Delilinizi getirin ?

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
DELİLİNİZİ GETİRİN ?

Bismillah.Hazreti Allahu Tealaya Hamdu Sena ve Resulu Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi vesselleme salatu selamdan sonra, Emma Bad ;

Doktorların Hipokrat yeminleri gibi, Müslümanlarında amentü yeminleri vardır.Hiçbir suretle bu yeminlerinden ,bu sözlerinden dışarı çıkamaz,sınırın dışına adım atamazlar.Herkim çizgiyi aşarsa,küfür sokaklarına dalarsa,dalalete düşmüş olur.O yüzden büyükler şöyle dua ederdi.”Ya Rabbi,hidayete erdirdikten sonra,dalalet çukurlarına düşürme.”

Tabiî ki Allahu Teala zorla hiç kimseye amel ettirmez.Kişi kendi hür iradesiyle amel eder.Kötüyse karşılığını bulacaktır.Daha açıkça ifade etmek gerekise ,cezasını bulacaktır.Kötülüğün cezası cehennem,iyiliğin cezası cennet olacaktır.

Bir insanın cennete girmesi için iman etmesi ve islamın şartlarını yerine getirmesi lazım.Peki nedir ,bu amentü yemini ? Kısaca sıralarsak ilk şart,Allaha iman.Tabiki bu çok önemli bir nokta.Kendilerine kitap verilenlerde Allaha inanıyor amma bir farkla,tek değilde birden fazla olduğuna inanıyorlar.Oysa Allah sure-i ihlasta bahsedilidği üzere;tektir,eşi benzeri yoktur.

Müslüman Allah’a,meleklerine,kitaplarına,peygamberlerine,ölümden sonra dirilmeye,kadere,hayrın ve şerrin Allahtan olduğuna iman edecek ve mührünü “şahitlik ederim ki Allahtan başka ilah yok ve şahitlik ederim ki Muhammed kulu ve rasuludur. “diyerek basacak.

Akabinde ise namaz,oruç,zekat ve hac şartlarını yerine getirecek işte bunlar müslümanın yeminidir.Bunların dışına çıkamaz yani diyemez ki,”melekler kızıdır.” Dediği an dinden çıkar.Bu yüzden İslam çok ince bir dindir.Kıldan ince kılıçtan keskindir.

Hadiste buyuruldu ki;”cemaatten ayrılan,boynundan İslam ipiini çıkarmıştır.”Bu hadisi cami cemaatinden ayrılma olarak algılayanlar var ama hadis şerhlerine baktığımız zaman burada kastedilen ehli sünnet ve cemaat itikadından ayrılmak olduğunu anlıyoruz.Herkim doğru yoldan ayrılırsa,orijinal din ile alakası kesilmiş olur.Zira orijinal din Hazreti Muhammed’in Sallallahu aleyhi vessellem getirdiği dindir.

Sonradan katma yapanlar olmuştur. Ve olmaya devam ediyorlar.İşte bunlardan kurtulmak ve tedbirli olmak için ehli sünnet alimlerin eserlerine sahip çıkmalıyız.Kulaktan dolma bilgilerle din olmaz.Din gelenek görenek kabilinden yaşanacak hayat felsefesi değildir.Din, delillere dayanan,delillerle sabit olan bir gerçektir.Bir hakikattir.

Cenab-ı Mevla Bakara Suresi 111.Ayeti kerimesinde mealen buyuruyor ki,”Deki hadi delilinizi getirin”Madem müslümanım diyorsun buyur o zaman.Neye göre Müslümansın.Kim seni Müslüman yaptı.Gece yattın sabahında Müslüman olarak mı kalktın?Neye dayanacaksın,delilin ne?

Allahu Teala soracak mahşer günü,”Deliliniz nedir?” diye.Bir hadisi şerifte peygamberimiz Sallallahu aleyhi vessellem buyurdu ki; “Kıyamet günü olduğunda bir münadi şöyle seslenir.Ey cem ehli (mahşer halkı);Hüccetinizi getiriniz ve efendinizden cezanızı (karşılığınızı) alınız.Eğer hüccetiniz olmazsa efendinizden ceza talep etmeyiniz.Zira efendiniz cenneti her itaatkar olana vaad eyledi.Cehennemi ise her asi olana vaad eyledi”

Hüccet demek , delil demektir.Bizim din işlerimizdeki hüccetimiz Allahın Resuludur.Ayeti kerimelerde şöyle buyuruluyor;” Kim Resulullaha itaat ederse,Allaha itaat etmiş olur.(Nisa/80) “Peygamber size ne verirse onu alınız,o sizi neden men ederse onu terk ediniz”(hasr/7) Ve buna benzer nice ayetler var.

Bu ayetlerden çıkarılacak sonuç şudur.Herkim ,ben müslümanım diyorsa,Allahın peygamberine uyacak.O,neyi yasaklamışsa ondan sakınacak.O,neyi emretmişse ona yapışacak.Allah’a ve Resulune muhalefet etmeyecek,aksi taktirde” Başlarına dünyada bir bela gelmesinden yahut ahrette gayet acı bir azap gelmesinden korkup çekinsinler(Nur/63)

Bazılarının aklına şu sual gelebilir.”Madem peygambere uyacağız.O zaman niçin mezhepler var?” Peygamber döneminde mezhebe gerek yoktu.Zira sahabe her meseleyi Nebiyi Zişan efendimizden sual edip, öğreniyorlardı.Ama vefatından sonra mezheplerin kurulmasına,oluşmasına gereksinim duyuldu.Zira ayetleri ,hadisleri iyi yorumlayan sahabeler kalmamıştı.Etraf cahillerle dolmuştu.Dinin delillerini korumak ve gelecek kuşaklara orijinal haliyle aktarabilmek için mezhep imamları meseleleri aydınlattılar.Bunları kitaplaştırdılar.

Burada ayrı bir soru daha çıkıyor.”Mezhep imamlarına uymak,peygambere uymak sayılır mı?” Evet, o imamlara uymak peygambere sallallahu aleyhi vessellem uymak gibidir.Zira muhalefet etmediler.Sadece asrı saadetten aktarılanları tashih edip, düzene koydular.Hanefi abdest hakkında falanca hadisi delil aldı.Şafi , abdest hakkında öteki hadisi delil aldı.Delilleri sağlam.Yarın mahşerde delilinizi getirin denildiğinde , bizler tabi olduğumuz imamları söyleyeceğiz,onları delil olarak sunacağız.

Biliyorsunuz,İslam da ulul emr’e itaat mevzu vardır.Bu ulul emr’in,gerçek manada kim olduğu sorusuna alimler şöyle cevap vermişler.Ulul emr,ulemadır.Yani ulul emr,alimlerdir.Niçin öyledir? Zira yöneticiler her konuda fetva sormak zorundadırlar.Her işlerinde istişare etmelidirler.İşte mezhep imamları da ulul emrdir ve itaat etmek gerekir.Aksi takdir de mezhepsiz birinin mahşer günü , “delilinizi getirin” hitabı karşısında işi yaş gözüküyor.

Herkes delilini getirip,bir alime sığınırken.Hiç bir mezhebe bağlı olmayan biri kime sığınacaktır.Delilini getirmeyen kişi uydurukçudur,yalancıdır.Yalancı da orijinal din ile amel etmeyen kişidir.Zira bir ayette “Allah indinde geçerli tek din İslam’dır,Kim İslam’dan başka bir din ile gelirse o, ondan kabul edilmeyecek” buyruluyor.Bu ayete göre ,delilsiz gelenin de yani muhalefet edenin de durumu çok kritik ve zordur.

Allah Yunus suresi 32.ayette buyuruyor ki,”Gerçeğin ötesinde dalaletten başka ne kalır?” Evet,Ehli sünnet vel cemaatin ötesi dalalettir.Allah doğrudan ayırmasın.Günde beş vakit namazda ,kırk kere tekrar edilen “sıratellezine en amte” ayetini okuyupta,manasını düşünmemek olmaz.Zira burada ,doğru yoldan ayırma duası yapılmaktadır.

Bilindiği üzere Yahudi ve Hıristiyanlar kendilerine indirilmiş olan kitaplarını tahrif etmişlerdi.Gerçi Müslümanlar için Kur’an’ı Kerim’i tahrif edecekler,ayetleri silip, kafalarına göre yeniden yazacaklar diye bir şey söz konusu bile değil ama, buradan şu inceliği anlıyorum acizane.Her hangi bir suretle ayetleri bozamazlar ama, tefsir ediyoruz bahanesiyle yalan yanlış görüşleri, muhalif sesleri tefsirin satırları arasına katıştırabilirler ve buda zamanla kökleşen bir bilgi olur.Milleti dalalet çukurlarına sürükler.İşte bunun tehlikesinden korunmak için günde kırk defa” bizi doğrudan,doğru yoldan,peygamberin sünnetinden ve ashabının yolundan ayırma”diyoruz.

Yarın mahşer günü,Mevla Teala Nuh’un kavmine soracak; “Peygamberim size dinimi tebliğ etmedi mi?” Kavmi diyecek ki ;”etmedi”. O zaman Allah,Nuh’u çağıracak; “Benim dinimi tebliğ etmedin mi?”Diyecek,”ettim”. Denilecek ,”şahidin var mı?” Yani delil istiyor peygamberden.

Nuh’ta;” Ümmeti Muhammed şahidim” diyecek. Muhammedin aleyhisselam ümmetine sorulacak ;” deliliniz nedir”diye.Onlarda kur’an da geçen nuh suresini okuyacaklar ve peygamber de bize şahittir diyecekler.Hazreti Peygamber aleyhisselama şahitliği sorulacak.O aleyhisselam da şahit olacak ve şahitliği kabul olacak.Böylelikle Nuh’un kavmi cehenneme sürülecek.Bu kıssayı anlatmamın sebebi şudur ki; bakın peygambere bile delil soruluyor.Yarın bize de delilimiz sorulacak.

Mahşerde delilsiz kalmamak için,dünyadayken huccet ile amel etmeliyiz.Peygamberimiz buyuruyor ki ;”Kim bu dinimiz hususunda onun aslı ile bağdaşmayan bir şeyi ortaya koyar,ihdas ederse , o şeye itibar edilmez,geçersizdir.” Yani o huccet değildir,amel edilmez.

Mesela adamın biri şöyle bir görüş bildirse;” Allah benim kaderime, bu adam içecek diye yazdı,o yüzden içiyorum.”dese ve kendileri içkici olup,yandaş bir görüş arayanların,bu sözleri huccet kabul etmeleri,mahşer günü paçayı kurtarabilecekleri anlamına mı geliyor? Hayır,asla.Bu onlardan kabul edilmeyecek bir huccettir.Misalleri bu şekilde uzatabiliriz.

Hadiste “dinimiz hususunda aslı ile bağdaşmayan”deniliyor.Biraz da bunun üzerinde durmak istiyorum.Hazreti Peygamber aleyhisselam döneminde ,bizim zamanımızda ki gibiipe dizili,boncuklu tespihler yoktu.Ama şu vardı.Hurma çekirdeklerini belli sayıda biriktirirler (33 adet) Onunla zikirleri yaparlardı.Şimdi sorayım bu bid’at mı? Yani bizim tesbihler bid’at mı?Hayır , çünkü bunun aslı peygamber aleyhisselam döneminde mevcuttu.Günümüzdeki tespihlerin ilk dönem ile irtibatı var.

Peygamberimiz bir hadiste buyuruyor ki;”Sözlerin en güzeli,Allah’ın kitabıdır.Yolların en hayırlısı Muhammedin yoludur,sünnetidir.İşlerin en kötüsü,Kur’an ve sünnete muhalif olarak sonradan ortaya çıkarılmış bid’atlardır.Her bid’at dalalettir,sapıklıktır,özden uzaklaşmaktır.”

Gelin ey ihvanlar,bundan sonra dinimizi iyi öğrenelim.Ehli sünnet alimlerimizi ve eserlerini sahiplenip, huccetlerimizi iyi öğrenelim.En azından bu bid’atlere karşı bilgilenelim.Gerek Yahudi ve gerekse Hıristiyanlara karşı tedbirimizi alalım.Gerekse de “ ümmetim 73 fırkaya ayrılacak,biri hariç 72’si cehenneme girecek” hadisinde belirtilen 72 fırkaya karşıda tedbirimizi alalım.Şeytan dört koldan saldırmakta Müslümanlara.Gaflet, karabulut gibi sarmış ufkumuzu.Bu karanlıktan ,bu sisten kurtulmak için ,güneş gibi parlayan Hazreti Muhammed’e sığınmalıyız.Onun sünnetine sarılmalıyız.Dişlerimizle,hatta iki elimizle de sımsıkı sarmalıyız ehli sünnet itikadımızı.

Mevlam bizleri şu mübarek zaman dilimlerinin hatırına korusun ve hakkı bulduktan sonra sapıtanlardan eylemesin ,amin.


10 Ocak 2011
6 Safer 1432
Pazartesi
Alper...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Allah razı olsun sizden Alper üstadım. Saddakna. Sözlerinin doğruluğunu tasdik ederiz, zira doğru olan söz üzerinde nur vardır. Ve o nuru Allah Tealanın murad ettikleri mutlaka görür gibi bilirler. Müslümana düşen, sözün doğrusuna ve güzeline uymaktır. Nitekim din nasihattir diye emir ve ihbar buyrulmuştur.

Acizane, kabul buyurursanız, yazınızı şöyle tekrar edelim:

1- Ehli Sünnet ve'l cemaat gibi yani Resulullah efendimiz ve mübarek Ashab-ı Kiram'ı gibi inananalım. Yani Mezhep (Hanefi, Şafi, Hanbeli, Maliki) imamları ve alimleri itikadı nasıl bildirmişse madde madde öyle inanalım. Aksine inançlardan aslandan kaçar gibi kaçalım.

2- İnancımızı mutlaka, düzenli olarak tatbik edip Allah rızası için halisane uygulayalım. Salih ameller işleyelim. Yani Mezhebimiz neyi yap demişse yapalım. Neyden kaç demişse ondan sakınalım. Halisane, Allah rızası için demek; zaten halis olmayan amel salih değildir, nardan da halas etmez.

3- Dışımızı tatbikatımızla yani Şeriat-ı Muhammediyye ile temizleyip süslerken; içimizi harab, nefsimizi terbiyesiz ve kalbimizi zikirsiz bırakmayalım. Zira Allah Resulü Efendimiz Hz.leri Güzel Ahlak'ı tamam ve cari kılmak için irsal buyrulmuştur. Nefis de terbiye görmeden kurtulacak değildir. Kalbler de ancak Allah'ı zikrederek mutmain olabilir. Allah'ın zikrinden ve muhabbetinden başka hiçbir şey kalbe "Selimlik" vermez. Yevme La Yenfeu'da da Selim Bir Kalbden başka fayda verecek yoktur. Bu manevi tatbikat ve enfüsi cihadın (çaba ve uygulamanın) anahtarı ise, silsilesi kesintisiz Resulullah efendimize çıkan, gördüğünüzde Allah'ı hatırlatan ve tasarruf sahibi bir VESİLE olacak hakiki Mürşid-i Kamillerin elindedir. Onların eşiğine müracaat edip onların öğreteceği usül ve nafilelerini can u gönülden baş üstü edip uygulayalım ve kalb ilmine içimizi de hazır edelim. Ki böylelikle Sarayın içi harab kalmamış ola. İnşallahu Teala...

Her sayılı gün kısadır ve vakt-i eşrat mutlaka gelecektir. Allah Teala ayağımızı kaydırmasın ve sonumuzu hayır getirsin.

Ves'selam.
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Allah razı olsun hirahos hocam...
Estagfirullah.
Rabbim dini üzere sabit kılsın ayaklarımızı inşaAllah...
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.
 

Alper...

MarmaranınKralı
Katılım
10 Eki 2006
Mesajlar
9,574
Tepkime puanı
452
Puanları
0
Konum
İsLamBol
Web sitesi
cennetsarayi.blogcu.com
Yarın mahşer günü,Mevla Teala Nuh’un kavmine soracak; “Peygamberim size dinimi tebliğ etmedi mi?” Kavmi diyecek ki ;”etmedi”. O zaman Allah,Nuh’u çağıracak; “Benim dinimi tebliğ etmedin mi?”Diyecek,”ettim”. Denilecek ,”şahidin var mı?” Yani delil istiyor peygamberden.

Nuh’ta;” Ümmeti Muhammed şahidim” diyecek. Muhammedin aleyhisselam ümmetine sorulacak ;” deliliniz nedir”diye.Onlarda kur’an da geçen nuh suresini okuyacaklar ve peygamber de bize şahittir diyecekler.Hazreti Peygamber aleyhisselama şahitliği sorulacak.O aleyhisselam da şahit olacak ve şahitliği kabul olacak.Böylelikle Nuh’un kavmi cehenneme sürülecek.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Acizane, kabul buyurursanız, yazınızı şöyle tekrar edelim:

1- Ehli Sünnet ve'l cemaat gibi yani Resulullah efendimiz ve mübarek Ashab-ı Kiram'ı gibi inananalım. Yani Mezhep (Hanefi, Şafi, Hanbeli, Maliki) imamları ve alimleri itikadı nasıl bildirmişse madde madde öyle inanalım. Aksine inançlardan aslandan kaçar gibi kaçalım.

2- İnancımızı mutlaka, düzenli olarak tatbik edip Allah rızası için halisane uygulayalım. Salih ameller işleyelim. Yani Mezhebimiz neyi yap demişse yapalım. Neyden kaç demişse ondan sakınalım. Halisane, Allah rızası için demek; zaten halis olmayan amel salih değildir, nardan da halas etmez.

Sayın hirahos karar verin hangisini yapalım?

Peygamberimiz kendisini Ehl-i Sünnet olarak mı niteliyordu? Peygamber gibi inanalım diyorsunuz eyvallah elbette öyle yapalım lakin devamında bu sözünüzle çelişerek "Hanefi, Şafi, Hanbeli, Maliki imamları nasıl bildirmişse madde madde öyle inanalım" diyorsunuz. Ve yine devamında Allah rızası için salih amel işleyelim diyorsunuz Kuran ve Sünneti referans göstereceğinize "Mezhebimiz neyi yap demişse yapalım. Neyden kaç demişse ondan sakınalım." diyorsunuz.

Hocam tam bir çorba oldu bu sözleriniz. Ha diyeceksiniz ki hepsi Kuran ve Sünnette çağırır bu anlamda aynıdır. Ama öyle değil işte. Öyle olmadığının delili de "İtikadda Maturidiyim mezhepte Hanefiye tabiyim" ve/veya "İtikadda Eş'ariyim mezhepte Şafiyim" gibi akla ziyan sözlerdir. Ebu Hanife'nin itikadında ne var ki İtikadda Maturidiyim diyorsun?

Hocam milletin kafasını bulandırmaktan lütfen vazgeçin buradaki sözlerinizden de hesaba çekileceğinizi unutmayın.

Dinin sahibi Allah'tır ve neye nasıl inanacağımızı da bize bildirmiştir. İtikadımızı Kuran'dan alırız buna uygunluk arz eden Rasulün sahih sünnetini de alır bundan sonrakilerin sözlerini de önce Kuran'a sonra da sahih Sünnete arz ederiz. Allah'ın ve Rasulünün sözü dışındaki tüm sözleri bunlara uygunluğu nisbetinde ya kabul eder ya da reddederiz.

Bunu bu şekilde sınırlandırmaz isek sizin yaptığınız gibi din çorbaya döner. Zaten ihtilafların sebepleri de bundandır. İşte buyurun; Eş'ariyim, Maturidiyim, Selefiyim, Hariciyim, Ehl-i Sünnetim, Sufiyim, Mürciiyim vs

Hangisi gerçek İslam? İtikadın konusu yani inanılması gereken hususlar farklı farklı mıdır da bu kadar itikadi mezhepler ortaya çıkıyor?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ebu Hanife, İmam Şafii gibi ulemayı bıraktınız. (Sahih) İtikad ve (salih) ameli nerden, kimlerden öğrendiniz peki?

el Cevap: Saydığımız dört mezheb ve iki itikad ekolü, hepsi de Peygamberimiz ve Ashabından almışlardır. Akli ve nakli olarak hiç şüphemiz yoktur.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ebu Hanife, İmam Şafii gibi ulemayı bıraktınız. (Sahih) İtikad ve (salih) ameli nerden, kimlerden öğrendiniz peki?

el Cevap: Saydığımız dört mezheb ve iki itikad ekolü, hepsi de Peygamberimiz ve Ashabından almışlardır. Akli ve nakli olarak hiç şüphemiz yoktur.

Sayın hirahos ulema ne yahu? Siz dininizi ulemadan mı öğreniyorsunuz? Bu Kitap onlara mı indi de itikadımızı onlar belirlesin ki Rasule dahi bu yetki verilmemişken. Rabbimiz buyurmuyor mu; "Bu kitabın anası muhkemdir çok az kısmı da müteşabihtir" ?
Muhkem'in manası; "açık, anlaşılır, başka manalara hamledilemeyecek netlikte" iken bu konuda kalem oynatmak kimin ne haddine. Birileri bu haddi kendinde bulduğundandır ki bir sürü itikadi mezhepler ortaya çıkmış. İtikadın mezhebi mi olur yahu, inanılması gereken hususlar nasıl farklı farklı olabilir, olabilir mi?

Edille-i Şeriye'yi sayarken Kuran'ı en başa koyuyorsunuz da uygulamaya gelince neden en sona atıyorsunuz?

"Bir bilene sorun" ayetinin kavli bilmediğimiz hususlarda elbette ulemaya sormayı kapsar ve elbette bir bilenin üstünde mutlaka daha iyi bilen birileri vardır ama bu itikadın konusu değildir. Önceleri Müslümanlar bilmediklerini, anlamadıklarını soruyorlardı. İlk dönemde gayet mutedil bir şekilde devam eden bu durum daha sonra bazı cahiller tarafından yanlış anlaşılmış ve ulemanın sözleri mutlak doğru olarak kabul edilmiş ve iş rayından çıkmıştır.

Bu dinin sahibi Allah'tır ve neye nasıl inanacağımızı da Kuran'da muhkem/açık açık belirtmiştir. Kuran okumayanlar veya sadece arapçası ile yüzünden okuyanlar bunu anlayamazlar. Kuran ile hemhal olmak yerine başkalarının ondan anladıkları ile onu anladığını zannedenler çok büyük bir yanılgıya düşüyorlar.

Akli ve nakli hiç şüphemiz yoktur diyorsunuz hangi nakil?

Buhari'nin hadis metoduna uyan bir sahih hadisi bir başka alim kendi kriterine uymadı diye reddedebiliyor. Buhariye göre güvenilir olan bir ravi, İbn Hemmam Abdurrezzak'a göre güvenilmeyecek biri olabilir. Geçende burada yazmıştım, bir muhaddise göre güvenilir olan bir ravi bir başkasına yalancının biri olabiliyor. Bakın bunun üzerinden pek çok ihtilaf çıkmıştır.

Bu konu İslam’ın Kurana rağmen nasıl bozulduğuna mükemmel bir örnektir, alenen ve açıkça alimler şöyle dedi diyerek Allah'ın ayetleri görmezden geliniyor, ayet’in platformlar üstü konumu alaşağı ediliyor işte bunun adı açıkça Yahudileşmedir.

Kuranı Kerim açıkça Yahudiliğin nasıl bozulduğunu anlatmıştır ve bunun alimler eliyle yapıldığını söylemektedir. Kitabın yanına kitaplar eklemek suretiyle bu dini tahrif edenlerle ne farkımız var söyler misiniz?

Yapmayın sayın hirahos siz akıllı birisiniz lütfen ön kabullerinizi bir kenara bırakın ve Allah'a tevekkül edin, aklınızın ve vicdanınızın sesini dinleyin o size doğruya ulaştıracaktır. Rabbimiz bizler bunu vadediyor;


"Bizim uğrumuzda mücahede edenleri elbette yollarımıza eriştiririz. Şüphesiz ki Allah, ihsan edenlerle beraberdir."
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Alper alıntı...
[QUOTEYarın mahşer günü,Mevla Teala Nuh’un kavmine soracak; “Peygamberim size dinimi tebliğ etmedi mi?” Kavmi diyecek ki ;”etmedi”. O zaman Allah,Nuh’u çağıracak; “Benim dinimi tebliğ etmedin mi?”Diyecek,”ettim”. Denilecek ,”şahidin var mı?” Yani delil istiyor peygamberden.

][/QUOTE]



Alper sen bu kocakarı hikayelerini nereden duydun böyle?Demek nuh .as kavmi ,nuh a.s için "tebliğ etmedi"diyecek.:blink::blink:.Ufrükcü teyyare !!!!! peygambere hakaret ediyorsun.Ahirette hiç bir kavim peygamberini suçlayamayacak.bunu böyle bil!

Bozacının şahidi şıracı ! desdekcinde altında...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
@RedveKabul

İtikad ve ameli kendi kendime öğrendim diyorsunuz yani...

Buhari, Müslüm, Hanife, Şafi, Hanbel vs... Bunlardan daha doğru anladığınızın DELİLİ nedir?

gavs ........ ni ise bu forumda tutmak, hadi tuttunuz İslam hakkında yazdırmak dahi ağır bir suçtur. Bu suç forum yönetiminin sırtındadır.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ulemanın doğru anladığına delil de KUR'ANdır dersek... Ne yapacaksınız?

Delil böyle olmaz. Kabul etmeyiz. Önce delil nasıl getirilir onu öğrenmeniz lazım.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Ulemanın doğru anladığına delil de KUR'ANdır dersek... Ne yapacaksınız?

Delil böyle olmaz. Kabul etmeyiz. Önce delil nasıl getirilir onu öğrenmeniz lazım.


: )) Delil nasıl getirilirin delili de bunu diyenler değil midir?

Ulemanın doğru anladığına delil de KURAN ise farklı farklı anlamaların delili nasıl Kuran oluyor? Kuran bizi tek bir inanca mı yoksa farklı farklı inanışlara mı çağırıyor? Düşünün bakalım.

Mesela Ebu Hanife amel imandan bir cüz değildir der, öyle anlamış ama diğer imamlar imanı amele dahil eder, o olmadan diğeri olmaz der. Şimdi bunların hangisinin doğru olduğunun tesbitini nasıl ve neye göre yapacağız? Hanefi olanlar Hanefiye diğerleri de kendi mezhebine uysun mu diyeceğiz? Hani ulemanın hepsinin anladığı doğru idi ve hani hepsi Kuran'a göreydi? Yapmayın...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Bakınız,

Siz çıkmış, Tıb kitapları okudum, herkesten, her fakülteden daha iyi bir doktor ve cerrahım diyorsunuz. Biz de size herkesten iyi (bilgili ve mahir) bir tabib olduğunuza ispatınız nedir diyoruz? Siz "ispatım, okuduğum kitaplardır" diye cevap veriyorsunuz. Hem de hiç rahatsız olmadan....

Hiç bir akıllı, mantıklı kişi sizin bu cevabınızla sizin masanıza yatmaz. Hiç bir akıllı kimse "delilim Kur'an'dır, kendi kendime okurum" diyene de kanmaz. Bu tavrınızın akılla ilgisi yok. İnsana yakışan bir tavır değil. Kendi kendinize akıllıca demeniz de umrumuzda değil.

Delilim Kur'an'dır dediğiniz mübarek Mushafta nice kötü sıfatlar, nice tehdit ve cezalar da var. Mesela "Kendi heva ve hevesini ilah edinenler" gibi... Mesela "Allah ve Rasulünün arasını ayırmak isteyenler" gibi... "Ben" "Ben" "Ben" dediğiniz bu hengamda kendinizin bu tür vasıflardan uzak olduğuna da kendi zannınızdan başka ispatınız yok. Başkası yanlış, ben doğruyum demek, esas kibrin alametidir.

Arkadaşım. Kitap ve sünnet sizden ve bizden 1400 yıl önce indi, şahid olmadınız. Kendi kendinize bunu öğrenmenizin de imkan ve yolu olmadığını görünüz. Müslümansınız ve sizi ebedi saadete götürecek hayatın peşindesiniz. Kendinize hiç sormaz mısınız? Acaba yanlış mı? yapıyorum. Yanlış mı anladım. Ya yanlış yaparsam! vs.. Semadan mühürlü bir vesika mı indi önünüze? :) Kendisiyle, kendinden emin olmak ebedi hayat karşısında bir kumardır.

Akıl yok, kibir ve kumar var. Hadi sana selametle. Biz almayalım. Orda görüşürüz inşallah.

Artık nakli delilleri konuşmaya gerek kalmadı.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Kuranı Kerim açıkça Yahudiliğin nasıl bozulduğunu anlatmıştır ve bunun alimler eliyle yapıldığını söylemektedir. Kitabın yanına kitaplar eklemek suretiyle bu dini tahrif edenlerle ne farkımız var söyler misiniz?


Elbet Hazreti İsa Aleyhisselama Hazreti Musa Aleyhisselama gönderilen Kitaplar dolayısıyla getirdikleri hak dinleri papazlar ve hahamlar tarafından az bir üçret karşılığı (Dünya menfaatleri)değiştirilmiş tahrif edilmiştir.
Fakat İslam Alimleri Ebedi bir üçret karşılığı olarak dinlerini bozulmaktan korumak için olağan üstü bir gayret göstermişlerdir.
İnsanların en iyileri bu alimler olduğu gibi en kötüleride kötü alimlerdir.
Birisi tahrib ediyor.Birisi tahrib edilmesini önlüyor.Hiç bu iki kimse bir birine benzitilebilirmi.?
İşte birilerinin maksat ve niyeti bu hakiki alimleri devreden çıkarrak,bu kötü alimleri devreye sokarak tahrib etmek.Fakat bundan birincisi İslamiyet Allah cellecalüh tarafından korunmuştur.İkincisi bu korunma sebebiyle Allahü Teala Hazretleri bu En iyi olan kimseleri (Alimler) bol bol yaratmıştır.Bunlar gelen hucumları geri püskürtmüştür.Kiyamete kadar hep doğruluk üzere bulunaçak bir topluluk az da olsa bulunaçaktır.Ey ingiliz ajanlarının piyonları bu nuru üfürmekle sündüremessiniz.
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
@RedveKabul

İtikad ve ameli kendi kendime öğrendim diyorsunuz yani...

Buhari, Müslüm, Hanife, Şafi, Hanbel vs... Bunlardan daha doğru anladığınızın DELİLİ nedir?

gavs ........ ni ise bu forumda tutmak, hadi tuttunuz İslam hakkında yazdırmak dahi ağır bir suçtur. Bu suç forum yönetiminin sırtındadır.


seni muhatab alan yok.........yönetimin akıl hocalığı sana düşmedi..Ahirette bilir cenabı hak neyin ne olduğunu ortaya tabiki koyacak..Vay haline ,allahı konuşturan kitablarında sunanların haline!!!!tabii anladıysan!
sen t.c deprem haritasını çıkarmaya devam etsen daha iyi olur..
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Sayın hirahos bir saniye öyle hemen “ahirette görüşürüz” kolaycılığı yok, nereye?

Nakilcilik ya da Akılcılık. İkisi de boş. Zıt kutuplardaki ifrat ve tefrit noktaları. Allah ikisinden de korusun, sırat-i mustakim, orta yol üzere kılsın hepimizi.

Nakil ve akil çatıştırılması ya da mukayesesi nebevi metodun hangi merhalesinde ortaya çıkmış ya da konmuş ki, böylesine bir "karşıtlık ilkesiyle" yolumuzu tanımlayalım? Akıl ve nakil, Kuran'ın da bize sıkça vurguladığı gibi, birbirini bütünleyen, birini anlamak için diğerine ihtiyacımız olan, gerektiğinde birbirine kılavuzluk eden iki asli "unsurdur". İkisi bir "bütünü" ifade eder. Akıl olmadan naklin, nakil olmadan aklin bir manası yoktur. Ama siz ne yapıyorsunuz akla değil nakle tabi olalım diyor ve aklı kerih görüyorsunuz. Siz İslamın hak olduğunu neyinizle karar verdiniz? Aklımla demeyin inanmam.

Her nakil akıl süzgecinden geçmelidir. Bu noktada Kuran'ın farkı, akla vurulduğu zaman aklın ona "vurulması/hayran kalması/eksik kalması"dır. Bu da O'nun "kul"dan değil "Allah"tan gelmesindendir. Bu yüzden de vahiy en üsttür, bu noktada tasnif dışıdır. Tasnif edilen değil, tasnif edendir. Süzgeçten gecen değil, süzendir.

Dolayısıyla bizler, Kuran dışındaki tüm nakilleri Kuran'a ve nebevi metoda göre süzmek ve karsılaştırmakla yükümlüyüz diyoruz. Bunu yapmadığımız zaman, "bilginlerini ve rahiplerini rabler edindiler" ayetindeki riskle karşı karşıya kalırız diyoruz. Ben şahsen böyle bir riski göze alamam ama gördüğüm kadarıyla siz ve sizin gibi düşünenler bu noktada oldukça "cesursunuz".

Kuran kadar akla vurgu yapan başka bir kitap yoktur. Ama bazıları ısrarla ya akıllarını kullanmıyorlar ya da kiralık akıllarla bir yol tutmaya çalışıyorlar. Ne kötü yapıyorlar…

“Elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kuran'ı terk edilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.” (Furkan,30)

Bu ayet size eminim ki hiç bir şey ifade etmiyordur. Zaten mukallitlerin beni anlamaları mümkün değildir.

Allah size ve sizin gibilere hidayet etsin.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
"Furkan, 30'a" biz ve Mezheb ehlinin (Ehli Sünnet cemaatin) girdiğini nasıl anladınız? Kendi kendinize. Ve Ayete sizin anladığınız gibi mana verip uymamızı istiyorsunuz. Yani kendi MEZHEBİNİZE çağırıyorsunuz! :) Bütün Mezheb inkarcılarının mecburi durağı burasıdır. Mezhebleri inkar edip, kendi Mezheblerine davet etmek. Bu çelişkiyi göremeyecek kadar da Allah gözünüzü bağlamış. Siz devam edin.

Furkan, 30'a gelirsek. Amenna Rabbımızın kelamıdır. Ehli sünnet ulema, Rasülullah efendimiz ve Ashabına dayanarak Rabbımızın bu Ayet ile ne kastettiğini şöyle bildirmişlerdir:

Rasulullah efendimiz: "Ya Rab" ifadeleriyle müşrikleri, kafirleri yüce Allah'a şikâyet etmiştir. "Gerçekten benim kavmim bu Kur'ân'ı terk etti" dedi. Yani onlar bu Kur'ân hakkında gerçeğin dışına çıkarak onun bir sihir ve bir şiir olduğunu söylediler. Bu açıklama Mücahid ve en-Nehaî'den nakledilmiştir.

Bir sonraki Ayet-i Kerime zaten Ayete muhatap olanın inkarcı müşrikler olduğunu göstermektedir. 31. Ayet ise şöyle tefsir edilmiştir:

Yani ey Rasülüm! Senin kavminin müşrikleri arasından -İbn Abbas'ın görüşüne göre bu kişi Ebu Cehil'dir- düşman kimseler kıldığımız gibi, senden önceki her bir peygamber için de kavminin müşriklerinden düşmanlar kılmışızdır. O bakımdan onların sabrettikleri gibi sen de Benim emrim üzerinde sabret. Çünkü Ben seni doğru yola ileteceğim, sana karşı çıkan herkese karşı yardımcı olacağım.

Bir diğer açıklamaya göre, Allah Rasûlünün: "Ya Rab..." sözünü kıyamet gününde söyleyeceği bildirilmiştir. Yani onlar Kur'ân-ı Kerîm'i terk ettiler, benden uzaklaştılar, beni yalanladılar diyecektir.

Enes dedi ki: Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurdu: "Kim Kur'ân'ı öğrenir, sonra mushafını asar da belli aralıklarda ona bakmaz ise kıyamet gününde bu mushafı ona asılı olarak gelir ve: Ey âlemlerin Rabbi! Senin bu kulun beni terk etti, benimle onun arasında hüküm ver, der." Bunu es-Salebî zikretmiştir.

"Yol gösteren ve yardım eden olarak Rabbin sana yeter." Yani Rabbin sana hidayet verecek, doğru yolu gösterecek, sana yardım edecektir. O bakımdan sana düşmanlık edenlere aldırma demektir. İbn Abbas dedi ki: Peygamber efendimizin (sallalahu aleyhi ve sellem'in) düşmanı Ebu Cehil lanetullahi aleyhdir.


Müşriklerle, ebu cehillerle Müslümanları bir tutan ise ancak ortaya salladığın kendi icadın Mezhebin olabilir.

Aslında selametle deyip geçmek lazım ama, belki aklı karışacak olabilir diye yazıyoruz işte...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Müşriklerle, ebu cehillerle Müslümanları bir tutan ise ancak ortaya salladığın kendi icadın Mezhebin olabilir.

Aslında selametle deyip geçmek lazım ama, belki aklı karışacak olabilir diye yazıyoruz işte...

İşte aklınızı kiraya verirseniz varacağınız sonuç da bu olacaktır. Söylenecek çok şey vardı ama vazgeçtim. Hastalığından memnun olanları tedaviye kalkışmanın manası yok. Bari 6 aylık bir ömrünüz kaldı diyelim de akıllarının başlarına alsınlar.

Hadi selametle
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Tek kelimeyle KURAN'dır.

Pekii senin Kuran ilmin ne seviyededir ?
Müfessir misin yoksa ?
Müfessir olamkiçin en az 15 çeşit ilmin ikmal edilmesi gerektiği tefsir kitaplarında yazılı...
Sen bu 15 çeşit ilimden haberdar mısın ?
Yoksa, kıro'nun tekisin de geldin buraya kerzi yerine koyduğun bu forumdakileri salyangoz yedirmeğe mi çalışıyorsun ?
Hangisi ?
Hemen cevapla !
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
Pekii senin Kuran ilmin ne seviyededir ?
Müfessir misin yoksa ?
Müfessir olamkiçin en az 15 çeşit ilmin ikmal edilmesi gerektiği tefsir kitaplarında yazılı...
Sen bu 15 çeşit ilimden haberdar mısın ?
Yoksa, kıro'nun tekisin de geldin buraya kerzi yerine koyduğun bu forumdakileri salyangoz yedirmeğe mi çalışıyorsun ?
Hangisi ?
Hemen cevapla !

Arkadaşımız;

Zaten mukallitlerin beni anlamaları mümkün değildir.

Allah size ve sizin gibilere hidayet etsin.
şeklinde bir yazı karalamış...

bu ifadeleriyle kendilerinin MÜÇTEHİD olduğunu ifade ediyor...Öyle 15 ilime de gerek yok ...Biraz nane biraz çörek otu misali üç kitap okudu mu biraz da merdiven altı tedrisat( post-selefi müçtehid yetiştiren vakıflarda)... al sana aslan gibi HİDAYETE ermiş bir adet müçtehid...

1200 küsur sene evvel yaşamış mezhep imamları bilememiş içtihad etmesini dünyanın ahir zamanında bu ve bunun gibi düşünen arkadaşlar şıp diye öğrenmişler neyin ne olduğunu...Normal bir arapça ile dahi anlaşılması büyük maharet gerektiren Kur'an ayetlerini türkçeyi dahi doğru düzgün kullanamayan bu arkadaşlar çözmüş durumdalar...

Bizim gibi aklını mezhep ve akaid ulemasına kiraya veren zavallı mukallitlere de pek acıyorlar...Lütfetmişler...
 
Üst