Dikkat!.. Dizi çıkabilir

mostar

Profesör
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
1,011
Tepkime puanı
244
Puanları
0

Dikkat! Dizi çıkabilüür!
30 Ocak 2011 - 10:12:43

Ekranda Nükleer Tehlike: Diziler…

Geçenlerde bir dostumun evine ziyarete gittim. Televizyon açıktı ve bir dizi film ekrandaydı. Bir kulağıyla beni dinliyor, diğeriyle diziyi… Bir gözü bana bakıyor diğer gözüyle ekrana…

Sohbet malum, bölük pörçük gidiyor. Kelime bitmeden göz ekrana kayıyor. Sonunda eşi, baktı olmayacak. Televizyonu kapattı ve dikkat dağılması durdu.
Ve şöyle dedi:
30_Ocak_2011_10_04_16_5690271258.jpg

“Eşim Pazartesi Küçük Sırlar ve Arka Sokakları izler. Salı Öyle Bir Geçer Zamanki, Çarşamba Yaprak Dökümü... Perşembe Fatmagül’ün Suçu Ne ve Kurtlar Vadisi… Cuma günü Hanımın Çiftliği. Cumartesi Öğretmen Kemal, Pazar günü ise Arka Sıradakiler’i izler. Bu diziler yüzünden ev ziyaretlerine gidemez olduk.”
Gülüştük.

Ama bu komik ayrıntı bile dizi filmlerin hayatımızı nasıl programladığını gösteriyor. Yaşamlarımızı artık bunlar belirliyor.
Ya kitap? Neredeyse hayatımızdan çıkardık mı “kitap” denen nesneyi?
Medeniyetimiz kitap üzerinden şekillenmemiş miydi? O kitap ki, bir medeniyet inşa etmişiz… Ya şimdi? Televizyona kitaba tercih etmişiz. Ayda bir aklmıza geliyor, o da tozlarını silmek için.

*
Televizyon hayatımızın tam merkezinde yer alıyor artık.
“Televizyon izlemeyin, dizilere son verin” demek çok inandırıcı gelmiyor insanımıza.
“Benim evde televizyon yok” diyeni buradan alkışlıyorum. Onlar birer istisna.
Sözüm evde televizyonu olanlara.

*
Televizyon dizileri ülkemizde en çok şikayet edilen konuların başında gelir.
En çok şikayet edilen dizi, en çok izlenen dizidir.
RTÜK izleme raporlarında, “tecavüz” konulu dizinin en çok izlenen dizi olduğu ortaya çıktı.
Dahası, Ortadoğu ve Balkanlara da dizi ihraç ediyoruz.
30_Ocak_2011_10_03_11_5498010516.jpg

Yakışıklı artistlerimiz sadece bizim gençlere değil, Ortadoğu’daki gençlere bile rol model oluşturuyor.

*
Diziler her yaş gruba hitap etmesine rağmen, ana hedef gençler ve kadınlardır. İçinde bulunduğu hayatı beğenmeyen her genç, izledikleri diziden etkilenir ve beyaz camda gördüğü renkli hayata özenir… Sonra mı? Ya evden uçup gider, bir bataklıkta çırpınmaya başlar… Yahut bir girdabın içinde boğulur gider.

Özellikle genç kızlar bu dizilerin pırıltılı hayatına kanıyor. Dışarıda hep bir beyaz atlı bir prensin beklediklerini sanırlar. Kelebekler gibi ışığa doğru uçmaları bundandır belki de.
*

Toplum yapısı dizi filmler sayesinde ciddi biçimde erozyona uğruyor. Dizi filmdeki karakterler, hedef kitleyi etkiliyor ne yazık ki.
Gençlerin bu dizileri model alarak yaşama geçirdikleri düşüncesi psikologları bile ciddi biçimde endişelendiriyor.

Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Başkanı Ayşe Bostancı’nın sözlerini hatırlatalım:
“Kopyala yapıştır mantığı ile önümüze sürülmüş bu diziler, ülkemiz için oldukça marjinal konular, bu dizilerde ‘vak’ayı adiye’denmiş gibi anlatılıyor. Bu nedenle aile ve gençlikle ilgili her kurum, eğitimciler, vakıflar, dernekler bu dizilere karşı sesini yükseltmeli.”

30_Ocak_2011_10_06_20_8520624041.jpg
Psikiyatri Uzmanı Alper Evrensel’e göre yapımcılar, gençlerin ilgi alanının “cinsellik” olduğunu çok iyi biliyor ve bu sebeple cinsellik temasını toplumun tabularını ve kültür yapısını zorlayacak ölçüde dizinin içine yerleştiriyor, böylelikle rating almak çok daha kolay hale geliyor diyor.

Psikolog Meltem Kavcar Sırmalı’nın da söyleyecekleri var:

“Ne yazık ki, toplumda şiddet ve cinsellik seyrediliyor. Tabii yapımcılar para kazanmak için bu öğeleri kullanıyor. Televizyon ticari bir araç, ama sorumluluğu var. Bu durum, daha çok para kazanmak için sattığınız gıdanın içine kötü malzeme katmak gibi bir şey. Gençlerin farklı noktalardan zehirlenmesi anlamına geliyor” diyor.

*
Şimdinin popüler dizileri bu söylenenleri doğruluyor ne yazık… Küçük Sırlar (Kanal D) da cinsellik, lüks tüketimi ve alkol gibi konulara sürekli vurgu yapar… Hayata küskün bakan bir gencin “güzel kızlar” karşısında tavlanmaması mümkün mü? Orada gördüğü karakterlerden birini kendine yakıştırır.

Uzmanlar daha birinci bölümden itibaren bu dizinin “yayımlanmaması gerektiğini” söyledi durdu. Oradaki genç kız karakterlerinin kırmızı ruj sürerek ya da lüks otomobile binerek lüks kolejlere gidiyor olması, böyle bir dünyayı onlara cazip göstermesi, sıradan ailenin bir ferdini çok rahat etkisi altına alır. Lüks, şatafat, entrika… Ergenlik dönemindeki bir gencin diziyle ilgili söyledikleri ilginç: “Böyle bir okula, son model arabama kızları doldurup gitmek isterdim. Ne hava olurdu?”

Toplumumuzun ve ahlaki değerlerimize aykırı konuların dizide devamlı işlenmesi dizinin çekimlerinin yapıldığı İstanbul Erkek Lisesi yönetimini de rahatsız etti ve bu sebeple okul yönetimi, Küçük Sırlar’ın çekimlerinin kendi liselerinde daha fazla devam etmesini istemediklerini söyledi (Gazeteler).
*
“Kavak Yelleri?” Adından belli. Her gençlik dizisinde olduğu gibi aile ikinci planda. Gençlerin kafasına estiği gibi davranması özendiriliyor.

Dizinin bütün erkek karakterinin kız arkadaşı var. Veya her kız karakterin bir erkek arkadaşı… Dizi adeta “damsız oynanmıyor. Mesaj açık: her ergenin bir sevgilisi olmalı! Yoksa kişiliğinizde problem var demektir! Yapımcılar her karakteri “duygusal bir yakınlaşma” içine sokuyor ve ne kadar “yakınlaşırlarsa” o kadar rating patlaması yapıyor.

*
Fatmagül’ün Suçu Ne gibi dizilerle daha da ileri gitti yapımcılar. Öyle ki, Aileden sorumlu Bakan bile bunlar için “sapık” nitelemesi yaptı.

Sırf rating hırsı yüzünden “tecavüz”ü meşru hale getirdiler. Bu senaryoyu yazanlar, birer anne ve baba olduğunu galiba unuttu. Ertesi hafta gazetelerin üçüncü sayfası “tecavüz” haberlerinden geçilmedi.

*
Öyle Bir Geçer Zaman ki: Bütün karakterler sinirli. Mutlu hiçbir insan göremezsiniz. Hepsi burnundan soluyor. Baba üveydir. Eşini aldatır. Evin genci okulda sorunludur. Öğretmenine aşıktır. Evin en yaşlısı bile oğluna şiddet uygular. Her sahnesi gergin olan bu diziyi izleyenin akıl ve ruh sağlığı konusunda şüphelerim var.

*
Yaprak Dökümü iki sezondur ekranda. En çok şikayet edilen dizilerin başında geliyor. Ama bir o kadar da izleniyor. Dizide kim kiminle belli değil. Kızkardeşler nedense birini “seviyor.” Bulunmaz hint kumaşı gibi. Detaylarına girmeyeceğim ama bu dizi kesinlikle aile dizisi değil.

*
Netice-i kelam:

Bu diziler ekranlarımızda var olduğu müddetçe Münevver Karabulut gibi cinayetler yaygınlaşacak. Toplum aile yapısı
30_Ocak_2011_10_16_15_9779474139.jpg
bozuldukça daha çok “ensest” ilişkiler gazete sayfalarında yerini alacak. Televizyon ekranları bir yandan parıltılı dizilerle yeni yetişen nesilleri bozarken, diğer yanda ana haber bültenlerinde “cinsel şiddet mağdurları”nı haber yapacak.

*
Biz ebeveyn olarak bizden sonraki kuşaklara elbette doğruyu yanlışı anlatmakla mükellefiz. Reel hayatı kabullenerek, bu dizideki karakterlerin aslında birer hayal ürünü olduğunu anlatabiliriz.

Model olarak Kainatın Efendisi Peygamberimizi (a.s.m.) örnek gösterip, dilimizin döndüğünce anlatmalıyız çocuklarımıza. Anlatmakla kalmamalı, yaşamalıyız. Yaşamadan yaşatabilir miyiz?

Mahremiyet, sadakat, sevgi, dostluk gibi kavramların yok sayıldığı, suçun özendirildiği bir okul ortamını modelleyen dizilere karşı toplum olarak sesimizi yükseltmeli. Talepler ilgili birimlere iletilmeli.

Aileyi korumakla görevli devlet ise gençlere zarar veren içeriklerle ilgili acil bir çözüm üretmeli. Mesela alternatif dizilere ağırlık vermeli. Kesenin ağzını açmalı ve ünlü oyuncularla örnek diziler çekilebilir.



Davut Şahin
 
Üst