Çocuklarımızı alacaklarmış!

  • Konbuyu başlatan Kaçak
  • Başlangıç tarihi
K

Kaçak

Guest
Çoçuklarımızı alacaklarmış ....
Abilerimden ablalarımdan özür diliyorum ama ...
Naa... alırsınız ...
Firavunun sözüdür bu söz ...
Oda almıştı çoçuları halkın ellerinden ...
Firavunlaşmayın ...
Ve birileride bu söze çanak tutmasın ...
Dik durun biraz ...
İfade güzel ...
HERKES İÇİN HEMEN ŞİMDİ ....
Buyrun ilgili haber ...

Bir grup genç rahatsızdı; YÖK’ün İstanbul üniversitesine göndermiş olduğu yazıya rağmen hala keyfi yasak uygulaması ortadan kalkmış değildi. Anadolu Gençlik Derneği, Akabe Vakfı, Özgür Açılım Platformu ve Özgür-der Üniversite Gençliği bu aşamada halen yasaklara muhatap olan insanlar adına Başörtüsüne Kayıtsız Şartsız Özgürlük için Beyazıt meydanında bir eylem gerçekleştirdiler.
21332.jpg
Herkes için hemen şimdi!
Ağızlarına çalınan bir parmak bal ile kandırılmayacaklarını ve Başörtüsüne özgürlüğün, ‘herkes için hemen şimdi!’ olması gerektiğinin altını çizdiler.
Başörtüsü yasağı sorununda olayların ilk patlak verdiği nokta olarak gördükleri Beyazıt’taki İstanbul Üniversitesinin Merkez Kampusu’nun önünde bir araya gelen gençler adına ilk olarak konuşan, Özgür-der Üniversite Gençliğinden Ömer Faruk Karagüzel oldu:
‘Sistem başından beri iktidarını korumak adına halkına zulmetmeyi adeta bir ilke olarak benimsemiştir. Dün İstiklal Mahkemelerinde bu milletin kanaat önderlerini idam ederek; dün Kürtlere karşı uyguladığı ayrımcı ve ırkçı politikalarla; dün 1960'da, 1971'de, 1980'de ve 28 Şubat post modern darbesinde bu milleti hizaya çekerek insanları cezaevlerine ve kuyulara doldurarak zulme dayalı iktidarlarını devam ettirdiler.
Artık halka kurdukları düşmanca tuzaklar bir bir ortaya çıkan oligarşik zihniyetin kabul etse de etmese de şapkasını önüne alıp düşünme vakti gelmiştir. Yasakçılar son çırpınış olarak da başörtüsü özgürlüğünün üniversite ile sınırla kalması gibi kabul edilemez bir politik kurnazlık içine girdiler. Biz burada başörtüsünün hayatın bütün alanlarında özgürleşmesini istediğimizi ve bunu inancımızın, varoluşumuzun bir gereği sayıyoruz. Müslümanlar için başörtüsü bir kimlik izahıdır."
21333.jpg
Adalet zemininde sorunun kökten çözümünü şart
Eyleme gelen tüm bayanları temsilen konuşan Kevser Beyazyüz yıllardır çözümü bulunamayan yasağı dile getirdi ve :
"Önceki günlerde annelerimiz, dün ablalarımız bugün bizlerin muhatap olduğu bir yasak bu. Biz nesillerdir bir adaletsizlikle karşı karşıyayız ve bu adaletsizlik hala düzgün bir şekilde çözülebilmiş değil. Bu yıl eğitim-öğretim yılı başında YÖK'ün gönderdiği bir bildiriyle birlikte bir rahatlama yaşandı ve bizler üniversitelere daha rahat girmeye başladık.
Ancak YÖK'ün gönderdiği bu bildiriden sonra da sorun farklı bir boyutta devam etmeye başladı. Öncelikle sorunun bir başka yansıması olarak keyfi uygulamalarla karşı karşıya kalmaya başladık. Bir üniversiteye çok rahat bir şekilde girebilirken başka bir üniversitede kampüse bile alınmadık. Bir üniversitede dersten çıkartılırken bir başka üniversitede hiçbir sorun yaşamadık.
21334.jpg
Adalet zemininde sorunun kökten çözümünü sağlayan bir uygulama pratiğe geçirilmedi. Hizmet alan, hizmet veren ilköğretim ya da yükseköğretim ayrımı yapılmaksızın, kamusal alan ya da özel alan ayrımı yapılmaksızın şartsız, sınırsız bir şekilde başörtüsüne özgürlük istediğimizin bir kere daha altını çiziyorum. Kimliğimizin, inancımızın bir yansıması olan giyim tarzımızın hiçbir yerde, hiçbir şekilde engellenmeyeceğini, tamamen adalet eksenli bir çözüm istediğimizi tekrar vurguluyoruz. Bu sorun köklü bir şekilde çözülünceye kadar meydanlarda olmaya hakkımızı talep etmeye devam edeceğiz. Başörtüsüne şartsız, sınırsız ve her yerde özgürlük istiyoruz." Dedi.
Başörtülüler ve İslam aşağılanıyor!
Daha sonra Anadolu Gençlik Derneği üyesi Halil İbrahim Akpınar grup adına hazırlanan basın açıklamasını okudu:
‘Referandum sürecinde çeşitli siyasi odakların başörtüsü sorununun çözümü noktasında yaptıkları açıklamalar ve sonrasında YÖK'ün İstanbul Üniversitesine gönderdiği yazı ile olumlu bir sürece girildiği havası yaratıldı. Öğretim üyelerinin öğrencileri sınıftan çıkaramayacakları hükmünün ardından yasakçı üniversitelerin bir kısmı başörtüsüne serbestlik getirdi, yaşanan kutuplaşma sonucu bir kısım üniversite de yasağı uygulamaya başladı. Bu noktada siyasi aktörlerin daha net adım atmaları ve sorunu meclisten geçirilecek bir yasayla kesin olarak ortadan kaldırmaları beklenirken, YÖK'ün tutanak tutulması ile ilgili topu öğrenciye atarak keyfi uygulamaların önünü açan söylemleri zaten kangren hâline gelmiş olan bu sorunu iyiden iyiye çıkmaza sokacak gibi görünüyor.
Son günlerde üniversitelerde başörtüsünü aşağılayan, İslami değerlerimize alenen saldıran gruplar İslam düşmanı yüzlerini bir kez daha gösterdiler. Bir grup akademisyen ise yasağın devam etmesi için imza toplamaya başladı. Buradan şunu açık bir şekilde haykırıyoruz, inancımızın ayrılmaz bir parçası olan başörtüsü sadece üniversitede değil hayatın bütün alanlarında özgürleşene kadar mücadele etmeye devam edecek ve bunun pazarlık konusu yapılmasını asla kabul etmeyeceğiz.
Hükümet referandum sonrasında yargının tasallutundan ve askeri vesayetten büyük ölçüde kurtulmuş olmasına rağmen özgürlükler konusunda statükocu tavırlar ortaya koymaktan çekinmemekte, arkasına aldığı halk desteğini boşa çıkarmakta ve referandum kampanyalarındaki özgürlük vaatleriyle açık bir şekilde çelişmektedir. 28 Şubat'ta kendileri provokatörlükle suçlananların bugün devletin refleksleriyle tepkiler vermesi son derece manidardır.
Toplumu tek tipleştirmek üzere kurgulanan eğitim anlayışıyla 80 yıldır insanların değerlerini ve kimliklerini imha etmeyi deneyen oligarşik zihniyet çözülüyorsa da 8 yıldır sürekli olarak "İktidar olduk ama muktedir olamadık" bahanelerinin arkasına sığınan Ak Parti, sürece hükümet endeksli yaklaşan yazarlar ve bir takım muhafazakâr basın organları ilköğretim okullarına başörtülü giren öğrencilere ve onlara sahip çıkan ailelere "provakatörlük", "ahmaklık", "gericilik" yaftalarını rahatlıkla vurabildiler. İnançları gereği başörtüsü takmayı tercih eden öğrencileri ve ailelerini "çözüme giden süreci baltalamakla" suçlayan ve "çocuklarını ellerinden almakla" tehdit eden iktidar partisi milletvekillerini şiddetle kınıyor ve bu çirkin sözlerinden dolayı derhal özür dilemelerini istiyoruz.
21335.jpg
Aile değerleri yok, statükocu değerler var!
Adaletten ve özgürlükten yana olan duyarlı kimseleri, ailelerinin çocuklarını kendi değerlerine göre yetiştirme hakkını ayaklar altına alan uygulamalara karşı çıkmaya davet ediyoruz. Kendi ıslahevlerinde ve çocuk yetiştirme yurtlarında yaşanan rezaletlerin hesabını veremeyen devlet hangi hakla ve samimiyetle çocukların velayetini talep ediyor!
Akabe Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği, Özgür Açılım Platformu ve Özgür-Der Üniversite Gençliği olarak, faşist bir zihniyetin ürünü olan Milli Güvenlik derslerinden "Andımız" uygulamalarına ve başörtüsü yasağına; insanların kimliklerini, değerlerini yok sayan dayatmalara tamamen son verilmesini istiyoruz. Vicdan sahibi bütün insanları yıllardır fiziksel ve zihinsel işkencelere maruz kalan başörtülü kardeşlerimizin yanında, taşlaşan kalplerin karşısında durmaya çağırıyoruz.’
Basın açıklamasında, yaşanan son süreçte üniversitelerde başörtüsünü aşağılayarak İslami değerlere alenen saldıran gruplar ve yasağın devam etmesi için imza toplamaya başlayan akademisyenler de kınandı.
Her daim başörtüsüne özgürlük mücadelesinde desteklerini sürdüren Grup Yürüyüş’ün Özgürlük ezgileriyle eylem son buldu..



Özgür Açılım Platformu'ndan Nebiye Arı bildirdi
 
Üst