Seni çok iyi anlıyorum, ihtisas alanım senin gibilerdi.
Ben bilimin dedikleri ile Kuranın dediklerini gerçekten derinlemesine araştırdığımda daima Kuran'ın doğru çıktığını ve bilimin yanıldığını gördüm.
Mesela sen şimdi diyorsun ki kelimeleri insan yavaş yavaş öğrendi. Ben ise Adem'in kelimeleri birden öğrendiğini söylüyorum. Benim delilim Kuran ayetidir.
Senin delilin nedir?
Hangi bilimadamı insanın kelimeleri yavaş yavaş öğrendiğini söylüyor?
kelimeleri öğrendiğini söylemiyorum; kelimeleri uydurduklarını, ortak bir faaliyetle dilleri ve kelimeleri yarattıklarını söylüyorum.
mesela çocuk dili vardır.
ana, baba, dede, abla gibi. bunlar bebeklikten çocukluğa doğru konuşmayı öğrenirken ilk becerdikleri kelimelerdir. her dilde bunlar kolay kelimelerdir. bebeklerin söylemekte zorlanmayacağı, basit kelimeler. bunları uyduranlar çocuklardır, bebeklerdir.
mesela doğal seslerden türetilen kelimeler vardır.
hapşurmak, tükürmek, öğürmek gibi. çıkarılan sesin kelime hâline dönüşmüş biçimi. mesela biz
esinti demişiz, ingiliz'ler
wind. ikisi de rüzgarın sesini taklit yoluyla oluşturulmuş.
örnekler çoğaltılabilir.
ayrıca dil değişken bir organizma. zamanla sürekli değişiyor, başkalaşıyor. eski türkçeyi anlayamıyoruz. bizden 5 kuşak sonrakiler de bugünki türkçeyi anlamakta zorlanacak.
bilim insanları dilleri gruplara ayırmışlar. hint-avrupa dil grubu var, türkçenin içinde olduğu altay dil grubu var, başka gruplar var...
mesela hintliler
namaste demişler, farsçada
namaz olmuş. mesela
gül, rosa ve wird aslında aynı kelimeler. hint-avrupa dil grubu içinde farklı biçimler almışlar. bunların hangi dilde hangi ses değişimine uğradığı, uğrayacağı kurallarıyla birlikte saptanmış bilim insanlarınca. yani bir kelime, bir dile şu dilden geçerse şöyle oluyor, bu dilden geçerse böyle.
bunlar hep bilimsel olarak biliniyor. dilbilim deniyor buna. dilbilim de içinde alt bilim dallarına ayrılıyor.