Kaptan
Mecra Yazarı
Şu sözlere ve ithamlara bakar mısınız?
İnanın çok üzülüyorum bu duruma.
İlmin edebi, herhangi bir konunun münazarası ya da mütalası yapılırken muhatabımızı hedef tahtasına oturtmak değildir kardeşler. Bu bize hiç bir şey kazandırmaz. Siz sözü değil de konuşanı/muhatabı ayıplar, kınar ve küçük düşürmeye çalışırsanız bu durumda muhatabınız nefsi davranışlara yönelecektir. Emin olun bende lafı gediğine oturtmasını çok iyi bilirim ama buna gerek duymuyorum. Bende sizi okkalı bir cevap versem ne olacak, alt etmenin verdiği şeytani hazzın dışında?
Aramızda bir sürü şey konuşuyoruz ama tepkisel hareket ettiğimizden muhatabımızın her sözünü hatalı görüyor, haklı yönü olsa dahi bunu görmezden geliyoruz. Halbuki hak ortaya çıktığında onu doğrulamak gerekir. Şu tepkiselciliği bırakalım artık.
Konumuza dönecek olursak
Sayın kardeşim Kuran’ı anlamak için 15 ilmi bilmek gerekir de ne demek? Bu nasıl bir söz? Haşa Allah anlaşılması güç ve herkesin anlayamayacağı bir Kitap göndermekle bize zulüm mü etmiş oluyor? İslam’da ruhbanlık var mı da sadece belirli kimseler onu anlayabilir diyorsunuz? Kuran’ın üzerine indiği toplum ümmi/okuma yazma bilmeyen bir toplum değil miydi? O toplum bedevi bir toplum değil miydi? Onlar bu bahsettiğiniz hangi ilimleri biliyorlardı?
Kuran’ın ifadesiyle O’nun açık oluşu anlaşılır oluşu canlı diri oluşu yol gösterici oluşu nasıl sizi böylesi bir inanca götürebiliyor. İslam’ı O’nun gözlüğünden görmek yerine onu başkalarının kuralları ve bakış açılarıyla görmek O’nu anlamak mıdır? Bu bahsettiğiniz ilimler dinin temeli midir? Sizler dininize göre usul belirlemeniz gerekirken usullere ait bir din algısı geliştirdiğinizin farkında değil misini?
Kuran ile aranıza mesafeler koyduğunuzu ve onunla bağlarınızı gevşettiğinizin farkında değil misiniz?
Kuran dindir kardeşler ve hepimiz gücümüz oranında dinimizi öğrenmek ve gereklerini yerine getirmek zorundayız. “Senin ilmin ne, sen ne anlarsınız…” vs türü sözleri Allah için bırakın. Rabbimiz bu kitaptan hesaba çekileceğimizi söylemişken nasıl olur da bunları söylersiniz.
Hiç düşündünüz mü, yeryüzünün en cahil toplumlarını kuşatarak örnek bir toplum haline getirerek dönüştüren bu kitap neden kendini en çok okuyanları yani sizi bizi dönüştüremiyor?
Çünkü Kuranla aramıza bir sürü engel koyuyoruz. Onu okuyup anlamak ve yaşamak yerine, başkalarının söylediklerini din olarak kabul etmenin ve ona göre yaşamanın neresi Müslümanlık Allah’ınızı severseniz?
İşte bütün bunlar biz Müslümanların içinde bulunduğu düşünce tembelliği, gevşeklik, zihin kirliliği, savsaklık, başkalarına havalecilik, karamsarlık, üretimsizlik, bağnazlık, istikametsizlik, kararsızlık, kısırlık, parçalanmışlık, rezalet ve sefalet bu zihniyetin bir sonucudur ve bütün bunların hepsi “Kuran’ın terkedilmiş bırakılması”ndan kaynaklanıyor.
O halde teoride Kuran'ı temel kaynak olarak kabul ettiğimizi iddia ettiğimiz halde pratikte, realitede, vakıada hadisleri, sahabe kavillerini, müçtehit imamları, mezhepleri, İslam hakkında kalem oynatan kanaat önderlerini, atalarımızın algılarını Kuran'ın önüne geçiriyorsak Allah bizleri asla yollarına eriştirmeyecektir. Ve temeli Kuran’a dayanmayan böylesi bir iman bizi en ufak bir rüzgarda savurup atacaktır.
Vahye tabi olmadan gönüllerin huzur bulması, şüphelerin ortadan kalkması, sahih bir İslam düşüncesinin oluşması mümkün değildir.
Biz alimleri atalım demiyoruz. Elbette onlardan istifade edeceğiz ve elbette "bilmiyorsak bir bilene-zikir ehline- soracağız" ama onları mutlaklaştırmayacağız. Kuran'ı daha iyi anlamak için elbette istifade edeceğimiz bazı başka kaynaklara da ihtiyaç vardır. Ama eğer Kuran tarafımızdan anlaşılamayacak kadar ağır/karışık/kapalı olsaydı istifade edeceğimiz bu kaynakların doğru tespitler ve izahatler içerdiğini nasıl tespit edebiliriz?
Bu tespiti yapamayacak isek nasıl olur da bundan sorumlu tutuluruz?
Atalarımızdan böyle gördük, çoğunluk ta böyle yapıyor diyerek körü körüne bir inanç sahibi mi olacağız?
Bu bilgileri sorgulayabilmek için Kuran süzgecinden geçirmeyecek miyiz? Bu bilgileri anlamadığımız bir süzgeçten nasıl geçiririz?
Alemlerin Rabbinden gelen korunmuş ve kolaylaştırılmış olan bu Kitap ne büyük bir rahmet.
Rabbim sen ne büyük ve sen ne yücesin, şükürler olsun sana.
İnanın çok üzülüyorum bu duruma.
İlmin edebi, herhangi bir konunun münazarası ya da mütalası yapılırken muhatabımızı hedef tahtasına oturtmak değildir kardeşler. Bu bize hiç bir şey kazandırmaz. Siz sözü değil de konuşanı/muhatabı ayıplar, kınar ve küçük düşürmeye çalışırsanız bu durumda muhatabınız nefsi davranışlara yönelecektir. Emin olun bende lafı gediğine oturtmasını çok iyi bilirim ama buna gerek duymuyorum. Bende sizi okkalı bir cevap versem ne olacak, alt etmenin verdiği şeytani hazzın dışında?
Aramızda bir sürü şey konuşuyoruz ama tepkisel hareket ettiğimizden muhatabımızın her sözünü hatalı görüyor, haklı yönü olsa dahi bunu görmezden geliyoruz. Halbuki hak ortaya çıktığında onu doğrulamak gerekir. Şu tepkiselciliği bırakalım artık.
Konumuza dönecek olursak
Sayın kardeşim Kuran’ı anlamak için 15 ilmi bilmek gerekir de ne demek? Bu nasıl bir söz? Haşa Allah anlaşılması güç ve herkesin anlayamayacağı bir Kitap göndermekle bize zulüm mü etmiş oluyor? İslam’da ruhbanlık var mı da sadece belirli kimseler onu anlayabilir diyorsunuz? Kuran’ın üzerine indiği toplum ümmi/okuma yazma bilmeyen bir toplum değil miydi? O toplum bedevi bir toplum değil miydi? Onlar bu bahsettiğiniz hangi ilimleri biliyorlardı?
Kuran’ın ifadesiyle O’nun açık oluşu anlaşılır oluşu canlı diri oluşu yol gösterici oluşu nasıl sizi böylesi bir inanca götürebiliyor. İslam’ı O’nun gözlüğünden görmek yerine onu başkalarının kuralları ve bakış açılarıyla görmek O’nu anlamak mıdır? Bu bahsettiğiniz ilimler dinin temeli midir? Sizler dininize göre usul belirlemeniz gerekirken usullere ait bir din algısı geliştirdiğinizin farkında değil misini?
Kuran ile aranıza mesafeler koyduğunuzu ve onunla bağlarınızı gevşettiğinizin farkında değil misiniz?
Kuran dindir kardeşler ve hepimiz gücümüz oranında dinimizi öğrenmek ve gereklerini yerine getirmek zorundayız. “Senin ilmin ne, sen ne anlarsınız…” vs türü sözleri Allah için bırakın. Rabbimiz bu kitaptan hesaba çekileceğimizi söylemişken nasıl olur da bunları söylersiniz.
Hiç düşündünüz mü, yeryüzünün en cahil toplumlarını kuşatarak örnek bir toplum haline getirerek dönüştüren bu kitap neden kendini en çok okuyanları yani sizi bizi dönüştüremiyor?
Çünkü Kuranla aramıza bir sürü engel koyuyoruz. Onu okuyup anlamak ve yaşamak yerine, başkalarının söylediklerini din olarak kabul etmenin ve ona göre yaşamanın neresi Müslümanlık Allah’ınızı severseniz?
İşte bütün bunlar biz Müslümanların içinde bulunduğu düşünce tembelliği, gevşeklik, zihin kirliliği, savsaklık, başkalarına havalecilik, karamsarlık, üretimsizlik, bağnazlık, istikametsizlik, kararsızlık, kısırlık, parçalanmışlık, rezalet ve sefalet bu zihniyetin bir sonucudur ve bütün bunların hepsi “Kuran’ın terkedilmiş bırakılması”ndan kaynaklanıyor.
O halde teoride Kuran'ı temel kaynak olarak kabul ettiğimizi iddia ettiğimiz halde pratikte, realitede, vakıada hadisleri, sahabe kavillerini, müçtehit imamları, mezhepleri, İslam hakkında kalem oynatan kanaat önderlerini, atalarımızın algılarını Kuran'ın önüne geçiriyorsak Allah bizleri asla yollarına eriştirmeyecektir. Ve temeli Kuran’a dayanmayan böylesi bir iman bizi en ufak bir rüzgarda savurup atacaktır.
Vahye tabi olmadan gönüllerin huzur bulması, şüphelerin ortadan kalkması, sahih bir İslam düşüncesinin oluşması mümkün değildir.
Biz alimleri atalım demiyoruz. Elbette onlardan istifade edeceğiz ve elbette "bilmiyorsak bir bilene-zikir ehline- soracağız" ama onları mutlaklaştırmayacağız. Kuran'ı daha iyi anlamak için elbette istifade edeceğimiz bazı başka kaynaklara da ihtiyaç vardır. Ama eğer Kuran tarafımızdan anlaşılamayacak kadar ağır/karışık/kapalı olsaydı istifade edeceğimiz bu kaynakların doğru tespitler ve izahatler içerdiğini nasıl tespit edebiliriz?
Bu tespiti yapamayacak isek nasıl olur da bundan sorumlu tutuluruz?
Atalarımızdan böyle gördük, çoğunluk ta böyle yapıyor diyerek körü körüne bir inanç sahibi mi olacağız?
Bu bilgileri sorgulayabilmek için Kuran süzgecinden geçirmeyecek miyiz? Bu bilgileri anlamadığımız bir süzgeçten nasıl geçiririz?
Alemlerin Rabbinden gelen korunmuş ve kolaylaştırılmış olan bu Kitap ne büyük bir rahmet.
Rabbim sen ne büyük ve sen ne yücesin, şükürler olsun sana.