Alper...
MarmaranınKralı
- Katılım
- 10 Eki 2006
- Mesajlar
- 9,574
- Tepkime puanı
- 452
- Puanları
- 0
- Konum
- İsLamBol
- Web sitesi
- cennetsarayi.blogcu.com
DELİLİNİZİ GETİRİN ?
Bismillah.Hazreti Allahu Tealaya Hamdu Sena ve Resulu Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi vesselleme salatu selamdan sonra, Emma Bad ;
Doktorların Hipokrat yeminleri gibi, Müslümanlarında amentü yeminleri vardır.Hiçbir suretle bu yeminlerinden ,bu sözlerinden dışarı çıkamaz,sınırın dışına adım atamazlar.Herkim çizgiyi aşarsa,küfür sokaklarına dalarsa,dalalete düşmüş olur.O yüzden büyükler şöyle dua ederdi.”Ya Rabbi,hidayete erdirdikten sonra,dalalet çukurlarına düşürme.”
Tabiî ki Allahu Teala zorla hiç kimseye amel ettirmez.Kişi kendi hür iradesiyle amel eder.Kötüyse karşılığını bulacaktır.Daha açıkça ifade etmek gerekise ,cezasını bulacaktır.Kötülüğün cezası cehennem,iyiliğin cezası cennet olacaktır.
Bir insanın cennete girmesi için iman etmesi ve islamın şartlarını yerine getirmesi lazım.Peki nedir ,bu amentü yemini ? Kısaca sıralarsak ilk şart,Allaha iman.Tabiki bu çok önemli bir nokta.Kendilerine kitap verilenlerde Allaha inanıyor amma bir farkla,tek değilde birden fazla olduğuna inanıyorlar.Oysa Allah sure-i ihlasta bahsedilidği üzere;tektir,eşi benzeri yoktur.
Müslüman Allah’a,meleklerine,kitaplarına,peygamberlerine,ölümden sonra dirilmeye,kadere,hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna iman edecek ve mührünü “şahitlik ederim ki Allahtan başka ilah yok ve şahitlik ederim ki Muhammed kulu ve rasuludur. “diyerek basacak.
Akabinde ise namaz,oruç,zekat ve hac şartlarını yerine getirecek işte bunlar müslümanın yeminidir.Bunların dışına çıkamaz yani diyemez ki,”melekler kızıdır.” Dediği an dinden çıkar.Bu yüzden İslam çok ince bir dindir.Kıldan ince kılıçtan keskindir.
Hadiste buyuruldu ki;”cemaatten ayrılan,boynundan İslam ipiini çıkarmıştır.”Bu hadisi cami cemaatinden ayrılma olarak algılayanlar var ama hadis şerhlerine baktığımız zaman burada kastedilen ehli sünnet ve cemaat itikadından ayrılmak olduğunu anlıyoruz.Herkim doğru yoldan ayrılırsa,orijinal din ile alakası kesilmiş olur.Zira orijinal din Hazreti Muhammed’in Sallallahu aleyhi vessellem getirdiği dindir.
Sonradan katma yapanlar olmuştur. Ve olmaya devam ediyorlar.İşte bunlardan kurtulmak ve tedbirli olmak için ehli sünnet alimlerin eserlerine sahip çıkmalıyız.Kulaktan dolma bilgilerle din olmaz.Din gelenek görenek kabilinden yaşanacak hayat felsefesi değildir.Din, delillere dayanan,delillerle sabit olan bir gerçektir.Bir hakikattir.
Cenab-ı Mevla Bakara Suresi 111.Ayeti kerimesinde mealen buyuruyor ki,”Deki hadi delilinizi getirin”Madem müslümanım diyorsun buyur o zaman.Neye göre Müslümansın.Kim seni Müslüman yaptı.Gece yattın sabahında Müslüman olarak mı kalktın?Neye dayanacaksın,delilin ne?
Allahu Teala soracak mahşer günü,”Deliliniz nedir?” diye.Bir hadisi şerifte peygamberimiz Sallallahu aleyhi vessellem buyurdu ki; “Kıyamet günü olduğunda bir münadi şöyle seslenir.Ey cem ehli (mahşer halkı);Hüccetinizi getiriniz ve efendinizden cezanızı (karşılığınızı) alınız.Eğer hüccetiniz olmazsa efendinizden ceza talep etmeyiniz.Zira efendiniz cenneti her itaatkar olana vaad eyledi.Cehennemi ise her asi olana vaad eyledi”
Hüccet demek , delil demektir.Bizim din işlerimizdeki hüccetimiz Allahın Resuludur.Ayeti kerimelerde şöyle buyuruluyor;” Kim Resulullaha itaat ederse,Allaha itaat etmiş olur.(Nisa/80) “Peygamber size ne verirse onu alınız,o sizi neden men ederse onu terk ediniz”(hasr/7) Ve buna benzer nice ayetler var.
Bu ayetlerden çıkarılacak sonuç şudur.Herkim ,ben müslümanım diyorsa,Allahın peygamberine uyacak.O,neyi yasaklamışsa ondan sakınacak.O,neyi emretmişse ona yapışacak.Allah’a ve Resulune muhalefet etmeyecek,aksi taktirde” Başlarına dünyada bir bela gelmesinden yahut ahrette gayet acı bir azap gelmesinden korkup çekinsinler(Nur/63)
Bazılarının aklına şu sual gelebilir.”Madem peygambere uyacağız.O zaman niçin mezhepler var?” Peygamber döneminde mezhebe gerek yoktu.Zira sahabe her meseleyi Nebiyi Zişan efendimizden sual edip, öğreniyorlardı.Ama vefatından sonra mezheplerin kurulmasına,oluşmasına gereksinim duyuldu.Zira ayetleri ,hadisleri iyi yorumlayan sahabeler kalmamıştı.Etraf cahillerle dolmuştu.Dinin delillerini korumak ve gelecek kuşaklara orijinal haliyle aktarabilmek için mezhep imamları meseleleri aydınlattılar.Bunları kitaplaştırdılar.
Burada ayrı bir soru daha çıkıyor.”Mezhep imamlarına uymak,peygambere uymak sayılır mı?” Evet, o imamlara uymak peygambere sallallahu aleyhi vessellem uymak gibidir.Zira muhalefet etmediler.Sadece asrı saadetten aktarılanları tashih edip, düzene koydular.Hanefi abdest hakkında falanca hadisi delil aldı.Şafi , abdest hakkında öteki hadisi delil aldı.Delilleri sağlam.Yarın mahşerde delilinizi getirin denildiğinde , bizler tabi olduğumuz imamları söyleyeceğiz,onları delil olarak sunacağız.
Biliyorsunuz,İslam da ulul emr’e itaat mevzu vardır.Bu ulul emr’in,gerçek manada kim olduğu sorusuna alimler şöyle cevap vermişler.Ulul emr,ulemadır.Yani ulul emr,alimlerdir.Niçin öyledir? Zira yöneticiler her konuda fetva sormak zorundadırlar.Her işlerinde istişare etmelidirler.İşte mezhep imamları da ulul emrdir ve itaat etmek gerekir.Aksi takdir de mezhepsiz birinin mahşer günü , “delilinizi getirin” hitabı karşısında işi yaş gözüküyor.
Herkes delilini getirip,bir alime sığınırken.Hiç bir mezhebe bağlı olmayan biri kime sığınacaktır.Delilini getirmeyen kişi uydurukçudur,yalancıdır.Yalancı da orijinal din ile amel etmeyen kişidir.Zira bir ayette “Allah indinde geçerli tek din İslam’dır,Kim İslam’dan başka bir din ile gelirse o, ondan kabul edilmeyecek” buyruluyor.Bu ayete göre ,delilsiz gelenin de yani muhalefet edenin de durumu çok kritik ve zordur.
Allah Yunus suresi 32.ayette buyuruyor ki,”Gerçeğin ötesinde dalaletten başka ne kalır?” Evet,Ehli sünnet vel cemaatin ötesi dalalettir.Allah doğrudan ayırmasın.Günde beş vakit namazda ,kırk kere tekrar edilen “sıratellezine en amte” ayetini okuyupta,manasını düşünmemek olmaz.Zira burada ,doğru yoldan ayırma duası yapılmaktadır.
Bilindiği üzere Yahudi ve Hıristiyanlar kendilerine indirilmiş olan kitaplarını tahrif etmişlerdi.Gerçi Müslümanlar için Kur’an’ı Kerim’i tahrif edecekler,ayetleri silip, kafalarına göre yeniden yazacaklar diye bir şey söz konusu bile değil ama, buradan şu inceliği anlıyorum acizane.Her hangi bir suretle ayetleri bozamazlar ama, tefsir ediyoruz bahanesiyle yalan yanlış görüşleri, muhalif sesleri tefsirin satırları arasına katıştırabilirler ve buda zamanla kökleşen bir bilgi olur.Milleti dalalet çukurlarına sürükler.İşte bunun tehlikesinden korunmak için günde kırk defa” bizi doğrudan,doğru yoldan,peygamberin sünnetinden ve ashabının yolundan ayırma”diyoruz.
Yarın mahşer günü,Mevla Teala Nuh’un kavmine soracak; “Peygamberim size dinimi tebliğ etmedi mi?” Kavmi diyecek ki ;”etmedi”. O zaman Allah,Nuh’u çağıracak; “Benim dinimi tebliğ etmedin mi?”Diyecek,”ettim”. Denilecek ,”şahidin var mı?” Yani delil istiyor peygamberden.
Nuh’ta;” Ümmeti Muhammed şahidim” diyecek. Muhammedin aleyhisselam ümmetine sorulacak ;” deliliniz nedir”diye.Onlarda kur’an da geçen nuh suresini okuyacaklar ve peygamber de bize şahittir diyecekler.Hazreti Peygamber aleyhisselama şahitliği sorulacak.O aleyhisselam da şahit olacak ve şahitliği kabul olacak.Böylelikle Nuh’un kavmi cehenneme sürülecek.Bu kıssayı anlatmamın sebebi şudur ki; bakın peygambere bile delil soruluyor.Yarın bize de delilimiz sorulacak.
Mahşerde delilsiz kalmamak için,dünyadayken huccet ile amel etmeliyiz.Peygamberimiz buyuruyor ki ;”Kim bu dinimiz hususunda onun aslı ile bağdaşmayan bir şeyi ortaya koyar,ihdas ederse , o şeye itibar edilmez,geçersizdir.” Yani o huccet değildir,amel edilmez.
Mesela adamın biri şöyle bir görüş bildirse;” Allah benim kaderime, bu adam içecek diye yazdı,o yüzden içiyorum.”dese ve kendileri içkici olup,yandaş bir görüş arayanların,bu sözleri huccet kabul etmeleri,mahşer günü paçayı kurtarabilecekleri anlamına mı geliyor? Hayır,asla.Bu onlardan kabul edilmeyecek bir huccettir.Misalleri bu şekilde uzatabiliriz.
Hadiste “dinimiz hususunda aslı ile bağdaşmayan”deniliyor.Biraz da bunun üzerinde durmak istiyorum.Hazreti Peygamber aleyhisselam döneminde ,bizim zamanımızda ki gibiipe dizili,boncuklu tespihler yoktu.Ama şu vardı.Hurma çekirdeklerini belli sayıda biriktirirler (33 adet) Onunla zikirleri yaparlardı.Şimdi sorayım bu bid’at mı? Yani bizim tesbihler bid’at mı?Hayır , çünkü bunun aslı peygamber aleyhisselam döneminde mevcuttu.Günümüzdeki tespihlerin ilk dönem ile irtibatı var.
Peygamberimiz bir hadiste buyuruyor ki;”Sözlerin en güzeli,Allah’ın kitabıdır.Yolların en hayırlısı Muhammedin yoludur,sünnetidir.İşlerin en kötüsü,Kur’an ve sünnete muhalif olarak sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlardır.Her bid’at dalalettir,sapıklıktır,özden uzaklaşmaktır.”
Gelin ey ihvanlar,bundan sonra dinimizi iyi öğrenelim.Ehli sünnet alimlerimizi ve eserlerini sahiplenip, huccetlerimizi iyi öğrenelim.En azından bu bid’atlere karşı bilgilenelim.Gerek Yahudi ve gerekse Hıristiyanlara karşı tedbirimizi alalım.Gerekse de “ ümmetim 73 fırkaya ayrılacak,biri hariç 72’si cehenneme girecek” hadisinde belirtilen 72 fırkaya karşıda tedbirimizi alalım.Şeytan dört koldan saldırmakta Müslümanlara.Gaflet, karabulut gibi sarmış ufkumuzu.Bu karanlıktan ,bu sisten kurtulmak için ,güneş gibi parlayan Hazreti Muhammed’e sığınmalıyız.Onun sünnetine sarılmalıyız.Dişlerimizle,hatta iki elimizle de sımsıkı sarmalıyız ehli sünnet itikadımızı.
Mevlam bizleri şu mübarek zaman dilimlerinin hatırına korusun ve hakkı bulduktan sonra sapıtanlardan eylemesin ,amin.
10 Ocak 2011
6 Safer 1432
Pazartesi
Alper...
Bismillah.Hazreti Allahu Tealaya Hamdu Sena ve Resulu Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi vesselleme salatu selamdan sonra, Emma Bad ;
Doktorların Hipokrat yeminleri gibi, Müslümanlarında amentü yeminleri vardır.Hiçbir suretle bu yeminlerinden ,bu sözlerinden dışarı çıkamaz,sınırın dışına adım atamazlar.Herkim çizgiyi aşarsa,küfür sokaklarına dalarsa,dalalete düşmüş olur.O yüzden büyükler şöyle dua ederdi.”Ya Rabbi,hidayete erdirdikten sonra,dalalet çukurlarına düşürme.”
Tabiî ki Allahu Teala zorla hiç kimseye amel ettirmez.Kişi kendi hür iradesiyle amel eder.Kötüyse karşılığını bulacaktır.Daha açıkça ifade etmek gerekise ,cezasını bulacaktır.Kötülüğün cezası cehennem,iyiliğin cezası cennet olacaktır.
Bir insanın cennete girmesi için iman etmesi ve islamın şartlarını yerine getirmesi lazım.Peki nedir ,bu amentü yemini ? Kısaca sıralarsak ilk şart,Allaha iman.Tabiki bu çok önemli bir nokta.Kendilerine kitap verilenlerde Allaha inanıyor amma bir farkla,tek değilde birden fazla olduğuna inanıyorlar.Oysa Allah sure-i ihlasta bahsedilidği üzere;tektir,eşi benzeri yoktur.
Müslüman Allah’a,meleklerine,kitaplarına,peygamberlerine,ölümden sonra dirilmeye,kadere,hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna iman edecek ve mührünü “şahitlik ederim ki Allahtan başka ilah yok ve şahitlik ederim ki Muhammed kulu ve rasuludur. “diyerek basacak.
Akabinde ise namaz,oruç,zekat ve hac şartlarını yerine getirecek işte bunlar müslümanın yeminidir.Bunların dışına çıkamaz yani diyemez ki,”melekler kızıdır.” Dediği an dinden çıkar.Bu yüzden İslam çok ince bir dindir.Kıldan ince kılıçtan keskindir.
Hadiste buyuruldu ki;”cemaatten ayrılan,boynundan İslam ipiini çıkarmıştır.”Bu hadisi cami cemaatinden ayrılma olarak algılayanlar var ama hadis şerhlerine baktığımız zaman burada kastedilen ehli sünnet ve cemaat itikadından ayrılmak olduğunu anlıyoruz.Herkim doğru yoldan ayrılırsa,orijinal din ile alakası kesilmiş olur.Zira orijinal din Hazreti Muhammed’in Sallallahu aleyhi vessellem getirdiği dindir.
Sonradan katma yapanlar olmuştur. Ve olmaya devam ediyorlar.İşte bunlardan kurtulmak ve tedbirli olmak için ehli sünnet alimlerin eserlerine sahip çıkmalıyız.Kulaktan dolma bilgilerle din olmaz.Din gelenek görenek kabilinden yaşanacak hayat felsefesi değildir.Din, delillere dayanan,delillerle sabit olan bir gerçektir.Bir hakikattir.
Cenab-ı Mevla Bakara Suresi 111.Ayeti kerimesinde mealen buyuruyor ki,”Deki hadi delilinizi getirin”Madem müslümanım diyorsun buyur o zaman.Neye göre Müslümansın.Kim seni Müslüman yaptı.Gece yattın sabahında Müslüman olarak mı kalktın?Neye dayanacaksın,delilin ne?
Allahu Teala soracak mahşer günü,”Deliliniz nedir?” diye.Bir hadisi şerifte peygamberimiz Sallallahu aleyhi vessellem buyurdu ki; “Kıyamet günü olduğunda bir münadi şöyle seslenir.Ey cem ehli (mahşer halkı);Hüccetinizi getiriniz ve efendinizden cezanızı (karşılığınızı) alınız.Eğer hüccetiniz olmazsa efendinizden ceza talep etmeyiniz.Zira efendiniz cenneti her itaatkar olana vaad eyledi.Cehennemi ise her asi olana vaad eyledi”
Hüccet demek , delil demektir.Bizim din işlerimizdeki hüccetimiz Allahın Resuludur.Ayeti kerimelerde şöyle buyuruluyor;” Kim Resulullaha itaat ederse,Allaha itaat etmiş olur.(Nisa/80) “Peygamber size ne verirse onu alınız,o sizi neden men ederse onu terk ediniz”(hasr/7) Ve buna benzer nice ayetler var.
Bu ayetlerden çıkarılacak sonuç şudur.Herkim ,ben müslümanım diyorsa,Allahın peygamberine uyacak.O,neyi yasaklamışsa ondan sakınacak.O,neyi emretmişse ona yapışacak.Allah’a ve Resulune muhalefet etmeyecek,aksi taktirde” Başlarına dünyada bir bela gelmesinden yahut ahrette gayet acı bir azap gelmesinden korkup çekinsinler(Nur/63)
Bazılarının aklına şu sual gelebilir.”Madem peygambere uyacağız.O zaman niçin mezhepler var?” Peygamber döneminde mezhebe gerek yoktu.Zira sahabe her meseleyi Nebiyi Zişan efendimizden sual edip, öğreniyorlardı.Ama vefatından sonra mezheplerin kurulmasına,oluşmasına gereksinim duyuldu.Zira ayetleri ,hadisleri iyi yorumlayan sahabeler kalmamıştı.Etraf cahillerle dolmuştu.Dinin delillerini korumak ve gelecek kuşaklara orijinal haliyle aktarabilmek için mezhep imamları meseleleri aydınlattılar.Bunları kitaplaştırdılar.
Burada ayrı bir soru daha çıkıyor.”Mezhep imamlarına uymak,peygambere uymak sayılır mı?” Evet, o imamlara uymak peygambere sallallahu aleyhi vessellem uymak gibidir.Zira muhalefet etmediler.Sadece asrı saadetten aktarılanları tashih edip, düzene koydular.Hanefi abdest hakkında falanca hadisi delil aldı.Şafi , abdest hakkında öteki hadisi delil aldı.Delilleri sağlam.Yarın mahşerde delilinizi getirin denildiğinde , bizler tabi olduğumuz imamları söyleyeceğiz,onları delil olarak sunacağız.
Biliyorsunuz,İslam da ulul emr’e itaat mevzu vardır.Bu ulul emr’in,gerçek manada kim olduğu sorusuna alimler şöyle cevap vermişler.Ulul emr,ulemadır.Yani ulul emr,alimlerdir.Niçin öyledir? Zira yöneticiler her konuda fetva sormak zorundadırlar.Her işlerinde istişare etmelidirler.İşte mezhep imamları da ulul emrdir ve itaat etmek gerekir.Aksi takdir de mezhepsiz birinin mahşer günü , “delilinizi getirin” hitabı karşısında işi yaş gözüküyor.
Herkes delilini getirip,bir alime sığınırken.Hiç bir mezhebe bağlı olmayan biri kime sığınacaktır.Delilini getirmeyen kişi uydurukçudur,yalancıdır.Yalancı da orijinal din ile amel etmeyen kişidir.Zira bir ayette “Allah indinde geçerli tek din İslam’dır,Kim İslam’dan başka bir din ile gelirse o, ondan kabul edilmeyecek” buyruluyor.Bu ayete göre ,delilsiz gelenin de yani muhalefet edenin de durumu çok kritik ve zordur.
Allah Yunus suresi 32.ayette buyuruyor ki,”Gerçeğin ötesinde dalaletten başka ne kalır?” Evet,Ehli sünnet vel cemaatin ötesi dalalettir.Allah doğrudan ayırmasın.Günde beş vakit namazda ,kırk kere tekrar edilen “sıratellezine en amte” ayetini okuyupta,manasını düşünmemek olmaz.Zira burada ,doğru yoldan ayırma duası yapılmaktadır.
Bilindiği üzere Yahudi ve Hıristiyanlar kendilerine indirilmiş olan kitaplarını tahrif etmişlerdi.Gerçi Müslümanlar için Kur’an’ı Kerim’i tahrif edecekler,ayetleri silip, kafalarına göre yeniden yazacaklar diye bir şey söz konusu bile değil ama, buradan şu inceliği anlıyorum acizane.Her hangi bir suretle ayetleri bozamazlar ama, tefsir ediyoruz bahanesiyle yalan yanlış görüşleri, muhalif sesleri tefsirin satırları arasına katıştırabilirler ve buda zamanla kökleşen bir bilgi olur.Milleti dalalet çukurlarına sürükler.İşte bunun tehlikesinden korunmak için günde kırk defa” bizi doğrudan,doğru yoldan,peygamberin sünnetinden ve ashabının yolundan ayırma”diyoruz.
Yarın mahşer günü,Mevla Teala Nuh’un kavmine soracak; “Peygamberim size dinimi tebliğ etmedi mi?” Kavmi diyecek ki ;”etmedi”. O zaman Allah,Nuh’u çağıracak; “Benim dinimi tebliğ etmedin mi?”Diyecek,”ettim”. Denilecek ,”şahidin var mı?” Yani delil istiyor peygamberden.
Nuh’ta;” Ümmeti Muhammed şahidim” diyecek. Muhammedin aleyhisselam ümmetine sorulacak ;” deliliniz nedir”diye.Onlarda kur’an da geçen nuh suresini okuyacaklar ve peygamber de bize şahittir diyecekler.Hazreti Peygamber aleyhisselama şahitliği sorulacak.O aleyhisselam da şahit olacak ve şahitliği kabul olacak.Böylelikle Nuh’un kavmi cehenneme sürülecek.Bu kıssayı anlatmamın sebebi şudur ki; bakın peygambere bile delil soruluyor.Yarın bize de delilimiz sorulacak.
Mahşerde delilsiz kalmamak için,dünyadayken huccet ile amel etmeliyiz.Peygamberimiz buyuruyor ki ;”Kim bu dinimiz hususunda onun aslı ile bağdaşmayan bir şeyi ortaya koyar,ihdas ederse , o şeye itibar edilmez,geçersizdir.” Yani o huccet değildir,amel edilmez.
Mesela adamın biri şöyle bir görüş bildirse;” Allah benim kaderime, bu adam içecek diye yazdı,o yüzden içiyorum.”dese ve kendileri içkici olup,yandaş bir görüş arayanların,bu sözleri huccet kabul etmeleri,mahşer günü paçayı kurtarabilecekleri anlamına mı geliyor? Hayır,asla.Bu onlardan kabul edilmeyecek bir huccettir.Misalleri bu şekilde uzatabiliriz.
Hadiste “dinimiz hususunda aslı ile bağdaşmayan”deniliyor.Biraz da bunun üzerinde durmak istiyorum.Hazreti Peygamber aleyhisselam döneminde ,bizim zamanımızda ki gibiipe dizili,boncuklu tespihler yoktu.Ama şu vardı.Hurma çekirdeklerini belli sayıda biriktirirler (33 adet) Onunla zikirleri yaparlardı.Şimdi sorayım bu bid’at mı? Yani bizim tesbihler bid’at mı?Hayır , çünkü bunun aslı peygamber aleyhisselam döneminde mevcuttu.Günümüzdeki tespihlerin ilk dönem ile irtibatı var.
Peygamberimiz bir hadiste buyuruyor ki;”Sözlerin en güzeli,Allah’ın kitabıdır.Yolların en hayırlısı Muhammedin yoludur,sünnetidir.İşlerin en kötüsü,Kur’an ve sünnete muhalif olarak sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlardır.Her bid’at dalalettir,sapıklıktır,özden uzaklaşmaktır.”
Gelin ey ihvanlar,bundan sonra dinimizi iyi öğrenelim.Ehli sünnet alimlerimizi ve eserlerini sahiplenip, huccetlerimizi iyi öğrenelim.En azından bu bid’atlere karşı bilgilenelim.Gerek Yahudi ve gerekse Hıristiyanlara karşı tedbirimizi alalım.Gerekse de “ ümmetim 73 fırkaya ayrılacak,biri hariç 72’si cehenneme girecek” hadisinde belirtilen 72 fırkaya karşıda tedbirimizi alalım.Şeytan dört koldan saldırmakta Müslümanlara.Gaflet, karabulut gibi sarmış ufkumuzu.Bu karanlıktan ,bu sisten kurtulmak için ,güneş gibi parlayan Hazreti Muhammed’e sığınmalıyız.Onun sünnetine sarılmalıyız.Dişlerimizle,hatta iki elimizle de sımsıkı sarmalıyız ehli sünnet itikadımızı.
Mevlam bizleri şu mübarek zaman dilimlerinin hatırına korusun ve hakkı bulduktan sonra sapıtanlardan eylemesin ,amin.
10 Ocak 2011
6 Safer 1432
Pazartesi
Alper...