Demirtaş’ın İslamcılık yorumu

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
alibulac.png


Ali Bulaç






Demirtaş’ın İslamcılık yorumuHalkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Sayın Selahattin Demirtaş, T24’te Hakan Aksay’a verdiği röportajda, bu köşede yıllardan beri anlatmaya çalıştığım bir hakikati veciz ifadelerle dile getirdi. Aynen şöyle diyor:


“Ben yıllardır şunu söylüyorum ve söylemeye de devam edeceğim: AKP’yi İslami bir parti olarak tanımlamak yanlıştır. Bildiğimiz kapitalist, sağ, neoliberal bir partidir o. İslam bunun maskesi olarak kullanılıyor sadece. Türkiye’de İslami hareketler var, yok değil. Ama hiçbir zaman iktidara gelmediler. ‘AKP İslamı’, dini özünden saptırmış, hırsızlık ve rant yolunda bir örtü olarak kullanmıştır. Yoksa bunlarda gerçekten İslam ahlakı olsaydı, tek bir kuruş hırsızlık yapandan hesabı öyle bir sormalıydılar ki, toplumun vicdanı öyle bir rahatlamalıydı ki, insanlar ‘gerçekten de İslam’ın adaleti rahatlatıcıymış’ demelilerdi... Tam tersi oldu. Çünkü ortada bir ‘İslamileştirme’ hareketi falan yok. Bizde bildiğimiz klasik kapitalist soygun ve talan düzeni, buna bağlı postmodern bir kültür dayatması gündeme geldi. Burada da, Suudi Arabistan’da ve başka ülkelerde de yaşanan bu: Kapitalizmin en bayağı, en ucuz, en vahşi hali. Dolayısıyla ‘İslamcı AKP geldi, ahlaki çürüme derinleşti’ tezi doğru olmaz. Ve özellikle Kemalist laiklerin AKP’ye bu kadar İslamcı bir kimlik vehmetleri bir hatadır. Buradan bir muhalefet yapılması da bir hatadır. Soldan muhalefet yapılması lazım, emek teorisi üzerinden, antikapitalist teori üzerinden muhalefet yapılması lazım. Antiislamcı tez üzerinden değil. Çünkü bunlar İslamcı değil… Evet, yozlaşma AKP döneminde artmıştır, çünkü AKP kapitalizmin bireyci ve bencil kültürünün sonuna kadar uygulanmasını sağlamıştır. Bu da ahlaksızlığın patlama yapmasına yol açmıştır.”
Demirtaş, İslami veya mütedeyyin camiada yer alan birçok kişiden daha doğru teşhislerde bulunuyor. AK Parti’nin “İslamcı bir siyasi hareket” olmadığı, bizzat kurucularının ve kurmay heyetinin beyanlarıyla sabittir. Programının İslam’ın toplumsal ve kamusal politikalarıyla, iktisadi hayata, bölgesel ve küresel bakışıyla ilgisi yok. Buna rağmen özellikle “dini hizmetlerin siyasetten uzak tutulması gerektiğini düşünen birtakım gruplar”, yine de ısrarla AK Parti’yi İslamcı diye etiketlendirmekte, bazen de AK Parti üzerinden İslamcı akımları itibardan düşürmek istemektedirler.
İslamcılık, Batı karşısında uğradığımız büyük tarihi yenilginin kritik ve travmatik ortamında ortaya çıkmış fikri, sosyal, politik ve küresel bir harekettir. Yüksek ahlaki bir hayatı, toplumsal dirilişi ve ümmetin birliğini varoluş amacı seçer. Eğer İslam veya İslamcılık adına bir yerde baskıcı rejim varsa; ahlaki hayat yozlaşmışsa; yolsuzluk ve rüşvet almış başını gidiyorsa; hangi dinden ve felsefi görüşten olursa olsun insanlar bir şeye zorlanıyorsa; gelir bölüşümünde adalet sağlanmıyorsa; yoksullar günde bir balık yemeye mahkûm edilmişse; orta sınıf yok edilirken bankalara bağımlı hale getirilmişse; takip edilen bölge politikaları milli-ulusal çıkar esasına ve bir ülkenin liderliğine göre ayarlanmışsa; kamusal ve maddi-tabii kaynaklar belli bir zümre veya toplumsal kesimler zenginleşsin diye dağıtılıyorsa; israf, gösteriş, sonradan görmelik, vurdumduymazlık, aldırışsızlık alıp başını gidiyorsa o ülkede ne İslam’dan ne İslamcılıktan söz edilir.
Kürt siyasetinden gelen Demirtaş’ın İslamcılıkla ilgili görüşleri önemlidir. Ortadoğu’nun en yakıcı sorunlarından biri Kürtlerin bölgede alacağı yeni durumdur. Kürtlerin başkaldırısı 150 yıllık zalimane işleyen bir statükoyu çözüyor, İslamcılık da aynı statükoya hem politik hem sosyo-kültürel olarak meydan okuyor. Irkçılık, şovenizm, etnik milliyetçilik ve din istismarı, dindar siyasetçi bezirganlığı tuzağına düşmeyen herkes bölgesel bir hamleye destek verebilir. Hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler ve bölgenin bütün renkleriyle bir arada yaşamasını isteyen vicdan ve akıl sahipleri, bu ahlaksızlık, zulüm, umutsuzluk ve öğretilmiş çaresizlik duvarlarıyla örülen bölge zindanından bir çıkış yapmak durumundadırlar. Bölgesel düzeyde bir Erdemliler İttifakı’na (Hilfu’l fudul) ihtiyacımız var.
 
Üst