Cübbelinin ebubekir sifil hocaya reddiyesi

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Bu $uanda kimseler bir alim degiller ki bunlari gecip ihvani müsliminle bir kiyaslar gibisin adeta bu da bir yanlis olur.

Gelelim ihvan-i Muslimin dedigin kimselere onlarda bizim türkiyedeki son devrindeki yetismis alimler gibi degiller bilene hem Ilmi hemde seviye bakimindan.

Misal olarak cumhuriyet devrinde de demek istedim bu konuda.

Ve senin son olarak vermis oldugun bu iki kimsede bildigim kadariyla birer alim degiller ben onlari bir alim olarak bilmiyorum ne okudum nede duydum.

Kisacasi bu ikisinin birer alim olduguna sahsen ben bir vakif degilim.

$uanda yazimi kisa kesiyorum benim acimdan bu yazi bir yeterlidir.




 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Dogru ya dogru diyelim ve de kimsenin hakkinda Ileri geri ve uygunsuz bir söz etmeyelim.

Bir misal olarak son zaman da Bediuzzaman hakkinda bir sey deniyor ve sayet öyle de olsa bu gibi varsa bir kac tane sey bunlarda hata veya yanlis denir ona dair ve o alim hakkinda.

Bunu tenkid eden kisilere ve begenmeyip,savunmayanlara $unu derim sizlere bana onun gibi 10 tane alim gösterin deyin su kisiler diye bakayim öyle miler ve yanliz onun gibi alim olacak Ilmi ile amil ve ilim seviyesi de ondan da asagi olmayacak.

Bu sözümde onun yasadigi zaman diyorum son dönem osmanli ve de cumhuriyet dönemi gibi misal isterim.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Her alimin bir zellesi(kayması) vardır.

Abdulfettah Ebu Ğudde rahimehullah.


Bir kişi, "Kadri yüce âlimler bu hadisleri eserlerinde rivayet etmektedirler. Bu hadisleri onlara dayandırmak yeter." derse, biz de bu konuda, "Asla! Güvenilir olsa bile senetle rivayet etmedikçe o hadis kabul edilmez. Özellikle de nakli yapan kişi hadisçilerden değilse. Kişinin ilimde derecesinin yüce olması, onun her naklettiğini kabul etmeyi gerektirmez. Sen İhyâu Ulûmiddin sahibi Gazzalî'yi görmüyor musun? Kadri yüce olmasına rağmen, Irâkî'nin Tahrîc'ini dikkatlice okuyanın gözünden kaçmayacağı gibi, eserinde aslı olmayan hadisler nakletmiştir. İşte sana Hanefilerin büyük imamlarından Hidâye sahibi Merğinânî. Büyük mezheb imamı olmasına rağmen o, eserinde kendilerine güvenilmeyen, tuhaf ve mevzu haberlere yer vermiştir. Onun bu eseri üzerine yapılan Zeylaî'nin Tahrîcu Ehâdîsi'l-Hidâye isimli kitabı inceleyen kişi bütün bunları görür." deriz.

Abdulhayy el-Leknevî, el-Ecvibetu'l-fâdıle, 33, dipnot.

NOT: Ebubekir Sifil hocaya '' sefil'' diye hakaret etmen , senin sefilliğin için yeterde artar bile.
Birincisi ;Mevdu halk arasında uydurma anlamında kullanılıyorsa da, hadis ilminde müctehid olan bir âlimin, bir hadise mevdu demesi, onun ictihadına göre, hadis olma şartlarını taşımıyor demektir. Diğer bir muhaddise göre de, mevdu olması gerekmez. Bir örnek verelim:(İlim Çin’de de olsa alınız) hadis-i şerifi, istisnasız bütün mezhepsizlere göre uydurmadır. Halbuki hadis âlimlerinden imam-ıDeylemi, imam-ı Taberani, imam-ı Beyheki, imam-ı ibni Adiy, imam-ı ibni Abdilber gibi muhaddisler ve Hüccet-ül islam ünvanıyla meşhur olan imam-ı Gazali hazretleri sahih olduğunu bildirmektedir. Bu büyük imamların, naklettiği bu hadis-i şerife, nasıl uydurma denebilir ki? Diyelim ki bu hadis-i şerife, imam-ı Buhari mevdu dese, bu hadis uydurma olur mu? Ancak bu hadis, imam-ı Buhari’ye göre mevdu olur; fakat öteki âlimlere göre yine sahihtir.
İkincisi; Bu sifil İmamı Gazali gibi Alimlerrin Kitaplarında uydurma Hadis vardır demekle sefihliğini ortaya koymuş olduğu içindirki biz O'na böyle dedik.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Din âlimi olmak için,Kur’an-ı kerimi ve manalarını ezbere bilmek,binlerle hadis-i şerifi ve manalarını ezbere bilmek,İslam’ın 20 ana ilminde mütehassıs olmak ve bunların kolları olan 80 ilmi iyi bilmek, dört mezhebin inceliklerine vakıf olmak,bu ilimlerde ictihad derecesine yükselmek, tasavvufun en yüksek derecesinde olmak lazımdır.(S.Ebediyye)

Yukarıda, din alimi olmak için sıralanan şartları, s. ebediyye dışında söyleyen tek bir muteber islami eser var mı? İslam alimi olmak için ictihad derecesine ulaşmak lazım demek, sapla samanı karıştırmak demektir.
S. edebiyye yazarı, muteber bi alim olsa(kendi alim tanımına göre s. ebediyye yazarıda alim değildir), İslam ekonomisi liberal bir ekonomidir, ve hür dünyada uygulanmaktadır '' gibi abuk subuk laflar etmezdi..
Liberalizm
Sual: İslam liberalizmi olur mu?
CEVAP
Kâfire de, Müslümana da insan dendiği gibi, İslam’ın ekonomi sistemine de arz ve talep esasına göre yürüdüğü için, liberal ekonomi deniyor. Fakat devletin iktisadi hayata dokunmamasını isteyen Adam Smith’in liberalizminden ve diğer sistemlerden çok farklıdır.

Uşur, harac, cizye, narh koymak, beytülmalin diğer gelirlerini toplamak ve sarf etmek, devletin elinde olduğu için, İslam iktisadı, başıboş bir liberalizm değildir. İstihsalde özel teşebbüse imkan verir, milli gelirin fertlere taksiminde sosyal adaleti gözetir. İslamiyet, kapital hakimiyetini önlemiş, işçi ile patron arasındaki uçurumu kaldırmak için, işçinin sermayeye ve kâra ortak olmasını sağlamıştır. Herkes parasını, bir işletmeye yatırabilir. Fazla kâr alır. Bundan başka, zenginlerin, fakirlere zekât vermesini emir buyurmuştur. İşte sosyal adaletin temelini bu teşkil eder.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Birde müslüman iseviler(Bu sadecece yüzlerce garabetten bir misal)diyen birisine bir zelle bile tenkit yapma,Yapmadığın gibi O'nu büyük bil,üsdat bil,peşinden yürü.Sonra kendince bir şeyler demeye kalk.Bu ne yaman çelişki.Böyle çelişkiler içiresindeki bir kimseye ancak acınır.
 

ihvanistanbul

AkhenAton
Katılım
4 Eki 2009
Mesajlar
7,661
Tepkime puanı
2,338
Puanları
113
Konum
istanbul
Ebubekir Sifil Hoca Efendi ve Cübbeli Ahmed Hoca Efendi Tartışması Nasıl Başladı Neler Oldu?
Başlarkenİnsanların bir başkası hakkında yargısız infaz yapışının sıradanlaştığı bir dönem yaşıyoruz. Müsellem.net olarak biz de bundan nasibimizi aldık.Takipçilerimizin malumu olduğu üzere Cübbeli Ahmet Hocaefendi hakkında “Sen Böyle Değildin Hocam” başlığıyla tatlı bir serzeniş yazısı kaleme almış, yazının sosyal medya ve birtakım haber sitelerinde yayılması üzerine tepkiler ve destekler ardı ardına sıralanmıştı yorum ve mail kutularına.Sonra Cübbeli Ahmed Hocaefendi çıktı kürsüye “gayr-i müsellem” diyerek 15 dk kadar bize cevap verdi. Cevap verdi diyorum ancak ne yazık ki işbu cevabı dahi yazıyı yazmakta ne kadar haklı olduğumuzun bir resmiydi. O açıklamada da söylediklerimizin başka tarafa çekilmesi, sanki biz ona “Ehl-i Sünnetin muhafazasında sapık fikirlere reddiye yapma” demişiz gibi cevaplar sıraladı. Tuttu yazının bir kenarından, aynı cümledeki diğer isimleri göz ardı ederek “yalancılık yapıyorlar” dedi. Yazının hazırlanması emeği geçen herkesin en az 10 yıl Cübbeli Hoca’yı takip etmiş olduğu hakikatini yazının her satırından anlayabilecek olmasına rağmen “Beni hiç dinlememişler” dedi.Bizim niyetimiz belliydi. Şahsi hiçbir çıkarımız olmadığı gibi herhangi birinin müdâfii gibi de davranmamıştık. Böyle bir iması da oldu ancak meselenin şahsileşmemesi adına ona karşı da sessiz kaldık. Yazıyı kimseye haber vermeden yazdık, kimseye sormadan sustuk. Yazımız Cübbeli Hoca’nın Ebubekir Hocayı eleştiren bir konuşmasının ardından geldiği için birileri bizi “Sifilci” olarak yaftaladı, “Düne kadar da Cübbelici idik” deyip uzaktan bakanların bizi anlayamaması normaldir diye düşündük. Sessizliğe devam ettik.Biz sessizliğimize devam ederken Ebubekir Hoca ve Cübbeli Hoca arasında birtakım meselelerden sebep karşılıklı yazılı ya da sözlü tenkid/eleştiri süreci devam etti. Bir tarafın konuşmasını dinleyip diğer tarafın cevabından habersiz kalanlar ne yazık ki objektif bakışlardan mahrum kaldılar. En son 3 Mayıs Pazar günü Cübbeli Hoca’nın 1 saat 16 dakikalık “Ebubekir Sifil’e Reddiye” başlığıyla yaptığı canlı yayın programı ve Ebubekir Hoca’nın “Cevap vermeyi düşünmüyorum” şeklindeki kısa cevabı bize daha önce yaptığımız “İhsan Şenocak Mustafa Öztürk Tartışması nasıl başladı neler oldu?” başlıklı çalışma gibi yeni bir çalışmayı telkin etti.Evet, bu yazının amacı, tarafgirlikten sıyrılarak, hakkı hak sahibine teslim edip, iki tarafın da kaynak ve hassasiyetlerini tespit ederek karar vermek için takipçileri haberdar etme gayretidir.Daha önce de söylediğimiz gibi, “Biz niyetinden emin kimseleriz.”Nasıl Başladı?Tartışma, Ebubekir Sifil hocaefendinin, Cübbeli Ahmed hocaefendinin birtakım havas ve esrara dayanan, Erbâin-i İdrîsiyye kaynaklı bazı ifadelerini ‘’Kefen’’[1] başlıklı Vahdet Gazetesindeki köşe yazısı ve yine aynı konunun mevsukiyetini tahkik ettiği ‘’Erbaini İdrisiyye’’[2] başlıklı yine Vahdet Gazetesinde yayımlanmış olan köşe yazılarına müteakip Cübbeli Hocanın bu yazılardan haberdar olmasıyla başlar. Zahmet edip yazıyı okuyanlar göreceklerdir ki Ebubekir Hoca’nın yaptığı rivayetin sahihliği ile ilgili arızaların tespitinden başka bir şey değildir. Kefen meselesi çok daha öncesinden sosyal medya ve internet gündeminde olmasına rağmen Ebubekir Hocanın meseleyi bu kadar geciktirmesi, sonra bunu yazmaya mecbur kalmasının sebebi hiç şüphesiz meseleye dair hocaya yöneltilen sorular ve “neden sessiz kalıyorsun?” serzenişleridir. Zira konuya başka hocalar çoktan dahil olmuş, Cübbeli Ahmed Hocayı çok sert eleştirilere maruz bırakmışlardı.Bu paragrafları okuyanların hemen hemen hepsinin aklında bir soru işareti oluştuğunu tahmin ediyoruz: Ebubekir Hoca bu meseleyi neden Cübbeli Hoca ile özel olarak konuşmadı da gazete köşesinden yazdı?Bunun haksız bir eleştiri olduğunu hemen belirtelim. Zira daha önce bu mesele konuşuldu. Az aşağıda bunu belirten videoya atıf yapacağız.Devam edelim:“Hallaç Pamuğuna Çevireceğim”Ebubekir Sifil hoca efendinin ilgili tahkikat ile değerlendirmesi üzerine Cübbeli Ahmed hoca efendi, 7 Şubat 2015 tarihli Bursa Vakıf Külliye Sohbetinde; İhyâ-i Ulûmiddîn ve İmâm-ı Ğazzâlî, Ruhu’l-Beyân ve İmam Bursevî üzerinden hadis ulemasına bir eleştiri yaparak: ‘’Yine bu edepli… Birkaç zaman sonra onun da adını vereceğim şu anda konjonktür müsait değil. Adını fena şekilde deşifre edeceğim, onu hallaç pamuğuna çevireceğim Allah’ın izniyle.’’[3] diyordu. Bu tartışma ilişkisinde belki de kimsenin gözüne çarpmayan bu ayrıntıda hocanın kimi kastettiğini sormak hakkımızdır sanıyorum.Eğer Cübbeli Hoca’nın kastettiği kişi Ebubekir Hoca değilse kimdir? Dediği gibi kısa bir süre içinde birisini, yani Ebubekir Hoca’yı “deşifre” etmiştir. O halde “Ehl-i Sünnettir” dediği, Hocaefendi diye hitap ettiği biri hakkında “Hallaç pamuğuna çevireceğim” demesini nasıl okuyacağız? Buna hangi ilmi kriterler içinde yer bulacağız? Daha da önemlisi bu raddeye gelen reddiyeleşme sürecinde Cübbeli Hoca’nın planlı bir tutumu söz konusu mudur? Eğer öyle ise bunu nereye, nasıl yakıştıracağız?Devam edelim: 5 Mart 2015 tarihli mescid sohbetinde Cübbeli Hoca, Talha Hakan Alp hocayı eleştiriyor. Eleştiri Talha Hoca ile kalmıyor ona ekleştirilmiş[4]şekilde Ebubekir Hoca da ölçüsüz eleştirilere maruz kalıyor. Sohbeti izleyenler Cübbeli hocanın Ebubekir Hocayı direkt hedef aldığını, meselenin hiç de “Rıhle Grubundan” olmakla ilişkilendirilerek o noktaya gelmediğini anlayacaktır.Yukarıda bahsettiğimiz planlı “deşifre etme” projesi mi devam ediyor diye sormadan edemedik. Zira enteresandır Ehl-i Sünnetin muhafazası ile tanınmış olan Ebubekir Sifil Hoca’ya “sen bunca şeyi bırakıp benim Erbain-i İdrisiyye rivayetim ile mi uğraşıyorsun, meseleye bak!” demesi, “Ben bunları topladım, söyledim, birleşelim dedim” diyerek eskiden hocalar arasında yapılmış bir toplantıya işaret etmesi, meseleyi kökten değerlendirmeye niyetli olduğunun işaretiydi.Devam edelim: Burada ölçüsüz eleştiri dediğimiz meseleye Ebubekir Hoca bir cevap[5]videosu hazırladı. Kolajlı hali ile toplam 17 dk. süren videoda Ebubekir Hoca, Cübbeli hocanın eleştirilerine cevap verdi. O zaman gördük ki Cübbeli Hocanın hocalar arasındaki toplantıya dair anlattıklarında yanlışlar var. Yanlış hatırlıyor Cübbeli Hoca. Ebubekir Hocanın anlattığına göre o toplantıların sonuncusunda Cübbeli Hoca ile özel görüşme talep eden Ebubekir Hoca, Cübbeli Hocaya uydurma rivayetleri kullanmak konusunda “yapma” diyor, sonuç olarak ileri bir tarihte meseleyi ilmi olarak masaya yatırma kararı alınıyor. Ama maalesef o gün, hiç gelmiyor. Cübbeli Hocanın “birleşmediler” dediği toplantıların sona ermesi Cübbeli Hocanın yanındaki görevlilerden birinin arayarak Ebubekir Hoca’yı “toplantı iptal” demesi ile son buluyor.Burada “önce kendi aranızda konuşun, bu meseleleri neden umuma açık olarak konuşuyorsunuz” şeklindeki akl-ı selim itirazların çok da faydalı olmayacağını görüyoruz. Yine bildirelim ki Ebubekir Hoca bu özel video cevabın sonunda “bu meseleleri aramızda halledelim, umuma açık yerlerde konuşmak doğru değil” diyerek meseleyi olması gereken zemine çekmek istiyor…(Lütfen dipnotlarda verdiğimiz videoları es geçmeyin. Atıflarımızın daha iyi anlaşılması için bu elzemdir.)Devam edelim:Cübbeli hocanın, 26 Mart 2015 tarihli sohbetinin bir kesitinde, Ebubekir Sifil Hocaya yönlendirmiş olduğu yeni cevabı ile tartışma gündemi devam ediyor. Burada Cübbeli Hoca’nın özellikle Ebubekir Hoca’nın yazı üslubuna değinmesi ve köşe yazılarında ele aldığı meselelerin derinliği üzerinden onu eleştirmesi dikkate şayandır. Önemli meselelerin parçalı ve aralıklı bir şekilde yazılması yönünden Ebubekir Hocaya yapılan eleştiri insaf sahibi kimseler için anlayışla karşılanabilir. Ancak yazının muhtevasında bir hata olmamasına rağmen bu derece sertliğe gerek var mıdır, takdir sizindir. Ebubekir Hoca’nın ‘’Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellemin doğumunda meydana gelen olaylar’’[6] başlıklı yazı dizisinde Ebu Gudde merhumdan yaptığı nakiller ve bu nakillerin sonraki yazılarda tahlil edilmesi Cübbeli Hoca için hiç de uygun bir şey değil. Bu, bir hocanın eleştirilmesine müsait bir konu!Devam Edelim:Bundan sonra mesele biraz yatışmış, Cübbeli hocanın tartışma zeminini yumuşatıp geniş bir alana yayması sebebiyle konunun üzeri kapanmış gibi görünüyordu ki, Üç Ayların girmesi ve Regaip Kandilinin yanaşmasıyla birlikte ilgili faziletler üzerinde duran Cübbeli hocanın bu tavrına mukâbil Ebubekir hocanın Vahdet Gazetesinde 29 Nisan 2015 tarihinde kaleme almış olduğu: ‘’İfrat-Tefrit Tutumlar Arasında Hadis’’[7] başlıklı yazıyla tartışma tekrar alevlendi.Cübbeli Ahmet Hoca 02.05.2015 Tarihli Bursa Vakıf Külliye sohbetinde[8]duadan hemen sonra Ebubekir Hoca ile ilgili bir kısım eleştirilere yer verdi. Ardından da bu meseleyi daha uzun konuşmak ve “bir sonuca bağlamak” üzere ertesi gün bir video çekeceğini haber verdi. Ertesi gün de söylediğini yaptı.03.05.2015 Tarihli Lalgül Tv’de “Ebubekir Sifil’e Reddiye” başlığında müstakil bir sohbet[9] yaptı. 1 saat 16 dakikalık bu özel konuşma ne içindi? Karara bağlayacağı mesele ne idi, merakla izledik.Daha önce “işi gücü bıraktın da bana 17 dakika video çektin” diyerek Ebubekir Hoca’yı eleştiren Cübbeli Hoca bu defa 76 dakika boyunca Ebubekir Hocayı eleştirdi. Kullandığı rivayetlerle ilgili delilleri yineledi. Ulemaya, evliyaya olan hüsnü zannını tekrar etti. Ebubekir Hocanın senetlere dair tahlillerini es geçerek “işte kaynaklarım, kafadan konuşmuyorum” demeye devam etti.Hadis Usulü’nün bir gereği olarak takındığı tavrından dolayı, rivayetlere olan yaklaşımı üzerinden Ebubekir Hoca için “Bu kafa Vehhabi kafası” dedi. Selefilik ve Vehhabiler ile böylesine derin mücedelelere girmiş olan Ebubekir Hoca için böyle söylemesi dinleyicilerin büyük bir kısmını şaşırttı zannediyoruz.Eleştiriler Hocanın yazıları üzerinden devam etti. Yazılarda kullandığı latince ve bir kısım yabancı kelimelerin insanların kafasını karıştırabileceğinden bahsetti, kullandığı kaynakların ancak ilmi ve akademik kadrolar için uygun olduğunu söyleyip umuma uygun olmadığı iddiasıyla eleştirdi.Son haftalarda “Okuyucu Soruları” bölümünde uzun bir seri yazı halinde yayınladığı Noel ve Hz. İsa’nın doğumuna dair yazılarda [10] İncil’den yaptığı alıntılar üzerinden Ebubekir Hoca’ya “Diyalogcuların ekmeğine yağ sürüyor” dedi. İzleyici bir de buraya şaşırdı. Dinler tarihi öğrenmek-okumak neden önemlidir sorusunun cevabını burada detaylandırmak uygun değil ancak sizi dipnotta ki makaleye sevkederek bu meseleyi de anlamaya davet edelim. [11]Devam edelim:Diyaloğa karşı Türkiye’de ilk kalem oynatan ve Selefilik’le mücadelesi takip edenlerce malum olan Ebubekir Hoca da bunların bir kısmını dinlediğini twitter’dan ifade etti.İfade ediş biçimine katılıyor muyuz?Bunca zaman kimseye karşı üslubunu bozmamış, ahlakından ve kişiliğinden hepimizin örnek alması gerektiğini düşündüğümüz Ebubekir Hocanın meseleye bu şekilde nokta koyması bizi de üzdü. Olmaması gerekirdi diyoruz. Kimseyi onaylamak ya da reddetmek makamında değiliz elbet. Ancak bunun için de “olmadı” diyoruz.Sonuç: Ok yaydan çıktı. Meseleler keşke bu raddeye gelmeseydi.Biz ne yaptık? Neden dahil olduk? Olduk zira üzüldük.Okuyuculardan isteğimiz şudur; gördüğünüz gibi gerek bu konuda gerek daha önce kaleme aldığımız yazılarda süreci takip ediyoruz. Tek taraflı analizin arızalarından korunmak için bu şarttır. Ne yazık ki -belki- iki hoca efendinin takipçileri de bu hassasiyetten uzak durumdalar. İşte bu hassasiyeti tekrar kazanalım istiyoruz. Bunun için süreci ve atıf yapılan kaynakları, yazı ve dipnotlarda belirtiyoruz.Gayret bizden, Tevfik Allah’dan..
Dipnotlar: [1] 26.01.2015 tarihli Vahdet Gazetesi, ‘’Kefen’’ başlıklı köşe yazısı bkz. Tıklayınız[2] 28.01.2015 Ebubekir Sifil, Erbâin-i İdrîsiyye (el-Esmâu’l-İdrîsiyye)’nin senetleri ve mevsukiyeti hakkında bkz. Tıklayınız
[3] 07 Şubat 2015 Tarihli Bursa Külliye Vakıf sohbeti için bkz. Tıklayınız İlgili kesit, 30.dk. sonra.İlgili kesitin müstakilen yayımlandığı bir video için bkz. Tıklayınız[4] Tıklayınız 01.41.00.dk.’dan itibaren.[5] Resmi Kanaldaki: https://www.youtube.com/watch?v=0cSuPTfEDKU
Başka bir hesaptan kolajlı: https://www.youtube.com/watch?v=bUzFxQlvTkA
[6] 3, 10 ve 17 Ocak 2015 Tarihli 3 makaleden oluşan serî için bkz.
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-vin-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-328yy.htm
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-v-in-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-2-435yy.htm
http://www.gazetevahdet.com/efendimiz-s-a-v-in-dogumunda-meydana-gelen-olaylar-3-536yy.htm
[7] İfrat-Tefrit Tutumlar Arasında Hadis, Ebubekir Sifil, 29.04.2015, bkz. Tıklayınız ayrıca bkz. Tıklayınız[8] Tıklayınız 01.36.00.’dk. itibaren.[9] Tıklayınız[10] Ebubekir Sifil hoca efendinin Noel ve Hz. İsâ Aleyhisselâm’ın doğumuna dair kaleme almış oldukları beş makaleden oluşan serî için bkz.1- http://www.gazetevahdet.com/noel-1608yy.htm
2- http://www.gazetevahdet.com/noel-2-1695yy.htm
3- http://www.gazetevahdet.com/noel-3-1793yy.htm
4- http://www.gazetevahdet.com/noel-4-hz-isa-ne-zaman-dunyaya-geldi-1865yy.htm
5- http://www.gazetevahdet.com/noel-5-tomas-incili-1962yy.htm
[11] Tıklayınız
 

naib45

Paylaşımcı
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
169
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Web sitesi
www.facebook.com
ilim ihlas amel.
peşinden gidilcek alimin velinin mürşidin belirleyici vasıfları olarak bilinir.
resulullah ss as mihenk taşı gibi kabul edip iddia sahibini ona göre degerlandirmek gerekiyo.
24 saati ne kadar resuluılahın 24 satine benziyosa o kadar alim molla veya mürşüttü kamildir a kadar degerli dir milyonluk degeri 10 liraya alma kalkarsan anca havanı alırsın 10 liralik degere milyon verirsen anca hüsrana ugrar kendini nefsini kandırdıgımla kalırsın ancak hakkettigin akibete ulaşırsın nefsini dinine uyduramayan dinini nefsine uydurmak icin bu hataya bu gayyaya cok düşüyo bu zamanda.
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Şu müslümanların rezaletine bakar mısınız?
Kafirlerle, müşriklerle, mümafıklarla Allahü Teala'nın Şeriat'ini "hayat kılmak" için savaşacaklarına,
Birbirleriyle "reddiye savaşları" yapıyorlar...
Tamamı uyutmacı... Sürüleştirme politikası uyguluyorlar...
Halbuki içinde yaşadığımız sistem, hukuk, kanun, yönetim İslam Şeriati'ne savaş açmıştır.
Kendi aralarında İslam Şeriati'ni yaşamak için İslam Toplumu oluşturmaları ekseninde bir araya geleceklerine, birbirleriyle reddiye savaşları veriyorlar...
Ondan sonra da kıskan, haset et, IŞİD'e saldır...
Be hey gafiller!!!
Cesaretiniz varsa, Türkiye'nin belli bir yerine hicret edin, mahkeminizi, yönetiminizi, cadde, sokak, hastane, okullarınızı İslam'ın emrettiği hale getiriniz...
Ulu'lemrinizi...
Kadılarınızı...
Muhresiplerinizi..
Amillerinizi...
Seçiniz...
Bunu yapamazsınız, bunu yaparsanız, "reddiye savaşları" yapamazsınız, bir ve beraber olursunuz, çünkü muarızlarınız sizlere kalemle reddiye mermileri atmayacaktır, sizlere hakiki mermiler atacaktır, öldüreceksiniz ya da şehitler vereceksiniz...
Peygamberimiz'in bundan öte gerçekleştirmek için başka bir niyet ve amacı var mıydı..???
Oluşturunuz böyle bir topluluk birinci üyeniz ben olacağım...
Yapamazsınız..!!! İman ister bu ameliye... Yürek ve cesaret ister..!!!
Reddiyelerinizle ölün o zaman..!!! Yakışır...!!!
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,995
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
Sayın Tahsin EMİN'in yazdıklarına ilaveten bugün küffar her şeyimize saldırırken yeryüzünde emin bir belde, müslümanların hür olduğu bir belde, islam şeriatının yaşandığı bir belde yoktur.

Dünya üzerinde...

Selam ve dua ile...
 

Tahsin EMİN

Kıdemli Üye
Katılım
7 Şub 2012
Mesajlar
11,757
Tepkime puanı
490
Puanları
83
Sayın Tahsin EMİN'in yazdıklarına ilaveten bugün küffar her şeyimize saldırırken yeryüzünde emin bir belde, müslümanların hür olduğu bir belde, islam şeriatının yaşandığı bir belde yoktur.

Dünya üzerinde...

Selam ve dua ile...

Sabah sabah beni güldürdünüz...

Çok akıllısınız... Birileri bedel verir, öldürülür, tüketilir, işkence edilir, paramparça kılınır neticede emin bir belde oluşturur İslam ve yönetimi anlamında toplum kendi içinde şeriati yaşayan İslam toplumudur,

Sen de gider, rahat bir şekilde eziyetsiz, korkusuz onların arasına girersin...

:):):):):)

Sen otur birileri mermi yesin... İslam toplumu oluşturduklarında da aralarına sivişirsin...

Sen bayağı zekisin be kardeş...

Armut piş ağzıma düş... İyiymiş...
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
rica ediyorum. burda bana hoca savundurmayin.. Yalan yanlis iddialar olmadigi sürece bu konuda agizimi/elimi acmamaya calisiyorum.

Bize Hoca savunma degil. ALLAH´a cagirmamiz ögütleniyor.

"Allah'a çağırandan ve iyi işlerde bulunandan ve şüphe yok ki ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kimdir ki?" Fussilet 33
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Kendi aralarında İslam Şeriati'ni yaşamak için İslam Toplumu oluşturmaları ekseninde bir araya geleceklerine, birbirleriyle reddiye savaşları veriyorlar...
Ondan sonra da kıskan, haset et, IŞİD'e saldır...
Be hey gafiller!!!

Hamasa Mürted diyen İşid Salakları Filistin bayrağını yakıyor

https://www.facebook.com/video/video.php?v=727864753947297



Şu da İşiD askerlerinin uyduğu ilke: “Yakındaki mürtedlerle savaşmak, uzaktaki kâfirlerle savaşmaktan daha önemlidir.” Bu ilkeyi meşrulaştırmak için İşiD askerleri, Hz. Ebubekir’in (Peygamber’in vefatı sonrası dini terk eden Müslümanlara karşı) başlattığı Ridde Savaşları’na dayanıyorlar, bu yaklaşım uyarınca, kâfirlerle savaşmak Müslüman fetihlerinin önüne konuluyor.

İşiD savaşçılarına göre, halifeye biat etmeyen tüm İslam mezhepleri mensupları ya mürted ya da mülhid. Bu insanlara karşı savaşılmalı, bunlar öldürülmeli, tövbe etmeye zorlanmalı, bu insanların hak yola girmelerine izin verilmeli ya da mürtetlere özgü nizamdan kurtarılmalıdır. Bir cihadcı, bu yaklaşıma bir de şunu ekliyor: “Biz, insanların geçici heveslerini değil, şeriatı takip eden bu yolun müritleriyiz.” Buna bir de şu sözü ekliyor: “Peygamber, Benu Kureyzalı Yahudilerle savaşmadan önce Kureyş Kabilesi’yle savaştı.”
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Nakil ulemasıyla,mollaların ayrı kategorize edilmesi isabetli değildir.Mollalarda nakil ulemasıdır.Hulesa ictihad derecesine gelmeyen her alim,nakil alimidir.
Bu sözün cikis yerini merak ettim ve bilmiyorum kime dayaniyor ve de nasil bir sey den de cikmis oldugunu.

Bu sözü ile ne demek istemis o kimse veya bu söz kime ait ise.

 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Bu sözün cikis yerini merak ettim ve bilmiyorum kime dayaniyor ve de nasil bir sey den de cikmis oldugunu.

Bu sözü ile ne demek istemis o kimse veya bu söz kime ait ise.


Mollada, nakil ulemasıda islami ilimlerde icazeli alimlerdir.Bir fark yoktur.İkiside ictihad derecesinde değillerdir.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Mollada, nakil ulemasıda islami ilimlerde icazeli alimlerdir.Bir fark yoktur.İkiside ictihad derecesinde değillerdir.

Kardeşim selamun aleykum, hanefi mezhebinden ictihad derecesinde olan alimlerden bildiklerinin ismini yazar mısın?
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Mollada,nakil ulemasıda islami ilimlerde icazeli alimlerdir.Bir fark yoktur.İkiside ictihad derecesinde değillerdir.
Nakil diyorsun da o zaman bircok alim girir senin bu yazmis oldugunun icine ve buna ilaveten de nakilleri bir dal da belli bir alimler yapmislar ve de yapar olmuslar.

Sen bana sunu de sen nakil den ne anliyor veya sana göre nakil nedir hangi bir seye nakil diye denir buyur bir misal ver bakalim.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Birincisi ;Mevdu halk arasında uydurma anlamında kullanılıyorsa da, hadis ilminde müctehid olan bir âlimin, bir hadise mevdu demesi, onun ictihadına göre, hadis olma şartlarını taşımıyor demektir. Diğer bir muhaddise göre de, mevdu olması gerekmez. Bir örnek verelim:(İlim Çin’de de olsa alınız) hadis-i şerifi, istisnasız bütün mezhepsizlere göre uydurmadır. Halbuki hadis âlimlerinden imam-ıDeylemi, imam-ı Taberani, imam-ı Beyheki, imam-ı ibni Adiy, imam-ı ibni Abdilber gibi muhaddisler ve Hüccet-ül islam ünvanıyla meşhur olan imam-ı Gazali hazretleri sahih olduğunu bildirmektedir. Bu büyük imamların, naklettiği bu hadis-i şerife, nasıl uydurma denebilir ki? Diyelim ki bu hadis-i şerife, imam-ı Buhari mevdu dese, bu hadis uydurma olur mu? Ancak bu hadis, imam-ı Buhari’ye göre mevdu olur; fakat öteki âlimlere göre yine sahihtir.
İkincisi; Bu sifil İmamı Gazali gibi Alimlerrin Kitaplarında uydurma Hadis vardır demekle sefihliğini ortaya koymuş olduğu içindirki biz O'na böyle dedik.

Naklettiğim yazıyı okumadan, anlamadan aynı nakaratı yazmışsın.İslam alimlerinin kitablarında çeşitli sebeblerden kaynaklanan lakin bilmeden mevzu hadis olabilir.Örneğin İmam Gazalinin rahimehullah, ihyasındaki hadislerin tahricini yapan Iraki bunu ifade etmiştir.Allame el leknevinin dediği gibi allah Teala her ilim için birisini yaratmıştır.saniyen kimsede /peygamberler hari,ç masum değildir.Ayrıca'' ilim çindede olsa kısmı hadise sonradan eklenmiştir.Asıl sefillik alimler, hadiste hiç hata yapmaz gibi abuk subuk laflar sefilliktir..Hadis konusunda mübtedi seviyesinde olmayanların ''ehli sünnet alimlerinin kitablarında mevdu hadis' yoktur sözü tam bir sefilliktir..Alimlerimiz bilmeden bazı mevdu hadisleri çeşitli sebeblerle eserlerine almışlardır..Bu onları mesul yapmaz..ama mevdu olduğunu hadis alimleri gösterdikten sonra cahilane biçimde mevdu hadis onların eserlerinde yoktur diyenler mesuldurlar..
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Nakil diyorsun da o zaman bircok alim girir senin bu yazmis oldugunun icine ve buna ilaveten de nakilleri bir dal da belli bir alimler yapmislar ve de yapar olmuslar.

Sen bana sunu de sen nakil den ne anliyor veya sana göre nakil nedir hangi bir seye nakil diye denir buyur bir misal ver bakalim.

Bir kere uslubun nazik değil, önce bunu düzelt..Saniyen muteber kitabları tahrif etmeden günümüze nakleden alimler nakil alimleridir.Nakil alimlerini hiç kimse küçümsememelidir..Günümüzde ictihad iddasındaki naylon muctehidlerin , arabcayı bile tam bilemedikleri görülüyor..Ulemanın eserlerini hata yapmadan okuyabilmak ve anlayabilmek bir meziyettir..

Fukahanın tabakalarını merak edenler ilgili kitabları okuyabilir..
 
Üst