DEVEKUŞU YUMURTASI VE DÜNYAMIZ

dedekorkut1

Doçent
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
1,149
Tepkime puanı
18
Puanları
38
Konum
Ankara
DEVEKUŞU YUMURTASI VE DÜNYAMIZ

SELİM GÜRBÜZER

Bilindiği üzere devekuşu kuşlar arasında en iri olanıdır. Öyle ki, bu söz konusu hayvan 150 kg ağırlığında ve 2 metre uzunluğunda boyu vardır. İşte onun böylesine iri olması aynı zamanda uçamadığının bir göstergesidir. Olsun bunun pekte önemi yoktur. Zira Yüce Allah (c.c) onu sonuçta uzun bacaklı halk ederekten uçmak yerine saatte 95 km hızla koşma kabiliyetiyle donatmıştır. Ve böylesi bir donanımlı kılınması sayesinde kendini düşmanlarına karşı korumuş olur. Zaten düşmanlarınca bir köşeye kıstırılsa bile uzun bacaklı olmanın avantajıyla bir bakıyorsun tekmeler ataraktan avlanmaktan kurtulabiliyor. Hatta her attığı tekme icabında avlayanın canına mal olacak türden bir tekme atışı da olabiliyor.

Peki, deve kuşu sadece uzun bacaklı olma avantajına sahip bir kuş türümüdür? Hiç kuşkusuz tırnaklarının yaklaşık 17 cm uzunluğunda olma avantajı da buna dâhildir. Öyle ki yeri geldiğinde bir bakıyorsun tırnakları vahşi hayvanlar için bile tehlike teşkil eden delici kalkan olabiliyor. Bakmayın siz öyle, halk arasında “Boşuna deve kuşu gibi başını kuma sokma” türünden bir teşbihle bir adamın duyarsızlığını vurgulamak için devekuşunun örnek gösterilmesine. Oysaki örnek gösterilen devekuşunun başını kuma sokmak diye bir derdi yoktur, onun asıl asıl derdi kum içerisinde taş parçalarını didikleyerekten alıp bir an evvel midesine indirdiği besinleri rahatlıkla öğütebilmektir. Ki, onun asıl ana yiyeceği bitkiler oluşturmakla birlikte icabında kaplumbağa ve kertenkele yakalayıp avladığında etçil beslenme moduna da geçiş yapabiliyor. Bu arada şimdi bu satırları okuyanlar belki akıllarından şunu da geçirip diyebilirler ki; deve kuşu iyi hoşta yukarıda makale başlığı olarak attığınız deve kuşu yumurtasının dünya ile ne ilgisi var diye. Bikere ilgisi şöyle var, devekuşunun kendisi gibi yumurtası da iri olup aynı zamanda görünüm olarak da dünyamız gibi küremsidir zaten. Bu durumda elbette ki dünyamızla benzerlik yönüyle ilişkili olduğu kendiliğinden ortaya çıkmış olur. Hem kaldı ki, atalarımız teşbihte hata olmaz demişler ya hep, aynen öylede önce bizatihi devekuşunun kendi özelliğinden bahsetmek gerekir ki, yaklaşık ağırlığı 1200 ila 1500 arası gram ağırlığında ki irice yumurtasından da bahsettiğimizde meramımız yerini bulup bir anlam ifade etmiş olsun.

Evet, dünya yuvarlaktır. İnsanoğlu dünyanın yuvarlak olduğunu daha yeni fark ede dursun, Yüce Allah (c.c) tâ 1400 yılı aşkın öncesinden nüzul eylediği Kur’an’da geçen; “Gece de, onlar için bir ibret ve alamettir. Gündüzü ondan gündüzü soyup çıkarırız, derken bir de bakarlar ki, onlar karanlıklarda kalıvermişler” (Yasin, 37) ayetiyle kullarına çoktan bildirmiş bile. Zira ayette geçen neslehu fiilinin kökü olan ‘selh’ yuvarlak bir nesneyi soyup çıkarmak demektir. Nasıl mı?

Malumunuz bütün canlı yumurtalar incelendiğinde şekil itibariyle küre görünümüne en yakın deve kuşu olduğu görülecektir. Zaten Kur’an ayetlerinin nüzul olduğu devrin şartlarını göz önünde bulundurduğumuzda dünyanın elips ya da küre şeklinde olduğunu ancak deve kuşu yumurtası örneği benzetmesiyle insanın idrak edebileceği dozda açıklamak en doğru kelam-ı kadim yöntemidir. Gerçekten de deve kuşu yumurtası örneği dünyanın fiziki görünümüne emsal teşkil edebilecek harikulade mucizevî benzetme örneğidir. Hatta Kur’an’da zikrolunan deve kuşu yumurtası örneği sadece gelmiş geçmiş insanların idrak edebileceği kapsamla sınırlı bir benzetme olmayıp gelecek kuşaklarında derinlemesine idrak etmelerini kolaylaştıracak bir benzetme örneğidir. Ve Yüce Allah (c.c) böylesi bir benzetmeyi bugünkü fenne uygun diyebileceğimiz “Sonra arzı deve kuşu yumurtası (mücessem kat-ı nakıs) şekli verdi (söbüleştirdi)” (Naziat, 30) ayet mealiyle beyan buyurmak suretiyle dünyamızın açık ve net bir şekilde küremsi ya da bugünkü fenni kavramla geoid olduğunu insan idrakine sunmuştur. Bir başka ifadeyle Allah-ü Teâlâ “Bundan sonra da yeri yayıp döşedi” (Nâzi’ât, 30) diye beyan buyurmasıyla açıklık getirmiştir. Nitekim Arapçada 'deha' devekuşu yumurtası manasına gelen bir ibare olup, söz konusu yumurtanın fiziki görünümüne bakıldığında dünyanın şekline benzemenin yanı sıra, tıpkı dünya gibi iki kutbu şişkin, iki ucu basık olduğu gözlerden kaçmaz da. Hele ki dünyamızın dış örtüsü olarak addettiğimiz yer kabuğunun 75 kilometre kalınlığında olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda Kur’an’da adeta teşbih sanatıyla adeta küremsi devekuşu yumurta kabuğu üzerinde konumlandırıldığımıza dikkatimiz çekilmektedir. İşte görüyorsunuz Kur’an-ı Kerim’de konuk olduğumuz dünyamız bir deve kuşu yumurtası üzerinden örneklendirilerek insan idrakine sunulduğu apaçık ortaya konulmuş durumda. İyi ki de insan idrakine sunulmuş, bu sayede astronomi gibi tabiat ve coğrafi bilimlerin doğmasını vesile olunmuştur. Artık öyle ki, günümüz dünyasında bilimsel teknolojilerin gelişmesiyle birlikte dünyamızın fiziki şeklinin net bir şekilde aydınlığa kavuşmasının yanı sıra bu arada Kur’an’da verilen devekuşu yumurta örneğinin birebir örtüşmesi evrim teorisini savunanların tezlerini de çürütmeye yetmiştir. Düşünsenize daha düne kadar tüm insanlık dünyamızın yuvarlak mı, düz mü, durağan mı yoksa hareketli mi gibi hararetli tartışmalara şahit olmuştu. Neyse ki, bilimsel çalışmaların teknolojik gelişmelerle desteklenmesi sayesinde bu tip tartışmalara son verilip mesele net bir şekilde aydınlanabilmiştir. Böylece tâ asırlar öncesinde deve kuşu yumurtası benzetmesiyle Kuran’ın tüm insanlığa ayan beyan duyurduğu hakikat bir hayal değil bilakis hakikatin tâ kendisi bir benzetme sanatı olduğunu cümle âlem görmüş oldu. Zira Rabbü’l âlemin’in Kur’an’da da zikrettiği üzere; “Doğrusu biz onları ve atalarını yaşattık, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki, yeryüzünü etrafından eksiltip duruyoruz? O halde üstün gelen onlar mıdır?” (Enbiya 21/44) ve “Onlar, bizim yeryüzüne (kudretimizle) gelip onu etrafından eksilttiğimizi görmediler mi?” (Ra’d 13/41) ayet-i celileriyle dünyanın elips şeklinde olduğu net bir şekilde ilan edilmiştir. Belli ki zikrolunan ayetlerde geçen söbüleşme ibaresinden maksat dünyanın etrafından eksiltip ovalleşme manasına bir söbüleşmektir bu.

Bu arada unutmayalım ki; Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, bu hususlarda Marifetname adlı kitabında dünyanın yuvarlaklığı hakkında bakın ne diyor:

-“Bu âlemin tabiî şekli yuvarlaktır. Yuvarlak olduğunun delillerden biri de kâinatın hangi tarafına baksan şekli yumru görünür. Her kıtanın bir yay şeklinde olduğu, düşünme ve görme kanunu ile insan aklının tecrübesiyle bilinir. Sonra kara ve denizlerde dağ ve tepelerin hepsinin küre şeklinde olduğu ve arzın gölgesine düşen ayın tutulması ve tutulma zamanında arzın gölgesinin ayın yüzünde yuvarlak görülmesi, gökyüzünde gezegenlerin hareketiyle, enlem ve boyların yerlerinin değişik bulunması, yuvarlaklığının delilleridir.”

Peki, sadece Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri mi, dünyanın yuvarlak olduğuna vurgu yapmakta, hiç şüphesiz miladi 1091 yılında İmam-ı Gazali Hazretleri de Tehafüt’ül Felasife (Felsefecilere cevap) adlı eserinde ise bugünkü bilgilere örtüşebilecek nitelikte yerin ve ayın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğüne dair bilgiler sunmaktadır.

Vesselam.
 
Üst