Çocuk ve Meâl...

YagmuR

Üye
Katılım
18 Ağu 2006
Mesajlar
2,504
Tepkime puanı
586
Puanları
0
Yaş
35
Konum
¤´ UnuTuLu§taN `¤
Web sitesi
www.gencislam.com
Rahman Rahim Allah’ın adıyla

Hamdolsun! Her çocuk doğduğunda yeryüzüne taptaze bir âyet daha nazil oluyor. Hem ebeveynin hem de eğitimcinin vazifesi bu âyetleri doğru okumak ve fıtri olarak ilettiği mesajı fark etmektir. Ancak bundan sonra o âyet muhataplarını irşad edebilir.
Yine ebeveyn ve eğitimci de fıtratın doğru okunmasından sonra o çocuğa ilişkin sağlıklı bir inşa faaliyeti geliştirebilir. Elbette ki kevnî âyetlerin doğru okunması, kelâmi âyetlerin doğru anlaşılmasına bağlıdır. Çünkü ancak kelâmi âyetlerin ve kevnî âyetlerin birbirini tamamlamasından yola çıkarak tasavvurumuzun inşasında bütüncül bir sağlama yapabiliriz.
Ben, Kur’an’dan aldığı cesaretle çocuklara Kur’an’dan bahsetmeye çalışan bir yolcuyum. Çocuk eğitimi konusunda âyetlerin nasıl bire bir zihinsel mucizelere dönüştüğüne şahid olmuş ve gayretini çocuk ile Kur’an’ın anlamları arasındaki mesafeleri azaltmaya adamış bir yolcu. Fakat yeni neslin inşasında çocuklara Kur’an’dan bahsetmekten ziyade bizzat Kur’an’ın anlamları ile baş başa bırakmanın daha etkili olduğuna inanıyorum. Zira ‘Bal bal demekle ağız tatlanmaz.’ Onların manevi duyularını Kur’an’ın tadı ile mutlaka tanıştırmamız lazım. Tıpkı beslenme sırasında kazanılan doğal bağışıklık gibi Kur’an’dan hem beslenmeli hem de fıtratın düşmanlarına karşı doğal bir bağışıklık kazanmalıdırlar. Manevi bağışıklık sisteminin merkezi ise akleden kalptir.
Bugün Kur’an’ın anlaşılması açısından yetişkinleri muhatap alan ciddi etkinlikler gitgide yaygınlık ve süreklilik kazanıyor. Kur’an’ın anlamı ile buluşmadaki geç kalmışlık hızla telafi edilmeye çalışılıyor. Meselenin bu sevindirici boyutunun yanında gelecek nesillere yönelik geç kalma riski için de önemli bir tedbir olarak çocuk ve meal konusunun işin uzmanları tarafından ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Meallerdeki ekol, dil ve terminoloji problemi birçok âyetin anlaşılmasını çocuklar açısından sıkıntıya sokmaktadır. Kanaatimce bu durum dini öğrenmeye Kur’an’dan başlamayı da geciktiriyor. Böylece önce Kur’an’dan elde edilen tali ilimleri değişik ekollerden öğrenme, bunun ardından Kur’an’ı öğrenme gündeme geliyor. Fakat bu sırada ekole dayanan pek çok önyargı da zihinlere yerleşmiş oluyor. Bu aşamadan sonra kişi meale başladığında âyetleri anlamak için değil, anladıklarını âyetlere tasdik ettirmek için okuma çabası gösteriyor.
Yaşadığımız toplumda Kur’an meali ile hâlâ tanışmamış ve tanışmaya da ihtiyaç duymayan fakat öbür yandan dindarlığına da toz kondurmayan geniş bir yetişkin kesimin varlığı bu sürecin çocuk yaşta başlamasının ne denli önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Yine bazı Müslümanlar çocuk yaşta Kur’an hafızlığını -lafzî açıdan- ön plana çıkarırken, meali sadece özel ilgi duyanların meşgul olabileceği ileri düzeyde bir uğraş olarak telakki etmektedir. Oysa çocuklarımızın Kur’an mealinden öncelikli olarak okudukları birçok dersin içeriği, hem usûl hem de uygulama olarak çok daha ileri aşama mevzulardan oluşmaktadır. Tenzih ve teşbih dengesinin yetişkinlerde bile problemli olduğu el-Esmâu’l-Hüsna derslerini buna örnek verebiliriz. Üstelik bu derslerin Kur’an’dan bağımsız olarak işlenmesi ve isimlerin manalarından bağımsız olarak ezberletilmesi de apayrı bir sorun teşkil etmektedir. Çünkü insan önemini idrak etmediği bir meseleyi en kısa zamanda unutur.
Müslüman çocuk eğitimine yönelik mevcut müfredatlarda yer yer Kur’an âyetleri ve kıssalarına atıf yapılsa da, meal, başlı başına bir ders olarak işlenmeyince Kur’an’ın bütüncül inşasından yeterince istifade edilemiyor. İslami eğitim konusunda çocuklara yönelik olarak hazırlanmış eserlerde yer alan âyet mealleri de yetişkin düzeyinde ele alınınca işlenen konu ile verilen meal arasında ciddi bir mesafe sorunu gündeme geliyor.
Kanaatimce eğitim faaliyetlerinde kullanılmak üzere çocukların ulaşabileceği seviyede meal çalışmaları yapılmalıdır. Meal muhatapları zümresine çocukların da dâhil edilmesinden yanayım. Kur’an’ın doğrudan inşasında ilk nesilden verilebilecek en bariz örneğimiz Hz. Ali’dir. Müslüman olduğunda çocuk yaşlardaydı. Hz. Ali, Hz. Enes, Hz. Üsame gibi çocuk yaşta ve genç yaşta daha birçok sahabe üzerinde Kur’an’ın birebir inşasının muhteşem neticelerini saymakla bitiremeyiz. Onlar her zaman sahabenin önde gelenleri arasına yer almışlar, başta Hz. Ali olmak üzere pek çoğu Kur’ani ilimlerin doğmasında ve sonraki nesillerin yetişmesinde temel taşları oluşturmuşlardır. İkinci, üçüncü ve daha sonraki kuşaklardan bugüne örnekleri çoğaltabiliriz.
Nihayetinde baştan sona bir meal mümkün mü bilemiyorum ama öncelikle kişisel ahlakın inşasına yönelik pasajların düzenlendiği eserler ve ardından kavramlar halinde işlenen bir anlam örgüsü de çocuklar için çok ihtiyaç duyduğumuz meal çalışmalarıdır. Hatta bu eserler meal okumaya yeni başlayanlar için bile büyük kolaylık sağlayabilir diye düşünüyorum.
Umudum ve duam, Kur’an’ın lafız-mana-maksat açısından bir bütün olarak yediden yetmişe her Müslüman için vazgeçilmez bir hayat unsuru olması ve yeni yetişen neslin her başakta yüz dane veren yedi başak misali nice yürek fetihlerine vesile olması.




Filiz Tavukçu
Kur’ân’î Hayat dergisi
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
edebiyatta dünya klasiklerinden seçme kitaplar ile kur'an meaili, okutulması gereken sıralamasında benimde öncelik verdigim durum. hangi yaşlara denk gelir 14-15 belki çocugun gelişimine göre hareket etmek lazım elbette ama tanıştırıp çekilmeyi degil aynı duyguları paylaşabilmeyi hedefleyen beraberlik sahasının da inşa edilmesi gerekiyor. bir çocugun gözünden, bir kendi gözünüzden manaya odaklanmak, çogaltmak, hem kendi ilerleyişiniz hem çocugun doyumsaması açısından faydalı olacaktır..bunu hedefleyen önce kendini hazırlıklı etsin yani:)
 
Üst