Cömertlik, vermekten lezzet almaktır

bulut_bey79

Kıdemli Üye
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
12,118
Tepkime puanı
324
Puanları
0
Konum
istanbul
Web sitesi
3422unitedstates.spaces.live.com
Cömertlik, vermekten lezzet almaktır
25.10.2010

Sehâvet, cömert olmak demektir ki, parayı, mâlı, hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan lezzet almak ve İslâmiyyetin emrettiği yerlere seve seve vermektir.

İnsanda yerleşmiş olan huya, meleke denir. Geçici olan huya, hâl denir. Gülmek, utanmak, birer hâldir. Cömertlik, cesâret, birer melekedir. Ahlâk, yani huy deyince, meleke anlaşılır. Bazan hayır işlemek huy değildir. Bir kimse, her zamân hayır işlerse, buna cömert huylu denir. Her zamân, fakat kendini zorlayarak yaparsa, yine cömert huylu olmaz. Kişi, herhangi bir şeyi kolaylıkla ve seve seve yaparsa, buna huy denir.

Cömertlik, iyi huyların en yükseklerindendir, âyet-i kerîmelerle ve hadîs-i şerîflerle medholunmuştur. Hadîs-i kudsîde; (Bütün dinler içinde, bu dîni seçtim. Bu din, cömertlik ile ve güzel huy ile tamâm olur. Bu dîni, her gün, bu ikisi ile tamamlayınız!) buyuruldu.

Muhammed bin Kutbüddîn İznîkî hazretleri buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ üç şeyi çok sever:
1-Cömertlik.
2-Korkmadığı kimsenin yanında doğruyu söylemek.
3-Gizli yerlerde de Allahü teâlâdan korkmak.”

Cömertlik, kökü Cennette, dalları dünyada olan bir ağaçtır. Bu dallar, cömertleri kendilerine yapıştırır. Cömertler, bu ağacın dallarına, istese de, istemese de yapışır, çünkü onların irâdesinde değildir. Mıknatısın metali çektiği gibi, o ağacın dalları da cömertleri kendine çeker. Sonra, ağaç dalları Cennete gidince, dallara yapışmış olanlar da böylelikle Cennete gider. Fakat ne kadar cömert olursa olsun, îmânı yoksa, Cennete giremez, Cehennemde sonsuz kalır.

Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri buyuruyor ki:
“Göğsün genişlemesinin sebeplerinden biri de, Allahü teâlânın kullarına; mal, para, makam ve benzeri şeylerde ihsânda bulunmaktır. Mal ve para ile olan ihsân ve iyiliğin ne olduğunu herkes bilir. Kimin eli daha açık ise, kalbi de o kadar geniş olur. Kimin de eli kısa ve kapalı ise, sînesi, göğsü de o nisbette dar olur.”

Peygamber efendimiz; (Allahü teâlânın ahlâkı ile huylanınız!) buyurmuşlardır. Allahü teâlânın sıfatlarından biri Settârdır yani günâhları örtücüdür. Her Müslümânın da din kardeşinin ayıbını, kusûrunu örtmesi lâzımdır. Allahü teâlâ, kullarının günâhlarını affedicidir. Müslümânlar da, birbirlerinin kusûrlarını, kabâhatlerini affetmelidir. Allahü teâlâ kerîmdir, rahîmdir yani lutfu, ihsânı boldur ve merhameti çoktur. Müslümânın da, cömert ve merhametli olması lâzımdır. Peygamber efendimiz şu duâyı çok okurlardı:
(Allahümme innî es’elüke-ssıhhate vel-âfiyete vel-emânete ve hüsnel-hulkı verrıdâe bilkaderi birahmetike yâ Erhamerrâhimîn.)

Bu duânın manâsı; (Ya Rabbî! Senden, sıhhat ve âfiyet ve emânete hıyânet etmemek ve güzel ahlâk ve kaderden râzı olmak istiyorum. Ey merhamet sâhiblerinin en merhametlisi! Merhametin hakkı için, bunları bana ver!) demektir.

Biz Allahü teâlânın kullarına nasıl davranırsak, Allahü teâlâ da bize öyle davranır. Affedersek, biz de affediliriz. Verirsek, cenâb-ı Hak da bize verir. Allahü teâlâ, kullarına yapılan iyilikleri sever. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Müslüman, Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, onu sıkıntıda bırakmaz. Din kardeşine yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder. Allahü teâlâ, din kardeşinin sıkıntısını giderenin, kıyametteki sıkıntısını giderir, bir Müslümanı sevindireni, kıyamette sevindirir.)

Netice olarak, iyilik, cömertlik, insanlara hizmet, Allahü teâlânın çok sevdiği bir ahlâktır. Bu, her kula nasip olmaz. Eğer bu ahlâk, bir gayr-i müslimde varsa, onun îmâna kavuşma ve îmân ile ölme ihtimâli çok yüksektir...
osman ünlü makale
 

ebkem

Baş Yücelik
Katılım
3 Ara 2011
Mesajlar
3,128
Tepkime puanı
321
Puanları
0
Kur’ân-ı Kerîm’de cömertlik, cihad ile aynı seviyede tutulmakta, Allah’ın insanlara verdiği rızıktan diğer kulların da yararlandırılması istenmektedir.326 Cömertliğin, kıyamet gününde insanı her türlü sıkıntı, elem ve kederden kurtarmaya vesile olacağı bildirilmektedir.327 bazı âyetlerde cömertlik alışverişe benzetilmekte, Allah Teâlâ’ya verilen bir borç olarak temsil edilmektedir.328
Cömertlik aklın seviyesini, kalbin ise sevgisini gösterir. Akıllı insan kendini ve malını boş yere harcamaz. Canın ve malın emniyeti, onları nefsin arzusuna göre kullanmak değil, ahirette sermaye olacak şekilde harcamaktır.

Vermek Allah Teâlâ’nın ahlâkıdır. Cenâb-ı Hakk’ın ahlakıyla ahlâklanmak ise her zaman ve her yerde, ayağın sağlam bir zemine basması demektir.
Câbir b. Abdullah (r.a.) rivayet eder: Hz. Peygamber’e (s.a.v) sordular:
“Ey Allah’ın Resûlü! Hangi amel daha faziletlidir?” Buyurdular ki:

“Sabır ve cömertlik.” 329
Diğer bir hadiste ise cömertliğin güzelliği şöyle anlatılmıştır:
“Haline gıpta edilecek kişilerden biri de Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz hayır yollarında harcayan kimsedir.” 330

Adamın biri Hz. Osman’a,
“Ey zenginler, bütün hayır ve mânevî ecirleri siz zenginler kapmış bulunuyorsunuz; sadaka veriyorsunuz, köle âzat ediyorsunuz, hacca gidiyorsunuz, Allah yolunda maddî yardımda bulunuyorsunuz” dedi. Hz.Osman (r.a.),

“Siz bize imreniyor musunuz?” deyince adam,
“Evet, vallahi size imreniyoruz” dedi. Bunun üzerine Hz. Osman,
“Allah’a yemin ederim ki bir fakirin kendi boğazından kesip Allah yolunda verdiği tek bir dirhemi, çok olan bir maldan verilen on binlerden çok daha sevaplıdır” dedi.331
Anlatıldığına göre, Cenâb-ı Hak ibrahim aleyhisselâma,
“Biliyor musun ben seni niçin yakın dost seçtim?” diye sorduğu zaman Hz. İbrahim,

“Hayır, yâ Rabbi” dedi. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak,
“Görüyorum ki vermeyi seviyorsun, almaktan hoşlanmıyorsun. İşte sende bulanan bu iki haslet, bana dostluk mertebesine çıkmana sebep oldu” buyurdu.332
Hz. Ali (r.a.), “Cömertlik günahları siler, kalplere sevgi eker” demiştir.
Diğer bir sözünde ise şöyle demiş: “Allah için cömertlik, mukarrebînin ibadetidir.”
Cüneyd-i Bağdâdî (k.s) demiştir ki: “Bir kimsede hilim, tevazu, cömertlik ve güzel ahlâk bulunursa bu dört haslet o kimsenin yüksek makamlara kavuşmasına sebep olur. Bunlar imanın kemalıdır.”
Bir kimse ibrahim b. Edhem’den (k.s) nasihat isteyince, “Bağlı olanı aç, açık olanı kapa” buyurdu. O kimse, “Ben anlamadım” deyince, “Kesenin ağzını aç, cömert ol, açık dilini de tut, çok konuşma” dedi.



326 bk. Bakara 2/254.
327 bk. Bakara 2/222.
328 bk. Bakara 2/244; Mâide 5/13; Hadîd 57/11.
329 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 4/385; Ebû Yalâ, Müsned, nr. 1854; Heyserni, ez-Zevâid, 1/59; ibn Hacer, el-Melâlibü’l-Âliye, nr. 3122.
330 Buhârî, Temennâ, 5, Tevhîd, 45.
331 Kandehlevî, Hayâtü’s-Sahâbe, 3/222.
332 EbÛ Nuaym, Hilyetü’I-Evliyâ, 8/242; Mâverffi, Edebü’d-Dünyâ ved-Dîn, s. 277.

Edep Ya Hu 2 – Siraceddin Önlüer
 
Üst