Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bir kaç soru sormak istedim. Bakalım bu ruh hali ile nasıl sorular sorabileceğim sizlere.

1) Her insan birşeylere sahip olmayı ister. Bir yerlere gelmek ister. İskandinavya ülkelerinde yaşayanlar 35 bin $ almalarına rağmen daha fazlasını isterler. Daha fazla alırlarsa dünyada daha fazla yer görebilmelerini sağlar. İstemenin sınırlarını belirtebilir misiniz ?

2) Sosyolojinin kabul görmüş 154 tanımı vardır. Felsefenin ise bu kadar uçuk sayıda kabul gören tanımı yoktur. Felsefe, eski yunan uygarlığından gelmekte, ve türkçe kelime karşılığı Bilgi sevgisi diye çevirmek mümkündür. Her bilim dalı felsefeden çıkm ışsa neden felsefenin bu kadar az tanımı vardır ?

3) Bildiğim tek şey hiçbirşey bilmediğimdir sözüne ne kadar katılıyor sunuz ? Hiçbirşey bilinebilir mi ? Eğer bilinirse bilinmeyenler nelerdir ?

4) Filozoflar size neyi çağrıştırırlar ? Felsefenin kelime anlamı Bilgi sevgisi ise, filozoflar bu sevginin peşinde koşan insanlar diyebilir miyiz ?

5) Sokratesin peygamber olduğunu söyleyenler vardır. Sizler sokrates hakkında neler biliyor sunuz ?

6) İnanmanın tanımı nedir ? Birşeyin olduğuna yada olmadığına kanaat getirmek midir ? Birşeyin olmadığına kanaat getiriyorsak buna inanmak mı denilir, yoksa inanamamak mı denilir ?

7) Herşeyin fazlası zarar mıdır ? Sizlere göre, şeytandan daha fazla Allah'a ibadet eden hiçbir canlı olmamıştır. Bu ibadetin çokluğu şeytanın tanrının katında kaldığı süre ile ilişkili midir ?

Kolay gelsin.
 

eLiFNuR

Asistan
Katılım
12 Haz 2006
Mesajlar
492
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Web sitesi
eLiFNuRuNPeNCeReSi.blogcu.com
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

puhahaha...hocam baksanıza kendinizi öğrencileriniz karşısında mı hissettiniz :O bizi onlarla aynı kefeye koymayınız...:O Biz felsefe dersi eğitimi ya da sorusu istemedik burada .. BİZİ ANCAK SINAVA ALLAH TABİ TUTABİLİR...Ama çooookk ısrar ettiniz cevap veriim bare :O puhahah:O

Bir kaç soru sormak istedim. Bakalım bu ruh hali ile nasıl sorular sorabileceğim sizlere.

hayrdır inşaALLAH ne vardır ruh halinizde :O ALLAH daim etsinn:O

1) Her insan birşeylere sahip olmayı ister. Bir yerlere gelmek ister. İskandinavya ülkelerinde yaşayanlar 35 bin $ almalarına rağmen daha fazlasını isterler. Daha fazla alırlarsa dünyada daha fazla yer görebilmelerini sağlar. İstemenin sınırlarını belirtebilir misiniz ?

İstemenin sınırları yoktur Hocam..Biz müslüman olduğumuz halde bile sahip olduğumuzdan daha fazlasını istiyoruz...Çünkü İNSANız..İnsanoğlu doyumsuzdur..Sahip olduğundan fazlasını ister..ALLAH da böyle yaratmıştır..Acıları dağlara taşlara vermiş,dağılmışlar yok olmuşlar...İnsana vermiş ;insanlar ölüm anında bile gülmüşler...velhasıl insanoğlu nankördür..

2) Sosyolojinin kabul görmüş 154 tanımı vardır. Felsefenin ise bu kadar uçuk sayıda kabul gören tanımı yoktur. Felsefe, eski yunan uygarlığından gelmekte, ve türkçe kelime karşılığı Bilgi sevgisi diye çevirmek mümkündür. Her bilim dalı felsefeden çıkm ışsa neden felsefenin bu kadar az tanımı vardır ?

bilgi sahibi olmadığım konuda yorum yapmayacağım..

3) Bildiğim tek şey hiçbirşey bilmediğimdir sözüne ne kadar katılıyor sunuz ? Hiçbirşey bilinebilir mi ? Eğer bilinirse bilinmeyenler nelerdir ?

evet ben bu söze sonuna kadar katılırım..çünkü insan sürekli yeni birşeyler öğrenme çabasında olmalıdır...kendini insan ancak böyle geliştirebilir..Bizim islam dininde de bilgimizle övünmememiz gerekir,zira alçakgönüllü olup üstüne yenilerini eklemeliyiz :)

4) Filozoflar size neyi çağrıştırırlar ? Felsefenin kelime anlamı Bilgi sevgisi ise, filozoflar bu sevginin peşinde koşan insanlar diyebilir miyiz ?

filozoflar bilgiç insanlardır :O bizim körfezde felsefe hocası var orhan hoca çok severim onu o da tam bi filozoftur:O ama müslüman filozof:O Filozoflar bilgi edinmeyi severler ama hiç bişeyi de kabul etmezler:O Biz de bilgi sevgisinin peşinde koşuyoruz ama sizin gibi değiliz..bizimkisi biraz değişik...;)

5) Sokratesin peygamber olduğunu söyleyenler vardır. Sizler sokrates hakkında neler biliyor sunuz ?

Sizin peygamberiniz olabilir...Yorum yapmayacağım..Ben PEYGAMBER KÖTÜLEMEM;) Zira Sizin Dininiz size,bnim dinim bana ;)


6) İnanmanın tanımı nedir ? Birşeyin olduğuna yada olmadığına kanaat getirmek midir ? Birşeyin olmadığına kanaat getiriyorsak buna inanmak mı denilir, yoksa inanamamak mı denilir ?

çoooookk uzuuuuuunn konulaaarr...keşke yüzyüze tartışabilsek bu konuyu hocamm..:O

7) Herşeyin fazlası zarar mıdır ? Sizlere göre, şeytandan daha fazla Allah'a ibadet eden hiçbir canlı olmamıştır. Bu ibadetin çokluğu şeytanın tanrının katında kaldığı süre ile ilişkili midir ?

elbette herşeyin fazlası zarardır...tam kararında olmalıdır ;) gerisi hakkında bir yorum yapmayacağım...kesin hükümler veremem..zira günaha kadar yolu var ;)

Kolay gelsin.

Eyvallah ;)
 

saide

Asistan
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
516
Tepkime puanı
1
Puanları
0
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Bir kaç soru sormak istedim. Bakalım bu ruh hali ile nasıl sorular sorabileceğim sizlere..
sorular icin tesekkürler
1) Her insan birşeylere sahip olmayı ister. Bir yerlere gelmek ister. İskandinavya ülkelerinde yaşayanlar 35 bin $ almalarına rağmen daha fazlasını isterler. Daha fazla alırlarsa dünyada daha fazla yer görebilmelerini sağlar. İstemenin sınırlarını belirtebilir misiniz ? ..

istemelerin sonu olurmu demissiniz olamaz cünkü
Insanin fitratinda sonsuzluga karsi bir ask vardir.
Insan tasidigi emeller ,arzular beklentiler ve istekler dünyaya sigmayacak kadar genistir ebede kadar uzanir .Cünkü insan tek zaman boyutunda yasamaz .Gecmis ve gelecege dogru bir zaman süreci icinde yasar.Gecmisdeki üzüntüleriyle gelecegin korkusu icinde yasar.
Sitmadan müteessir oldugu gibi dünyanin zelselesinden de müteellim olur. Nasilki hurdebin bir mikrobdan korkar bazen kuyruklu bir yildizdan dahi korkar... Bu anlamda cok zaman ona dünya dar gelir. Insan maddeden manaya büykü kücük her seyi görmek ve yasamak ister.Hem nasilki hanesini sever koca dünyayi da öyle sever bahcesini sevdigi gibi de ebedi cenneti mustakane sever.Bu nedenle insanin davranislari gecmisini simdiki durumunu ve gelecek hakkinda planlarini ve ümitlerini yasnitir.
Acaba Allahdan baska hangi sebeb var ki kalbimizdeki incelikleri bilsin ve bizim icin gelecegi Ahiretin icadiyle isiklarndiracak ve dünyanin yüzbin bogucu hallerinden kurtaracak.Bizim gecmisdeki yaralarimizi saracak.Elbette böyle bir insanin Mabudu Rabbi melcei halaskari maksudu öyle bir zat olabilr ki umum kainat onun kabzai tasarrufunda zerrat ve seyyarat dahi tahti emrindedir.ONU bulan neyi kaybeder. Onu kaybeden neyi bulur?
2) Sosyolojinin kabul görmüş 154 tanımı vardır. Felsefenin ise bu kadar uçuk sayıda kabul gören tanımı yoktur. Felsefe, eski yunan uygarlığından gelmekte, ve türkçe kelime karşılığı Bilgi sevgisi diye çevirmek mümkündür. Her bilim dalı felsefeden çıkm ışsa neden felsefenin bu kadar az tanımı vardır ?

Az tanimi oldgunu sanmiyorum felsefenin
3) Bildiğim tek şey hiçbirşey bilmediğimdir sözüne ne kadar katılıyor sunuz ? Hiçbirşey bilinebilir mi ? Eğer bilinirse bilinmeyenler nelerdir ?

Bildigim bisey var oda ölüm gercegi.Idami ebediyi benim hakkimda ebedi saadete ceviren bir dava var .peygamberler basta olmak üzere 12400 evliya vesIddIk tarafindan tasdiklenmis hemde.
Filozoflar size neyi çağrıştırırlar ? Felsefenin kelime anlamı Bilgi sevgisi ise, filozoflar bu sevginin peşinde koşan insanlar diyebilir miyiz ?


Yok sevginin deil maddenin pesinde kosmuslar.)Insan akil vasitasiyla dünyayi ve evreni aydinlatmaya calisir.Insan akli kuvvetli inanc ve ahlak sistemleri ile destklenmese dogruyu ariyorum diye daha yanlisa sapar .Bunun felsefe dünyasinda cok carpici örnekleri vardir.Bunlarin bir kismi ya her seyi inakar eden bir ateist yada her seyi maddede arayan bir materyalist olur.
Insan toplumsal bir varliktir Birlikte yasama birlikte paylasma yardimlasma ve dayanismaya muhtactir.Insandaki bu duygularin pekismesi lazimdir.Huzurlu toplumlar iyi egitilmis ve toplum kurallarina uyan insanardan olusur.Insan toplum normalrina inanclarina ahlak yasalarina ve yasama bicmine ne kadar iyi entegre olursa o derece kendini ve toplum mutlu eder.Tabiki bunlarin sadece insanin kendini tanimasi bilmesi gelidgi ve gidecegi yerin hesaabi ve muhakemesi icinde olmalari ile mümkündür

5) Sokratesin peygamber olduğunu söyleyenler vardır. Sizler sokrates hakkında neler biliyor sunuz ?
Sokrat.Yunan feylosofu olarak Vahdaniyete ve ruhun bakiligne inanmis ve bu fikrini yaymaga calismis.Dünyada yanliz bir sey ögrenebildim,o da hic bir sey bilmedigimdir sözü meshurdur.Devrinin inanisina zid fikirlerinden dolayi mahkemece kendine idam karari verilmis baldiran otunun zehrini icirmek suretiyle idam edlmis.Sona Eflatun Sokratin fikirlerini mudafa etmistir.(Kamusu alam)

Peygamberlik kararini ancak Allah verir.Imanlimiydi bilemem kalbini acip görmedim
Dinsiz felsefe hakikatsiz bir safsatadir ve kainata bir tahkirdir..
.
6) İnanmanın tanımı nedir ? Birşeyin olduğuna yada olmadığına kanaat getirmek midir ? Birşeyin olmadığına kanaat getiriyorsak buna inanmak mı denilir, yoksa inanamamak mı denilir ?

Birseyin olup olmadigini neye bagliyoruz ki görerek mi inanmak ? Yoksa amerikayi mesela gitmedik bize oldugunu söyleyenler var inanmamaliyiz?
Buarada Perdei gayb icindeki alemi ahirete ait menzilleri dünya gözümüzle görmek ve göstermek icin ya kainati kücültüp iki valyet derecesine getirmeli veyahut gözümü büyltüp yildizlar gibi gözleirimiz olmali ki yerlerini görüp tayin edelim.
7) Herşeyin fazlası zarar mıdır ? Sizlere göre, şeytandan daha fazla Allah'a ibadet eden hiçbir canlı olmamıştır. Bu ibadetin çokluğu şeytanın tanrının katında kaldığı süre ile ilişkili midir ?


Evet evet seytan cok ibadet etmis fakaat,

HIrs sebebi mahrumiyettir.Neden mi?
Kanat ehli ile hirs ehli iki sahsa benzer bir eve giriyorlar.Birisi yanliz kabul etsin disaridaki soguktan kurtulsam bana kafidir diyip tavazuyla iceri girer.Eger fazladan biseyler verirse lutufdur der.
Hirsli adam ise kesinlikle bir hakki varmis gibi ve herkes ona hürmet etmeye mecbur imis gibi gururluca der ben bu eve kesinlikle girerim istedigim hürmeti de bana göstermek zorundalar istedigimi alirim.Ev sahibi zaten kerem sahibi oldugunu ve onlara gereken muameleyi göstercegini göz ardi eder.
Iste O hirs ile girer gözünü yukari mevkilere diker .Fakat bu gururu ve hirsi yüzünden ev sahibi onu geri döndürüp asagi oturtur.Bilakis hane sahibini tenkit ettigi icin bütün sinirini üstüne celbeder.Birinci adamin bu mutevazi tutumu ev sahibinin hosuna gider daha yüksek ikramlarda bulunur .EVet $ükür nimeti ziyadelestirir kardesim.

Seytan kaybedisi gurudan baska bir sey deildi.


Bu konuda aklima gelen sunlarda vardir bu sorular komunizme kapilar olarak degerlendiriyorum.
Komunizmde fakirligi ve yoksullugu istismar etmek ekonomik politikalari begenmemek ve daha iyi bir hayat vaad etmek vardir.Bu arada iscilerin sömürüldügü iddia edilir.Zenginler cok kötü ve mutlak surette sömürücüdür.
Gencler sehvet yoluyla bu yoldadir.Tepki olarak da basta isci talebe ve yoksul vatandaslara ulasilir.

Insanlar arasinda maddi yakinlasmayi ve ucurumlari azaltmayi nasil temin ederiz?

Birincisi: Ben tok olduktan sonra, baskasi acliktan ölse bana ne
Ikincisi: Sen calis ben yiyeyim.

Iste bu iki görüsden dolayi cemiyet hayatinin mahvolmasina sebebdir.Zekatin verilmemesi ve faizin devam etmesiyle kendini gösterir.bu iki hastaligi tedavi edecek tek care zekatin bir kanun seklinde verilmesi ve faizin terk edilmesiyle mümmkündür.Kisilerin ve milletlrin saadetleri icin en önemli husu szekattir.c
cÜnkü insanlarda zengin ve fakir olmak üzere iki gurup vardir.Zengilerin fakire karsi merhamet ve ihsan fakriden zengine karsi hürmet ve itaati temin edecek olan tek sey zekattir.Yoksa yukardan yani zenginlerden fakirin basina zulum ve tahakkuk iner
fakirlerden ise zengine karsi isyan ve kin cikar.Böylelikle bu iki tabaka daimi olarak bir mucadeleden zitlasma ve bogusmadan kendini alamaz.Tam esitlik ancak ve ancak birbirinin hakkini koruyarak olur amenna...


eyvallah saolsin
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Merhaba arkadaşlar. Yazılanları biraz değerlindirmek istiyorum. Ama çok kısa tutacağım. Belki diğer arkadaşlarımız da cevaplamaya karar verirler. Sorulara karşı ön yargıları veya ön bilgileri oluşmasın istiyorum.

Elifnur;

Evren bir öğretmen, hepimiz birer öğrenci değil miyiz ? Herşeyden birşeyler öğrenilir. Gecenin bir yarısı kar yağarken sokaktaki insanlara bakarsan da birşeyler öğrenirsin, bir müzik dinlerken de birşeyler öğrenirsin. Herkes herkesin öğrencisi ve öğretmenidir.

Bu soruların hepsi felsefeyi ilgilendirmiyor ki. Mesela şeytan, tanrı sizleride ilgilendiriyor. Zaten insanı ilgilendiren herşey felsefenin konusudur.

Sizi ancak sınava tanrı tabi tutabilir :D Kusura bakma bu sözü hiç sevmedim. Peki okullarda olanlar neler ? Yada bir işe girmek için başvurduğunuzda doldurulmasını istenen forumlar, sonra mülakatlar, bunlar sınav değil mi ? Eğer manevi sınavdan bahsediyorsanız o zaman cümleyi yanlış kurmuş olursunuz. Daha farklı bir şekilde kurmalıydınız o cümleyi.

Bizim peygamberlerimiz yoktur. Sokrates, ahlak felsefesinin kurucusu olarak sayılır. Manevi yönü çok gelişmiş bir insandır. Ve tanıdığım bazı müslüman felsefeciler, okratesi in peygamber olduğunu sandıklarını söylerler. Ahlaki yapısı incelendiğinde peygamberlerden aşşağı kalır yanı yok diyorlar.

Ayretten o insanın bir sözü vardır: Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez.

saide cevaplarınız için teşekkür ederim. Daha sonra değerlendirmeye alacağım cevapları
 
M

Murat Sâki

Guest
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Bendende size bir soru sayın: Deathstreet :)

anlaşılır bir soru sormak istiyorum.Uzaktan gördüğümüz ama içinde ne olduğunu (muhteviyatını) bilmediğimiz bir adayı gördüğümüzde,onu Neron gibi yakmalımıyız yoksa Kolomb gibi keşfetmeye çalışıp sonra hakkında düşüncemi inşa ederiz?Yani tefekküri idrakin Kolomb'u mu olmalıyız yoksa fatalist pragmatizmin Neron'u mu?(Kolomb burda halsel bir imgedir,total anlamda değerlendirilmesin)Adayı gözümüzün ve idrakimizin kapasitesine iman ederek yakmalımıyız?Yoksa o adanın içinde biraz dolaşıp sonra mı karar vermeliyiz hayatiyetine yada yok edilebilirliğine?
 

NehiR

mütebessim :)
Katılım
16 Haz 2006
Mesajlar
2,708
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Gaziantep/Konya
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Bendende size bir soru sayın: Deathstreet :)

anlaşılır bir soru sormak istiyorum.Uzaktan gördüğümüz ama içinde ne olduğunu (muhteviyatını) bilmediğimiz bir adayı gördüğümüzde,onu Neron gibi yakmalımıyız yoksa Kolomb gibi keşfetmeye çalışıp sonra hakkında düşüncemi inşa ederiz?Yani tefekküri idrakin Kolomb'u mu olmalıyız yoksa fatalist pragmatizmin Neron'u mu?(Kolomb burda halsel bir imgedir,total anlamda değerlendirilmesin)Adayı gözümüzün ve idrakimizin kapasitesine iman ederek yakmalımıyız?Yoksa o adanın içinde biraz dolaşıp sonra mı karar vermeliyiz hayatiyetine yada yok edilebilirliğine?


:clap2: :clap2: :clap2:
 

saide

Asistan
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
516
Tepkime puanı
1
Puanları
0
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Bendende size bir soru sayın: Deathstreet :)

anlaşılır bir soru sormak istiyorum.Uzaktan gördüğümüz ama içinde ne olduğunu (muhteviyatını) bilmediğimiz bir adayı gördüğümüzde,onu Neron gibi yakmalımıyız yoksa Kolomb gibi keşfetmeye çalışıp sonra hakkında düşüncemi inşa ederiz?Yani tefekküri idrakin Kolomb'u mu olmalıyız yoksa fatalist pragmatizmin Neron'u mu?(Kolomb burda halsel bir imgedir,total anlamda değerlendirilmesin)Adayı gözümüzün ve idrakimizin kapasitesine iman ederek yakmalımıyız?Yoksa o adanın içinde biraz dolaşıp sonra mı karar vermeliyiz hayatiyetine yada yok edilebilirliğine?

Zinar gercekden güzel bi soru:good[1]: :clap2:
 

"haTTat"

Paylaşımcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
356
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Konya-Ankara
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Buyur burdan yak.
Hocam bu soruları gerçekten öğrenmek için mi soruyorsunuz? Felsefi sorulardan çok cerbeze yapıyormuşsunuz gibime geldi de..
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Benim sorularıma cevap vermek yerine niçin kendiniz birşeyler sorma ihtiyacı duymaktasınız ? Önce bir benim sorularımı cevaplayın, daha sonra sorularınızı sorun ben cevaplayayım.

Burada anlaşalım istiyorum. Sorularıma cevap almadan sorularınıza cevap vermeyeceğim. Ama bu ilk sefer olduğu için cevaplayacağım.

( Ayretten benim sorularım çok mu anlaşılmaz ? )

Şöyle bir cümle geçmekte: "Adayı gözümüzün ve idrakimizin kapasitesine iman ederek yakmalımıyız"
Tanrıyı görmeden ve nasıl bir yerde yaşadığını, ne şartlarda yaşadığını, neler yaptığını görmeden ona iman etmeli miyiz :) ?
O kişilerin açısından bakarsak, her ikisininde yaptığı doğrudur.
Neron yakması gerektiğine inandığı için yakar. Kolomp, keşfetmesi gerektiği için keşfeder. Kişilikleri ile alakalıdır.

Ayretten şunlarıda söylemeliyim: Ben eskiden bir müddet dindar olarak yaşadım. Tabi seneler evveldi. Gençliğimin ilk yıllarına kadardı. Sonra tanrının olmadığını düşünmeye başladım ve olmadığına kanaat getirdim.
O adayı keşfettim yani. Sonra yaktım. Belkide küllerinden yeniden yaratırım.
 
M

Murat Sâki

Guest
--->: Deathstreet, sizler için birkaç soru hazırladı

Sorun burda kimi zaman ''benim anladıklarım, sizin düşündüklerinizi yansıtmıyor'' veya tam tersi, bazı konularda tecessüs göstermeli. Unutmamalı mütecessüs bir düşünce tarzı doğruya en yakın düşünce tarzıdır.

Felsefenin amacı bilmediklerini öğrenmek veya doğruya en doğru yoldan gitmeyi bulmak olmalıdır.

Ama bunu yaparken tartışma ve İslam'ın buyurduğu istişare kurallarını unutmamak gerekiyor.Sadece kendi söylediklerini doğru bulan,karşısındakinin söylediklerini dinlemeyen,kendi hegemonyasında cümleleri hapseden,önyargı duvarları örüp karşısındakinin yolda yürümesini değil duvara çarpıp geri dönmesini isteyen kişilerle bu tür munazaralarda bulunmak zordur.
 

AdigeBatur

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
1,678
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Ayıntab
Web sitesi
www.blogcu.com
1) Her insan birşeylere sahip olmayı ister. Bir yerlere gelmek ister. İskandinavya ülkelerinde yaşayanlar 35 bin $ almalarına rağmen daha fazlasını isterler. Daha fazla alırlarsa dünyada daha fazla yer görebilmelerini sağlar. İstemenin sınırlarını belirtebilir misiniz ?
"Kanaat tükenmez Hazinedir" istemenin sınırı kanatin başladığı yerdir...

2) Sosyolojinin kabul görmüş 154 tanımı vardır. Felsefenin ise bu kadar uçuk sayıda kabul gören tanımı yoktur. Felsefe, eski yunan uygarlığından gelmekte, ve türkçe kelime karşılığı Bilgi sevgisi diye çevirmek mümkündür. Her bilim dalı felsefeden çıkm ışsa neden felsefenin bu kadar az tanımı vardır ?
Felsefe kendini fazla ciddiye alıyor gibi. Her bilim dalı felsefeden çıkmış, bu tartışılır. Felsefenin bu kadar az tanımının olması, onun az anlaşılır olmasından olabilir. Anlamadığımız şeyi tanımlayamayız.

3) Bildiğim tek şey hiçbirşey bilmediğimdir sözüne ne kadar katılıyor sunuz ? Hiçbirşey bilinebilir mi ? Eğer bilinirse bilinmeyenler nelerdir ?
Bu söz mecaz anlamlıdır. Öğrendikçe ne kadar az şey bildiğimi farkediyorum mealindedir.

4) Filozoflar size neyi çağrıştırırlar ? Felsefenin kelime anlamı Bilgi sevgisi ise, filozoflar bu sevginin peşinde koşan insanlar diyebilir miyiz?
Diyemeyiz, felsefeyi bu kadar duygusallaştırmaya gerek yok.

5) Sokratesin peygamber olduğunu söyleyenler vardır. Sizler sokrates hakkında neler biliyor sunuz ?
Ahlak felsefesinin kurucusu kabul edilir. Yunan tanrılarını reddedip tek tanrıya inanadığı için öldürülmüştür. Savunduğu düşüncelerle batı medeniyetine kendinden sonra büyük katkılar sağlamıştır. Peygamber değildir. Yunan medeniyetinin doğrularını sorgulamış, önemli sonuçlara ulaşmıştır. Ama bu herşeyin sorgulanabileceği anlamına gelmez. İman ve Tevhid sorgulanmaz... Batı medeniyeti sorguladıkça yükselmiş, İslam medeniyeti sorguladıkça çökmüştür..

6) İnanmanın tanımı nedir ? Birşeyin olduğuna yada olmadığına kanaat getirmek midir ? Birşeyin olmadığına kanaat getiriyorsak buna inanmak mı denilir, yoksa inanamamak mı denilir ?
işteee ! Esas soruya geldik. inanmak bir şeyin varlığını kabul etmektir. inanmamak o şeyin varolmadığını düşünmektir. Gerçekte hiç varolmamış bir nesne zihinde bir kavram olarak oluşmaz. "yok" kelimesi hiç olmayan anlamına gelmez. ancak var olan şeylerin yokluğundan bahsedilebilir...
7) Herşeyin fazlası zarar mıdır ? Sizlere göre, şeytandan daha fazla Allah'a ibadet eden hiçbir canlı olmamıştır. Bu ibadetin çokluğu şeytanın tanrının katında kaldığı süre ile ilişkili midir ?
İslam denge dinidir. İfrat ve tefriti kabul etmez. Ama ibadetin kendine göre hatta kişiye göre azlık çokluk derecesi vardır. Efendimize (SAV) farz olan teheccüt namazı bizim için sünnettir...
Şeytan yaptığı ibadetleri zayi etmiştir. Bu durum ibadetin değerini azaltmaz...


Benimde sana bir kaç sorum olacak:

1) "nefis" veya "benlik" kavramı hakkında ne düşünüyorsun ? id, ego ve süperego neden var?

2) Çocuğun olduğunu söylemiştin. Çocuğuna duyduğun şefkati nasıl açıklarsın?

3) İnanaçsız insanların çoğunun bu davranışlarının nedeninin tepkisel olduğunu gördüm. birşeylere tepki olarak bu düşünceyi seçmişlerdi. Sen neye tepki olarak ateizmi seçtin?

Kolay gelsin
 
S

SaLtan

Guest
1) Her insan birşeylere sahip olmayı ister. Bir yerlere gelmek ister. İskandinavya ülkelerinde yaşayanlar 35 bin $ almalarına rağmen daha fazlasını isterler. Daha fazla alırlarsa dünyada daha fazla yer görebilmelerini sağlar. İstemenin sınırlarını belirtebilir misiniz ?
İnsan yaşadığı müddetçe ister aslında, istediği müddetçede yaşar zira istemek başarının anahatırıdır, fakat her insan zenginliği istemediği gibi her toplumda ''gsmh'sini'' yükseltme heves ve eğiliminde değil; kimileri ruh dünyasındaki donanımların gerçekle buluşmasını ister (hindülerde olduğu gibi), kimileri fenafillah (tasavvufta Allah'la olma) hinduzmda nirvana, kimileri tanımlama veyahut tanınmak ister fakat ne olursa olsun istediklerimiz soyut ve somut bütün şeyler amaç değil araçtır..Araç olan gaye ise kişinin varoluşundaki hakikatlerde gizlidir; iparayı isterken bir şekilde o insan veyahut toplum savaşım yapıyor değerlerini, duygularını ve hayatın dönemeçlerindeki gizemleri tadıyor.. olabilir. istemek bir duygudur ve içgüdüsel bir durumdur. Her ne kadar istenen nesne veya durumlar düşünce süzgecinden geçiyor görünse bile, çoğunlukla güdüler tarafından belirlenir. İstemek ve bencil olmak arasındakı o incecik çizginin varlığını ise istemeyen kişi ya da imkansız durumlar hatırlatır..Milyarlarca insan olduğu var olduğu göz önüne alınırsa bu bağlamda kümelenmiş milyonlarca toplumsal inanç ve buna parelel istekler olabilir, sonuçta istekler bir ideal içindir..

2) Sosyolojinin kabul görmüş 154 tanımı vardır. Felsefenin ise bu kadar uçuk sayıda kabul gören tanımı yoktur. Felsefe, eski yunan uygarlığından gelmekte, ve türkçe kelime karşılığı Bilgi sevgisi diye çevirmek mümkündür. Her bilim dalı felsefeden çıkm ışsa neden felsefenin bu kadar az tanımı vardır ?
Rakkamsal olan ifadeleri bilemiyecegim ama sanırım kastettiğini şey ''sınırlar psikolojisi'' ile alakalı.. Toplum Bilimi” veya “sosyal olayların bilimi” ya da “sosyal örgütlenme ve sosyal değişimler bilimi” olarak da bilinmektedir.
Felsefe klasik tanımıyla bilgiyi sevme, bilgi yolunda ilerleme olarak açıklanabilir. Felsefe bir algılama yöntemidir bir tür
Kişiler etraflarında oluşan koşullara bakarak neden niçin nasıl gibi sorular sorarak genel geçer cevapları bulmaya çaılışıyor ve bu etkendir ki felsefe bitmez dolayısı ile bilgi ve bilişsel boyutlar varolduğu müddetçe felsefede var olacaktır. İnsana düşen (idealist öngörü) Felsefe ve sosyal sınırlar arasındaki dengeyi tutturabilmek sanıyorumki bu dengenin oluşumu her türlü çabaya deyiyor çünkü toplum denen olgu birbirinden farklı kabul edilen kanatsız çekirge sürüsü, entellektüel yargılar, ruhsal algı yöntemlerinin bileşiminden çok kabullenmeler ve koşullanmalarla oluşmuş ve bu oluşumu kendini bir şeklide kaosla besleyerek idame ettiriyor..
Bildiğim tek şey hiçbirşey bilmediğimdir sözüne ne kadar katılıyor sunuz ? Hiçbirşey bilinebilir mi ? Eğer bilinirse bilinmeyenler nelerdir ?
Sokratesin felsefesini temellendirdigi ana cumlelerden biridir. sofistlerin pervasız relativizmine (bilginin kişilere, zamana, mekana göre farklılaştığı düşüncesidir. bu nedenle relativizmde tek bir doğrudan söz edilemez.) karşı gerçek bilgiye (hakikat) ulaşma yada bu bilgiyi bulma çabasından yola çıkarak söylenmiştir. Gercekte bilme sonsuz ve sınırlıdır. Bir hayvana hayvanlığı ve doğası nispetinde bir şeyler öğretebilirsin. Fil'e konuşmayı öğretebilirmisiniz. İnsanda bir yaratıktır ve bilginin sonsuzluğu karşısında yetersizdir, yetersiz olduğumuzu sanırım hayat tecrübelerimizde söylüyor. Siz her bilgiye vakıf, dünyadaki her kitab'ı okuyan insana rastladınızmı? tabi öğretmenin salt okumayla olduğunu söylemeye çalışmıyorum zira algısal, bilissel, duyuşsal bilgilerde insan yaşamında mevcuttur hakikate tek kanatla ulaşılmaz belki çift belkide düznelerce kanatları vardır..

4) Filozoflar size neyi çağrıştırırlar ? Felsefenin kelime anlamı Bilgi sevgisi ise, filozoflar bu sevginin peşinde koşan insanlar diyebilir miyiz?

Kendisinden önceki yargı ve kuralları benimsemek yerine kendi düşünceleri doğrultusunda bir yaşam tarzı benimseyen insanlara; kabaca filozof denilebilir. Felsefenin gelişimine katkıda bulunanlardır filozof bunun yanında bu böyle bir döngüdür. Bir yandan eleştirel bakış açılarıyla yola çıkmıştır; diğer yandan eleştiştirdiği düşünceyi aşarak! insan düşüncesine ait yeni düşünceler üretmiştir yada insan kendini filozofun düşüncelerinde bulmuştur. Her filozofta değil her insanda sevgi duygusu vardır ve her insana göre farklılık arzedebilir. Fakat kendini tanımlayan sevgi esasta (idealist düşünceye göre) hakikate ulaşmış farkında olan sevgidir.

6) İnanmanın tanımı nedir ? Birşeyin olduğuna yada olmadığına kanaat getirmek midir ? Birşeyin olmadığına kanaat getiriyorsak buna inanmak mı denilir, yoksa inanamamak mı denilir ?
İnanç emin olma duygusudur; bir şeyin varolduğuna inanıyorsan onun varlığındanda eminsindir. Derlerki; inanç insanın doğal ihtiyaçlarından biridir, Allah'a inanmasa bile başka şeylere inanmak zorundadır.. Fakat soyut şeyleri görmediğimiz helde varolduğunu biliyoruz buda inanmaktır zira depresyon, sevgi, sefkat gibi duygular olduğu halde görülmüyor ama kimse ben bunlara inanmam diyemez; diyorsa değişik görme yetilerinden uzaktır dolayısı ile bu inancı; inanana göre daha düşüktür..

5) Sokratesin peygamber olduğunu söyleyenler vardır. Sizler sokrates hakkında neler biliyor sunuz ?
Yaşamı hakkında bilinen şeyin Sokrates'in ne bir mesleğinin olduğu nede bir şekilde hocalık yapmadığı ve eser vermemesidir. Atina' da sıradan fakat tefekkürle dolu bir yaşam sürdüğüdür.
Sokrates genellikle ahlak felsefesinin, yani değer öğretisinin kurucusu olarak bilinirse de, ondan geriye kalan şey, bir öğretiden çok, kişilerin bilincine, özlerinin ne olduğunu göstermeye yönelik bir çabadır.
Sokrates önceleri doğa bilimleriyle, özellikle de canlı varlıkların çoğalması ve kaybolup gitmesi olgusuyla ilgilendi. Bu amaçla, matematiği ve doğa filozoflarının dünyayla ilgili öğretilerini incelemesi gerekti. Peygamber'midir değilmidir bilemiyorum ama 124 bin peygember olduğu bazı hadislerde söyleniyor binde bir ihtimal Sokrates'te peygember olabilir ancak ne kendisi ne de öğrencisi olan Aristo, Sokrates'in peygamber olduğuna dair ne bir bilgi nede de bir imada bulunmuşlardır..
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hepinize çok teşekkür ediyorum. Bu cevapları aldıktan sonra umutlarım arttı bu ülkede birşeyler var olacaktır. En azından insanlarımız yada bu forumda yazan insanlar düşünüyorlar. Heyecanlandırdınız beni :) Orjinal cevaplarınız için çok teşekkür ederim.
Cevaplarınızının doğruluğunu veya yanlışlığını belirtmem gibi bir düşüncem olamaz. Hepinizin yazdığı kendinize göre doğrudur. Lakin verilen cevaplara göre üyeleri kafamca değerlendirmek isterim kısaca.

elifnur:

Sizin için çok şey söylemek isterim. Özellikle yazı renginiz hakkında :D Şimdilerde daha güzel görünüyor gözüme yazı renginiz ve boyutları. Gözlük kullanmak zorunda kalmıyorum okurken sizin yazılarınızı :) Cevaplarınız, sizden beklediğim tarzdaydı. Teşekkürler.

saide:

Kimi sorulara verdiğiniz cevaplar beni hayrete düşürdü. Çok güzel değerlendirmişsiniz. Ama kimi sorularda ise, diğer cevaplarınıza yakışmayacak kadar kalitesiz cevaplar gördüm kendimce. Biraz daha vakit ayırsaydınız sorulara eminim daha iyi cevaplar çıkartacaktınız.

adigebatur:

İşte olay budur :) Yaklaşım tarzı, soruları değerlendirme, anlayabilme ve anlatabilme...... Hayran kaldım. Bana sorduğunuz soruları saltan için söyleyeceklerimden sonra cevaplamaya çalışacağım. Size iki defa teşekkür ediyorum.

Saltan,

Cevaplarınızda imla kurallarına uymaya biraz daha gayet gösterirseniz daha kolay anlayacağım... Bazı cevaplarınızı henüz anlayamadım. Bir kaç defa daha okumam gerekiyor sanırım. Sizede teşekkür ediyorum.

Gelelim adigebatur sorularının cevaplarına:

1) "nefis" veya "benlik" kavramı hakkında ne düşünüyorsun ? id, ego ve süperego neden var?

Cevap: Jean Marie Guayu belik hakkında şu cümleyi kurmuştur: sadece benliğin ürünü olan işler, ham iken olgunlasmaya fırsat bulamadan çürüyen meyveye benzer. Daha fazlasını yazmama gerek yok.
id, ego, süper ego neden var ? Duygusal olduğumuz, aklımızın olduğu için vardır. egolar, sadece insanlarda değil, hayvanlarda da vardır.

2) Çocuğun olduğunu söylemiştin. Çocuğuna duyduğun şefkati nasıl açıklarsın?
Cevap: Evet var çocuğum. Onu hiçbir zaman hiçbir şeye zorlamadım. Ne istiyorsan onu yap dedim. Din konusunda da böyle yaptım. her türlü kitabı koydum önüne. Oku dedim. Nasıl inanmak istiyorsan öyle inan. Hristiyan olmayı seçti. onu çok seviyorum :) Her kötü şeyden korumak isterim. Ama baskıcı olamam. Sonuçta yaşadığı bu hayat onun.
3) İnanaçsız insanların çoğunun bu davranışlarının nedeninin tepkisel olduğunu gördüm. birşeylere tepki olarak bu düşünceyi seçmişlerdi. Sen neye tepki olarak ateizmi seçtin?

Birşeylere tepki olarak seçtiğimi düşünmüyorum. Tanrıya inanmadığım için. Eğer birşeylere tepkili olduğumu varsayarsak, tanrının dinlerinin tutarsızlığı, bu dinlerin birbirilerine olan düşmanca yaklaşımları da diyebiliriz.
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
mehmet efe:

iyiyim, hoşum ama boşum. İyi olan bir şey nasıl boş olabilir ?

ismin güzel ama için değil desem ne yapacaksın ?
 

MEHMET EFE

Doçent
Katılım
2 Eyl 2006
Mesajlar
1,498
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Konum
...............
Web sitesi
www.serzenisler.com
senin sabrını denedim.. bu da psikolojin hakkında bilgi verdi.. neyse. arada sırada böyle yaparım.. sen devam et.. takma fazla... hadi iyi akşamlar.. kızmadınız inşallah..
 

eLiFNuR

Asistan
Katılım
12 Haz 2006
Mesajlar
492
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Web sitesi
eLiFNuRuNPeNCeReSi.blogcu.com
Sizi ancak sınava tanrı tabi tutabilir Kusura bakma bu sözü hiç sevmedim. Peki okullarda olanlar neler ? Yada bir işe girmek için başvurduğunuzda doldurulmasını istenen forumlar, sonra mülakatlar, bunlar sınav değil mi ? Eğer manevi sınavdan bahsediyorsanız o zaman cümleyi yanlış kurmuş olursunuz. Daha farklı bir şekilde kurmalıydınız o cümleyi.

Ben merak etmeyin Türkiye'deki sınav sistemine de karşıyım ;)

neyse artık ben bu hocamızın biz kafaladığını düşündüğümden pek uğramayacağım bu taraflara....
 

kemalali

Profesör
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
1,560
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Deathstreet aklın varmı ?Görebiliyormusun? Görmediğin halde aklının olduguna inanıyormusun? Peki Allahı görmediğin halde neden inanmıyorsun ? Herhangi bir eşya,icat kendliğinden meydana gelirmi ?Öyleyse bu dünyayı yapan kimdir ?Sana göre Ahiret yoksa zahmet,dert çekenler ,iyilik yapanlar mükafat almayacaklarmı?Almayacaklarsa çekilen zorluklar boşa gidecek olmaz mı?Yaptıgımız iyilik boşa gitmez mi?Öyleyse kendimizden başkasını düşünmeyeceğiz mi? İnsanların övmesi için mi ? iyilik yapacagız.Bu da bencillik olmaz mı?Kötülük yapanların durumu ne olacak?Adalet olmayacak mı? Öyleyse yaşamamızın ne anlamın var öyleyse intihar edip kurtulalım mı?
 

DJ MESNEVI

Doçent
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
1,462
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Sacma!.

Deathstreet!..

(allah icin cevap ver,kac gününü bu aptal sorularla harcadın? :O)


(iyi dinle okurken ayaga kalk!..)

İslami Tam Anlamıyla İdrak ( Bilen Demiyorum Bilipde Bilinc Altına Yerlestiren diyorum) Eden bir insanın kayıtsız kalması imkansızdır!.. cünkü islam insanoglunun her derdine bir deva üretmistir!.. siz belki fenni ilimlerde bilgili olabilirsiniz,lakin idrak ve icraat kısmından cahilsiniz!..

(foruma)

bırakın artık size bir kazanc getirmeyecek sacma seyleri tartısmayı, ellemeyin. bırakın nasıl inanıyorsa öyle yasasın size ne yaw? siz sordugu sacma soruların cevabını arayacagınıza bu gün allah icin ne yapabildim acaba? sorusuna cevap arayın..kendinize gelin lütfen zaman geciyor bırakın ne var yani hicmi cahil yok ülkemizde yada ruh hastası. birtane daha cıktı karsımıza aslında deathstreet tskler kardesim millete sükür örneği oldun sebeblerini acıklayayım...

1) millet deli olmadıgı icin sükretmeli(!!!!!! :O)
2)en azından senin gibi(Sacma) Düsünmüyolar!..



felsefeyide sadece düsünmek sanan foruma...

Arkadaslar felsefe yüzeysel olarak herzaman arastıran bir düsünce(!) akımıdır.. örnek verebilirim.. neden nasıl nicin nerde? sınır tanımaz ve bu soruları sorar dikkat edin sınır tanımaz diyorum.. söyle bir cvp geciyor ortaya farzedin

Allah birdir ve tektir(Amenna)

felsefeciakım:neden vardır?nasıl vardır?nicin vardır nerde vardır varsa kim yarattı(sümme Hasa :S)

Anlayın artık olayın boyutunu..



CAHİLİN YANINDA KİTAP GİBİ SESSİZ OL!..(MEVLANA C.R.)


allaha emanet olun bırakın size fayda getirmiycek bos lakırdıları!..:whistling[1]:
 
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
djmesneviye birkaç söz söyleyeceğim. Diğerleri hakkında birşey söylememe gerek yok!

Bu soruları yaklaşık 5 dakika da yazdım. Sorular aptal olabilir senin açından. O zaman bu sorulara her cevap verenler daha büyük aptal oluyor. Dikkat edersen forumadki dindaşlarına hakaret ettiğini görürsün. Bu insanlar sorulara cevap verdiği için onlara göre ne sorular nede onlar aptal değildir. Bu durumda aptal kim oluyor ?

Yazıları dinleyemem ben. Okurken ne diye ayağa kalkmam gerekiyor ? Senin sözlerin olduğu için mi yoksa ? O zaman en aptal kitapları bile okurken ayağa kalkmam gerekiyor. Düşünün bir dakika harika bir kitap aldığımız zaman onu okurken uçmak gerekiyor bu mantık çerçevesinde bakarsak. İnsanın uçamadığını sanırım aptal olmayan arkadaşlar bilmiyorlar. Aptallar biliyor.

Ayretten düşünceleri beğenmeyebilirsiniz ama o düşünceleri saçma olarak nitelendirmek ne kadar doğrudur ? Bana göre saçma olan tanrı düşüncesidir diyebilirim o zaman.

Felsefeciler bir şeye boyun eğmeden evvel her türlü soruyu sorarlar.

Mesela thales varlığın kaynağı nedir sorusunu sormuştur ve su cevabını vermiştir. Ama o soru hala sorulmakta. Her farklı düşünce farklı cevaplar vermektedir. Bu olay felsefenin olanı olduğu gibi değil, arkasındaki sebepleri arayarak kabul veya red etmesini sağlar. Böyle bir anlayışa sahip olan bir bilim dalı saçma olamaz. Eğer saçma ise sizin eflatun da saçmadır. Çünkü o da bir filozoftur yada mevlana.

Unutmayın ki genelleme yaparak hakaret ederseniz kendi fikir adamlarınıza da hakaret etmiş olursunuz.

İnce eleyin sık dokuyun.

Sevgiler.....
 
Üst