Tahsin EMİN
Kıdemli Üye
- Katılım
- 7 Şub 2012
- Mesajlar
- 11,757
- Tepkime puanı
- 490
- Puanları
- 83
Demokrasinin kendi hukuku ve değerleri ekseninde bir sistem olduğunu ifade etmiştik. Böyle bir sistemin ön yargı ekseninde düşmanı da değiliz dostu da değiliz. Çünkü biz müslümanlar olarak değerlerimiz bellidir, bunlar da, Kur'an, Sünnet ve İslam Fıkhı'dır. İfade ettiğimiz bu üç değerin değerleriyle demokrasinin değerleri, hukuki yaptırımları örtüşürse o zaman demokrasi de bizim dostumuzdur diyeceğim ama bir müslüman olarak neden böyle bir kelime ile içerisinde bulunduğum hali anlatan olayım ya da tanımlayan olayım, ismim benim müslümansa, ki müslüman o zaman ismime has olarak kendi bulunduğum yönetimi ya da sistemi, İslam Sistemi, İslam Devleti şeklinde neden tanımlamayayım..? Bu tanımlama benim imanıma ve ismime daha mutabık değil midir..?
Ama nereden bakarsak bakalım son tahlilde demokrasi ile islam'ı aynı sistemler olarak ifade etmek asla mümkün değildir. Çünkü, demokrasi, kendi değerlerini oluşturmada, hukuki alt yapısını şekillendirmede ve idare ve yönetiminin nasıl olacağını belirlemede İslam'a ve O'nun değerlerine asla başvurmaz. Demokrasi asla İslam'a müracaat eden olmaz. Aslında bu hususta bendeniz demokrasiden yanayım ve onu tebrik ederim. Çünkü, demokrasi bütün bu ifade ettiklerimizde İslam'a danışacaksa onun ismi neden demokrasi olsun ki..? Anlamı var mı..? İşte bütün bunlardan mütevellit demokrasi İslam'a danışan değildir.
Demokrasiyi geçtik, demokrasiyi savunanlar İslam'ı refarans alıp, İslam'la demokrasinin caddesini, sokağını, mahallesini, hukukunu, mahkemelerini ve değerlerini şekillendirirler mi..? Onlar da asla buna yanaşan olmazlar asla..!!! Çünkü, demokrasiden yanadır onlar dolayısıyla demokrasinin değerlerine göre bu alanları şekillendirmenin gayreti içerisinde olacaklardır demokrasiyi savunanlar... Aksi sözkonusu olsaydı, onlar da şunu diyeceklerdi: "Madem her şeyi İslam'dan aldık bunun adı demokrasi olmaz ki..!"
Zaten icraat da böyle olmuştur.
Şeyh Said 60 arkadaşı ile birlikte urganda sallandırılmıştır. Nedeni çok basittir. Şeyh Said ve 60 arkadaşı İslam'ı refarans almak istemişlerdir. Demokrasi de onlara: "Hey! Uzak durun ondan size asla bunu müsade etmeyiz, toptan asılacaksınız..."
Dolayısıyla İslam'ı isteyenler "aklı" "vahy"e tabi kılarken; demokrasiyi isteyenler ise "akl"ı gene "akl"a daha çok da "Batı'nın aklı"na havi kılmışlardır.
Buradan şuraya geldik:
Nasıl İslam ve demokrasi birbirinden fersah fersah uzaksa,
Demokratla müslüman da birbirinden o denli uzaktır... Anladık mı inceliği...?
Eğer Allah'ın Rasülü arkadaşlarıyla istişare etmişse, bunların içerisinde demokrat(!!!) sahabiler yoktu, demokrasi isteyen sahabiler yoktu, sosyalist, kominist, ateist sahabiler (HAŞA) yoktu...
Hepsi, İslam'a boyun eğen ve İslam'ı hayata hakim kılmak isteyen Sahabeler'di...
Şu bir kısım müslümanların düştüğü acziyete bakar mısınız..? Bu bilgiden dahi yoksunlar...
NOT
Demokrasinin başına müslümanlar gelse durum değişir mi..? Bir kısım güzellikler olur lakin o da demokrasinin izin verdiği kadardır. Demokrasi son tahlilde kendisini yönetene şunu demez: "Sen geldin yönetime beni tamamen değiştir...!" Eğer, yönetici buna adım atarsa demokrasi onunla savaşır ve onu yönetimden lağveder. Bu kadar basit...
Ama nereden bakarsak bakalım son tahlilde demokrasi ile islam'ı aynı sistemler olarak ifade etmek asla mümkün değildir. Çünkü, demokrasi, kendi değerlerini oluşturmada, hukuki alt yapısını şekillendirmede ve idare ve yönetiminin nasıl olacağını belirlemede İslam'a ve O'nun değerlerine asla başvurmaz. Demokrasi asla İslam'a müracaat eden olmaz. Aslında bu hususta bendeniz demokrasiden yanayım ve onu tebrik ederim. Çünkü, demokrasi bütün bu ifade ettiklerimizde İslam'a danışacaksa onun ismi neden demokrasi olsun ki..? Anlamı var mı..? İşte bütün bunlardan mütevellit demokrasi İslam'a danışan değildir.
Demokrasiyi geçtik, demokrasiyi savunanlar İslam'ı refarans alıp, İslam'la demokrasinin caddesini, sokağını, mahallesini, hukukunu, mahkemelerini ve değerlerini şekillendirirler mi..? Onlar da asla buna yanaşan olmazlar asla..!!! Çünkü, demokrasiden yanadır onlar dolayısıyla demokrasinin değerlerine göre bu alanları şekillendirmenin gayreti içerisinde olacaklardır demokrasiyi savunanlar... Aksi sözkonusu olsaydı, onlar da şunu diyeceklerdi: "Madem her şeyi İslam'dan aldık bunun adı demokrasi olmaz ki..!"
Zaten icraat da böyle olmuştur.
Şeyh Said 60 arkadaşı ile birlikte urganda sallandırılmıştır. Nedeni çok basittir. Şeyh Said ve 60 arkadaşı İslam'ı refarans almak istemişlerdir. Demokrasi de onlara: "Hey! Uzak durun ondan size asla bunu müsade etmeyiz, toptan asılacaksınız..."
Dolayısıyla İslam'ı isteyenler "aklı" "vahy"e tabi kılarken; demokrasiyi isteyenler ise "akl"ı gene "akl"a daha çok da "Batı'nın aklı"na havi kılmışlardır.
Buradan şuraya geldik:
Nasıl İslam ve demokrasi birbirinden fersah fersah uzaksa,
Demokratla müslüman da birbirinden o denli uzaktır... Anladık mı inceliği...?
Eğer Allah'ın Rasülü arkadaşlarıyla istişare etmişse, bunların içerisinde demokrat(!!!) sahabiler yoktu, demokrasi isteyen sahabiler yoktu, sosyalist, kominist, ateist sahabiler (HAŞA) yoktu...
Hepsi, İslam'a boyun eğen ve İslam'ı hayata hakim kılmak isteyen Sahabeler'di...
Şu bir kısım müslümanların düştüğü acziyete bakar mısınız..? Bu bilgiden dahi yoksunlar...
NOT
Demokrasinin başına müslümanlar gelse durum değişir mi..? Bir kısım güzellikler olur lakin o da demokrasinin izin verdiği kadardır. Demokrasi son tahlilde kendisini yönetene şunu demez: "Sen geldin yönetime beni tamamen değiştir...!" Eğer, yönetici buna adım atarsa demokrasi onunla savaşır ve onu yönetimden lağveder. Bu kadar basit...