hirahos
Kıdemli Üye
- Katılım
- 9 Kas 2006
- Mesajlar
- 35,948
- Tepkime puanı
- 483
- Puanları
- 0
- Yaş
- 55
Ebu Umame el Bahili RadıyAllahu Anhın rivayetine göre, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir kere bize bir hutbe okudu, hutbesinin çoğu, bize Deccal’ı anlatan ve bizi ondan sakındıran bir mevzu idi.
Onun hakkında o kadar alçaltma ve yükseltme yaptı ki biz onu (Deccal’ı) Medine-i Münevvere’nin hurma bahçelerinin kenarında sandık.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellemin sözlerinden bir kısmı şöyle idi:
“Allah, Adem Aleyhisselamın zürriyetini yarattığı andan beri yeryüzünde Deccal’ın fitnesinden daha büyük bir fitne olmadı ve Allah’ın gönderdiği her Peygamber, ümmetini mutlaka Deccal’ın fitnesinden sakındırdı.
Ben Peygamberlerin sonuncusuyum, siz de ümmetlerin sonuncususunuz ve o (Deccal), çare yok ki sizin aranızda (bu ümmetin döneminde) çıkacaktır.
Eğer ben aranızda iken çıkarsa, her Müslüman için onu ben yenip def ederim, şayet benden sonra çıkarsa, herkes kendi nefsini savunarak onu yenmeğe çalışır. Allah da her Müslüman hakkında benim halifem (koruyucu ve yardımcım)dır.
Şüphesiz o, Şam ile Irak arasında bir yoldan çıkacak ve sağa sola fesat (bozgunculuk) saçacaktır.
Ey Allah’ın kulları! Artık (dinde) sebat ediniz. Şimdi ben onu size öyle vasıflandıracağım (tanıtacağım) ki hiçbir Peygamber benden önce onu, o biçimde vasıflandırmamış (tanıtmamış)tır.
O (Deccal) önce, “Ben bir Peygamberim” diyecektir. Halbuki benden sonra hiçbir Peygamber yoktur. Sonra ikinci bir iddiada bulunarak “Ben Rabbinizim” diyecektir.
Halbuki siz ölünceye kadar Rabbinizi göremezsiniz ve o (Deccal) a’ver (gözü sakat)dır. Halbuki Rabbiniz a’ver değildir.
Deccal çok kıvırcık saçlı bir gençtir, gözü yerinde durmakta ise de sakattır, ben onu Abdu'l Uzza İbni Katan’a benzetir gibiyim ve iki gözü arasında “kafir” yazılıdır.
Onu, yazmayı bilen ve bilmeyen her mü’min okur. Şüphesiz beraberinde bir cennet ve bir cehennem (diye isimlendirdiği iki ırmak) bulunması da onun fitnesidir.
Aslında cehennemi bir cennet olup, cenneti de bir cehennemdir.
Artık kim onun cehenneminin belasına uğrarsa, Allah’tan yardım dilesin ve Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun ki (Nemrud’un yaktığı) ateş İbrahim Aleyhisselama olduğu gibi bu ateş de o kimseye soğuk ve selamet olsun.
Şüphesiz onun fitnesinden birisi de şudur: O, bir bedeviye: “Söyle bakalım, eğer ben senin için ananı ve babanı diriltirsem, benim senin Rabbin olduğuma şehadet eder misin?” diyecek, bedevi de “Evet” diyecek, bunun üzerine iki şeytan onun babası ve anası suretlerinde ona görünecekler ve (ona) “Ey oğulcuğum! Ona tabi ol çünkü o, muhakkak senin Rabbindir” diyecekler.
Onun bir fitnesi de şudur: O tek bir kişiye (gayet genç bir adama) musallat kılınarak, o kişiyi öldürüp testere ile biçecek, hatta o kişinin cesedi iki parçaya bölünmüş olarak (bir okun ulaşabildiği hedef mesafesine) atılacaktır.
Sonra Deccal, (orada bulunanlara): “Şu (öldürdüğüm) kuluma bakınız, şimdi ben onu dirilteceğim de, yine benden başka bir Rabbi olduğunu iddia edecek” diyecektir.
(Sonra Deccal o öldürdüğü genci çağırınca) Allah o kişiyi diriltecek, (o genç dirilip parlak ve güleç bir yüzle, ona yönelecektir.) Habis (Deccal) o kişiye: “Senin Rabbin kimdir?” diyecek, Adam da:
“Rabbim Allah’tır, sen de Allah’ın düşmanı Deccalsın, Allah’a yemin ederim ki hiçbir zaman bugünkü kadar senin hakkında kuvvetli basiret (şuur) sahibi olmadım.” diyecek.
O genç Deccal ile alay ederek: “Senin sapıklığını şu anda daha iyi anladım” demek isteyecek, Deccal da bir daha ona dokunamayacaktır.
Ebu Said el-Hudri RadıyAllahu Anh buyurmuştur ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selem) “(Deccal’ın öldürdüğü) O adam, ümmetim içinde cennette derecesi en yüksek olandır.” buyurdu.
Ravi buyurmuştur ki Ebu Said el-Hudri: “Vallahi Ömer İbni Hattab RadıyAllahu Anh vefat edinceye kadar biz kendisinin o adam olacağını sanıyorduk” dedi.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selem) devamla buyurdu ki:
“Deccal’ın buluta yağmur yağdırmasını emretmesi, bulutun da bu emir üzerine yağmur yağdırması ve onun yere bitki bitirmesini emredip, yerinde bitirmesi onun fitnesinden bir kısımdır.
Deccalın bir fitnesi de bir kabileye uğraması, o kabilenin kendisini yalanlaması ve bunun sonucu olarak o kabilenin otlanmakla beslenen bütün hayvan sürülerinin helak olmasıdır. O kabilenin başına kıtlık felaketi gelip, ellerinde mal olarak hiçbir şey kalmamasıdır.
Sonra Deccal bir harabeye uğrayacak ve ona: “Definelerini çıkar” diye seslenip, oradan ayrılacak, harabenin defineleri de, bal arıları beyini izledikleri gibi Deccal’ın peşine düşecektir.
Fitnesinden birisi de şudur: O, bir kavme uğrayacak da, bunlar onu tasdik edecekler (Rab olduğuna inanacaklar). Sonra o, buluta yağmur yağdırmasını emredecek, bulut da bu emir üzerine yağmur yağdıracaktır.
O, yere bitki bitirmesini emredecek, yerde bu emir üzerine bitirecektir. Nihayet o kavmin küçükbaş ve büyükbaş hayvanları o gün her zamandan fazla semiz, muazzam, böğürleri en şişkin ve memeleri sütle en dolgun olarak akşamları meradan dönecektir.
Mekke ve Medine hariç, yeryüzünde Deccalın ayak basmadığı ve hükümran olmadığı hiçbir yer kalmayacaktır. O, Mekke’ye Medine’ye, yollarının hangisinden varmak istese, melekler mutlaka çıplak kılıçlarla karşısına çıkacak (onu geri çevirecekler)dir.
Nihayet o, Zurayb-ı Ahmer (kırmızı dağcık) yanına, kurak ve çorak (tuzlu) arazinin bittiği yere inecektir.
Sonra Medine şehri sakinleriyle beraber üç defa sallanacak bunun üzerine (Medine-i Münevvere’de bulunan) münafık erkek ve kadınlardan hiç kimse kalmayıp, hepsi onun (Deccalın) yanına gidecekler.
Ve böylece demirci körüğü demirin kirini pasını giderip attığı gibi Medine-i Münevvere de pisliği (habis insanları) dışına atacak ve o güne: “Kurtuluş günü” denecektir.
Bunun üzerine, Ümmü Şerik binti ebil Aker: “Ya Resulullah! Peki, o gün Araplar nerede olacak?” diye sordu.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Araplar o gün azdır ve büyük çoğunluğu Beytü'l Makdis (Kudüs) de bulunacaktır. İmamları (Mehdi As.) da Salih bir adam (olacak)tır.
Sonra imamları (Mehdi As.), (Mescid-i Aksa’da) öne geçip onlara sabah namazını kıldıracağı sırada sabahleyin onların üzerine, (diğer bir rivayete göre) Dimeşk’in doğusundaki beyaz minare yanına, hafif sarı renkli iki parça elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak Meryem’in oğlu İsa inecektir.
Bunun üzerine İsa Aleyhisselam ın öne geçip cemaate namaz kıldırması için imam (Mehdi As.) geri geri yürümeye başlayacak, fakat İsa Aleyhisselam elini onun omuzları arasına koyarak:
“Öne geç de namaz kıldır, çünkü kamet senin için getirildi” diyecektir. Bunun üzerine İmamları onlara namaz kıldıracak. Sonra imam namazı bitirince İsa Aleyhisselam: “Kapıyı açınız” diyecek ve kapı açılacaktır:
Onun hakkında o kadar alçaltma ve yükseltme yaptı ki biz onu (Deccal’ı) Medine-i Münevvere’nin hurma bahçelerinin kenarında sandık.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellemin sözlerinden bir kısmı şöyle idi:
“Allah, Adem Aleyhisselamın zürriyetini yarattığı andan beri yeryüzünde Deccal’ın fitnesinden daha büyük bir fitne olmadı ve Allah’ın gönderdiği her Peygamber, ümmetini mutlaka Deccal’ın fitnesinden sakındırdı.
Ben Peygamberlerin sonuncusuyum, siz de ümmetlerin sonuncususunuz ve o (Deccal), çare yok ki sizin aranızda (bu ümmetin döneminde) çıkacaktır.
Eğer ben aranızda iken çıkarsa, her Müslüman için onu ben yenip def ederim, şayet benden sonra çıkarsa, herkes kendi nefsini savunarak onu yenmeğe çalışır. Allah da her Müslüman hakkında benim halifem (koruyucu ve yardımcım)dır.
Şüphesiz o, Şam ile Irak arasında bir yoldan çıkacak ve sağa sola fesat (bozgunculuk) saçacaktır.
Ey Allah’ın kulları! Artık (dinde) sebat ediniz. Şimdi ben onu size öyle vasıflandıracağım (tanıtacağım) ki hiçbir Peygamber benden önce onu, o biçimde vasıflandırmamış (tanıtmamış)tır.
O (Deccal) önce, “Ben bir Peygamberim” diyecektir. Halbuki benden sonra hiçbir Peygamber yoktur. Sonra ikinci bir iddiada bulunarak “Ben Rabbinizim” diyecektir.
Halbuki siz ölünceye kadar Rabbinizi göremezsiniz ve o (Deccal) a’ver (gözü sakat)dır. Halbuki Rabbiniz a’ver değildir.
Deccal çok kıvırcık saçlı bir gençtir, gözü yerinde durmakta ise de sakattır, ben onu Abdu'l Uzza İbni Katan’a benzetir gibiyim ve iki gözü arasında “kafir” yazılıdır.
Onu, yazmayı bilen ve bilmeyen her mü’min okur. Şüphesiz beraberinde bir cennet ve bir cehennem (diye isimlendirdiği iki ırmak) bulunması da onun fitnesidir.
Aslında cehennemi bir cennet olup, cenneti de bir cehennemdir.
Artık kim onun cehenneminin belasına uğrarsa, Allah’tan yardım dilesin ve Kehf suresinin ilk ayetlerini okusun ki (Nemrud’un yaktığı) ateş İbrahim Aleyhisselama olduğu gibi bu ateş de o kimseye soğuk ve selamet olsun.
Şüphesiz onun fitnesinden birisi de şudur: O, bir bedeviye: “Söyle bakalım, eğer ben senin için ananı ve babanı diriltirsem, benim senin Rabbin olduğuma şehadet eder misin?” diyecek, bedevi de “Evet” diyecek, bunun üzerine iki şeytan onun babası ve anası suretlerinde ona görünecekler ve (ona) “Ey oğulcuğum! Ona tabi ol çünkü o, muhakkak senin Rabbindir” diyecekler.
Onun bir fitnesi de şudur: O tek bir kişiye (gayet genç bir adama) musallat kılınarak, o kişiyi öldürüp testere ile biçecek, hatta o kişinin cesedi iki parçaya bölünmüş olarak (bir okun ulaşabildiği hedef mesafesine) atılacaktır.
Sonra Deccal, (orada bulunanlara): “Şu (öldürdüğüm) kuluma bakınız, şimdi ben onu dirilteceğim de, yine benden başka bir Rabbi olduğunu iddia edecek” diyecektir.
(Sonra Deccal o öldürdüğü genci çağırınca) Allah o kişiyi diriltecek, (o genç dirilip parlak ve güleç bir yüzle, ona yönelecektir.) Habis (Deccal) o kişiye: “Senin Rabbin kimdir?” diyecek, Adam da:
“Rabbim Allah’tır, sen de Allah’ın düşmanı Deccalsın, Allah’a yemin ederim ki hiçbir zaman bugünkü kadar senin hakkında kuvvetli basiret (şuur) sahibi olmadım.” diyecek.
O genç Deccal ile alay ederek: “Senin sapıklığını şu anda daha iyi anladım” demek isteyecek, Deccal da bir daha ona dokunamayacaktır.
Ebu Said el-Hudri RadıyAllahu Anh buyurmuştur ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selem) “(Deccal’ın öldürdüğü) O adam, ümmetim içinde cennette derecesi en yüksek olandır.” buyurdu.
Ravi buyurmuştur ki Ebu Said el-Hudri: “Vallahi Ömer İbni Hattab RadıyAllahu Anh vefat edinceye kadar biz kendisinin o adam olacağını sanıyorduk” dedi.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selem) devamla buyurdu ki:
“Deccal’ın buluta yağmur yağdırmasını emretmesi, bulutun da bu emir üzerine yağmur yağdırması ve onun yere bitki bitirmesini emredip, yerinde bitirmesi onun fitnesinden bir kısımdır.
Deccalın bir fitnesi de bir kabileye uğraması, o kabilenin kendisini yalanlaması ve bunun sonucu olarak o kabilenin otlanmakla beslenen bütün hayvan sürülerinin helak olmasıdır. O kabilenin başına kıtlık felaketi gelip, ellerinde mal olarak hiçbir şey kalmamasıdır.
Sonra Deccal bir harabeye uğrayacak ve ona: “Definelerini çıkar” diye seslenip, oradan ayrılacak, harabenin defineleri de, bal arıları beyini izledikleri gibi Deccal’ın peşine düşecektir.
Fitnesinden birisi de şudur: O, bir kavme uğrayacak da, bunlar onu tasdik edecekler (Rab olduğuna inanacaklar). Sonra o, buluta yağmur yağdırmasını emredecek, bulut da bu emir üzerine yağmur yağdıracaktır.
O, yere bitki bitirmesini emredecek, yerde bu emir üzerine bitirecektir. Nihayet o kavmin küçükbaş ve büyükbaş hayvanları o gün her zamandan fazla semiz, muazzam, böğürleri en şişkin ve memeleri sütle en dolgun olarak akşamları meradan dönecektir.
Mekke ve Medine hariç, yeryüzünde Deccalın ayak basmadığı ve hükümran olmadığı hiçbir yer kalmayacaktır. O, Mekke’ye Medine’ye, yollarının hangisinden varmak istese, melekler mutlaka çıplak kılıçlarla karşısına çıkacak (onu geri çevirecekler)dir.
Nihayet o, Zurayb-ı Ahmer (kırmızı dağcık) yanına, kurak ve çorak (tuzlu) arazinin bittiği yere inecektir.
Sonra Medine şehri sakinleriyle beraber üç defa sallanacak bunun üzerine (Medine-i Münevvere’de bulunan) münafık erkek ve kadınlardan hiç kimse kalmayıp, hepsi onun (Deccalın) yanına gidecekler.
Ve böylece demirci körüğü demirin kirini pasını giderip attığı gibi Medine-i Münevvere de pisliği (habis insanları) dışına atacak ve o güne: “Kurtuluş günü” denecektir.
Bunun üzerine, Ümmü Şerik binti ebil Aker: “Ya Resulullah! Peki, o gün Araplar nerede olacak?” diye sordu.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Araplar o gün azdır ve büyük çoğunluğu Beytü'l Makdis (Kudüs) de bulunacaktır. İmamları (Mehdi As.) da Salih bir adam (olacak)tır.
Sonra imamları (Mehdi As.), (Mescid-i Aksa’da) öne geçip onlara sabah namazını kıldıracağı sırada sabahleyin onların üzerine, (diğer bir rivayete göre) Dimeşk’in doğusundaki beyaz minare yanına, hafif sarı renkli iki parça elbise içinde, ellerini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak Meryem’in oğlu İsa inecektir.
Bunun üzerine İsa Aleyhisselam ın öne geçip cemaate namaz kıldırması için imam (Mehdi As.) geri geri yürümeye başlayacak, fakat İsa Aleyhisselam elini onun omuzları arasına koyarak:
“Öne geç de namaz kıldır, çünkü kamet senin için getirildi” diyecektir. Bunun üzerine İmamları onlara namaz kıldıracak. Sonra imam namazı bitirince İsa Aleyhisselam: “Kapıyı açınız” diyecek ve kapı açılacaktır: