Usülü fıkıhta bir kaide var, osmanlıcası şu an aklıma gelmiyor, lakin anlam olarak şöyle: Talep, arzı doğurur. Bu sebepten ötürü günahın büyüğü talep edenin boynunadır, arz edenin değil.. Suyun rakı niyetiyle içildiğinde haram olması falan hep bu kaideye dayanıyor.. Mesela tam tersi olsa haram olmuyor. Yani yanlışlıkla rakıyı su sanıp içsen ve hemen tükürsen haram işlemiş olmuyorsun..
Bu noktada sen kahve falını talep eden kişi olduğun için kurtuluşun yok denebilir Allahu alem!..
Hz. Mevlana bir gün sokakta yürürken taşlanan bir fahise görmüş. Önüne geçmiş ve bu fahisenin canını kurtarmış.. Taş atanlara, siz önce içinizde ki fahiseyi recmedin, demiş.. Kanımca bu kaideye atıfla yaptı bunu. Çünkü fahise arzdır ve onu doğuran ise onu taşlayan cemiyetin fuhşa olan talebidir..