Zeynep Özmen
Kevok_84
- Katılım
- 7 Haz 2006
- Mesajlar
- 3,306
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
CUMA GÜNÜ
Müslümanların Haftalık Bayramı;
Semavî, gayr-i semavî bütün dinlerin kutsal saydığı bazı özel günler vardır ve bu
zaman dilimlerinde kendine özgü birtakım toplu ibadetler yerine getirilir. Hafta
günleri içinde Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar da pazarı kutsal kabul ederler.
Biz Müslümanlar için ise cuma günü bizzat ALLAH (c.c.) ve Rasûlü (sas) tarafından haftalık
ibadet ve toplantı günü olarak teşri’ buyrulmuştur. "Toplamak, bir araya getirmek"
anlamındaki (cem’) kökünden türetilmiş bir isim olan cum’a (cumua, cumaa)
kelimesi, aynı zamanda Kur’ân-ı Kerim’in 62. sûresinde yer almış ve sureye de
adını vermiştir.
İslam’dan önceki dönemde haftanın altıncı gününe (bize göre cuma) arûbe denirdi.
râmî dilinde arafe günü anlamına gelen arûbe, Yahudilerin yedinci gün olan
cumartesiye hazırlık yaptıkları ve bunun için Medine’de sabahtan öğleye kadar
pazar kurdukları bir gündü. Mahlukatın mükemmel şeklinin yahut Hz. Adem’in
yaratılışının o gün tamamlanması sebebiyle bugüne cuma adının verildiği
söylenmiştir. Yine bu isimlendirmeyi, Kureyş’in atalarından olup bugünde
kavmini toplayan, onlara Harem’e saygı göstermelerini emreden ve kendi
neslinden bir peygamberin geleceğini haber veren Ka’b b. Lüeyy’e kadar
götürenler olduğu gibi [bu kişinin Kusay olduğu da söylenmiştir], bugünün hicretten
önce Medine’de Ensar tarafından toplantı ve ibadet günü olarak seçilmesine
bağlayanlar ve ismi bu tarihten itibaren başlatanlar da vardır.
Cuma adı verilmesi bilhassa toplantı günü olmasından kaynaklanmaktadır ki ismini
alan sûrede: "Ey iman edenler! Cuma günü cuma namazına ezan ile çağrıldığınız
zaman derhal Allah’ı zikretmeye (hutbe ve namaza) koşun, alışverişi bırakın. Eğer
bilirseniz bu sizin için çok daha hayırlıdır. Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın,
işinize gücünüze bakın, Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Ve daima Allah’ı anın ki
felah bulasınız." [Cum’a 62/9-10] buyrulmuş olması, cuma namazının –hicret
esnasında farz kılınmasından önce de bugünün aynı isimle anıldığını ve bir
toplantı günü olduğunu göstermektedir. Cuma gününün en kutsal unsuru, cuma
namazıdır. Cumanın kulluk cihetiyle en mühim sırrı da, mü’minlerin kalplerini
birleştirmesi ve dillerini bir kelimede cem’ etmesidir. Günlük beş vakit
namazdan daha yoğun olarak bu cuma namazında Müslümanlar bir araya gelirler
ve topluca İlahî dergaha yönelirler. Ümmetin birlik ve dirliğini kuvvetlendirici,
kardeşliklerini özleştirici bir misyon eda eder cuma namazları.
Müslümanların Haftalık Bayramı;
Semavî, gayr-i semavî bütün dinlerin kutsal saydığı bazı özel günler vardır ve bu
zaman dilimlerinde kendine özgü birtakım toplu ibadetler yerine getirilir. Hafta
günleri içinde Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar da pazarı kutsal kabul ederler.
Biz Müslümanlar için ise cuma günü bizzat ALLAH (c.c.) ve Rasûlü (sas) tarafından haftalık
ibadet ve toplantı günü olarak teşri’ buyrulmuştur. "Toplamak, bir araya getirmek"
anlamındaki (cem’) kökünden türetilmiş bir isim olan cum’a (cumua, cumaa)
kelimesi, aynı zamanda Kur’ân-ı Kerim’in 62. sûresinde yer almış ve sureye de
adını vermiştir.
İslam’dan önceki dönemde haftanın altıncı gününe (bize göre cuma) arûbe denirdi.
râmî dilinde arafe günü anlamına gelen arûbe, Yahudilerin yedinci gün olan
cumartesiye hazırlık yaptıkları ve bunun için Medine’de sabahtan öğleye kadar
pazar kurdukları bir gündü. Mahlukatın mükemmel şeklinin yahut Hz. Adem’in
yaratılışının o gün tamamlanması sebebiyle bugüne cuma adının verildiği
söylenmiştir. Yine bu isimlendirmeyi, Kureyş’in atalarından olup bugünde
kavmini toplayan, onlara Harem’e saygı göstermelerini emreden ve kendi
neslinden bir peygamberin geleceğini haber veren Ka’b b. Lüeyy’e kadar
götürenler olduğu gibi [bu kişinin Kusay olduğu da söylenmiştir], bugünün hicretten
önce Medine’de Ensar tarafından toplantı ve ibadet günü olarak seçilmesine
bağlayanlar ve ismi bu tarihten itibaren başlatanlar da vardır.
Cuma adı verilmesi bilhassa toplantı günü olmasından kaynaklanmaktadır ki ismini
alan sûrede: "Ey iman edenler! Cuma günü cuma namazına ezan ile çağrıldığınız
zaman derhal Allah’ı zikretmeye (hutbe ve namaza) koşun, alışverişi bırakın. Eğer
bilirseniz bu sizin için çok daha hayırlıdır. Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın,
işinize gücünüze bakın, Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Ve daima Allah’ı anın ki
felah bulasınız." [Cum’a 62/9-10] buyrulmuş olması, cuma namazının –hicret
esnasında farz kılınmasından önce de bugünün aynı isimle anıldığını ve bir
toplantı günü olduğunu göstermektedir. Cuma gününün en kutsal unsuru, cuma
namazıdır. Cumanın kulluk cihetiyle en mühim sırrı da, mü’minlerin kalplerini
birleştirmesi ve dillerini bir kelimede cem’ etmesidir. Günlük beş vakit
namazdan daha yoğun olarak bu cuma namazında Müslümanlar bir araya gelirler
ve topluca İlahî dergaha yönelirler. Ümmetin birlik ve dirliğini kuvvetlendirici,
kardeşliklerini özleştirici bir misyon eda eder cuma namazları.