Devamlilik- Erkan

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Yaşadığımız her şeyde en önemli mesele istikrardır.(Devamlılık)
İbadette (Salatü daimun) Devamlı olan ibadet makbuldür.
Bir iş tutacaksan, bekası olan bir iş tut derler.
Arkadaşlık-Dostluk-Sevi bunların devamlı olanı makbuldür.
Her şeyde devamlılık diyoruz.Bu çok zor dediğinizi duyar gibiyim.
Bunun gerçekleşmesi için erkanı bilmek şart.Hislerimize dur
diyebilmemiz çok önemli. Bu bakımdan karar verirken duygularımızla değil.Tevhidi idrak ile karar vermeliyiz.
İstişare çok önemlidir.
Ne olursa olsun kişinin inandığı,güvendiği bir dostu vardır.
Tasavvuf yolunda olanlar her müşkülünü efendisine danışır.
Daha önce bu yollardan geçmiş , erkanı bilen efendide ,
ona danışan talebesinin gerçek dostudur. Çözüm yolları
daha çabuk bulunur.Bu dediğimiz kişinin efendisi değilde,
inandığı ,güvendiği bir dostu olabilir. Zaten gerçek manada
efendi , hiç bir zaman ne peygamberlik davası güder nede
ilahlık peşindedir.Sadece ve sadece gerçek dostluğun ispatındadır.
Büyük abilerimizde bizlere bu sitede bilgileriyle yardımcı oluyor.
Bizlere ekanı öğretiyor.Adeta bizlere mürşitlik yapıyorlar.
Kendilerine burdan teşekkürlerimi yolluyorum.
Küçücük bir mekıbe ile noktalamak isterim.

Bir gün Rabia hatun gezmeğe çıkar. O sırada Hasan Basri'de
onu görüp peşine düşer.Islık çalar.Maniler okur.Yani Rabia
Hatunu kandırmaya çalışmaktır amacı.
Fakat erkan bilen Rabia Hatun , döner Hasan Basri'ye
"Bu iş böyle olmaz.Eğer sen bu sevginin devamlılığını istiyosan
GEL BENİ ANAMDAN İSTE."der.

İşte kıssadan hisse .Sağ olasınız Rabia Hatun & Hasan Basri Hz.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Erkan bilmek deyince ,sizlerinde bu konuya iştirak etmenizi
isteriz tabiki. Herkesin bildiği bir erkan muhabbeti vardır.
Mesela bizim Nusrettin Hoca ; çocuğunu terzinin yanına
çırak olarak vermiş. 2 Sene sonra terzinin yanına gidip,
çocuğunun durumunu sormuş.?
Terzi demişki ! Dikilenleri sökmesini öğrendi ama ,daha
dikmesini beceremiyor.
Ne dersiniz terzilik erkanıyla ilgili.
Ya tasavvf denilen hakikat erkanıyla ilgili ne dersiniz.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bu gece kimsenin canı yazmak istemiyor her halde.

O zaman biz yine yazmağa devam edelim.

Yeni bir talebe efendisine sorar.!
-Efendim bu hakikata nasıl vasıl olunur ?
-Terki dünya gerekir oğlum.
-Anladım efendim .
fakat talebe ortalıktan kaybolur.Efendi, diğer müritlerine sorar
-Bizim yeni talebeyi gördünüzmü ?
-Efendim siz terki dünya gerek deyince,çıkınını alarak dağa çıktı.
-Çağırın gelsin.
Talebeyi bulurlar,huzura getirirler.
-Oğlum anladım dedin ama böyle değil.Halk içinde dolaşacaksın
Ama halkı görmiyeceksin.
-Anladım efendim.
Fakat talebe ,gözlerine kara bir bant bağlar,gezmeye başlar.
Bir gün kafasını yarar.Bir gün ayağını kırar.
-Oğlum ne yapıyorsun böyle ?
-Efendim dedinizki, halk içinde dolaş halkı görme .
-Oğlum öyle değil. Faili,Mefsufu,Mevcudu gör.Mahluku görme.!

Bu alemde sahipsiz hiç birşey yoktur.
Mahluku görüp, Halik'i görememek ne zor.
Önce kendi hakikatında bunu müşahade edersen
Afaktada devamlı bunun zevkinde olursun.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Hah şöyle ya Hu..
Sevgili arkadaşım , Kim ne derse desin , herşey senden ,sanadır.
Kişi kendini bilmedikçe , afaktakini tanıması zordur.
Hani kardeşler hep yazıyorlar.""Yere göğe sığmayan bir Müminin
kalbindedir." Bunu çok eski bir Tıp bilim adamımız anlamak ister
Ölmüş birisinin Kalbini açar,bakarki Allah yok.
Kendi kendine söylenir; Adam öldü Allah'ta çekti gitti heralde.
Ölümcül bir hastalığa yakalanmış birini bulur.Adamı ameliyat
eder.Kalbini açar , bakarki ! Yine Allah yok.
Yine kendi kendine söylenir ; Bu işte bir yanlışlık var ama nerde.

Bir Ehli Kemal sahibi gelir Tıp adamımızın kulağına derki.
BULDU KENDİNDE BULAN
BULMADI TAŞRADA KALAN
MÜMİNİN KALBİNDE OLAN
İMAN NEDİR ŞİMDİ BİLDİM.
 

AşK_€r

arabeskçi
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
3,711
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Yaş
44
Konum
yersiz-yurtsuz
selam abi...müsadeniz olursa idrakte zorlandığım birşey daha var...

bugünlerde etrafım hep kurak
dediler her fiilin faili hak
istedik kimseyi kırmamak
kırınca dediler niçin kırdın ey ahmak
nedir buradaki mana,bundaki fark

efendim sorumu şiirle sordum...umarım sakıncası yoktur...

.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Sevgili Arkadaşım ; Samimi duygularla yazılan hiç birşeyin
sakıncası yoktur.Rahat ol.
İlk 3 fena meratiplerinde fark yoktur.Her fiilin faili Hak.
Fark mertebesine geldimi çok değişiklikler olur.
Eğer her fiilin faili haksa ! niye evimize kilit koyduk.
Neden bizleri sakıncalı olan şeylerden uzak tutuyorlar.
Hepsi hak değilmi ?
Demekki bazı hassas şeyler var.
Hakkına hak olmadıkça,faili mutlak olmaz.
Ahiret hakmı ? Evet hak.
Beki biz hak ettikmi. İşte mesele burda.
Hak "Doğru" demektir. O zaman neyin doğru olduğu
neyin olmadığına bakmak gerek.
Efendi Babam şöyle derdi.
"Seni birisi fena birşeyle itham ederse.Bak kendine ,eğer senin
üzerinde öyle fena bir sıfat yoksa ,gül geç. Üzülmene hiç
gerek yok."
 

ehibba

Paylaşımcı
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
142
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Konum
İstanbul/Sivas
Şiirle aramız yoktur ama içimizden geldi

Her fiilin faili hak.
hakedene hakkını vermeye bak
Seni kötülüğe çağıranın hakkı
Nasihattır ancak

.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Erkan bilmek

Şiirle aramız yoktur ama içimizden geldi

Şiirle aram yok diyorsun ama yazdığın harika olmuş.

Yine önce erkan diyelim. Erkanı öğrenmeden huzura girilmez.
Bazıları ! Sizler hep hikayelerle avunuyorsunuz diyorlar ama,
Bunlar hikaye değil.Bizlere erkanı öğreten menkıbelerdir.

Yine bir gün Rabia Hatun gezmeğe çıkar.Hasan basri Hz. onu
görünce yine ona nağmeler düzmeğe başlar. Rabia Hatun
- Ne var ,yine ne demek istiyorsun.
-Ya Rabia ben seni çok seviyorum.
-Peki benim neremi seviyorsun ?
-Ya Rabia gözlerin çok güzel.
-Çıkarayım vereyim, o güzel dediğin şey kıkırdaktan ibaret.
-Öyle demek istemedim ama vücudunda çok güzel.
-Neremi beyendiysen söyle ,kesip sana vereyim.Kan
ve cereattan ibaret.
Hasan Basri şaşkına döner. Rabia Hatun devam eder.

-Önce insanın nesi sevilir onu öğren.Sonra gel seni seviyorum de.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Nihayet Rabia Hatunla, Hasan Basri Hz. Birliktedirler artık.
Hacca gidip gelirler.Seneye bir daha.Seneye birdaha derken,
Attık yolları ezberlerler. En son hacca giderlerken ,Rabia Hatun;
-Hasan, yolları ezberledik ama ,hangi yol daha yakın .
-Her halde aynı mesafededir.
-O zaman sen diğer yoldan git.Ben diğer yoldan.Bakalım kim
daha önce Kabe'ye varacak.
-Olur. Der Hasan Basri Hz. İki ayrı yoldan yürümeye başlarlar.
Hasan Basri Hz.Arafat dağının üzerine geldiğinde
Kabe'ye bakar . O da ne ! Kabe yerinde yoktur.Şaşırır
düşünceye dalar,böyle birşey nasıl olur.
Aradan bir zaman geçer,birde ne görsün ! Rabia Hatun Kabe'de
tavavf etmektedir.Koşarak yanına gelir.
-Ya Rabia ,ben daha önce geldim ama Kabe yerinde yoktu.
-Sen nsaıl geldin Hasan'ım.
-Ya Rabia ben buraya Namaz'la geldim.
-Ah Hasanım sen beni bir bilsen.
-Neyini bileyimki senin.
-Ben buraya niyazla geldim Hasanım.
Öyle niyaz ettimki Kabe beni karşılamağa geldi.Sen onun
için Kabe'yi göremedin hasan'ım.

Evet kardeşlerim Niyaz çok önemlidir.
Kişi her şeyden daha çok ONU niyaz etmeliki
O hakikat ona gelsin.
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz.
 

ehibba

Paylaşımcı
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
142
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Konum
İstanbul/Sivas
Delikanlının biri efendisine Resulullah s.a.v. rüyasında görmek istediğini söylmiş ve yardım istemiş.
Efendisi peki tamam demiş, şimdi buradan çıkınca deiklerimi aynen yapacaksın
- Çıkışta kasaba uğra 1 kilo pirzola al, eve gidince yağda bir güzel pişir ve ye!
- Sakın üzerine su içme ve hemen yat uyu.
Delikanlı denilenleri aynen yapar büyük bir heyecanla
Rüyasında kendisini bir su göletinde görmüş, heryerden sular fışkırıyor, huri gibi kızlar dolanıyormuş.
Uyanınca hayal kırıklığı ile doğruca efendisine gitmiş.
Efendisi rüyasını dinlemiş ve delikanlıya demişki.
-Oğlum sen suya susamıştın su gördün, Suya susadığın gibi Resulullaha s.a.v susarsan mutlaka görürsün.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Ahmet Er Rıfai Hz.Atfen bir menkıbe.
Bir tek talebesi vardır Rufai Hz.lerinin.Bütün gün onunla
halleşirmiş.Fakat karşıda bir dergah varki cıvıl cıvıl.
Giren çıkan belli değil.Talebe karşıdaki dergaha bakıp
bakıp iç geçirirmiş.Biz neden böyle iki kişiyiz ? diye.
Rıfai hz. bunu hissetmiş.Talebesine ;
-İstermisin bizimde böyle kalabalık cemaatımız olmasını.
-İsterim tabi, bak ne güzel,gelen giden bitmiyor.
-Peki oğlum. der
Kasabalılar bir gün imam nkahı kıydırmak için Rıfai hz.gelirler.
Bir haylide kalabalık vardır. Tam nikah kıyılacağı sırada,
iki tane kuş uçarak takla atıyorlarken ,camı fark edemez ve
cama çarparlar,ikiside baygın vaziyette içeri düşerler.
Rıfai hz. Kuşları alır biraz okşar ,gagalarına su verir,
Haydi uçun bakalım der . Kendilerine gelen kuşları,camdan
salıverir.Kuşlar uçar.Orda bulunanlar hemen başlarlar.
-Gördünmü len Haso ! ölü kuşları diriltti.
-He len Memo gördüm.Böyyük evliya vallah.
O günle birlikte Rıfai dergahı dolar taşar. Hergün yeni
gelenler,keramet arayanlar ,ne istersen var.Aradan 6 ay geçer.
Rıfai hz. Talebesiyle anca karşılaşır.
-Nasıl oğlum ? Memnunmusun ? Bak doldu taştı heryer.
-Efendim nasıl memnun olayımki,gelen gidenle ilgilenmekten
sizi göremez oldum.Sohbetinizden mahrum kaldım.
-İstermisin oğlum yine baş başa sürdürelim zevkimizi.
-Nasıl olacakki,bunlar kolay kolay gitmez.
-Sana öyle geliyor.
Bir gün Rıfai hz. Beline boş bağırsakları bağlar.Cüppesinide
giyer.Hadi bakalım der,Sallu.
Namaz başlar,eğilip kalktıkça (Tııs) (Pııs)
Millet konuşmaya başlar, böyle adamın arkasında namaz
kılınmaz. Hem yelleniyor hemde namaza devam ediyor.
Hasılı hepsi kaçıp gitmişler.Yine talabesiyle baş başa
kalmışlar. Talebesine demişki.
-Gördünmü oğlum ! iki güvercin taklasıyla gelen,
bir tısla gider.

-Anladım efendim.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Bir aile kendi aralarında konuşurlarken çocuklarıda
kulak misafiri olur.
-Bu sene beytullahı ziyaret edelim hatun.
-Olur bey.
Çocuk Beytullahın ne olduğunu bilemez.Sorar.
-Beytullah nedir ? babacım.
-Allahın evi oğlum.
Çocuk düşünür , düşünür Allahın evi ordaysa
Allahta ordadır der,kendi kendine.
-Babacım bende sizinle gelmek istiyorum.
-Olmaz oğlum ,yol uzak dayanamazsın.
-Ne olur babacım bende geleyim.
-Oğlum zaten biz Beytullahı ziyaret edip gelicez.
-Nolur bende geleyim.
Çocuğun amacı Allahı görmektir. Israrlara
dayanamayan baba çocuğun gelmesine razı olur.
Kabeye varırlar.Tavafa başlarlar.Üçüncü tavafta
çocuk ruhunu teslim eder.(Onlara göre ölür)
Başlarlar feryadı figana . Epey bir süre sonra
Bir nida duyarlar!
-Sizin niyetiniz buraya gelirken Allahın evini tavaf
etmekti.Oysa oğlunuz buraya Allahı görmek için
niyet etti. Ve de gördü.Onun hakikatını görüncede
seve seve ruhunu teslim etti.
Bakın göre göre . Görmeden olmaz.

NİYET GÜZEL AKİBETTE GÜZEL.
 

PortakaL

๑ஐ๑нαticє кüвяα๑ஐ๑
Katılım
13 Ocak 2007
Mesajlar
600
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Konuyla pek alakasi yok ama Hz Rabia ile Hasan'il Basri arasinda gecen menkibelere bir tanede biz eklemek istedik.

Hasanil Basri ile Rabiyetul Adevyye Firat Nehri kenarinda karsilasirlar. Hasanil Basri kerametini gostermek icin seccadesini nehrin uzerine serip karsi tarafa gecer. Rabiyetul Adeviyyenin kendisinden once gectigini gorunce sen ne ile gectin demekten kendini alamaz. Rabiyetul Adeviyye:
Hasan, Hsan senin yaptigini baliklar yapiyor benim yaptigimi kuslar yapiyor. Allah(CC) rizasi icin kac adam yetistirdik sen ondan haber ver buyurur.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Konuyla pek alakasi yok ama

Sevgili kardeşim ; Konuyla o kadar alakası varki bilemezsin.
Sizin bu yaklaşımınız.Bizi çok memnun ediyor. En azından,
sizlerle bir şeyleri paylaşabilmenin hazzını duyuyoruz.
Sizlerinde bizim samimiyetimize inandığınız için
Bunları bizlerle paylaştığınızın delilidir.
Zaten bütün amaç ,birbirimizi tanımak, birbirimizle
paylaşmak değilmi.

Amacımız Hep daha iyiye, hep daha güzele ulaşmaksa.
Bu yolculukta birbirimie inanmamız.Bir birimize
güvenmemiz.Birbirimizi anlamamız gerekir.
İnşaallah tüm kardeşlerimizdede , birbirimize
karşı bu inanç , bu sevgi oluşur. Çünkü biz
Mümin'lik yolunda olanlarız.Hiç bir kardeşimizi
bırakamayız. Eğer bir yere gidilicekse , hep beraber
el ele , gönül gönüle olacağız.
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Hz.Ali Keremallahu veçhe'nin bir kölesi vardır.
İsmi KAMBER.
Hz Ali , bir gün eve gelir gelmez, Kamber'i çağırır.
Müjde ya Kamber ,Peygamber efendimiz bugün
köleliği kaldırdı.Artık hürsün,İstediğin yere
gidebilirsin. Kamber ,birden Ali efendimizin
ayaklarına sarılır. Beni bırakma Ya Ali
Eğer sen beni bir bırakırsan,işte o zaman ben
köle olurum.Ben senin yanında zaten hürüm.

İşte böyle bir kölenin kölesi olmak bile şereftir.

Anlayana HU HU HU
Anlamayana HÖ HÖ HÖ
 

selam

Profesör
Katılım
26 Şub 2007
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
94
Puanları
0
Öncelikle şunu belirteyim.Bizler İmamı azam'ın
Mezhebindeniz. Bu zat din hususunda gerçekleri
o kadar çok araştırmıştır. Elliye yakın Hac'ca
gitmiş olup,hac farizasının bir defa olduğunu bildiği
halde,diğer gidişlerinin başlıca sebebi,dinimizi daha
iyi öğrenmektir. Çünkü büyük imamlar her sene hac'de
bir araya gelirler.Birbirleriyle buluşur dinimiz hakkındaki
gerçekleri paylaşırlarmış.
Bir gün İmam'ı Caferi Sadık efendininde,çok derin bir
ilme sahip olduğunu ve Ehlibeyt'ten geldiğini öğrenmiş,
Gidip ordanda dinimize ait hakikatları öğrenmek istemiş.
Tabi çok meşakkatli bir yolculuktan sonra ,nihayet Cafer'i
Sadık'ın bulunduğu yere gelmiş. Bakmış bir kaç çocuk
cilli oynuyor. Yanlarına gitmiş, İmamı Cafer'i Sadık'ı
tanırmısınız diye sormuş.Oyun oynayan çocuklardan
biri, Amca İmamı bilmem ,Sadık'ı bilmem ama bana
Cafer diyorlar. İmamı Azam bakmış, Peki başka biri
yokmu, demiş. Cafer'i Sadık ; Bu isimde başka biri
yok. Deyince Yahu ben bundan ne öğrenebilirimki
diye düşünürken .Cafer'i Sadık derki. Amca ben ufakım
Seninle bir oyun oynayalım.Sen bu gördüğün koca
kainatta bir yere saklan.Ama bana söyleme . Ben
senin nereye saklandığını bulayım.Sonra sen beni
bulursun der. İmamı azam bu oyuna katılır.
Çölü geçerken bir öküz boynuzu gelir aklına.
Dur şu boynuzun içine gireyim ,üzerinede güzelce
bir balmumu süreyim ki, beni bulamasın der.
Sonra Cafer'i Sadık'a derki ; Saklandım hadi bul.
-Amca bu kainatta saklanacak hiç bir yer bulamadında.
Gidip öküz bynuzunun içinemi girdin.Birde üzerine
balmumu sürmüşsün deyince. İmamı Azam şaşırır.
Fakat altta kalmakda istemez. Hadi sen saklan bakalım
der. Cafer'i Sadık derki,Amca sen geldiğin zaman zaten
ben saklandım.Hadi bul beni der. İmamı azam başlar
aklına gelen yerleri saymaya. Oraya yok, buraya yok.
En son bulamayacğını anlar .Söyle bakalım nereye
saklandın.
-Sevgili Numan , Ben senin göz bebeklerine saklandım.
Deyince İmamı Azam Öyle bir ALLAH derki. Heryer
çınlar ve sana biat ediyorum efendim der.

Bakın birbirnizin göz bebeklerinde kim var.
Her kim ne görürse görsün, gördğü kendisidir.
 
Üst