkında mısınız? Çağa kabullendireceğiz, diyor.. Yani, batının yazdığı çağı kabul etmiş, islamı bu çağa kabullendirme çabasında!!! Yahu İslam nedir? Biz bunu bile unutmuşuz.. İslam, kendisini bir çağa kabullendirmek zorunda değildir. İslam, çağ yazar hemşerim, çağ..

Hep diyorum.. Son 200 yılda islam aydını çıkmamıştır.. Kendinizi bunlarla zehirlemeyin. Bizim çağ yazıcılara ihtiyacımız var. Batı uygarlığını iyi öğrenin, çok iyi öğrenin. Oradan kıyas yaparak kendi medenieytinizin temel taşlarını tekrar keşfedebilirsiniz. Hayran olmadan, özenmeden batı uygarlığını gözlemleyin, oluş serüvenini falan iyi anlayın. O vakit gidiş istikametini de kestirebilirsiniz.. Batı uygarlığını duygusal değil, rasyonel ele alın.. Bizimkilerden bir halt beklemeyin, vallahi diyorum..

Yerlere göklere sığdıramadığımız Muhammed İkbal bile ölürken ''benim mücadelem burada bitiyor, bundan sonra Mustafa Kemal'in yolunu takip edeceksiniz'' demişse ona da yuh, yuuUUUUuuuhh...

Yok kardeşim, işte yok. Çıkmamış. Anlamamışlar. Yeteri kadar derinlere dalamamışlar. Eldeki yarım doktorlarla avunmayı bırakıp kendimiz fikirler üretmek zorundayız.. Bir tek Necip Fazıl Kısakürek var, doğru istikamete dalış yapan. Onun da nefesi yetmemiş.. Olsun, koyduğu işaret taşları ve ip uçları, öyle kıymetli ki, kaldığı yerden devam etmeye çok müsait.. Üstad, gerçekten üstad..
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
Komünist düşünürler, aklı anlamaya çalışırken, aklî eylemin gerçekleşmesi için madde ve beynin gerekliliğini kavramakla buraya kadar doğru bir metot izlemişlerdir. Ancak sorun onlar için bu noktadan sonra başlamıştır ki, beyni maddeyle ilişkilendirerek bu ilişkiyi “his/duyum”la değil, “yansıma”yla ifade ederken hataya düşmüşlerdir. “Aklî eylem”in gerçekleşmesi için ön bilgilerin var olması zaruretini inkâr etmekle de tamamen yanılgıya düşmüşlerdir. Zira söz konusu ön bilgiler olmadan Aklî eylemin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bütün bu söylenenler doğrultusunda aklı kesin ve kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde anlamanın yolu, şu dört unsurun birlikte bir arada bulunmasından geçer. Bunlar:
1- Madde veya vakıa​
2- Sağlıklı beyin
3- His
4- Ön bilgiler
Buna göre akıl, düşünce veya idrak; vakıayı hissetme olgusunun duyu organları vasıtasıyla beyne taşınması ve beynin bu vakıayı ön bilgilerle yorumlamasıdır.
İşte aklın yegâne doğru tanımı budur. Bunun dışında bir başka tarifi yoktur. Bu, akıl olgusunu sağlıklı bir biçimde niteleyen ve her asırda tüm insanları bağlayabilecek tek tanımdır.
 
Üst