Çocuk Terbİyesİ

Risale-i Nur Talebesi

Diyar-ı Bekirli
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
1,460
Tepkime puanı
11
Puanları
0
ÇOCUK TERBİYESİ(1)

Eğer bir çocuk iyi eğitilirse iyi bir fert olur. İyi fertler ise iyi bir toplumu, iyi toplumlar iyi ülkeyi, iyi ülkeler iyi bir dünyayı netice verir. Basit cümleler kuruyorum. Çünkü konuyu anlatmak çok basit herkes benim gibi ahkâm kesebilir. Tabii ahkâm kesenler icraat yapamazlar. Bu yüzden sınıfta kaldık yaa!
Peygamberimizin hadisini bilmeyen yoktur.’Ana baba çocuğu ya Hıristiyanlaştırır ya Musevileştirir…’(ev kemakal) Evet aile, bir okul aslında ilkokul anne baba, hocalar. Öğrenciler ise çocuklar. Evet bu okun hocaları ana babalar… Bizi daim gözleyen rabbimiz ise müfettiş olduğunu düşünelim .Ki zaten öyle kaçış yok O kadar geflete daldık ki hakikatleri temsilleştirdik.Çünkü unuttuk rabbimizin semi olduğunu unuttuk eğitimi .‘saldık çayıra mevlam kayıra’ dedik ama çayıra da salırken maddi ihtiyaçalarını düşündük çayırda onlara bol ot verdik .Üstadın ifadesiyle ‘oğlum paşa olsun’ diye hafız mektebinden alıp avrupaya gönderdik.Yani din eğitimi vermeden sadece fenlerle hakikatin imtizacı olamayacağı dalalete sevk edeceği okullara kuru kuru gönderdik.Yanlış anlaşılmasın okumaya karşı değilim disiz fene karşıyım tıpkı fensiz dine karşı olduğum gibi…
Evet aieleler okul ortamından çok savaş meydanına benziyor.Aslında okullarda savaş meydanına dönüşmüş ya!Bağıran elinde kalın sopalı hocalar aidat parası istemek için çocukları yarım saat güneşten bekleten müdür ve gün boyu bağıran nöbetçi hocalar…
Aslında cümleyi değiştirelim. Aileler okul meydanına dönüşmüş.Daha çok uydu değil mi?
Evet aile ortamı niye savaş ortamına dönüştü.Savaş için silahı nerden buluyordular.Evet silahı üreten ana baba …Tabii bu arad yanlış anlaşılmasın ana baba ne kadar haksız dahi olsa öf bile dememek lazım. Ama kader adalet ediyor dini öğretmeden dünyaya salan çocuklar ana babaya itaatsiz oluyor.Ve başlıyorlar ‘hayırsız evlat hikayelerine’
Gariptir hiç biri eğitmedim demez.Yahu amcacığım teyzeciğim bari hatanı anla tövbe et bari torunların senden bir şeyler kapsınlar.Şefkatimi yanlış kullandım diye düşünseler daha haytayken bir şeyler yapabilseler öbür dünyada o çocuk yakasına yapışmayacak inşallah temennimiz bu…
Bi noktaya daha dikkat çekiyorum.Kendimi sorguluyorum.Anne olmama rağmen kendimi de suçlu buluyorum.Evet bizim suçumuz sessizlik sessizlik sessizlik sukut tasdiktir.Evet eğitmeyen ana babayı uyarmadık.Aksine dinledik bu hikayeleri…
Ve dinleyenlerin yorumları hepsinde daha hazin ‘Oysaki sen her şeyi yapmıştın’bu deyimlere inana anne ve baba başlıyor beddua etmeye ‘oy arabanın altında kalasan’ evet maneviyatı yok sayanları yok sayıp sukut etmeyelim.İnşallah ikinci yazımda çocuk terbiyesi nasıl verilir? Sorusunu cevaplandırmaya çalışacağım.Evet önce sorunu bulmak lazımdı değimli? O yüzden terbiye konusuna ilk etapta hiç girmedim.
Veeeeeeeee forum üyeleri seminer hazırlıyorum bu konu hakkında acilen yardımlarınızı beklerim. Seminerimi zaten foruma göndereceğim saygılar
Çocuk terbiyesi(2)
Semineri daha iyi hazırlamak için hoca efendinin kitabını okuyorum. Aslında anne babayı eğitiyor. Ama insanların gururlarına dokunmasın diye kitabın ismini ’çekirdekten çınara’ bırakmışlar. Herkese tavsiye ederim. Daha kitabın başındayım. Neyse…
Zaten bende ilk etapta anne ve babalara atıfta bulunmuştum. Evet, aslında başlığı değiştirmek gerek herhalde ‘nasıl çocuk terbiyesi verilir’. Olmalı… Ama bize düşmez tabii…
Evet, bir kere soru çocuk terbiyesine hangi yaşta başlatılmalı sorusuna katılmıyorum. Hangi günde olarak değiştiriyorum. Ve yedi çok geç laflarına da katılmıyorum. Çünkü 6 da geç beşte geç
4 ta geç geç geç geç derken aklıma bu ayki bizim aile dergisi geldi. Ve internette bir takım yazılar derken…
Ve bugün kitaba devam ettim. Dikkatimi çeken bir husus oldu. Evet, eğitim yani okul eğitimi ne kadar kaliteli olursa olsun çocuğun yuva eğitimine ihtiyacı olduğunu öğrendim. Aslında biliriz de biraz havaleci oluruz. Geçenlerde ablam artık ev hanımlarının da çocuklarını kreşe verdiğini söyledi. Ve doğrusu bunu allandıra pullandıra anlatıyordu.Ki çocuk gelişmini okumasına rağmen.Doğrusu bir çok şeye ülfet peyda ettik.Sırf erkeğe sözü geçsin diye çalışanları ‘kahraman’ ilan ettik.Asıl kahramanlar annesi olmadığana rağmen dadının(tabi hepsi değil)abus çehresine maruz kalan ve sabreden minikler…
Başka bir yerde daha doğrusu bir dizide öğrendiğim bir şeyi paylaşacağım.beş yaşındaki kızı kaçırıyorlar.Allahı inkar etmesini istiyorlar.Çoculk sözlerini dinlemiyor.Vedizidekiler iki beş yaşa arsını çok önemli olduğunu anlatıyor.Evet çekirdekler hükmündeki bilgileri taze beyinlerine yerleştirmek lazım.Ama bakıyorum da insanlar ki bir çoğu mütedeyyin ‘bu yaşta bıkmasın’ ‘çocuğun beynini yıkamayalım’ Ah be dostlar kahroluyorum.Evet medya başarılı oluyor.Bir harf bile şaşmadan onların kelimelerini kullanılarak çocuklarımız yönlendiriyoruz.Ve derken bir hadis aklıma gedi.Evet karışık hayatımdan karışık sunumlar oldu galiba…



Evet çocuk eğitimine -280 günlükken başlanmalı.Herhalde bu ifadeyi kullanan ilkim.İnanmayan inanmasın.Daha canlanmadan başlansın diyorum.Evet çocuk Allah zikriyle canlansın.Daha anne karnındayken gülen çocuğu Çocuk annesinin karnındayken gülmeye başlıyor izlediniz. Sanırım.Evet daha annesini sıcacık karnındayken niye sevindirmiyelim.Yusuf suresini okuyarak suretini güzelleştirelim.Değil mi?siretini düşündünüzmü nasıl olcak diye hayır düşünmediniz.Önemli olan suretiydi.Sonra el alem çirkin demesin.Evet zaten beş gabya giren çocuğun siretidir.
Yoksa annesini karnındayken gündüz pembe dizileri akşam aşk dizilerini gece yarısı magazinlerimi izledi.Evet bir hikaye aklıma geldi.Bir gün bir kadın komşusuna gider ve komşusunu limon bahçesi vardır.Kadını canı limon çeker.Ama utanır isteyemez.Komşusu çıkar çıkmaziğneyle bir limonu deler.Ve emer.Çocuk doğar bakarlarki insanların vidonlarını delip su içiyor.Bir anlam veremezler.Annesine durum iletilince annesi durumu anlar.Eşine anlatır.Eşi helallik dilemesi gerektiğini söyler.Ve helallik diledikten sonra çocuk huyundan vazgeçer.Evete çocuklar tohumlarımızdır ne ekersek onu biçeriz.Bir ifadeyle’pırpırok tohumu gibi doğurup atmamlıyız’ evet Kürtçe pırpırok Çok tohumlu bir bitkidir.

ÇOCUK TERBİYESİ (3)
Nasıl bir terbiye öylesine verilmiş… Yani tek silahı acı biber olan bir terbiye mi? Yok yok öyle bir anlayışınız yok amma böyle bir anlayışınız var daha küçükken ezilmesini bilmeli diye zalim patronların eline mi Veriyorsunuz. Hayır, bilemedim okusun diye saçınızı süpürge ettiniz ‘daha yetmez mi ‘diyenlerdesiniz. Evet, iddia ediyorum bu sorulara cevap veriyorsanız siz ideal anne baba değilsiniz.
Evet, anne baba demeden Allah dedi mi? Allah’ı tanıyor mu? Evet, ben cevap vereyim Allah dedi. Ama dilencilerin önünden geçerken bir lafız olarak duymuş ve sormuştu. Tabii ilk etapta… Sonradan çocuk Allah’ı duyacaktı. Evet, çocuk Allah’ı ateşe atan bir varlık olarak düşünecekti. Aslında şeytan değimlidir cehenneme atan… Ve yahut ta annesi babasına beddua okurken duyacak. Belki de hâşâ nefret edecekti beklide bu yüzden ateist olacaktı. Evet, çocuğu biraz daha büyütelim. Ve bir bakkaliye çocuğunu düşünelim yani… Daha küçükken iktisat öğretilmediyse büyüce zıvanadan çıkacak. Ben bunları kafadan atmıyorum. Maalesef görüyorum. Ve çocuk artık her ağlayışta ’ana paraaa’ diye bağırdığını gördüm. Ve en büyük parayı kapmak için ne çabalar sarf ettiğini… Çoğunuz güleceksiniz. Evet, dostlar ağaç yaş iken eğilir. Maalesef ben çok eğik ağaçlar gördüm. Ve eğri diye tekme atanları gördüm. Allah’ım diyorum. Neyse yine sinirlendim. Allahın vurduğuna vurulması gerektiğine inanan bir zihniyetten utanıyor ve kahroluyorum.
Artık o paraları memurken milletten alan bir rüşvetçi çıkar hı ne dersiniz? Artık okul dönemi başlamıştır.6 yaşındaki çocuklar ay pardon 5 yaşındaki körpecik zihinler artık hoca pardooon hoca camideydi. Suratını görecektiler. Görmesinler demiyorum. Ama ne olur yalvarıyorum Çocuklarınızı okula yollamadan öğretmenlerini araştırın. Şayet bir hatayla bir ceberutun eline vermişseniz. Korkmayın. Şikâyet edin. Edin edin yoksa sonradan psikopatlaşan oğlunuzdan şikâyet edeceksiniz. İlkokul başlamıştır. Artık çocuklar ufaktan mahalle imamlarına ve yahut ta kızlarına( benim gibi) gönderilir. Amma tam öğretir ki derken okullar başlamış Çokkk önemli yazılılar vardır. Evet, vehen illeti burada da boş durmaz. Yani dünya sevgisi ve dünyayı ön plana alma anlamına gelir. Evet, bahane uydurmayın analar babalar resmen öyle yapıyorsunuz. Ve çocuk namaz kılmaya heveslenir. Gariptir bunu anne baba vesilesiyle değil bir özentiyle yapar. Amma evet amma diyorum. Geçenlerde komşumuzun oğlu annesine ‘öğle namazına gideceğim camiye’ deyince kadın bağırdı’eve gel’ Evet caminin tam karşısında fırın var bir ekmek için gönderdiğin oğlun ne kadarda nazlı oldu hıı. Bunu sadece o anneye değil tüm annelere diyorum.’ayyy ona kıyamam namaza kaldıramam ‘diyen annelerinde kulakları çınlasın. Artık ota okullu olmuştur. Erkekse sigaraya merak salmış. Kızsa modayı takip edeyim derken yavaş yavaş raydan çıkmak üzeredir. Ama erkek kardeş bırakır mı’ulaaan’ diye zaten bu cümleleri biliyorsunuz bağırmalar başlar. Evde fırtına başlamıştır. Artık o ev CHP kongresini andırıyordur. Ve… Kavga anındaki sarf edilen cümleleri biliyorsunuz. Söylemeye gerek yok. Evet, artık liseli oldu çocukların biraz daha titrer olmuşsundur. Dershaneler özel okullar bütün himmetini sarf etmişsindir ona…
Aklıma üstadın sözleri geldi’nasıl ki bir uzuv hastalansa diğer uvuzlar yardıma koşar’Evet öyle de hayat aşkı lezzet aşkı bütün istidatları seferber ettirmiştir yardımına…
Evet, çocuğunu böyle bir şeye sevk ettiği yetmiyormuş gibi kendisi de kafayı yemiştir. Kazanmadı diye evde yas havası oluşmuştur. Ve yine bir fırtına bu seferki kasırgadan öte Allah muhafaza… Gariptir her iki taraf anne ve baba kendini tenzih eder ama karşı tarafı şiddetle eleştirir. Ve kazanamadı oğlun kızın. Yanlış anlaşılmasın okutmayın demiyorum. Ama birici vazife olan uhrevi vazifelerinizi 2. hata3. Hatta 4. sıraya getirmeyin. Ziyaretlere onun için gidip dua etmiştin. Biliyorum inanıyorsun. Amma işine gelirse…
Ve zar zor bir üniversite kazanmıştır. Artık görmediğin evladına servetler yatırırsın birkaç yılda… Ve hep sen onu ararsın. Hatta bazen kızar sık sık arıyorsun diye.
Ve okul bitmiştir. Evlenmiştir. Artık o da senin gibi bir anne ve babadır. Evet, insan ailesinden ne görse onu yapar. Mesela ablam bizde gördüğünü yapıyor. Ramazanın birici günü aynı yemekleri yaptık. Birbirimizden haberimiz yokken neyse basit bir örnek…
Evet, artık yaşlandın. Belki de yaşlanmadın. Belki de bazılarının ki gibi yaşın durdu. Hı 5 yıl buyunca 35 olanları gördüm. Neyse işin şakası evet artık öldün. İmtihan vesilesi Evlatların hakkında Allaha ne diyeceksin Evet Allah’ım bak senin için neler öğretmedim ki diyebilecek misin? Hayır, yoksa kazandığı bölümü mü diyeceksin. Rahmeti ilahiye gülümseyecek mi? Yoksa gayretullaha mı dokunacak. Evet, iki hadis aktarayım.’Allah kadınların ve çocukların haklarının ihmalinden ötürü gazaplandığı kadar hiçbir şeyden gazaplanmamıştır; Yani gayreti ilahiye ye en çok dokunan, kadınlarla çocukların durumudur’
‘Ahirzmanda babalarından ötürü evlatların vay! Haline bu söz üzerine sahabe şaşkınlık içerisinde sorar -müşrik babalardan ötürü mü onlara kıyıldı da heder oldular?’
-‘hayır, mümin babaları onlara kıydı’
-‘nasıl oldu ya resullulah ?’
‘babaları onlara feraizi dini yani dinin temel rükünlerini öğretmediler.’
ÇOCUK TERBİYESİ(4)
Ben eğitemem diyorsanız evlenmeyin. Ve yahut ta doğurmayın. Evet, cahil olarak doğurmuşsanız eğer dokuz ay az bir vakit değil tabii uykusuz geceleriniz de olacak. Evet, bir çocuk nasıl eğitilir. Evet, sizi kandırdım çocuk eğitimi dedim dikkatinizi çektirdim fakat mesajlar direk sizeydi. Şahsen bir yavrum olsa nasıl eğitirim. Şimdi bazılarınız ‘vay vay senide göreceğiz diyeceksiniz’ inşallah mahcup olmam. Tabii önce allahıma karşı…
Söylediklerini yapmaması Allahın buğzuna sebeptir.
1-Her yaşa göre farklı eğitim
2-Safi zihinleri okşamak kolaydır daha iki yaşındayken özellikle yeşilliğin olduğu bölgelere götürüp tefekkür ettirin
3-Tembihatınızı sesli yapın namazı hep onun yanındayken kılın. Merak etmeyin çocuğunuza karşı riya olmaz
4-Musibetleri değerlendirirken iyi tarafını görüp evladınızın yanında söyleyin.
5-günde bir ayet ezberlettirin küçük surelerden tabi(5–6 yaşlarındayken)
6-Günde bir hadis ezberlettirin(6–7 yaşlarındayken)
7- Birinci sözü okuyun. Sakın anlamıyor demeyin ben kardeşime okudum gözleri doldu.(6-yaşlarında)
8-fıkıh konularını ilgilendirdiği konu miktarınca anlatın. Mesela namazın nasıl kılınacağını bilmeli
9-yedi yaşına gelince namazı öğretmeye başlayın zaten bildiği surelerle bir iki haftada öğrenir.
10-ve on yaşına gelince o sizi sabah namazına kaldırsın. Saati onun başına koyun
11-Artık o bir cemaat adamıdır. İhlâslı bir evladınızdır. Sohbetlerine çok önem verin Basit nedenlerden dolayısıyla’gitme’demeyin. Hatta önemlide olsa işi, ertelettirmeye çalışın.
12-Ve artık hiçbir şey yapmanıza gerek yok lisanı haliniz doğruluğunuz imanınız ihlâsınız insancıllığınız konuşsun.




 
M

Murat Sâki

Guest
arkadaşlar lütfen teşekkür etmek için butonunu kullanınız..
 

muaz571

Üye
Katılım
30 Eki 2006
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selamun aleykum kardeş allah senden razı olsun çok önemli ve hassa konuya değinmişsin inş senin bu konuyu stedeki kardeşler çoğaltıp tanıdıklara okur-tabilirler gerçekten bizmüslümanların eksık yonlerınden bırı çocuk eğitimi
 

abdali

Üye
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Allah razı olsun. Bilinen ne kadar çok olursa olsun, alınacak mutlaka bişeyler oluyor. Rabbim anlamayı anlamayı ihlas ile uygulamayı nasip etsin.
 

Zeynep Özmen

Kevok_84
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
3,306
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Allah razı olsun acaba yazı sizemi ait NurTalabesi Kardeşim.
 

ebumusab

Üye
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
252
Tepkime puanı
90
Puanları
28
ÇOCUK TERBİYESİ(1)




Evet çocuk eğitimine -280 günlükken başlanmalı.

SELAMUN ALEYKÜM
kardeşim bende buna katılmıyorum aslında katılmadığımdan değil peygamberimizin sav bize kadar ulaşan hadisini nakletmek istiyorum
buyurdular ki toğumlarınızı çakıla atmayın
salih evlad isteyenler önce anneyi seçmek zorundalar sonra gerisi gelir zaten
selamun aleyküm
 

lamelif

Paylaşımcı
Katılım
26 Kas 2006
Mesajlar
167
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
aro çok hoş bir yazıymş biraz geç okuma firsatı buldum ama neyse
bi çocuk gelişimci olarak iki ufak tefek bi kaç ekleme yapıpym aslında çocuk anne karnında yaklaşık olarak üç dört aylıkken (umarım yanlış hatırlamıyorumdr)duymaya başlar bu durum deneylerle ispatlnmıştr bu yüzden bu aydan sonra ona kuran dinletmek bence faydalı olabilir.
eğitimciler hakkındaki yorumunuzuda aynen katılıyorum. çünkü bir çocuk herhangi bir kreşe gittiğinde ve öğretmen sınıfın kapısın kapatığında içeride ne olup bittiğini asla bilemezsiniz.
 

berraksu

Aşafatlı
Katılım
2 Eyl 2006
Mesajlar
3,652
Tepkime puanı
85
Puanları
0
Yaş
36
Çocuk Terbiyesi

Dinimiz cocuk terbiyesine cok ehemmiyet vermistir. Bu terbiyede dikkat edilmesi icab eden bazi hususlar:
Cocugumuza haram yedirmemeliyiz. Cünkü haram, ruh yapisini en cok bozan bir zehirdir.
Cocuga her hususta nümune olmali, yapmasini istemediklerimizi biz de yapmamaliyiz.
Cocugun arkadaslarina dikkat etmeliyiz. Bir hadis-i serifte "Kisi, dostunun dini (imani, ahlaki) üzeredir. Biriniz kiminle dost olacagina baksin." buyurulmustur.
Insan terbiye etmenin cok sabir ve gayret gerektirdigini bilmeli, usanmayip devamli ve istikrarli olunmalidir.
Cocuga sefkat ve merhametle yaklasip güler yüz ve tatli sözlerle konusmali. Tehdit ve asagilama yerine tesvik ve takdir etmelidir. Cocugun güzel yaptiklarini takdir etmek, yanlislarini görmezden gelmeyip düzeltmek lazimdir. Yanlista israr ederse müsamaha göstermemeli, gerekirse cezalanacagini bildirmeliyiz.
Cocugun yasina ve yapisina uygun davranilmasi bilinmelidir. Her ilac her bünyede ayni tesiri göstermedigi gibi her davranis herkese uygun olmaz.
Kiz olsun erkek olsun, cocuklar arasinda sevgi ve ikramda adaletli olunmalidir. Aksi halde cocugun ana ve babasina sevgi ve itimadi kalmaz. Belki nefrete sebep olur. Kayirilan kardesini kiskanir, ona düsman olur. Ana-baba evladina bir sey vermedigi zaman mes'ul olmaz, fakat adaletsiz davranmasi tahrimen mekruhtur.
Cocuklar icin Allahü Teala'ya dua etmeli, asla beddua etmemelidir. Resulullah Efendimiz (s.a.v) ana ve babanin duasini, kabul edilecek dualar arasinda saymistir.
 

Clit

Asistan
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
271
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkiye/İzmir
Dinimiz cocuk terbiyesine cok ehemmiyet vermistir. Bu terbiyede dikkat edilmesi icab eden bazi hususlar:
Cocugumuza haram yedirmemeliyiz. Cünkü haram, ruh yapisini en cok bozan bir zehirdir.
Cocuga her hususta nümune olmali, yapmasini istemediklerimizi biz de yapmamaliyiz.
Cocugun arkadaslarina dikkat etmeliyiz. Bir hadis-i serifte "Kisi, dostunun dini (imani, ahlaki) üzeredir. Biriniz kiminle dost olacagina baksin." buyurulmustur.
Insan terbiye etmenin cok sabir ve gayret gerektirdigini bilmeli, usanmayip devamli ve istikrarli olunmalidir.
Cocuga sefkat ve merhametle yaklasip güler yüz ve tatli sözlerle konusmali. Tehdit ve asagilama yerine tesvik ve takdir etmelidir. Cocugun güzel yaptiklarini takdir etmek, yanlislarini görmezden gelmeyip düzeltmek lazimdir. Yanlista israr ederse müsamaha göstermemeli, gerekirse cezalanacagini bildirmeliyiz.
Cocugun yasina ve yapisina uygun davranilmasi bilinmelidir. Her ilac her bünyede ayni tesiri göstermedigi gibi her davranis herkese uygun olmaz.
Kiz olsun erkek olsun, cocuklar arasinda sevgi ve ikramda adaletli olunmalidir. Aksi halde cocugun ana ve babasina sevgi ve itimadi kalmaz. Belki nefrete sebep olur. Kayirilan kardesini kiskanir, ona düsman olur. Ana-baba evladina bir sey vermedigi zaman mes'ul olmaz, fakat adaletsiz davranmasi tahrimen mekruhtur.
Cocuklar icin Allahü Teala'ya dua etmeli, asla beddua etmemelidir. Resulullah Efendimiz (s.a.v) ana ve babanin duasini, kabul edilecek dualar arasinda saymistir.
Örnek olarak beni gösterebilirmiyiz sizce?
 

adalı

Profesör
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
1,907
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Web sitesi
adali81.blogcu.com
Saîd bin Âs -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Hiçbir baba evlâdına güzel edep ve terbiyeden daha değerli ve üstün bir miras bırakamaz.” (Tirmizî: 1953)

Bir baba için en önemli vazife, çocuklarının terbiyesini hakkıyla yerine getirmektir.

Çocuk eğitmek zor ve sabır gerektiren bir iştir. Çocukların üzerine titremek gerekiyor. Güç bir vazife olmakla birlikte, her müslüman çocuklarını koruyup kollamak mecburiyetindedir.
 

Sabr-el-Hayat

Profesör
Katılım
19 Eyl 2006
Mesajlar
3,776
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Esselamü Aleyküm...

İslami Terbiyede Gaye Nedir?

İslami talim ve terbiyenin (eğitim ve öğretimin) gayesi, sadece bulunduğu mahalde, yaşadığı memleket hudutları içinde iyi 'vatandaş' yetiştirmek değildir. İslamın bu husutaki gayesi, mutlak manada iyi insan yetiştirip geliştirmektir. Yani meşhur tabiriyle 'global' dünyada cihanşümul insan yetiştirmektir.

Çünkü İslam alemşümuldür; onun Peygamberi, topyekün insanlığa ve cinne gönderilmiştir; belli bir ülkeye muayyen bir topluluğa değil.

O bakımdan İslam dini insanı, dünyanın her yerinde ihtiyacı hissedilen düsturlara, geçerliliğini hiç yitirmeyen kıymet hükümlerine göre yetiştirir.

Kendisini dar sınırlar içine hapsedip bütün gayretini sadece iyi vatandaş yetiştirme hedefine kilitlemez. Daha büyük, daha geniş, daha şümullü bir gayenin tahakkuku için çalışır.

İnsanı, dünyanın şu veya bu kıtasında-ülkesinde bir vatandaş olması itibariyle değil, onu mutlak manada bir insan olması hasebiyle ele alır ve kamil bir insan olarak yetiştirir. Ona dünyevi ve uhrevi saadetin yolunu gösterir.

Hasılı, İslam dininde talim ve terbiyenin ana gayesi, kamil insan yetiştirmektir. Bu dinin sahibi ve her şeyin Halikı ve Maliki olan Rabbimiz ise, Kur'an-ı Kerimde bize, kamil insanın vasıflarını beyan ediyor.

1. Kamil insan takva sahibidir.
'O takvaya erenler de, Ey Rabbimiz! Biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla, bizi o ateşin azabindan koru! diyenler...Ve sabredenler, (imanlarında) sadakat gösterenler, (Allah'a) itaatle boyun eğenler, (Allah yolunda) infak edenler ve seher vakitlerinde Allah'tan mağfiret dileyenlerdir. (Al-i İmran, 16-17)

2. Kamil insan adildir, zalimden yana olamaz. Zira takvaya giden yolun adaletten geçtiğini bilir. Nitekim Kur'an-ı Kerimde buyuruyor ki Mevlamız: 'Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsizliğe götürmesin. Adaletli olun; (zira) bu, takvaya en yakın olandır.' (Maide, 8)

3. Kamil insan, dost ve düşmanını bilir. Çünkü İslam, hedeflediği iyi insanı yetiştirirken, onu, dost ve düşmanını bilecek-tanıyacak karakterde yetiştirir. Dostunu düsmanını bilmeyenin ise, terbiyesi zaten noksan demektir. Kur'an-ı Kerimde kimlerin dost olup olamayacağı da açık bir şekilde anlatılmıştır.

4.Kamil insan ihlas sahibidir. Riyadan, sümadan, ucubdan uzaktır. Yaptığı ibadetlerde, hizmetlerde, işlediği hayır ve hasenatta gayesi, hep rıza-i İlahidir. Kimsenin görmesi, bilmesi, duyması için değildir ve yaptıklarını da hiçbir zaman gözünde büyütmez, tevazuu elden bırakmaz.

5. Kamil insan, Allah'ın rahmetini mucip olan yolda yürür, gadabını gerektirecek yollardansa uzak kalmaya gayret eder. İslami terbiye, zaten ona, bunun yolunu göstermiş, bunun için vesileler icap ettiğini şöyle anlatmıştır: 'Ey iman edenler! Allah'tan korkun (takva sahibi olun); ona (yaklaşmaya, rahmetinden-nurundan-feyzinden istifade için vasıtalar) vesile(ler) arayın. Hem onun yolunda cihad edin ki, felah bulasınız (kurtuluşa eresiniz). (Maide, 35)

kaynak
 

Erkam.

Kıdemli Üye
Katılım
25 Mar 2007
Mesajlar
8,441
Tepkime puanı
259
Puanları
83
Konum
BURDUR
Çocuk Terbiyesinde Ebeveyn ve Eğiticiler

Çocuk Terbiyesinde Ebeveyn ve Eğiticiler
Dr. Mahmud Çamdibi
1988



Şahsiyetin teşekkülünde çocukluk yıllarının öneminin ilmî tetkiklerle ortaya çıkması, bize çocukluğunun ilk yıllarındaki terbiyenin nasıl olması gerektiğini düşündürmektedir. Bu yıllarda çocuğun yaşadığı hayat, başından geçen olaylar, ebeveynin ve çocuğun yakınlarının çocuğa karşı, davranışları, gıda, istirahat ve sevgi gibi temel ihtiyaçlarının karşılanma şekilleri gibi hususlar, insanın şahsiyetinde kalıcı izler oluşturmaktadır. Bu izlerin, her çocuğun yaratılış ve veraset kapasitelerine göre ayrı ayrı neticelere tabîidir; ancak ebeveyn ve çocuğun yakınlarının bilmesi gereken müspet veya menfî tesirler vardır.
Çocukluğun ilk yıllarındaki hayat, şahsiyetin çekirdeğini oluşturmaktadır.
Büyük İslam terbiyecisi İmam Gazalî, çocukluk döneminin önemini şöyle belirtiyor:
"Çocukların eğitim yolu, üzerinde durulması gereken önemli işlerden biridir.
Çocuk, anne ve babasının yanında İlahî bir emanettir. Onun temiz kalbi, saf, kıymetli, her türlü nakış ve suretten hali bir cevherdir. O, nakşedilen her şeyi kabule uygun, kendisine yönelen her şeye yönelir durumdadır."(1)
Gazalî, Kimyayı Saadet adlı eserinde ebeveyn ve eğiticinin sorumluluğunu vurgulayarak diyor ki:
"Çocuk, ana-babası elinde bir emanettir. Kalbi, kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi her şekli alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi olup, hangi tohum atılsa büyür. İyilik tohumu ekilirse din ve dünya saadetine kavuşur. Annesi, babası ve hocası sevabına ortak olur. Şayet fesad tohumu atılırsa helak olur; annesi, babası ve hocası günahına ortak olur," (2) Gazalî, çocuk eğitiminde ebeveynin sorumluluğuyla hocanın mesuliyetinin aynı derecede olduğunu, yanlış eğitimden doğan sonuçlardan hem ebeveynin hem de hocasının sorumlu olduğunu belirtiyor. Bu husus bize eğitimde okul-velî işbirliğine gereken önemin verilmesindeki zarureti hatırlatmalıdır.
Gazali, terbiyede müspet, yapıcı ve teşvik edici etkilerin öne alınmasının önemini belirterek şöyle diyor:
"Çocuğa iyilik telkin, edilir ve iyi işler yaptırılırsa çocuk, iyi bir insan olarak yetişir; dünya ve ahirette mutluluğa ulaşır. Onu böyle yetiştiren ana-baba, eğitici ve öğretici de sevap da ona ortak olur. Kötü işlere itilir ve hayvanlar gibi ihmal edilir, terbiyesine bakılmazsa işi azıtır ve helak olur. Onun bu kötülüğünden ise velî ve öğretmeni sorumludur. Zîra Allah Teala: "Ey îman edenler! kendinizi ve çoluk-çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyunuz."(3) buyurmuştur.
Çocuğu terbiye, dünya ateşinden koruduğu gibi cehennem ateşinden de korur.
Çocuğu korumak, onu güzel terbiye edip temiz olarak yetişmesini sağlamak, ona temiz olarak yetişmesini sağlamak, ona ahlakî faziletleri kazandırmak, kötü arkadaşlardan korumak, devamlı surette zevku sefâ içinde bırakmamak, refah ve ziynet sebeplerini sevdirmemektir. Çünkü ziynet ve refaha alışınca büyüdüğü zaman onları elde etmek için onların peşinde koşar. Bunun için daha ilk günlerde çocuğun terbiyesine önem vermeli.." (4)
Gazalî, burada şahsiyetin çekirdeğini oluşturacak çocukluğun ilk yıllarındaki eğitimin önemini belirtiyor. Bu önemli noktayı vurgulayarak şöyle ifade etmiştir:
"Küçükken öğrenim, taş üzerine yazı yazmak gibidir."(5) Küçük yaşlarda çocuğun yaşayarak öğrendiği durumlar, bilgiler silinmeyecek kadar kuvvetli bir tesire sahiptir. Ahlakî karakter, insanî duygular ve beşerî münasebetlerin temelleri bu yıllarda atılmakta, ihmal ve hataların ilerde telafisi ise çok güçtür.
Çocukluğun her safhasında o safhanın özelliklerine ve çocuğun ihtiyaçlarına göre terbiyenin metotları ayarlanmalıdır ki çocuk iyi yetiştirilsin. Eğer çocuğun gelişme safhaları, bu safhalarda da çocuğun ihtiyaçları ve her safhada uygulanacak eğitim metotları bilinmiyorsa çocuğa gıda, dinlenme, oyun ve sevgi gibi temel ihtiyaçları gerektiği ölçülerde verilmeyecek ve çocuk, çeşitli eziklikler, korkular, zayıflıklar ve hatta kompleksler geliştirecektir. Mesela çocuğun ilk ihtiyaçlarından olan emme refleksi iyi ve yeterince doyurulmazsa çocukta çeşitli tatminsizlikler ve gerginlikler görülür. İleri yaşlarda sigara, pipo gibi emme ve oral tatminin ikinci derecede değişik motiflerine daha kolay alışabilir.
Emme ihtiyacıyla birlikte çocuğun ilk ve temel ihtiyaçlarından olan sevgi ve güven duygusu verilmelidir. Bunun için çocuğun yaşadığı ortam, sakin, sevgi ve güven dolu olursa çocukta sevgi, anlayış ve barış ile ilgili duygular geliştiği gibi tersine olarak kavga, nefret ve rahatsızlıklarla dolu bir vasatta gelişen çocukta bunlara benzer menfî duyguların gelişeceği unutulmamalıdır. Sosyal antropologların, sulhçu ve savaşçı ilkel kabileler üzerinde yaptıkları tetkiklerin sonuçları bu söylediklerimizi doğrular mahiyettedir. Sulhçu kabilelerin çocuklarını emzirme çağında çocuklarına şefkat gösterdikleri tesbit edilmiştir. Çocuğa sevgi göstermek için ebeveyn ile birlikte bir iş yaparak geçirdikleri zaman büyük bir önem taşımaktadır. Birlikte gezmek, kitap okumak, yemek yemek v.s.
Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk terbiyesinin her safhasına ait bilgileri kazanıp, bunların uygulanmasıyla ilgili yanlışlardan çekinmeleri gerekir. Mesela çocuk için her şey ve en önemli hareket ve iletişim vasıtası olan oyun, çocuğun kabiliyetlerini geliştiren, ona hayal ve ifade zenginlikleri kazandıran, gerçeğe giden yolda çocuğa yarımcı olan, ruh sağlığını koruyan, kuralları öğrenmesini sağlayan çok önemli bir vasıtadır. Böyle olmasına rağmen birçok ana-baba ve eğiticiler, çocukların oyun, gençlerin spor ihtiyaçlarını önemsememekte, hatta bir kısımları oyun ve spora karşı çıkmaktadır. Oyunun çocuğun en tabiî hakkı olduğunu belirten Gazalî diyor ki:
"Çocuğa dersten sonra güzel bir şekilde oyun oynamasına izin verilmelidir.
Çünkü bu oyun sayesinde okul yorgunluğunu gidermiş olur. Fakat oyun fazla yorucu olmamalıdır. Eğer çocuk tamamen oyundan men edilir ve yalnız derse, öğrenime bağlanırsa kalbi ölür; zekası iptal olur, daima dertli ve sıkıntılı olur. Hatta bu durumdan kurtulmak için hîleye başvurmak isteyecektir. 6
Oyunlar, daha ziyade çocuğa tabiî ve sosyal çevresini tanıtacak, sosyal ilişkiler ve kuralları öğretecek, cinsiyetine ait rolü benimsetecek, beden ve zihin kabiliyetlerini geliştirecek mahiyette olmalıdır. Şans oyunları, kağıt ve tavla gibi oyunlara yönelmemelidir.
Çocuk terbiyesinde yapılan yanlışlardan biri de çocukların kabiliyet ve ferdî farklılıklarına dikkat etmeden birbirleriyle mukayese etmek ve kendi isteklerimiz doğrultusunda mutlaka başarılı olmalarını istemektir. Başarılı olmasının ona neye mal olduğunu hiç düşünmeden yapılan baskılar, çocuğun intibakında, gelişmesinde ve karakterinde menfî sonuçlar doğurabilir. Oysa çocuğun kabiliyet ve içinde bulunduğu çevreye uygun olarak verilen ders, meşguliyet ve oyunlar gelişmesine yardım etmektedir. Çocuğun kabiliyeti istikametinde, pedagojik metotlarla verilen dersler çocuğa oyun kadar cazip gelmektedir.
İnsanı tanımanın ilk safhası şüphesiz çocukluk yıllarına uzanır. Bu yıllardaki hayatın her evresinin özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre uygun metotlarla ve mutedil dozlarda verilecek eğitim, çocuğun beden ve ruh sağlığını müspet ve kalıcı tarzda etkileyerek dengeli bir şahsiyet olarak yetişmesini sağlar. Aksi halde marazî, saldırgan veya ezik olarak yetişecek, uyumsuz ve dengesiz bir kişilik kazanacaktır. Bu sorumluluk, her şeyden önce eğitim konularındaki bilgi ve tecrübe birikimi ile pedagojik sezginin gelişmesi temeline dayanmaktadır. Eğitim ile ilgili bilgilerimiz artıkça yapılan hatalar daha açık anlaşılarak sorumluluk hissi daha da kuvvetlenecektir. Ancak pişmanlıklara sebep olan gecikmiş aydınlanmalar değil, önceden bilerek hareket edebilmek için eğitim ve öğretim programlarında eğitim ile ilgili konular daha canlı hale getirilmelidir. Ayrıca yaygın eğitim kurumlarında eğitim ile ilgili konu ve programları arttırmak, pedagoji cemiyetleri kurmak, okul-aile işbirliğini geliştirmek gerekir. Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
"Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünden sorumludur. (Buharî)

Dipnotlar: 1) Gazali, İhyayı Ulumu'd-Din III/69. 2) Gazali, Kimya-yı Saadet, trc. 316. 3) Et-Tahrim, 66/6. 4) Gazali, İhyayı Ulumu'd-Din III/69, 5)Gazali, Mizan'ül-Amel, 49. 6) Gazali III/69, ihya III/71

Altınoluk Dergisi
 
Üst