çocuğunu toprağa gömmenin adı kürtaj

ebuzer77

Üye
Katılım
10 Nis 2012
Mesajlar
36
Tepkime puanı
1
Puanları
0
ÇOCUĞUNU TOPRAĞA GÖMMENİN BUGÜNKÜ ADI: “KÜRTAJ”



Cahiliye döneminde insanlar kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlermiş, insan bunu düşününce ne büyük bir vahşet ve cehalet diyesi geliyor.

“Oysa onlardan birine kız müjdesi verildiğinde öfkesinden yüzü simsiyah kesiliyor. Verilen müjdenin kötü etkisiyle kavminden gizleniyor. Onu, hakarete katlanıp sağ mı bırakacak, yoksa toprağa mı gömecek?” Nahl suresi 58,59

Peki insanın kendi çocuğunu anne rahmindeyken lime lime parçalatıp aldırarak öldürmesi diri diri toprağa gömmekten daha aşağı kalır bir vahşet midir?

“Bir de züğürtlük korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Onlara da rızkı Biz veririz, size de... Onları öldürmek elbette büyük bir cinayettir.” İsra suresi 31

Bizlerde bir zamanlar annelerimizin rahimlerinde bir cenin yada bir bebektik, eğer kürtajla öldürülseydik bugün biz olmayacaktık. Bir başka açıdan düşünelim, hayatta çocuğumuz varsa onu ne kadar sevdiğimizi bir düşünelim, işte o çok sevdiğimiz hayattaki çocuğumuzu, kendi ellerimizle öldürür müyüz? Ya da öldürtür müyüz? Hiç kimse yapmaz değil mi? İşte o hayattaki çocuğumuzda bir zamanlar anne rahminde bir bebekti, eğer kürtajla öldürülseydi bugün hayatta olmayacaktı.
İnsanın çocuğunu öldürmesi en büyük günahlardandır.

“De ki: "Gelin, size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım! O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, babanıza annenize iyilikten ayrılmayın, yoksulluk yüzünden çocuklarınızı öldürmeyin; zira sizin de onların da rızkını Biz veririz…” Enam suresi 151


“Bilgisizlik ve düşüncesizlikle çocuklarını öldürenler ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği nimetleri, Allah'a iftira ederek yasaklayanlar, kesinlikle zarar ettiler.” Enam suresi 140

“Diri diri gömülen kıza sorulduğunda; hangi suçtan öldürüldü diye,” Tekvir suresi 8,9


Abdullah Bin Mesut (ra) dan rivayet edilmiştir:

“-Ey Allah’ın Resulü! Allah katında en büyük günah hangisidir? diye sordum.
-Seni yaratmış olan Allah’a eş ve ortak koşmandır, buyurdu.
-Sonra hangisi? dedim.
-Seninle birlikte yiyecek, malını bitirecek düşüncesiyle evladını öldürmendir, buyurdu.
-Sonra hangisidir? dedim.
-Komşunun helalliği olan kadın ile zina etmendir, buyurdular.”
Buhari (Edeb)




Orhan Özdağ
 

gulibikcin

Profesör
Katılım
30 Mar 2011
Mesajlar
973
Tepkime puanı
92
Puanları
0
mehmet_gormezden_kurtaj_aciklamasi13387978520_h887036.jpg

  • lg.php
04 Haziran 2012 11:40 - 11,044 Okunma
Diyanet Isleri Baskani Mehmet Gormez, kurtaj tartismalari ile ilgili 'Meşru bir mazeret olmadikca kürtaj haram ve cinayettir' dedi



Din işleri Yüksek Kurulu ilk kararını 1956'da aldı. Alınan kararda şunlar yer alıyordu.

Ailenin devamlılığını çocuk sağlar. Çocuk aileye Allah'ın emanetidir. Çocuk düşürmek ve aldırmak haram hükmündedir.

Kurumumuza 2 binin üzerinde soru sorulmuş hepsine aynı oranda dini çerçevede yanıtlar verilmiştir.

Bu konuda şunları söylemek mümkündür...

Elbette döllenmiş yumurtanın tüm insani özelliklere sahip olup olmadığı gibi teorik problemlerin çözümü bilim adamlarımızın görevidir. Ancak bilim adamları, biyologlar, embriyologlar, jinekologlar, genetik uzmanları, bize anne rahminde döllenme ile birlikte biyolojik bir bireyin, bir insanın oluştuğunu kesin, bilimsel verilere dayanarak söyledikleri müddetçe (ki artık bunlar müsellem bilimsel birer gerçekliktir) sadece Diyanet değil, sadece Müslüman ilim adamları değil; bütün ilahi dinler, bütün ahlaki sistemler ve bütün tabii hukuk sistemleri, bu biyolojik varlığın bir insan olduğunu ve meşru bir mazeret olmadıkça, bu masum, günahsız, savunmasız varlığın tıpkı doğmuş, dünyaya gelmiş, yetişmiş bir insan gibi yaşama hakkına sahip olduğunu, bu varlığın da yaşama hakkının dokunulmaz olduğunu söylemeye devam edeceklerdir.

Bilimadamları kesin döllenmiş yumurtaların anneden bağımsız olduğunu, her ikisininde ayrı kalbi ve organları olduğunu söylediği müddetçe, sadece diyanet değil tüm kurumlar kürtajın bir varlığın hayatına son vermek olduğunu ortaya koyacaktır. Sorun bilimin ortaya koyduğu gerçekleri uygulamamaktadır.

Anne karnındaki ceninin, bebeğin de kendisine ait hayat hakkı vardır. Ne annesinin ne de babasının onun üzerinde mülkiyet hakkı olmadığı gibi onun hayatı üzerinde vazgeçme, sonlandırma yetkisi de yoktur. Anne sadece emanetçidir.

Annenin hayatını korumak, tecavüz gibi cinsel saldırıların sonuçlarını ortadan kaldırmak ve anne rahminde ceninde ortaya çıkan ağır hastalıklar gibi konularda genelleme yaparak konuşmak, genel hükümler belirtmek yerine, her bir özel durum için özel hüküm gerekebileceğini ve söz konusu özel hükmün din bilginleri, psikolog, psikiyatrist, ruh hekimi, adli tabip gibi farklı ihtisas sahiplerinin ahlak ve hukuk çerçevesinde verebileceklerini ifade etmek isterim. İslam dini Katolik öğretilerinin aksine, anne-cenin arasındaki bir tercihte daima annenin yanında yer almış ve anne hayatını ve sağlığını kurtarma konusunda hiçbir tereddüte yer bırakmamıştır'

Bu meselenin sadece kadın sorunu olarak ele alınması yanlış olur.

Tarihi tecrübe göstermiştirki; bu yasaklar sadece yasalarla korunamamıştır o yüzden insan sevgisi ve ahlakına da ihtiyaç vardır.
 
Üst