Çocukta Karakter Gelişimi

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Sır Tutma Ahlakı

Çocuğun karakter sahibi bir insan olarak yetişmesi, en çok üzerinde durulması gereken konuların başında gelmektedir. Konuyu, en güzel örneğimiz Hz.Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz ve Asha-ı Güzin’den misaller vererek izah etmeye çalışacağız.

Resulüllah (s.a.v)
virgul.gif
çocukların sırları saklama ahlâkı ile yetiştirilmelerine itina göstermiştir. Çünkü bu ahlâk, çocuğun şimdiki ve gelecekteki olgunluğunu, ailenin selamet ve gidişatını, toplumun yapısını belirler. Sır tutmayı alışkanlık haline getiren çocuğun iradesi güçlü olur. Böyle bir çocuk diline hâkim olur, zor zamanda dehşete düşmez, cesur ve dayanıklı olur.

Bu karakter ve ahlâk yapısıyla da toplum içinde itimat telkin eder, güvenilir bir insan haline gelir.

Abdullah b. Cafer (r.a.) anlatıyor:

Bir gün, Resulüllah (s.a.v) beni terkisine (deve üzerinde oturulan yere) aldı. Bana sır olarak bir söz söyledi. Ben onu hiçbir kimseye söylemem. (Resulüllah'ın (s.a.v) def-i hacet için siper olarak kullanmayı en çok sevdiği şey, hurmalık veya tümsek bir yer/tepecik idi.) (Müslim, Hayz, 79; Ebu Dâvud, Cihad, 44; İbn Mace, Taharet, 23)

Çocuğun sır tutmasıyla ilgili bir başka örnek de çocuğun doğru bir davranışından dolayı takdir edilmesidir. Bu takdir ve beğenilme duygusu, çocukta kendine güven ve olgunluk kazandıran faktörlerin başında gelmektedir.

Hz.Peygamber'in (s.a.v) hizmetine koşan Enes, anasının yanına dönmekte gecikmişti.

Bunun üzerine anası:

-Niye geciktin? diye sordu.

Enes:

- Resûlüllah (s.a.v) beni bir haceti için göndermişti, dedi.

Anası:

- Hacet neydi? diye sordu.

Enes:

- O bir sırdır, dedi. Bu cevap üzerine anlayışlı, zeki ve basiretli mü'min kadın, çocuğa sır tutmasını öğretme konusunda, analara bir ders vererek:

- O halde Resûlüllah'ın (s.a.v) sırrını hiçbir kimseye söyleme! dedi. (Ahmed b. Manbel, I, 204.)

Yemek Adabı

Çocuğun gelişiminde önemli adap ve ahlaklardan birisi de yemek adabını benimsetmektir. Yemek konusu, hem mide şehvetinin gelişmesinin engellenmesi, hem de toplum içerisinde kabul ve saygı görmesini sağlayacak önemli bir adımdır.

Ömer b. Ebî Seleme (r.a.) anlatıyor:

“Ben Resulüllah'ın (s.a.v) eğitim ve gözetimi altında henüz bir çocuktum. Elim yemek kabının içinde dolaşıyordu. Bunun üzerine bana: 'Ey çocuk! Besmele çek, sağ elinle ve önünden ye" buyurdu. Artık ondan sonra hep öyle yedim.” (Buhari, Yeme, 2; Müslim, Eşribe, 108; İbn Mace, Yeme, 8; Ahmed b. Hanbel, IV, 26.)

Yine Enes (r.a.) anlatıyor: “Ümmü Süleym, içinde hurma bulunan bir sepeti, benimle Resulüllah'a (s.a.v) gönderdi. Ama ben O'nu bulamadım. O, az önce kendisini davet ederek bir yemek yapan azatlı kölesine/arkadaşına gitmişti. Ben de hemen O'na gittim. Vardığımda yemek yiyordu. Birlikte yemem için beni davet etti. Ev sahibi etli ve kabaklı bir tirit yapmıştı. Gördüm ki Resülüllah (s.a.v) kabaktan hoşlanıyor.

Ben de kabağı toplayıp O'na yaklaştırmaya başladım. Yemeği yiyince Resulüllah (s.a.v) evine döndü. Ben hurma sepetini önüne koydum.

- Resulüllah (s.a.v) yemeye ve bölüştürmeye başladı. Nihayet sepetteki hurmayı öylece bitirdi.” (İbn Mace, Yeme, 28; Ahmed b. Harıbel, fll, 108.)

Yemek yerken, yanımıza bir çocuk gelse ne yapmamız gerekir?

İshak b. Yahya b. Talha anlatıyor:

“İsâ b. Talha ile beraber mescidde idim. Derken Sâib b. Yezid içeri girdi, beni yanına çağırarak:

- Şu yaşlı adama git ve ona: ‘Amcam İbn Talha sana Resulüllah'ı (s.a.v) görüp görmediğini soruyor de.’

Ben de gittim ve:

- Rasulüllah'ı (s.a.v) gördün mü? dedim.

Bunun üzerine o şu cevabı verdi:

- Evet, Resulüllah'ı (s.a.v) gördüm. Yanımdaki çocuklarla birlikte, ona gitmiştik ve onu bir sepet içindeki hurmadan yerken bulmuştuk. Yanında bazı sahabeler de vardı. Bize de avuç avuç hurma verdi ve başlarımızı sıvazladı. (Hadisi, Taberani rivayet etmiştir.)

İmam Gazzâli, çocuğun öğrenmesi ve uygulaması gereken yemek adabının önemine geniş yer vermiştir.

Burada biz onları maddeler halinde sıralamak istiyoruz:

1-Yemeği sağ eliyle yer ve besmele çeker,

2- Önünden yer,

3- Başkasından önce yemeğe davranmaz,

4- Yemeğe ve yemek yiyenlere gözünü dikerek bakmaz,

5- Yerken acele etmez,

6- Yemeği iyice çiğner,

7- Lokmaları peşpeşe yutmaz,

8- Yemeği elbisesine ve ellerine bulaştırmaz,

9- Katığı şart ve mecburi görmemesi için, bazen sade ve katıksız ekmeğe alıştırılır,

10- Çocuğun yanında, çok yemek yiyenler hayvanlara benzetilerek oburluğun çirkin olduğu anlatılır ve az yemek yiyen terbiyeli çocuklar övülür. Yemeğin üstün bir nimet olduğu ama onun problem yapılmaması çocuğa telkin edilir.

11- Kuru ve katı yiyeceğe razı olmak.

Selef Çocuklarının Alimlere Karşı Adabından Örnekler

Alim ve ilim ehli ile ilişkilerinde, çocuğa öğretilmesi gerekenlerin başında saygı ve hürmet gelmektedir. Zira, Kendisinden ilim öğrendiği kişiye saygı duymayan, o ilimle İslam adabına uygun amel yapamaz. Hele adap ve edep konularında, uygun terbiye ve görgüyü alamamış çocuk, ilmin de kıymetini takdir edemeyecektir. Yine örneklerle konuyu izlemeye devam edelim.

Said b. el-Müseyyeb (r.a) iki rek'at namaz kılar, sonra otururdu. Derken Ensar ve Muhacir sahabenin çocukları etrafına toplanırdı. Onlardan hiçbir kimse ona bir şey sormaya cesaret edemezdi. Ancak, onlara bir hadis okuyarak başladıktan sonra, bir şey sorabilirlerdi. (Sem'âni, Edebul-İmlâ...
virgul.gif
s. 36.)

İkrime'nin (r.a) rivayetine göre İbn Abbas (r.a) şunu anlatmıştır: Resulüllah (s.a.v) vefat edince (*)
virgul.gif
Ensardan bir adama:

- Gel de, Resûlüllâh'ın (v) ashabına bazı şeyler soralım. Çünkü bugün onların sayısı çoktur, demiştim

Adam:

- Şaşarım sana İbn Abbas! Aralarında Resûlüllah'ın (s.a.v) ashabından olanlar varken, insanların sana ihtiyaç duyacaklarını mı sanıyorsun? dedi ve benden ayrıldı. Ben de tek başıma ashâba bir şeyler sormaya gittim. Eğer bana belli bir adamdan hadis ulaşır ise, onun kapısına gider, içerde o öğle uykusunu (kaylule) uyurken ben de hırkamı yastık yaparak kapısında yatardım. Rüzgâr da üzerime toprak sürüklerdi.

Derken o çıkınca beni görüyor ve:

- Ey Rasülüllah'ın (s.a.v) amcası oğlu! Hayırdır, ne için geldin? Haber gönderseydin de ben sana gelseydim! derdi.

Ben de:

- Hayır, benim sana gelmem daha doğrudur/uygundur, diyor ve artık ona hadisi sorardım. Ensardan olan bu adam hayli yaşadı. Nihayet bir ara beni, insanlar etrafımda toplanmış ve bana birşeyler soruyorlarken gördü ve:

- Bu genç benden daha akıllıdır, dedi. (Ebû Ğudde, Safahât, s. 37.)

Hasan el-Basrî de, âlimlerin meclislerinde âdâba riayet etmesi için oğluna hatırlatmada bulunur ve şöyle derdi:

"Yavrucuğum! Âlimlerle oturduğun zaman, konuşmaktan ziyâde dinle. Güzel konuşmayı öğrendiğin gibi iyi dinlemeyi de öğren. Kendisi susuncaya kadar hiçbir kimsenin sözünü -uzun olsa dahi- kesme!"

Son olarak, sahabi çocuk Semura b. Cündeb'in Resulüllah'ın (s.a.v) huzurunda takındığı edebi hatırlatmak istiyoruz.

O der ki:

"Resulüllah'ın (s.a.v) zamanında ben bir çocuktum ve O'ndan duyduklarımı ezberliyordum. Orada benim konuşmama engel olan şey, sadece benden daha yaşlı insanların bulunmasıydı."

(*) Dipnotta yazar, konu hakkında bir rivayete dayanarak Resulüllah'ın (s.a.v) vefat ettiği sırada İbn Abbas'ın 10 (on) yaşında olduğunu söylüyorsa da, kaynaklar onun, o esnada 13 (onüç) veya 15 (onbeş) olduğu, onbeş yaşında bulunduğunu bildiren rivayetlerin daha sahih olduğu ifade edilmektedir. Bkz. İbn Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, VIII, 296; Ahmed b. Hanbel, Müsrıed, 1, 373)

GÜLİSTAN ARAŞTIRMA SERVİSİ
 

Ecrin

'Bâd-ı Sabâ..'
Katılım
16 Ara 2009
Mesajlar
0
Tepkime puanı
2,484
Puanları
0
Hz.Peygamber'in (s.a.v) hizmetine koşan Enes, anasının yanına dönmekte gecikmişti.

Bunun üzerine anası:

-Niye geciktin? diye sordu.

Enes:

- Resûlüllah (s.a.v) beni bir haceti için göndermişti, dedi.

Anası:

- Hacet neydi? diye sordu.

Enes:

- O bir sırdır, dedi. Bu cevap üzerine anlayışlı, zeki ve basiretli mü'min kadın, çocuğa sır tutmasını öğretme konusunda, analara bir ders vererek:

- O halde Resûlüllah'ın (s.a.v) sırrını hiçbir kimseye söyleme! dedi. (Ahmed b. Manbel, I, 204.)

Güzel paylaşımınız için..Allah razı olsun..
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Rabbim Cümlemiz'den Razı Ol İnşaAllah, teşekkür ederim.
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
belki yeri degil ama sormak istiyorum!
bir cocuk her kücük biseyde agliyorsa ne yapmali yada aglamasinin nedeni ne olabilir?
 

Ecrin

'Bâd-ı Sabâ..'
Katılım
16 Ara 2009
Mesajlar
0
Tepkime puanı
2,484
Puanları
0
belki yeri degil ama sormak istiyorum!
bir cocuk her kücük biseyde agliyorsa ne yapmali yada aglamasinin nedeni ne olabilir?


:)Estf.. ya ilgi çekmek istiyordur yada sıkıntısı vardır ağrıyan bir yanı mesela çocuk ellerini en çok hangi bölgesinde bulunduruyor dikkat edin mesela kullaklarıysa kullaklarında bir sıkıntısı olabilir bir de yaşı çok önemli çocuğun ağlama sıklıklarıda tabi evde en çok kiminle meşkul bir çok şey olabilir..:)genel olarak küçükse ilgi çekmek için bu yola başvurabilirler ağlamak yani..:D
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Bir çocuk ağladığı an dediğini yaparsanız eline en büyük kozu vermiş olursunuz. Artık her ağladığında sizin dediğini yapacağınızı bilir ve her isteğini ağlayarak yaptırmaya devam eder. Ağlama sebebi olarak birçok madde sayılabilir. Dediğim gibi; ağladığı zaman dediği yapılmıştır ve bu sebepten ötürü her isteğini ağlayarak yaptırmaya çalışıyordur, psikolojik yada bedenen bir rahatsızlığı da olabilir.
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
tesekkür ederim bilgileriniz icin.
cocuklari severim ama aglamayacak kardesim :)
 

mü'HÜR

Ordinaryus
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
2,563
Tepkime puanı
422
Puanları
0
Yaş
37
Şöyle birşey söylim, eğer bir rahatsızlığı olmadığı halde ağladığını düşünüyor sanız, ağlarken size birşey anlattığı zaman dinlemeyin. "Ben senin söylediklerini ağlayarak anlattığın için anlayamıyorum, ağlaman bitince bana söyleyebilirsin." diyebilir siniz.

Ayrıca ağladığı an dediğini yapmadığınız taktirde bu huyu mutlaka geçecektir.
 

_Berceste_

bir tutam delilik...
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
6,798
Tepkime puanı
1,525
Puanları
0
Şöyle birşey söylim, eğer bir rahatsızlığı olmadığı halde ağladığını düşünüyor sanız, ağlarken size birşey anlattığı zaman dinlemeyin. "Ben senin söylediklerini ağlayarak anlattığın için anlayamıyorum, ağlaman bitince bana söyleyebilirsin." diyebilir siniz.

Ayrıca ağladığı an dediğini yapmadığınız taktirde bu huyu mutlaka geçecektir.

ALLAH razi olsun,ben iletirim insALLAH faydali olur bizde rahat ederiz :)
 

Ecrin

'Bâd-ı Sabâ..'
Katılım
16 Ara 2009
Mesajlar
0
Tepkime puanı
2,484
Puanları
0
ben aglamayan bebektim bikerem :D cocugum olursa bi gün hic aglatmayacam insALLAH:p

:O:eek:leyo:eminim öylesinizdir annenize sormak lazım ama neyse:Otabi tabi davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş çocuğunuz olsunda inşaAllah ağlatmayın :)
 
Üst