Demokrasİ Nedİr?

muvahhid

Üye
Katılım
18 Haz 2006
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ŞİMDİDE DEMOKRASİNİN NE OLDUĞUNA BAKALIM VE KARAR VERELİM

Demokrasi, bilindiği gibi batı kültürünün ürünü olan bir sistemdir. Batı medeniyetinin en önemli özelliği, insanın kendini ilahlaştırarak, Allah'a başkaldırması, nefse, hevâya ve şeytana tâbi olmasıdır. Demokrasi anlayışında da bu özelliği görürüz: Yüce Allah'ın nizamını kabul etmeyip, yönetimde insanların hüküm koyması ve Allah'ın indirdiğini bırakıp kendi hükümleriyle kendilerini yönetmek istemeleridir. Bunu demokratların ifadeleriyle (daha doğrusu, hal dilleriyle) söyleyecek olursak: "Sen kim oluyorsun ey Tanrı! Biz kendi hayatımızı kendimiz düzenleyebiliriz. Hayatımızı düzenlemek için yöntemler buluyor ve uyguluyoruz" demekteler; dilleriyle veya tavırlarıyla. -Basite indirgeyecek olursak- demokratik söylemin içeriği ve anlamı işte budur. "Hevâsını ilâh edinen kimseyi gördün mü? Onun koruyucusu (bekçisi, vekili) sen mi olacaksın?" (25/Furkan, 43) İster "hümanizm" adıyla, ister "demokrasi" ideolojisiyle, Batının anlayışı, insanı Tanrı yerine koymaktır; insanı, yani kendi hevâsını tanrılaştırmak. Batıda düşünce, inanış, ideoloji ve sistemlerin hepsi hakkında bu yargı geçerlidir; bu hüküm, ortak bir değerlendirmedir. Batı uygarlığının karşısında İslâmî dâvet vardır. İslâmî mesaj, Allah'a başkaldırı yerine ibâdeti öngörür. Fakat birilerine de başkaldırmayı emreder. Bu da nefsi, hevâyı ve şeytanı kapsamına alan "tâğut"a başkaldırmaktır. "De ki: Şüphesiz ki bu, benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyun. Diğer yollara uymayın. Sonra o yollar sizleri O'nun yolundan ayırıp darmadağın eder. İşte sakınasınız diye Allah size bunları emretti." (6/En'âm, 153) Âyet-i kerime, gerçekten müslümanın hayatını, herhangi bir gedik bırakmaksızın tamamıyla Allah'a tahsis etmiştir. İşte Allah'a teslimiyet bu demektir. Ölüm ile noktalanıncaya kadar, hayatımızın tümünü, inanç ve kanaatlerimizden başlayarak tüm eylemlerimizi Allah için, Allah'a teslimiyet sûretiyle ortaya koyacağız. İslâm budur; böyle bir teslimiyettir. Bütün siyasî sistemlerin, ideolojilerin olduğu gibi, demokrasinin de can alıcı noktası; hâkimiyet/egemenlik meselesidir. Yukarıda da belirtildiği gibi, hâkimiyet, daha ilerisi düşünülemeyen, siyasal bir güç ve etkinliği ifade eder. Yani siyasal güç ve etkinliğin, iktidar ve muktedir oluşun en ileri derecesini ifade eder. Bu en üstün kabul edilen otorite, kanunları yapar. Yöneticiler ona göre belirlenir. Yönetimin nasıl olacağını ve bu esasların ayrıntılarını o belirler. Hâkimiyet anlayışı itibarıyla İslâm bir tarafta, diğer bütün sistemler bir taraftadır. İslâm, hâkimiyeti mutlak olarak sadece Allah'ta kabul eder; Allah'ın hakkı olarak bilir. Bunun dışındaki diğer bütün sistemler, hâkimiyeti kimde görüyorlarsa ona göre isim alırlar. Demokrasi, hâkimiyetin halkın elinde olmasının adıdır. Krallık, hâkimiyetin kralın elinde olmasıdır. Teokrasi, hâkimiyetin Allah adına konuştuğunu iddia eden din adamı sınıfının ya da kendini ilâh yerine koyanların elinde olmasıdır. Buna benzer diğer bütün sistemler de böyledir. Yani siyasî sistemler, hâkimiyeti elinde bulunduranlara göre tanımlanır ve ona göre isimlerini alırlar. Yalnız İslâm, hâkimiyeti Allah'ta görür, hâkimiyeti Allah'ın bir hakkı olarak kabul eder. Bunun dışındaki diğer bütün beşerî sistemlerin (dinlerin) özelliği ise, hâkimiyeti Allah'ta görmeyip insanda görmeleridir. Hâkimiyeti insanda görmek gibi ortak bir paydaya sahip olduktan sonra, bu insanların "kim veya kimler?" sorusuna verdikleri farklı cevaplara göre isim alsalar da, müslümana göre bütün bunlar tâğutî ideoloji ve şeytanî düzenlerdir. Hâkimiyet noktasında demokraside yetki; halkın veya milletindir. Yani, toplumun geneli, egemenliğe sahip kabul edilir. Hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar, fertler birbirlerine eşit olduklarına göre de, her bir şahıs, o hâkimiyetin bir birimine, bir parçasına sahiptir. Yani 70 milyonluk bir ülkede hâkimiyet, 70 milyon eşit parçaya bölünmüş demektir. Bunun Kur'ânî ifadesi 70 milyon ilâh kabul ediliyor, demektir. Herkes hâkimiyetin eşit bir parçasına sahip olduğundan, zamanı gelince hâkimiyet parçalarının sahipleri oylarını bir tarafta toplar ve ittifakın mümkün olmadığı halde, çoğunluğu teşkil eden parçaların toplamı doğrultusunda icraatlar yapılır, kararlar alınır. Bu noktada hâkimiyetin kullanılması gündeme gelir. Demokrasi, çok tanrıcı Grek kültürüne dayalı, ondan kaynaklanan bir sistemdir. Yani, irticânın esasıdır. Şu irticâya karşı dayatılmak istenen demokrasi, asıl irticânın kendisidir; asıl mürtecî de demokratlar. Çünkü onlar, kökü, tarihi itibarıyla eski Yunan'a kadar uzanan bir mürtecîlik yapıyorlar. Ondan da eski bir kökü var; şeytana kadar uzanan bir başkaldırıya kadar devam edip uzanıyor, kökleri oraya kadar varıyor, Allah'a başkaldırı ve şeytana itaat olan bir siyasî sisteme tâbi oluyorlar demokrat mürtecîler.Demokrasi, halkın çoğunluğunun hâkimiyeti diye ifade edilse bile, bu iddianın kandırmacadan ibâret olduğu uygulamalardan anlaşılmaktadır. Demokrasilerde çoğunluğun ittifakı bile yoktur. Demokrasi ile yönetilen bir rejimde yaşayan insanların çoğun-luğunun sözü nerede ve nasıl geçerli oluyor? Parti aritmetikleri içinde, % 25-30 oy alan her parti iktidar olur. Nerede çoğunluk? % 70-75 muhâlefette kaldı. Yani, demokraside demokrasi yoktur. Demokrasiler, kendi mantıkları açısından bile sağlıklı bir hâkimiyetin kullanılma yöntemini dahi icat etmekten âcizdirler. Şimdiye kadar Batıda ve coğrafyamızda birçok seçim sistemi uygulanmıştır. Ancak, bunların hiçbirisinin asgarî düzeydeki çoğunluğun irâdesini iktidar olarak yansıtabilecek yeterlikte olduğu ileri sürülememektedir. Dolayısıyla demokrasi, uygulanması imkânsız bir tezdir, bir ütopyadır. Şimdiye kadar batı felsefelerinde ortaya çıkmış olan ütopyalardan bir ütopya. Fakat bu demokratik sihirbazlar, medya ve diğer imkânlar (bilim adamları, eğitim kurumları ve düşünürler) vâsıtasıyla, demokrasinin ütopya olma özelliğini insanların gözlerinden saklıyorlar. İnsanların bunu görmelerine mümkün mertebe imkân ve fırsat tanımamaya çalışıyorlar. Gerçeğin görülmesine sebep olacak herhangi bir şey olduğu zaman, birtakım oyalamalar icat edilerek insanlar onlarla meşgul edilir ve gerçeğe nüfuz etmeleri böylelikle önlenmiş olur. Kanaatleri samimi olarak kabul görmeyen azınlık ise demokraside her zaman bir küskünler kitlesi meydana getirilir. Dolayısıyla yapılan uygulamalara bu muhâlefettekiler hiçbir zaman katılmazlar.Bu eleştirilerimiz, demokrasinin kendi mantığı ile demokrasiye bir reddiyedir. Görülüyor ki demokrasi, hiçbir zaman için demokrasiyi savunanların ileri sürdükleri gibi, insanlığın en ideal sistemi, ya da en az yanlışı olan sistemi olamaz. Churchil'e atfedilen bir söz vardır. "Demokrasi, dünyadaki en güzel ikinci sistemdir." Sormuşlar; "demokrasiyi neden ikinciliğe indirdin?" diye. "Birincisi yok ki!" diye cevap vermiş. Gerçek öyle değil; demokrasi öyle ikinci, üçüncü sıradaki bir düzen filân değil; bir curcunadan ibârettir. Eflâtun'un tâbiriyle; "demokrasi, şarlatanlar düzenidir." Demokrasinin babası sayılan Jan Jack Rousseau da benzer bir şey diyor: Demokrasiyi uzun uzun anlattıktan sonra; "Emil" adlı kitabında "doğrusunu söylemek lâzımsa" diyor, "insanlar kendi kendilerine kanun yapamazlar. Bize kanunlar verecek ilâh lâzım."İnsan hayatı çok yönlü ve çok boyutludur. Bütün bu yönleri ve boyutları ile insan hayatını tamamıyla kuşatmış hiçbir beşerî sistem yoktur. İnsan hayatını bütünüyle kuşatmak iddiasında olan beşerî hiçbir ideoloji ve dünya görüşü de ortaya çıkmamıştır. Sadece İslâm, insan hayatını bütün yönleriyle ve boyutlarıyla kuşatmayı hedeflemiş ve gerçekten kuşatmış kâmil bir din hüviyetine sahiptir. Sadece İslâm, inanç, davranış, sosyal ve siyasal düzen, ahlâk, dünya görüşü ve âhiret anlayışı, düşünce ve yaşama biçimi, insanın kendisiyle, çevresi ve Rabbiyle tüm ilişkilerini tanzim eder. Tüm bu alanlarla ilgili kuşatıcı hükümler koyar. Bütün beşerî ideolojiler, tüm ahlâk görüşleri, sosyal ve siyasal insanî görüşler, hangisi olursa olsun, İslâm'ın bakışına göre esas itibarıyla birer dindir. Fakat bu dinlerin hiç birisi insanın hayatını bütün boyutlarıyla kuşatmak iddiasında olmadığı için bazen müşterek birkaç beşerî ideoloji veya beşerî din bir araya gelir ve insan hayatını kuşatmaya çalışırlar. Beşerî sistemlerin herhangi birisini bir yerde kabul ettiğiniz zaman, siz sadece o kadarıyla hayatınızın tamamını tanzim edemezsiniz.Hayatınızın diğer açıklarını, diğer yönlerini de uygun göreceğiniz veya kabul ettiğiniz o sistemle uyuşabilecek başkalarıyla doldurursunuz. Bütün beşerî sistemlerin en büyük ortak paydası ise, laikliktir. Siyasî hayatınıza demokrasiyi getirip hâkim kıldığınız takdirde, hukukunuz ne olacak? Ahlâkınız, iktisadî ilişkileriniz ne olacak? İşte bu noktada, demokrasi bütün bunları "hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" diyerek millet ve milletin yetkili gördüğü kimseler yoluyla temsili sûretiyle, temsilî sisteme uygun olarak seçilen kimseler aracılığıyla bu sorunları çözmeye çalışır. Temsil yetkisine sahip bulunan kişi ve kurumlar, onların hukukunu belirler. Hukukun bünyesi içerisinde iktisadî ilişkileri ortaya koyar. Bunların sonucu olarak bir ahlâk anlayışı da oluşur. Toplumsal hayatın gerekli diğer bütün kurumları bu yapı ile uyumlu olarak ya da en azından çelişki arzetmeyecek şekilde ortaya çıkar. Bütün sistemler ilk ortaya konuldukları zaman, hangi çerçeve için konulmuş olurlarsa olsunlar, sadece orada kalmazlar; insan hayatının tamamını kapsarlar; en azında pratikte bu böyledir. Hiçbir beşerî sistem, kâmil olamaz ve insanlar, beşerî sistemlerde deneme yanılma yoluyla mesafe alabilirler. O bakımdan beşerî sistemler esas mâhiyetleri itibarıyla bir yaz boz tahtasıdırlar. Meselâ bunu, içinde yaşadığımız beşerî sistemin kanunlarında çok rahat bir şekilde görebiliriz.Demokrasi Oyunu: Demokrasi sâyesinde insan, ısırıldığı delikten bir değil; on kez ısırılır. Tahterevallidir demokrasi; partilerin biri iner, biri çıkar. Ama bu tahterevallinin üzerine binilip oturulan yerinde gıcırdayan tahta kalas değil; inleyen halk vardır. Hangi doktrin, rejim hâkimse, onun koyduğu kurallar işlemekte, hâkim gücün çarkının işlemesi için halkın desteğine ihtiyaç duyulduğundan, senaryosu önceden yazılmış oyunda, halka sadece figüran roller verilmektedir. Halkın seçmek mecbûriyetinde olduğu düzenin memurları, isteseler bile hâkim gücün/derin devletin sistemini değiştirme hakkına sahip olmadıklarından, halkı temsilen seçilenlere düşen iş, mevcut sistemin çarkının başında durmaktan öteye gitmez. Bu olayda halka düşen ise, düzenin bazı yerlerine idareciler tâyin ederek onların suçuna ortak olmaktır.Demokrasi bir yönetim biçimidir; yönetimleri belirleme biçimi değil! Kendisi bir düzendir; başka düzenlere kapı değil! Davul tutanları seçme işidir; tokmakları değil! Egemen güçler tarafından kuralları belirlenmiş oyundur; oyun kurallarını belirleme işi değil! Demokrasi, kitabına uydurma rejimidir; Kitab'a uyma değil! Demokrasi ile disiplini esas alan rejimler arasındaki fark, önemsizdir. Totaliter rejimlerde kral veya general; "Ben böyle istiyorum!" der; Demokrasi ise, "sen böyle istiyorsun!" der. Din kurumlarının bağımsız olmadığı düzen nasıl demokrat olabilir? Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi teklif bile edilemez, halk kendi istediği sistemi seçemez, kurulu düzenin uygulayıcıları olarak kendi önlerine çıkarılan isimler arasında bir tercih yapmak, içinde kendine benzeyen bulamadığı için dayatılan adaylardan ehven-i şerri tercih etmeye çalışırsa, buna oyun denilmez mi? Halk idaresi diye, halkın inancına, yaşayış ve ahlâkına saldıran düzenin adıdır bu ülkede demokrasi. Başta Kemalizm ve onun ilkeleri olmak üzere, laiklik vb. tabuların bulunduğu düzen, nasıl halkın yönetimi olabilir? Demokrasilerde egemenlik kayıtsız şartsız paranındır, medyanındır, derin devletindir; ama halkın değildir. Halk, rüzgâr ne yönden esiyorsa onun gücüyle savrulan yaprak gibidir. Ulusal ve uluslararası istihbârât örgütleri, kartel ve holding patronları, siyonizm, ağalar, şeyhler, hizmet adı altında devlet rüşvetleri, reklâm, aldatmaya dayalı propaganda, seçim kanunu vb. adla seçim hile ve aldatmacaları, büyük partilerin devlet yardımı vb. yollarla avantajları... bütün bunların halkı yönlendirmediğini kim iddia edebilir? Öyleyse, gerçekten halk mı yönetiyor halkı? Demokrasi, monarşinin egemenliğine göz dikmiş, krallık veya padişahlığın yanlışları üzerine antitez olmuştur. Gerçi demokrasinin beşiği denilen yerlerde, Batıda kral ve kraliçeler hâlâ en üst yöneticilerdir; bu tezat bile değerlendirilmez. İngiltere, Belçika, Hollanda, Danimarka, Lüksemburg gibi ülkelerin başında hâlâ kral veya kraliçeler vardır. Padişahlığa alternatif olarak kabul edilen demokraside 550 tane padişah ve arkalarında sayısını kimsenin bilmediği gizli padişahlar bulunan bir anlayış mıdır halkın istediği yönetim? Câhiliyye dönemindeki müşrikler de demokrattı. Mekke'de de demokrasi vardı: İsteyen istediği putu serbestçe seçebiliyor, kimse karışmıyordu. Aynı özgürlük çağdaş câhiliyyede de vardır: Zulümlerden zulüm beğenebilir, tâğutlardan bir tâğut seçebilir insan, günümüzdeki çağdaş demokrasilerde. Hakkını yemeyelim: Tavuklara kümeslerini, bekçilerini ve kurtlarını seçme hakkı verir demokrasi. Hileli yollarla da olsa, halka gardiyanlarını seçme hakkı verir. Oysa İslâm'da halkın değil; Hakkın hükmü önemlidir. Halk Hakka kul olmalı, O'nun hükmüne teslim olmalıdır. Çünkü,"insanların çoğu bilmezler" (45/Câsiye, 26), "insanların çoğu şükretmezler" (40/Ğâfir, 59), "insanların çoğu nankördür" (25/Furkan, 50) ve "insanların çoğu mü'min değildir, iman etmezler" (40/Ğâfir, 59). O yüzden halkın çoğunluğuna uymak, dalâlettir/sapıklıktır. "Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka (söz de) söylemezler." (6/En'âm, 116) İnsanların çoğunun bilmediğini, şükretmediğini, akıllarını kullanmadığını, yoldan çıkmışlığını, günah ve haram peşinde koştuklarını, insanların mallarını haksız yere yediklerini, çokluğu ve çoğunluğu ile böbürlenip üstünlük tasladığını, bu yüzden mallarının ve evlatlarının çokluğu ile övündüklerini, daha çok ve daha zengin oldukları halde kendilerinden önce nice toplulukları yok edildiğini, bütün bunlardan ders almayan insanların yine pek çoğunun yoldan çıktığını Kur'an-ı Kerim, sayılamayacak kadar çoklukta ve ısrarla anlatmaktadır. Çoğunun akılsızlıklarından bahsedilen insanlar, Allah'ın hükümlerine itibar etmeyen, Rabb olarak sadece Allah'ı kabullenmek istemeyen kalabalıklardır. Sürüleştirilen, sömürülen, köleleştirilen yığınlardır. Çalışan kafalar, akl-ı selîm sahipleri, kendilerinin farkına varan kafalardır. Kendinin farkına varanlar, Allah'ın farkına varırlar; Allah ile kendileri arasındaki farkı farkederler. Hadlerini bilirler ve O'na ait olan, olması gereken hâkimiyeti kendi zimmetlerine geçirerek haksızlık edip ilâhlık taslamazlar. "Onların (İnsanların) çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan/gerçekten hiçbir şey ifade etmez." (10/Yûnus, 36) Haktan, hakikatten bir şeyin ifadesi olmayan zanna uyanlar, ister çoğunluk, ister azınlık olsun, gerçekten bir şeyin ifadesi olmayana uyduklarına göre akletmiyorlar demek değil midir? Kendi taraftarları ve ideologları bile, demokrasinin görmezlikten gelinemeyecek zaaflarından haberdardır: "İyi hükümetler arasında demokrasi en kötüsü, fakat kötülerin en iyisidir." (Aristoteles) Demokrasilerde mutlak doğru, çoğunluğun tespit ettiği (ya da öyle farzedilen) görüştür. Doğru, parmak sayısına göre belli olur. Halktır hakem, o ne demişse doğrudur. Serbest kılma veya yasaklama (helâl ve haram kılma) yetkisi, halkındır, seçilmişlerindir. Bunun uygulamada böyle olup olmadığı da, doğru olup olmadığı da tartışılmaz.Her yönüyle kendisine has bir muhtevâya sahip olan İslâm Dininin, esas gayesini teşkil eden "dini yalnızca Allah'a has kılma"yı gerçekleştirmek için, diğer bir ifade ile İslâm'ı hâkim kılmak için kendine has bir yol ve yordamının olacağı da açıkça bilinen hususlardandır. İslâm'ı hâkim kılmak için yapılacak her bir doğru eylem, hatta zihinsel faâliyetler bile birer sâlih ameldir. Yani bu maksatla yapılacak işlerimizin kabul edilebilmesi için, bir ameli, sâlih kılan özellikler şunlardır:1) Yapılacak amel ile birlikte sahih bir akîdenin bulunması, 2) Yapılacak amelin ihlâsla, yani yalnızca Allah'ın rızâsı gözetile-rek yapılması, 3) Bu amelin, şeriatin o amel için belirlemiş olduğu şekilde yapılması, yani Kitaba ve Sünnete uygun olması (ittibâ).Dolayısıyla İslâm'ı hâkim kılmak için izlenecek yolun, İslâm'ın kendi bünyesinden alınmış olması, yahut en azından İslâm'ın açıkça yasaklamış olduğu gâye ve maksatlara götüren bir yol olmaması gerekmektedir. Buna bağlı olarak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Demokrasi, esas itibarıyla, hâkimiyeti Allah'ın bir hakkı olarak kabul etmeyip bu hakkı kayıtsız şartsız olarak halkta ya da millette gören bir rejimin adıdır. Demokratik yöntemler de bu amacı gerçekleştirmek için ortaya konulmuş yollardır. Müslüman bir kimse, İslâm'ı egemen kılmak için çalışma ibâdetini îfa ederken, hiçbir yönüyle İslâm'la bağdaşmayan bu yöntemleri, İslâm'ı egemen kılmanın vâsıtası olarak kullanamaz. Kaldı ki, her bir sistemin yöntemi de ancak kendi tabiatına uygundur. Amaç ile yöntem arasındaki tabiat farlılıklarının varlığının sağlıklı birtakım sonuçlara ulaştıramayacağı da hem mantıkî bir gerçektir. Laiklik ise; en azından İslâm'ın devlet ve toplum hayatına dair hükümlerini red ve iptale dâvet ettiğinden, müslüman açısından kabul edilmesi imkânsız bir siyasal yaklaşımdır.Allah'ın indirdiği hükümleri ve öncelikle de Allah'ın hâkimiyetini (hangi çerçevede olursa olsun) reddetmek de, İslâm dışında bütün sistemlerin ortak yönünü teşkil eder. Dolayısıyla hâkimiyeti bütün kapsam ve boyutlarıyla Allah'ın hakkı olarak görmeyen bir sistem ve din de, müslüman tarafından reddedilmeye mahkûmdur. Allah'ın hüküm ve hâkimiyetini kısmen ya da tamamen reddeden sistemlerin, İslâm'a göre başka bir şekilde değerlendirilmeleri mümkün olmadığı gibi; müslümanın da bunları reddetmekten başka bir tavır takınacağını beklemek mümkün değildir. Müslümanlar Allah'ın Dini'ni gerçek mâhiyetiyle kavrayıp küllî ve cüz'î hiçbir alanda İslâm'dan başka herhangi bir sisteme ihtiyaç duymayıp yalnızca Rablerinin dini ile yetinerek, sadece o dinin gösterdiği doğrultuda, gösterdiği hedefe doğru ilerleyecek olurlarsa, hem kendi aralarındaki anlaşmazlıkları ıslah edip birbirleriyle ilişkilerini düzeltecek, hem de Rableriyle aralarını düzelterek O'nun rahmet ve inâyetine mazhar olacaklardır: "Uğrumuzda cihad edenleri, elbette Biz Onları, yollarımıza iletiriz. Muhakkak ki Allah, ihsân edenlerle beraberdir." (29/Ankebût, 69)

Evet bizler batıl bir ideolojilerin savunucusu olamayız bazı kimseler demokrasiyi cok yanlış değerlendiriyor demokrasi de 550tane padişah vardır ...saltanat devam ediyor!!!müslümanın yönetim şekli hilafettir o yoksa bile kafirlere buyuneğmez ve kendi emirini kendi secer kimse onu ilgilendirmez!demokrasi ve cumhuriyet islamla bağdaşmaz...bilmem kimin gencliği bizi hiç ilgilendirmez onlar neye taparsa tapsın biz Allah ın kullarıyız ona ibadet ederiz.kimsenin okuluna ihtiyacımız yok biz hepsini red ettik.Ben iktisatta ve daha batıl okulda okuyan kızları ve erkek leri anlamakta göclük cekiyorum .FAİZ EKONOMİSİ OKUMAK CAİZMİ NE İŞE YARAR HARAMDAN BAŞKA!!!!!!!!BORSADAMI YOKSA BANKADAMI CALIŞACAN..ADAM HUKUK OKUYOR NE İLE HÜKMEDECEN SEN İLAHMISIN HA ....
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
Sa.
Demokrasi: Allah ın ahkamının kaldırılıp yerine ecnebi adetin getirilmesinden dir ki
BİDAT dır....

Taraf olmak küfürdür

Selametle..
 
M

Murat Sâki

Guest
Aynen kesin ve net dini hükümlerin yerine beşeri hükümleri kabul etmektir islamveinsan'a katılıyorum yazıda çok güzel ama o kadarda uzun.
 

KURAN

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cvap Demokrasi Kur'an'da var mı dır?

ŞİMDİDE DEMOKRASİNİN NE OLDUĞUNA BAKALIM VE KARAR VERELİM

....demokrasi ve cumhuriyet islamla bağdaşmaz...

Acaba böyle mi?Yoksa bu sizin şahsi görüşünüz mü?
Kur'an'a göre Devlet,Cumhuriyet,Hükümet,Laiklik ve Demokrasi
Kur'an'ı Kerim bunlar hakkında ne diyor?

1-Devlet,Cumhuriyet,Hükümet:
İnsanlar,yaratılışlarından itibaren aileler,mahalleler,köyler,kasabalar,şehirler ve memleketler halinde yaşarlar.
Her toplumun bir başkanı bulunur.Bu başkanların en önemlileri peygamberlerdir.
Peygamberler Allah tarafından seçilir.İnsanların bunda bir yetkisi yoktur.
Peygamber olmayan başkanlar,iki şekilde olur:
Biri kendi gücü ve kuvvetiyle başa geçer;insanları kendi görüşüne göre idare eder.
Kur'an buna cebbar ve zalim ismini verir.
Diğer bir şekilde,insanlar tarafından seçilir.
Allah'ın ve Kur'an'ın isteği budur.İşte buda "Cumhuriyettir."Buna cumhuriyet hükümeti denir.Al-i İmransuresi ayet 159"Dünya işlerinde onlara danış."
2-Devlet ve hükümet Başkanlarına itaat Farzdır.
Bu konuda Kur'an da çok ayetler vardır.Nisa suresi,Ayet 59;A'raf suresi, ayet 56;Enfal suresi,ayet 25.
Devlet ve hükümet başkanları hakkında ayrılığa düşülür de tartışma konusu olursa,bu nasıl çözümlenir?Kur'an buna ne diyor?
"Eğer bir şeyde çekişirseniz onun hallini Allah'ın kitabına ve peygamberin sözüne bırakın."Nisa suresi ayet 59.
Eğer devlet ve hükümet başkanları Allah'ın ve peygamberin emirlerini yasaklar,yasaklarınıda emrader ve bunda zor kullanırsa bunu bekliyerek,Allah'ın düzeltmesine bırakmaktır.Ali İmran suresi ayet 26:
Çünkü,göklerin ve yerin işlerini düzenlen Allah'tır.O dilemeyince siz dileyemezsiniz.Aksini yaparsanız asi olursunuz.Ra'd suresi 11.ayet.

3- Laiklik nedir?
Laiklik dinsizlik değildir. Dinin ve kur'anın hakikatıdır.
Hz.peygamber'in(sas)de uygulamasıdır.Laikliğin amacı;dinde ibadet bölümü ile muamelat bölümünü birbirinden ayırmaktır.
Bu zaten Kur'an da ayrı olduğu gibi,Hz. peygamberin hadislerinde ve İslam fıkhi kitaplarında da ayrıdır.
İbadetlerin,namazın,orucun,haccın,zekatın yapma şekilleri,cezaları,kazaları,kefaretleri,mükafatları Allah tarafından açıklanmış.Bunda devletin bir yetkisi kalmamış.
Laik devletim, ben bunları istediğim şekilde ezerim,bozarım dememiş.Peygambere emrolunan şekliyle devam etmiş ve etmekte.
Kur'an da haram sayılan hırsızlık,zina,adam öldürme,dövme,sövme vb.şeylerin yapılmasını emretmemiş vebunları yapanlara ceza vermiş ve vermekte.Dinsizlik bunun neresin de?
Laikliğin dinsizlik olduğu hakkında Kur'an da bir ayet yoktur.
Laikliğin doğruluğu hakkında Kur'an da bir çok ayet vardır.Bunları demokrasi bölümünde yazacam İnşaallah.
Devlet,ibadet ve ilim yönünden şimdiye kadar islam tarihinde hiç görülmemiş bir fedakarlık yapmaktadır.Yurdun en ufak toplum yerlerinde kadrolu imam çalıştırır.Ezan-ı Muhammediye dağı-taşı inletir.
Kur'an kursu,İmam Hatip Liseleri,İlahiyat Fakülteleri açar.
Burada çalışan imam ve öğertmenlere devlet bütçesinden maaş verir.Bundan iyisi daha ne olabilir?
Devlet,iman etmeyeni imana gel diye ceza mı verecek?Namaz kılmayana ceza mı verecek?Zorla ibadet mi yaptıracak?Allah böyle mi emrediyor?Hz.Peygamber böyle mi yaptı?Münafıkları Hz.Peygamber cezalandırdı mı?
4-Demokrasi Nedir?

Demokrasi laikliğin özüdür.Tarikat şeriatin özü olduğu gibi.
Şimdi Laiklik ve Demokrasi ile ilgili ayetleri yazayım:
Yunus suresi ayet 99-100.
"Ey Peygamber,Rabbin dileseydi,yer yüzünde bulunanların hepsi inanırdı.Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz."
Nahl suresi, 93.ayet.
"Allah dileseydi,sizi tek bir ümmet yapardı.Ama,O,istediğini saptırır,istediğini doğru yola eriştiri."
Yusuf suresi ,ayet 103.
"Ey Peygamber,sen ne kadar yürekten istersen iste,insanların çoğu inanmazlar."
En'am suresi ,ayet 106-107.
"Allah'tan sana vahyolunana uy,puta tapanlardan yüz çevir.Allah dileseydi,puta tapmazlardı.Seni onlara koruyucu yapmadık.Onların vekilide değilsin."
En'am suresi,ayet 159.
"Ey Peygamber,Fırka fırka olup dinlerini parçalayanlarla senin hiç bir ilişkin olamaz.Onların işi Allah'a kalmıştır,yaptıklarını onlara sonra bildirecektir."
Hud suresi, ayet 11118-119.
"Eğer Rabbin dileseydi insanları tek bir ümmet kılardı.Fakat Rabbinin merhamet ettikleri bir yana,hala ayrılıktadırlar.Esasen onları bunun için yaratmıştır.Rabbinin'And olsun ki,cehennemi hep insan ve cinle dolduracağım."sözü yerine gelmiştir."
Ğaşiye suresi,ayet 21-22.
"Ey Peygamber,Sen öğüt ver. Esasen Sen sadece bir öğütçüsün.Sen,onlara zor kullanacak değilsin."
5-Cumhuriyet,Laiklikve Demokrasi Konularında Hz.Peygamber'in ve Halifelerin Tutu mu ne idi?
Hz.Peygamber,vahiy ile hükmederdi.Vahiy alamadığı zamanlarda ve ekonomik işlerde ashabı ile müşavere ederdi.
Çünkü müşavere ile emrolunmuştu.Peygamberden sonra Ebu Bekir,Ömer,Osman ve Ali seçimle başkanlığa gelmişlerdir.İşte bu"CUMHURİYET"tir.
Halifeler Kur'an da,hadiste bulamadıkları ahkamı,kendi görüşlerine göre yargılarlardı.
İbadetlere gelince,sahabeler Hz.Peygamber'den gördükleri gibi şekilde hareket ederlerdi.
Görüşleri birbirine uymazdı.Bu görüşler;mezhep ayrılıklarına da sebep oldu.
İbadette olsun,ahkamda olsun bu ayrılıklar günümüze kadar gelmiştir.Laikliğinde temeli burada dır.
Demokrasi ise Peygamber'in de Halifelerinde ana prensibiydi.
Halifelerden sonraki islam devletlerinde demokrasi yozlaştı.
Demokraside devlete düşen görevlerde var tabi ki. ama şu an çok yoruldum.gerek duyarsanız sonra yazarım.
Arkadaşlar Kur'anı kendi düşüncelerimize göre değil,kendi düşüncelerimizi Kur'an a göre uyduralım ve imanımızı böyle olgunlaştıralım.Kur'anı ço iyi bilen alimlerden öğrenelim veuygulayalım.Nefs-i emmare ile Kur'an-ı yorumlamayalım.Yoksa Kur'an bizew etmez hidayeti.Bu alimleri bulalım.Yoksa Kur'an bir ışıktır.Karanlıkları aydınlatır.Hangi karanlık olursa olsun.Çünkü gelmiş,geçmiş ve gelecekte ne varsa Kur'an'ın içinde.
Sizin bu düşünce ve yorumlarınıza katıldığımızı farz edelim.Cihad diyorsun ama kime karşı cihad ediyorsun?Kendi halkına mı?Ya sen müslüman benim derken,karşında öldürdüklerinde müslümanlar varsa?Bunun hesabını nasıl verecen.Sen bilmez misin suçsuz yere bir müslümanı öldürmek"bütün insanları öldürmek"kadar günah.Yada böyle bir davranışa girerse halk burada fit ne çıkmaz mı?Fitne adam öldürmekten daha günah değil mi?
Hani ozaman senin Kur'an'dan aldığın hidayet, ışık?
Ey yüce Rabbim!
Salat-ü selâm olsun
Rasulüne,etba'ına,
Kusurlarımızı bağışla,
Merhamet eyle bize,
Hidayet ver okurlarına,
Döndür onları kendi yoluna.

Düşmanlarımıza karşı
Muzaffer kıl bizi,
Sonsuza kadar koru,
Devletimizi,Cumhuriyetimizi.
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
cevap

:wallbash[1]: eliniz deymişken birde şeriatı yazsanız da hep beraber gülsek nasıl olur
esselamu ala manittebeal hüda
 

KURAN

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ebumusab'a cevap,Yazim arkadaş,Sende sizde gülün."Din Nasıl tamam Olur"

:ph34r:
:wallbash[1]: eliniz deymişken birde şeriatı yazsanız da hep beraber gülsek nasıl olur
esselamu ala manittebeal hüda

DİN NASIL TAMAM OLUR


Din Allah'a gidilecek çok çetin bir yoldur.
Bu yolda yürüyenler ancak Allah'a kuldur.
Çoktur dinde gözetilecek hak-hukuk,
Bunu yapmayanlara denir MAHLUK.

Dinlerin ulusudur bu dini İslâm.
Gayrileri makbul değildir vesselam.
Yaratanına kavuşmak isteyen insanlar,
İslâm dininden başkasını bıraksınlar.

Geçmiş peygamberlerin dinine gerekir iman,
Bunların hükmünü bozmuştur Kur'an.
Allah yoluna girmek isteyen insanlar,
Hz.Kur'an'ın hükmüne uysunlar.

Bütün hallerini uydurmayan Kur'an'a,
Boşuna çabalamasın kavuşamaz Allah'a.
Din çok ağır bir yüktür kolay değil taşımak,
Göklere,yere arz etmişti Cenab-ı Hak.

Onlar taşıyamayacaklarını ettiler beyan,
Sonunu düşünmeden kabul etti gafil insan.
Dinlerin programını insanlara bildirdi Sultan.
İslam dininin yasasıdır Hazreti Kur'an.

Kur'an-ı kerim bildirir din yolunu.
Allah kendine ulaştırmak ister kulunu.
İnsanların bu yolda ilerlemesi çok farklı olur.
Düşünen insanlar bu farkı hemen bulur.

Düşüncesiz insanlara açıklamak gerek.
Bunların haline dayanamaz yürek.
Kur'an da buluruz islâm'ın beş şartını.
Noksanı olanlar çekecektir Allah'ın azabını.

Noksanı olmayanlar azaptan kurtulur.
Dinin dörtte birini tamamlamış olur.
Bunlar umumi emirlerdir her mümine
Cezaya müstehak olur getirmeyen yerine.

Kur'an'da vardır özel emirler,
Bunu kendine mal etmez gafiller,
Özel emirlere hakkıyle uyanlar
Dinin ancak yarısını tamamlar.

Emir değil tavsiye ayetleri vardır Kur'an'da
Bunlara uymak kabiliyeti yoktur her insanda
Allah'ın tavsiyelerine sarfeden gücünü
Tamamlamış olur dinin dörtte üçünü.

Kendi kudretini beyan etmiştir yüce Sultan.
Kul olmalıdır yaratanına hayran.
Sen yoksun ben varım diyor Allah
Allah sana senden yakındır Billah.

Allah her zaman yanında hazırdır
Yaptığın bütün işlere nazırdır.
Kur'an'da vardır böyle ayetler
Bunlarda vardır aşka davetler.

Allah kullarını sevgiye çağırıyor
Her şeyin benim,beni sev diyor.
Bu ne emirdir ne tavsiye
Kullarını davettir saygıya,sevgiye.

Bu daveti kabul eden has kullar
Nerede olursa olsun Allah'la beraber olurlar.
Allah ile beraber olabilmişse bir kişi
Onun için tamam olmuştur dinin her işi.

Dini tam olanlar kavuşur Yaratana
Noksanı olanlar ulaşamaz geldiği vatana.
Kur'an-ı Kerîm'i iyi inceleyenler
Bu dört mertebeyide bilirler.

Dinini bu şekilde tamamlamıştır Rasulullah
Şüphe etme bunu beyan etmiştir Allah.
Bütün hallerinde uyabilenler Peygamberine
Uyması oranında dinini getirir yerine.

Dinini tamamlayan mümin-i kâmil olur
Allah'ın varlığını kendisinde bulur.
Allah'ın genel emirlerine denir Şeriat
Özel emirlerini yerine getimekle olur Tarikat.

Yaratanının tavsiyelerini kabul edebilmektir Marifet,
Her an Allah'la beraber olmaktır Hakikat
Bu dört mertebeyi bildirir Kur'an-ı Mübîn.
Bunları yapan için tamam olur ancak din.

Ey Yüce Allah'ım,bağışla bütün suçlarımızı,
Dinini tamamlayanlardan eyle bizi.
Fırsat verme dinimize düşman olanlara,
Kuvvet ver ordumuza,koru yüce milletimizi.

Ey kardeşim, dinini tamamlamaya çağırıyorum seni.
Allah aşkına sende hayırlı dualarında unutma beni.

Fatır suresi, ayet 22"Ölülerle diriler bir değildir."
Hadis:"Hasenetü'l-ebrar seyyiâtü'l-mukarrebîn"

Ebrarın(alimlerin,salihlerin)sevap olarak yaptıkları işler,
Mukarrebler(Arifler ve Evliyalar) için günahtır."

İsra suresi,Ayet 84"Herkes yaradılışına göre amel eder.
Kimin yolunun daha doğru olduğunu Rabbimiz Bilir."

Yeter artık uzatmayalım bu işi
Bunu anlamak için gerekli akılı kişi
Nasibi olan Yemen'de de olsa bulur alır
Nasibi olmayan yanında da olsa mahrum kalır.

Yunus suresi,ayet 62-64
A.E.O:ph34r:
 

KURAN

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
:wallbash[1]: eliniz deymişken birde şeriatı yazsanız da hep beraber gülsek nasıl olur
esselamu ala manittebeal hüda

"Kişi bilmediğinin düşmanıdır."

"Allah hikmeti dilediğine verir.her kime hikmet,kime verilmişse muhakkak O'na çok iyilik edilmiştir.Ama,akılsızlar bunu anlayamazlar."Bakara 269.

Bu hikmet bizde yok ama çok şükür hikmet verilenlerden öğreniyoruz Kur'an-ı.
Nur kitabını,ışık kitabını Kur'an-ı) insanları aydınlatacak,insanlara ışık tutacak kur'anı,kanunlarını kendi nefsimize göre yorumlayıp karanlıklara yol açmıyoruz,insanları kardeşe düşman olacak,kardeşine cihad ilan edcek,vatanını,milletini bölüp büyük uçurumlara sürükleyecek şekikde algılamıyoruz.Bu sizin Kur'an anlayışınız böyle mi?Bu mu sizin din anlayışınız.Bu şekilde kur'an dan feyz alan ülkeleri görüyoruz.Hepsi düşman ayağı altında eziliyorlar.Siz ve sizin gibi Kur'an anlayışı böyle olanlar olduğu müddetçe bu islamiyet bir adım ileri gitmez.Sürekli geri gider.
Kur'an-ı iyi anlamzsak anlayana sormazsak inan kur'an etmez kimseye hidayeti.
Bulunduğunuz yerde kur'an alimleri yok mu)Muhaddisler yok mu? neden o yazılanları onlara incelettirmiyorsunuz?Görüşlerini almıyorsunuz.Yazılarınızı onlara göre neden ilimsel olarak yazmıyorsunuz.Sözü edilen orda ayet hadis.Edebiyat, tarih v.s ders notu değil.
Nefsi emmareden aldıklarımızla itham etmeyelim kur'an-ı.Yarın mahşerde davacı olacaktır muhahkak bu tür insanlardan.
Hakkınızda hayırlısı olur İnşallah.
 

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Demokrasi şeriata uygundur.
Çünkü seçim sistemi şeriatta vardır.Ve meşverette vardır.
Selametle...
 

dirinster

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
LAİKLİK VE DEMOKRASİ İslamda var diyen kardeş!Eminim kur'anı orjinal okumayı dahi bilmiyorsun.Yanlış yargılarını bilgisizliğine vermek lazim...İSLAM hukuku diye bir müessese var yahu...islamın bir hukuk anlayışı dünya siyaset tasavvuru var efendi...DEMOKRASİ ile kısmen mutabık olduğu mevzular vardır derseniz kabul...Ama İSLAM eşittir insan!Aradaki fark kabullerle alakalı.Biri ben yaptım diyor ben merkezli.Diğeri Allah yaptı ve emir etti diyor İLAHİ rabıta SAHİBİ...İSLAM hukuku ile ilgili ciltler dolusu kitaplar var.
 

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
LAİKLİK VE DEMOKRASİ İslamda var diyen kardeş!Eminim kur'anı orjinal okumayı dahi bilmiyorsun.Yanlış yargılarını bilgisizliğine vermek lazim...İSLAM hukuku diye bir müessese var yahu...islamın bir hukuk anlayışı dünya siyaset tasavvuru var efendi...DEMOKRASİ ile kısmen mutabık olduğu mevzular vardır derseniz kabul...Ama İSLAM eşittir insan!Aradaki fark kabullerle alakalı.Biri ben yaptım diyor ben merkezli.Diğeri Allah yaptı ve emir etti diyor İLAHİ rabıta SAHİBİ...İSLAM hukuku ile ilgili ciltler dolusu kitaplar var.

Orjinalini biliyorum defaatle okudum.Mealinide okudum .Tefsirlerinide okudum
Suizan günah ve bu şeriaatta var biliyormusun?
Ve şeriatın yüzde doksan dokuzu ibadet ahlak fazilet biliyor musun?

Ve dikkat!
Tam uygundur diyorum.Ama yüzde yüz değil.Mesele ikisindede seçim var .Ve meşveret var.
Selametle..
 

dirinster

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DEMokrasi ve laiklik faiz zina v.s günahları vaaz ve teşvik ederken İslam bunları yasak eder.burdan hareketle bile arada mutabakat yerine siyasi açıdan zıtlık ve tezat olduğu görülür.Lütfen yani akıllı olalım aklımızı sağ duyulu kullanalım.VESSELAM...
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
Demokrasi şeriata uygundur.
Çünkü seçim sistemi şeriatta vardır.Ve meşverette vardır.
Selametle...

dini şeriatı insanların kendi kendini yönetmesine indirgedinizmi kitabın bir kısmını almış bir kısmını inkar etmiş olursunuz maazallah
bütünü yakalamak yani istikameti doğrultmak casiye suresinde fussilet suresinde vs surelerde emredilmiş ters davrananlar ise merdud ilan edilmiştir
mesela müslümanın görevlerini sayarken genelde namaz oruç...gibi şeyler söylenir ama kuran başka görevler bildirir örnek olsun diye söylüyorum bir ayeti kerimede fitne ortadan kalkıp din yalnızca ALLAH cc nun oluncaya kadar kafirlerle savaşın. emri vucubiyet ifade eder aksi halde kıyamet gününe kadar okuyacağımız kitabın içinde bu ayetlerin ne işi var ben burada bir soru sorayım müsade ederseniz namaz kılın emri ile hırsızın kolunu kesin emri arasında ne fark vardır veya dinimizin müseade ettiği çok evliliğin sonucu olarak hangi medeni sistem kadının haklarını korumuştur yada o bizim şeriatımız gibi dediğiniz sistemler izin verilen çok evliliğe ne diyorlar
rabbimiz ALLAH deyip istikametini doğrultanlar varya melekler onlara bu gün size korku yoktur mahzunda olmazsınız derler.....
ya kitabi bütün olarak alın yada sizin için tayin edilmiş günü bekleyin
selametle:uzgunum[1]:
 

KURAN

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
LAİKLİK VE DEMOKRASİ İslamda var diyen kardeş!Eminim kur'anı orjinal okumayı dahi bilmiyorsun.Yanlış yargılarını bilgisizliğine vermek lazim...İSLAM hukuku diye bir müessese var yahu...islamın bir hukuk anlayışı dünya siyaset tasavvuru var efendi...DEMOKRASİ ile kısmen mutabık olduğu mevzular vardır derseniz kabul...Ama İSLAM eşittir insan!Aradaki fark kabullerle alakalı.Biri ben yaptım diyor ben merkezli.Diğeri Allah yaptı ve emir etti diyor İLAHİ rabıta SAHİBİ...İSLAM hukuku ile ilgili ciltler dolusu kitaplar var.

Arkadaşım sen zaten diğer arkadaşımızı bilgisizlikle itham etmeye çalışırken kendile çelişiyorsun.İslam hukuku diyorsun bak.İbadet bölümlerini islam hukuku mu belirliyor.Namazın orucun vs. nasıl yapılacağını cezalarını keffaretlerini islam huku mu belirliyor yoksa Allah mı?
Burada islam: hukuk ve ibadet bölümlerini niçin ayırmış acaba?
Namazın kılınma şeklini acaba islam hukukçularının değiştirme şansı var mı?Hayır.
Ama bir suçun mesala birine tokat atma,birini aşağılamavs suçlarla ilgiliİ;burada islam hukuçuları bu suçların cezası konusunda kendileri yorum yapabiliyorlar mı? Evet.Burası din ve devlet işlerinin ayrıldığı nokta değil mi?Bunun adı laiklik değil mi? Neyse...Selametle."Herkes yaradılışına göre amel eder."İsra suresi ayet 84
 

dirinster

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
kendimle çelişiyormuşum...bu gibi konular yüz yüze konuşmayı gerektiren hassas konulardır.laikliğn bir kere ne olup ne olmadığını iyice bilmek gerek.islamın sistemli şekilde bilinmesi gerek.tutturmuşsunuz (laiklik din ile devlet işlerinin ayrılmasıdır)klasik basma kalıp ilkokul öğretisinden başka bir şeydeğil bu!laiklik sadece bundanmı ibaret?bütün dinlere saygılı ve mesafeliymiş!falan filan!!!düşmanlarımız dünyanın her tarafını kan gölüne çevirmiş ülkeleri işgal ediyor!gençlerimiz içki uyuşturucu fuhuş v.s pisliklere batmış!laiklik nerede?niye çözemiyor bu sorunları?çözmek bir yana teşvik edip meşrulaştırmıyormu?bırakalım bu işleri arkadaşlar!gençliğimiz bitmiş durumda bunun en büyük sebebi islamın hayatın merkezinden çıkartılmasıdır.düşmanlarımız hilafeti kaldırmak için ne oyunlar yaptı biliyormusunuz?hilafet kalktıktan sonra durum ortada...(Bu milletin mürekkebi anasırı islamiyedir.)''O müminler ki onlara yer yüzünde imkan ve iktidar verdiğimizde:namazı dosdoğru kılarlar;zekatı verirler iyiliği emir kötülüğü yasak ederler.Bütün işler Allah'a döner.''(hac-41)senin ülkenin reisi cumhuru irtica korkusu ile müslüman bir ülkeye (Pakistan)yaptığı ziyarette cuma namazına gitmedi.bu ülkede cumhur başkanının eşinin nasıl giyinmesi gerektiği laiklik merkezine çekiliyor.demokrasi ve laiklik benim nerede nasıl giyineceğime nasıl bir hayat yaşayacağıma karar veremez!Bu ülkede birilerinin islam denilince tüyleri diken diken oluyor.Hülasayi kelam İslamın kendisi devlettir ve kendine uygun devlet tasavvuru vardır...islam kimsenin keyfine göre yaşayıp toplumu ifsad etmesine izin vermez.Bilakis cezayi müeyyideler getirip bir siyaset belirler...selam hidayete tabi olanlara olsun!
 

KURAN

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Siz Tebbet suresini okuyor mu sunuz? Anlamı ne acaba?Peygamber (sas) lehebe bir şey yaptı mı?Allah dünyada iken ölene kadar ona zaman tanı dı mı?Peygamber efendimiz sas.müşriklere bir şey yaptı mı? Gücü yetmiyormuy du?v.s arkadaşım yazdığın ayet her şeyi nekadar güzel açıklıyor"biz(inanlar) namazımızı dosdoğru kılacaz-kimseyi kılmaya zorlamayacağız-zekatımızı vereceğiz-ama kimseyi vermeye zorlamayacağız-iyiliği emredeceğiz,kötülüğü yasaklayacağız(inanlara)"İnanmayanları bunları yapmaya zorlama hakkını kur an zaten bize vermiyor.ayetin sonun da da zaten Allah bunu beyan etmiş."İnananlar da,inanmayanlarda sonunda Allah'ın huzuruna çıkacaktır.O gün kararı Allah verecektir.Kimileri cennet,kimileri cehennem.Yani ceza ve mükafatı insanlara vermiyor.Hatta müminleri burada uyarıyor.Dikkat et;"Bütün işler Allah'a döner"Siz benim ayetin başında söylediklerimi yapın.inananlar olarak.Sizin göreviniz bu.Siz inanmayanlara karışmayın.onların yaptıklarını sabırla bekleyin.Eğer onların cezası dünyada verilecekse ben dünyada veririm.Göklerinde,yerinde hükümranı ,meliki benim.Dilediğimi yaparım diyor
Allah.Ben dilemeyince siz dileyemezsiniz diyor Allah.Ahirettede ben veririm diyor.Muhakkak cehennemi cin ve insanlarla dolduracağım sözü hak oldu demiyor mu Allah.Bunu beyan etmiyor mu Kur'an.Allah'a,Peygamber'e,Yasalara uyun demiyor mu Kur'an.yine çekiştiğiniz konuların hallini Allah'a bırakın,bilirseniz bu sizin için daha hayırlı dır demiyor mu Kur'an"iyi düşünüp iyi anlamak lazım.İyi düşünenleri,iyi anlayanları bulup dinlemek lazım.Tefekkür, tefekkür,tefekkür."Ne kadar az düşünüyorlar,hiç düşün mü yorlar mı"diye uyarmıyor mu Allah bizi.Burada sadece inanmayanlar mı uyarılıyor.Hayır.İnananlarda uyarıl mı yor mu?Burada kendi kanaatimi söylüyorum;daha çok inanlar uyarılıyor.Eğer müslümanlar kur'anı doğru anlayıp uygulasalardı bu günkü müslüman devletlerinin trajik durumları hiç olmazdı diye düşünüyorum.Allah ben kullarıma zulmetmem,sizin başınıza gelenler kendi yaptıklarınızdan diyerek uyar mıyor mu?Burada ben ayetleri net olarak yazmıyorum çünkü düşünce olarak belirttim.Konuşma şeklinde.Yanlış anlaşılmasın.Yani ayetler den alıntı oarak...Ben bütün inanları Kur'an hakiketlerini öğrenmeye davet ediyorum."Vuslat'ül Bi'l Kur'an"Allah'a ulaşmak Kur'an iledir.
 

KURAN

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DEMokrasi ve laiklik faiz zina v.s günahları vaaz ve teşvik ederken İslam bunları yasak eder.burdan hareketle bile arada mutabakat yerine siyasi açıdan zıtlık ve tezat olduğu görülür.Lütfen yani akıllı olalım aklımızı sağ duyulu kullanalım.VESSELAM...

Siz şimdi bu şekilde düşünürken İnanmayanların yaşama hakkını elinden almıyor musunuz.İnanalara inadığı gibi yaşama hakkı verirken inanmayanların yaşam hakkını elinden almıyormusun.Buna inananların hakkı var mı.Allah böyle mi emrediyor.İnanmayanlara dünyada istediklerini veririm,Onlar için belli bir geçinme zamanı vardır diyen Erhamarrahimin hem inanların hem inanmayanları Rabbi Allah değil mi?Siz şimdi Allah'ın inanmayanlara verdiği yaşama hakkını Haşa Allah adına jandarmalık yapıp ellerinden mi alacaksını.Siz peygamber efendimizin devlet işleri ile din işlerini ayrı tuttuğunu hiç mi okumuyorsunuz.Halifelerin yaptığını hiç mi okumuyorsunuz.Sahabelerle müşriklerve yahudi v.s aralarındaki davalara nasıl bakılıyordu.Adalet nasıl uygulanıyordu.
Tamam bu gün kü uygulamalarda hatalar vardır,yanlışlıklar var haksızlıklar vardır vs bu göstermez ki bunların kur'ana aykırı molduğunu(Cumhuriyet,laiklik,demokrasi)
Ben sizden ve arkadaşlardan yazdığım demokrasi adlı yazıda ki ayetlerin -biz böyle öğrendik anlamlarını ve hakikatını-anlamlarını ve yorumlarını tek tek yaparak yada yaptırarak bana aksini isbat etsinler.
Arkadaşlar bu konular önemli.söz düellosuyla geçiştirilecek konular değil.Günümüzde bu birlik ve bütünlüğe çok ihtiyacımız var.Faizin,zinanın haram olduğuna ayetler yazarsın ama bana cumhuriyet,laiklik,demokrasi hakkında-bu yönetim şekillerini kendinize göre yorumlayarak değil,hakikatına uygun-bir tane ayet yazarmısınız açıklayarak. Bir hadis bir uygulama bunların aksini isbat eden.Lütfen bekliyorum.
 

KURAN

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
70
Tepkime puanı
0
Puanları
0
dini şeriatı insanların kendi kendini yönetmesine indirgedinizmi kitabın bir kısmını almış bir kısmını inkar etmiş olursunuz maazallah
bütünü yakalamak yani istikameti doğrultmak casiye suresinde fussilet suresinde vs surelerde emredilmiş ters davrananlar ise merdud ilan edilmiştir
mesela müslümanın görevlerini sayarken genelde namaz oruç...gibi şeyler söylenir ama kuran başka görevler bildirir örnek olsun diye söylüyorum bir ayeti kerimede fitne ortadan kalkıp din yalnızca ALLAH cc nun oluncaya kadar kafirlerle savaşın. emri vucubiyet ifade eder aksi halde kıyamet gününe kadar okuyacağımız kitabın içinde bu ayetlerin ne işi var ben burada bir soru sorayım müsade ederseniz namaz kılın emri ile hırsızın kolunu kesin emri arasında ne fark vardır veya dinimizin müseade ettiği çok evliliğin sonucu olarak hangi medeni sistem kadının haklarını korumuştur yada o bizim şeriatımız gibi dediğiniz sistemler izin verilen çok evliliğe ne diyorlar
rabbimiz ALLAH deyip istikametini doğrultanlar varya melekler onlara bu gün size korku yoktur mahzunda olmazsınız derler.....
ya kitabi bütün olarak alın yada sizin için tayin edilmiş günü bekleyin
selametle:uzgunum[1]:

Günümüzdeki ülkemizdeki fitne nedir acaba söylermisin?Ülkemizdeki kafirleri tanımlar mısın?Kimlerdir?Namaz kılmak farz. Ama müslümanların çoğu namaz kılmaz,Çoğu oruç tutmaz,çoğu hacca gitmez,zekat vermez,bunların içinde iman etmişler kumar oynar,içki içer vs.bunlar ne şimdi ?Hadi kafir grubunu belirledin fitnesiyle savaşıyorsun.Bu müslümanları ne yapacaksın.Ülkede huzur var,Herkes namazını istediği gibi kılar,camisine gider gelir,devlet kurumlarında çalışanlar ve bu kurumlara uyma zorunluluğu olanlar hariç her müslüman kadı başını örter.Şimdi bu huzuru devam ettirmek mi islama uymak, yoksa bozup asıl fitneyi çıkarıp huzuru bozmak mı?
Sen arkadaşım, Kur'an da Allah diyor ki: "Allah'a,Peygambere itaat edin ki mehamet edilesiniz"yani Peygamberin yaptığı bütün işleri yapmamızı bize üstü örtülü olarak farz kılıyor.24 saat Allah'ı zikrediyormusun.Allah'tan başka bütün düşünceleri kafandan silebiliyor musun,vakit namazı gibi farz bilip teheccüd namazı kılıyor musun,ebvabin,hacet,şükür,kuşluk,inşirah namazlarını vakit namazları gibi farz bilip kılıyormusun(burda dikkat et;sünnettir işime gelince yaparım,işime gelmeyince yapmam yok.Çünkü Allah;Peygambere uymayı bize farz kılmış.Öyle olunca O'nun yaptıklarınıda yapmak müslümana farzdır.Kafanıza göre farz uydurman diyeceksin.Delilim yukar ki ayet ve bunun gibi bir çok daha ayet yazabilirim.Sen ve okuduğun alimler bunun aksini isbat edebilir misiniz bana)Niyetlerin hep halis mi ki görüyorum değil -Haşa Allah adına savaş peşindesin-ki ayet göstererek müslümanlarıda davet ediyorsun,kendi sözün.Dos-Doğru mu sun?Ahâk'ın nasıl en güzel ahlak seviyesine ulaştın mı? Birde bu güzel ahlakın tanımını yapar mısın bana?Bütün bunlardan sonra sen kendini hangi katagoride görüyorsun.Bütün bunları bana cevapla ondan sonra tekrar konuşalım.
Namaz ve hırsızlık emirleri arasındaki farka gelin ce:Namazın ne kıraatini,ne rukusunu,ne secdesini,ne tahiyatını ve okunacak Ana-temel dualarını değiştiremezsin.
Ama "el kesme"meselesinde islam hukukçuları yorum yapabilirler,suçun şekline göre hüküm verebilirler.Mesala 12 imamlardan birtanesinin zamanında hangisi şu an hatırlamıyorum;böyle bir mesede hırsızlık sonunda alimlere yorumları sorulmuş.Kimi kol kesilecek, Kimi el kesilecek,imama konuyu sormuşlar;Kollar ve avuç içleri namazda secdeye gittiği için Allah'tandır kesilmez,eklem yerlerinden parmakları kesilmelidir demiş.Sonuçta kesilme ama onunda şekli yorumlanabiliyor çünkü bir hukuk meselesi.Ama namazda bir şey değiştirebiliyormusun hayır.iyi anlayalım.iyi anlayalım.karıştırmayalım."Kim zerre kadar iyilik yaparsa mükafatını,kim dezerre kadar kötülük yaparsa cezasını çekecektir."ayetini çok düşünelim ve öyle yaşamaya çalışalım.A.E.O
 

soztu®k

Üye
Katılım
17 Eki 2006
Mesajlar
88
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Demokrasi Yunan işidir... İslamda İstişare vardır...

Demokrasi demokrasi diye bağıranlarda yalandan bağırırlar.. İstedikleri demokrasi falan değil hortum düzeni...
 

İmandanihsana

Doçent
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
36
Konum
istanbul/kadıkö
Demokrasi nedir? Demokrasi Allah ın benim kanunlarımla yaşıyacaksınız diye emretmesine rağmen yok biz kendi kurallarımızı kendimiz koyarız demektır...
Başka bir deyişle din düşmanlarının ,Şeriat düşmanlarının bir sıgınagıdır..
LA İLAHE İLLALLAH diyen biri demokrasi yanlısı olamaz..ALLAH tan başka hüküm koyan yoktur diyen biri nasıl olurda hükümlerini kendi koyar....
 

soztu®k

Üye
Katılım
17 Eki 2006
Mesajlar
88
Tepkime puanı
2
Puanları
0
ALLAH tan başka hüküm koyan yoktur diyen biri nasıl olurda hükümlerini kendi koyar....

Bazı delibaşlar neye nasıl iman ettiklerini bilmiyolar.. Hatırlatacaz irşad görevimiz..

Yine bazı delibaşlar Allah'tan daha iyi hüküm koyacağını sanıyo.. Koydukarı hüküm bu kadar olur işte.. Dünya ifsad oldu...
 
Üst