Cengiz Numanoğlu Şiirleri

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Daha Kur’ân ne desin?

Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur’ân çağında;
Çırpınıp duruyorsun, cehâlet batağında.
Kalbin katı… Gözün kör… Başın kibir dağında
Kur’ân sana gel diyor, bak bendedir adresin.
Ey eşref-i mahlûkat!.. Daha Kur’ân ne desin!..

Özgürce seçmen için, iki yoldan birini;
Apaçık bildiriyor, bütün ayetlerini.
Ya Peygamber, ya şeytan… Seç diyor rehberini;
Öyle seç ki; sırattan rüzgar gibi geçesin,
İlle şeytan diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!..

Ya Cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar,
Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar?
Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar.
Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin;
Mezarlar konuşurken..Daha Kur’ân ne desin!..

Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var;
Ya dünyadan Rabb’ine, götürecek neyin var?
Bana yeter diyorsan, şu üç günlük itibar;
Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin,
Bunlar masal diyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!

Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’ân;
Paramparça olurdu.. Dağ, Allah korkusundan.
Hangi insan durup da, ibret almaz ki bundan?
Sen ki, bir dağ yanında, ne kadar da cücesin,
Haddini bilmen için.. Daha Kur’ân ne desin!..

O münezzeh ruhundan, ruh vermekle insana;
Erişilmez bir şeref, bahşetti Allah sana,
Ne kadar sevdiğini, buradan anlasana !
Sen ki; taparcasına, kendine kul kölesin,
Nefsini put yapana.. Daha Kur’ân ne desin!..

Bir gün var ki; çok yakın, dağların yürüdüğü,
Göklerin, güneşleri önünde sürüdüğü,
Kâinatı toz duman, dehşetin bürüdüğü;
Kıyâmet senaryosu, oyun değil bilesin;
Hâlâ ürpermiyorsan.. Daha Kur’ân ne desin!..

O büyük mahkemede, bütün diller susacak;
Konuşacak bu defa, göz, kulak, el, kol, bacak.
Uzuvlar birer birer, haramları kusacak;
Açılacak önünde, defterleri herkesin;
Kendine gelmen için.. Daha Kur’ân ne desin!..

O gün, buyruk verenler, buyruğa baş eğecek,
Cehennem öfkesinden, köpürüp kükreyecek,
Ve doldun mu dedikçe, daha yok mu diyecek;
Yandıkça o deriler, değişecek bilesin;
Hâlâ secde yok ise.. Daha Kur’ân ne desin!..

Gör ki, dünya sırtında, nice insan taşıyor;
Kimi yaşarken ölmüş, kimi ölmüş yaşıyor.
Kimi Arş-ı Âlâ’ya dolu dizgin koşuyor;
İşte Cennet.. İşte sen.. Gayret et ki giresin;
Ey! Eşref-i mahlûkat!.. Daha Kur’ân ne desin!..

Cengiz Numanoğlu
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Arafat’ta söz verdim

Mevlâ’ya dua ettim, kolay kıldı işimi;
Kucakladım Kâbe’de, üç milyon kardeşimi..
Bırak artık, ey şeytan! Bırak artık peşimi;
Arafat’ta söz verdim, Cenâb-ı Allah’a ben…

Kefen misâli beyaz ihramlara sarındım,
Kanat kanat, melekler gölgesinde barındım,
Nefsin bataklığında, hevâlardan arındım,
Arafat’ ta söz verdim, Cenâb-ı Allah’a ben…

Dilde Kur’ân , elde mey, ikiyüzlü yaşamam,
Çağdaşlığı saptırıp, şer peşinden koşamam,
”Hoşgörü” diye diye, dalâlete düşemem;
Arafat ‘ta söz verdim, Cenâb-ı Allah’a ben…

Milyonlarca bedeni, kuşatırken çöl yeli,
Milyonlarca sînede, titrerken gönül teli,
Milyonlarca gözlerden, akarken tevbe seli,
Arafat’ta söz verdim, Cenâb-ı Allah’a ben…

Nûra bulanmış eller, semâları delerken,
Rabbim, kul defterinden, günahları silerken,
O şeytan ki; nefretle, neşterini bilerken,
Arafat’ta söz verdim, Cenâb-ı Allah’a ben…

Öyle bir aşkla yandım, güneş sönse sönemem,
Gökler tersine dönse, Hakk yolundan dönemem.
Îman tahtına çıktım.. Ölüm ne ki!.. İnemem,
Arafat’ta söz verdim Cenab-ı Allah’a ben…

Tok sofrada aç durmak, zor gelse de nefsime;
El açmam mâsivâya, leke sürmem neslime,
Tertemiz dönmek için, toprak olan aslıma,
Arafat’ta söz verdim, Cenâb-ı Allah’a ben…

Cengiz Numanoğlu
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Önce, İnsan kimliğini alırdın,
Sonra, İrfan adresini bulurdun,
Ve Allah’ın, hâlifesi olurdun;
Kendini.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Hâkk dîni’ne, hurâfeler katmazdın,
Zanlarla hükmetmez, küfre batmazdın,
Dünya için, âhireti satmazdın,
İslâm’ı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Kalbin kararmazdı, öfkeyle kinle,
Savaşırdın.. Önce, kendi cehlinle.
Alay eder miydin, bu Yüce Dîn’le,
Haddini.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Yıllarca ecdâdı suçladın durdun,
Geri kalmışlığı, İslâm’a yordun.
Oysa ki; en önde, sen koşuyordun;
Ahlâkı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Öyle bir mîras ki, bu toprak sana;
Borçlusun, dökülen her damla kana.
İflâs eder miydin, edepten yana;
Vefâyı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Hele gör.. O cimri, zengin kimseyi;
Korkar fakirlikten, sıkar keseyi..
Bilirdin.. Vereni bu vesveseyi;
Şeytanı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Evlât yetiştirdin, bin türlü nazla,
Hiç tanıştırmadın, oruç, namazla,
Yine bakar mıydın, mâziye hazla;
Vebâli.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Asık çehrelerde, endişe hüzün,
En yakın dostuna, geçmiyor sözün.
Gülmez olur muydu, o güzel yüzün;
Sevgiyi.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Söndükçe gün be gün, Allah inancı,
Özünde başladı, bir büyük sancı.
Olur muydu, ana, oğul yabancı;
Saygıyı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Emâneti hiç vermedin ehline,
Bedenler bulandı, rüşvet zehrine
Düşer miydin, bu hüsrâna sen yine;
Ehlini.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Nefsine kul oldun, servette malda,
İçkide, zinâda, kumarda, falda.
Bu haram meyveler, kalırdı dalda;
Cenneti.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Bir nefesin bile, hesabı çetin,
Ya hesabı nedir.. Bunca nîmetin?
Vallahi kalmazdı, zerre gafletin;
Mîzânı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Her musîbet.. Aslında bir îkazdı,
Görmedin mi? Nefsin, verdikçe azdı.
Bu servet gemisi, yoksa batmazdı;
Zekâtı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Amelsiz ilimden, kime ne fayda!..
İlimsiz ameller, geçmiyor kayda.
Bulurdun… Ahlâka müşterek payda;
Resûl’ü.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Bayramdan bayrama, secde etmekle,
”Kurtuldum” diyorsan, hükmünü bekle,
Borcu siler miydin, bu iki çekle;
İbrâyı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

O cehennem dehşetine şaşardın,
O azâbı görmüş gibi yaşardın,
Secde secde, af peşinde koşardın;
Namazı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Şereftir, yücelten, dünyada ferdi,
Öpülen etekler, kime ne verdi?
Kullar sevmese de, Allah severdi;
Rütbeyi.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Aynalara bakıp, telâş etmezdin,
Biten her gününle, sen de bitmezdin,
Dost’a böyle, elleri boş gitmezdin,
Ölümü.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Bu felsefî serapları geçerdin,
Damlasına.. Ömrü bedel biçerdin,
Can suyunu, kaynağından içerdin;
Pınarı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Başka geçit vermez, bu yol, bu devrân;
İlle de, ille de, ille de Kur’ân.
Vallahi durmazdın, Sırat’ta bir an;
Kur’ân’ı.. Kur’ân’a sorsaydın eğer…

Cengiz Numanoğlu
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Sen neymişsin be abla!

Nasıl da kapılmışsın, irticâ sellerine,
Dîni âlet etmişsin, türlü emellerine,
Hele birgün dediler, fırsat geçsin eline;
Devleti yıkarmışsın, başındaki eşarpla
Doğrusu ya şaşırdım…
Sen neymişsin be abla!

Râzı edip çıkmışsın, köyden ana babanı,
Bırakmışsın tarlada, öküzlerle sabanı,
Şaşırmışlar görünce, tıbbiyede çabanı,
Doktor bile olmuşsun, başındaki eşarpla,
Bu kadar da olmaz ki…
Sen neymişsin be abla!

Hele varmış ki senin, anlaşılmaz bir yanın,
Bikiniyle miniyi, çekmiyormuş hiç canın,
Bunca entel ve çağdaş, milyonlarca insanın,
Göz zevkini bozmuşsun, başındaki eşarpla,
Sollamışsın terörü…
Sen neymişsin be abla!

Dediler ki; parayla örtermişsin başını,
Militanlar seçermiş, mantonun kumaşını,
Rol için dökermişsin, meğerse gözyaşını…
Bölermişsin milleti, başındaki eşarpla,
Hiç ummazdım bunları…
Sen neymişsin be abla!

Karanlık odaklardan, alırmışsın hediye,
Uyutmuşsun milleti, “dürüstüm” diye diye,
Kalbini yarmışlar ki; her yaptığın takiye…
Göz dikmişsin düzene, başındaki eşarpla,
Bu cüssede bu cür’et…
Sen neymişsin be abla!

İyisi mi sen yine, var git eski köyüne
Dağlarda odun taşı, ilim bilim neyine,
Gerek yokmuş bu kadar, diplomalı beyine,
Haddini çok aşmışsın, başındaki eşarpla,
Ne yürekmiş sendeki…
Sen neymişsin be abla!

Cengiz Numanoğlu
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Ey Mevtâ!

Düne kadar aboneydin harama;
Hep derdin ki: '' Sözüm geçer parama.''
Şimdi musallada, boşa arama;
...
Banka vezneleri yok tabutların,
Söyle, biraz avans versin putların! .

Tapular bıraktın, valiz dolusu,
Vârisler şimdiden, kurdular pusu.
Niye getirmedin? Hayret doğrusu;
Gerçi, bagajları yok tabutların,
Bir taksi tutardı, sana putların...

Ahlâk felsefende, çağdaşlık maşa,
Üçbeş fâhişeyle, güreştin paşa.
Haydi.. Bu gece de, kaçamak yaşa;
Gümüş şamdanları, yok tabutların,
Söyle, birkaç mum getirsin putların! .

Hep aşkta kazandın (!) , verdin kumarda,
''Dolaşmalı'' derdin, ''rakı damarda''
Biraz ayıldın mı bu son şamarda?
Amerikan barı, yok tabutların,
Söyle de cin tonik versin putların! .

Nerde şimdi, beş yıldızlı oteller?
O hüzzam faslına, dem tutan teller?
Nerde, o rakseden incecik beller?
Dansözü, şantözü yok tabutların,
Zil takıp oynasın, şimdi putların! .

Yaşarken, sen de bir saplantı vardı;
Minâreler, sanki sana batardı.
Hele sabahları, tepen atardı;
Gördün ya.. Konforu yok tabutların,
Söyle de, bir döşek sersin putların!

Hani.. “Kur’ân” diyen, sence yobazdı,
Hani.. O yobaza, her zulüm azdı.
Az önce mezarcı, yerini kazdı;
Tahliye kapısı, yok tabutların,
Söyle de bir avukat, tutsun putların.

Ne kadar büyüktü dindara kinin.
Hacıya, hocaya uzardı dilin.
Konuşsana mevtâ! Bitti mi pilin?
Oksijen tüpleri yok tabutların,
Söyle de bir nefes versin putların.

''Uyandım'' diyorsun, lâkin boşuna;
Gördün.. Bakmıyorlar hiç göz yaşına
''Ey mevtâ! . Kaldın mı, yalnız başına ''
İmdat düğmeleri, yok tabutların,
Üzülme.. Kurtarır (!) seni putların.

(1996)

Cengiz Numanoğlu
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Önce, İnsan kimliğini alırdın,
Sonra, İrfan adresini bulurdun,
Ve Allah'ın, hâlifesi olurdun;
Kendini.. Kur'ân'a sorsaydın eğer..

Hâkk dîni'ne, hurâfeler katmazdın,
Zanlarla hükmetmez, küfre batmazdın,
Dünya için, âhireti satmazdın,
İslâm'ı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer..


Kalbin kararmazdı, öfkeyle kinle,
Savaşırdın.. Önce, kendi cehlinle.
Alay eder miydin, bu Yüce Dîn'le,
Haddini.. Kur'ân'a sorsaydın eğer?


Yıllarca ecdâdı suçladın durdun,
Geri kalmışlığı, İslâm'a yordun.
Oysa ki; en önde, sen koşuyordun;
Ahlâkı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Öyle bir mîras ki, bu toprak sana;
Borçlusun, dökülen her damla kana.
İflâs eder miydin, edepten yana;
Vefâyı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer?


Hele gör.. O cimri, zengin kimseyi;
Korkar fakirlikten, sıkar keseyi..
Bilirdin.. Vereni bu vesveseyi;
Şeytanı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Evlât yetiştirdin, bin türlü nazla,
Hiç tanıştırmadın, oruç, namazla,
Yine bakar mıydın, mâziye hazla;
Vebâli.. Kur'ân'a sorsaydın eğer?


Asık çehrelerde, endişe hüzün,
En yakın dostuna, geçmiyor sözün.
Gülmez olur muydu, o güzel yüzün;
Sevgiyi.. Kur'ân'a sorsaydın eğer?


Söndükçe gün be gün, Allah inancı,
Özünde başladı, bir büyük sancı.
Olur muydu, ana, oğul yabancı;
Saygıyı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer?


Emâneti hiç vermedin ehline,
Bedenler bulandı, rüşvet zehrine
Düşer miydin, bu hüsrâna sen yine;
Ehlini.. Kur'ân'a sorsaydın eğer?


Nefsine kul oldun, servette malda,
İçkide, zinâda, kumarda, falda.
Bu haram meyveler, kalırdı dalda;
Cenneti.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Bir nefesin bile, hesabı çetin,
Ya hesabı nedir.. Bunca nîmetin?
Vallahi kalmazdı, zerre gafletin;
Mîzânı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Her musîbet.. Aslında bir îkazdı,
Görmedin mi? Nefsin, verdikçe azdı.
Bu servet gemisi, yoksa batmazdı;
Zekâtı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Amelsiz ilimden, kime ne fayda!..
İlimsiz ameller, geçmiyor kayda.
Bulurdun... Ahlâka müşterek payda;
Resûl'ü.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Bayramdan bayrama, secde etmekle,
''Kurtuldum'' diyorsan, hükmünü bekle,
Borcu siler miydin, bu iki çekle;
İbrâyı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer?..


O cehennem dehşetine şaşardın,
O azâbı görmüş gibi yaşardın,
Secde secde, af peşinde koşardın;
Namazı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Şereftir, yücelten, dünyada ferdi,
Öpülen etekler, kime ne verdi?
Kullar sevmese de, Allah severdi;
Rütbeyi.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Aynalara bakıp, telâş etmezdin,
Biten her gününle, sen de bitmezdin,
Dost'a böyle, elleri boş gitmezdin,
Ölümü.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Bu felsefî serapları geçerdin,
Damlasına.. Ömrü bedel biçerdin,
Can suyunu, kaynağından içerdin;
Pınarı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


Başka geçit vermez, bu yol, bu devrân;
İlle de, ille de, ille de Kur'ân.
Vallahi durmazdın, Sırat'ta bir an;
Kur'ân'ı.. Kur'ân'a sorsaydın eğer...


CENGİZ NUMANOĞLU
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Ey!. Münevver Medîne, Ey!. Gönüller beldesi,
Ey!. Devri cehâletin, mahkûmiyet belgesi.
Çınlıyor göklerinde, her an Muhammed sesi.
Gör ki; yine dünyada, zulümler var bu dîne,
Hicret etsem beni de, alır mısın MEDÎNE?..



Susadım şefkatine, yine gönlümde serâb,
Sustu rahlede bülbül, bahçede güller harâb,
Dünyaya hükmediyor, yine zillet ve şarâb;
Gör ki; nice âlimler, nifak soktu bu dîne,
Hicret etsem beni de, alır mısın MEDÎNE?..



Merhametin kendi yok, dillerde kaldı adı;
Yeryüzü bir toz duman, kim suçludur, kim kadı?
Bunca mûsibetlerden, ibret alan kalmadı,
Hep iftirâ ediyor, "yedi düvel" bu dîne,
Hicret etsem beni de, alır mısın MEDÎNE ?..


Bir yanda din tâciri, arkadan vurur beni,
Bir yanda zorbaların, hiç kızarmayan teni.
Elden ele geziyor, dinde reform bülteni;
Bilirim ki; bu cür'et, revâ değil bu dîne,
Hicret etsem beni de, alır mısın MEDÎNE?..


Çöktü insan fıtratı, payandalar yetmiyor,
Ekranlarda çığlıklar, kulağımdan gitmiyor,
Soygun, talan, cinâyet, "çağdaşlıkla" bitmiyor;
Nesiller küstürüldü, çağlar üstü bu dîne;
Hicret etsem beni de, alır mısın MEDÎNE?..


Ey!. Mübârek Medîne, Fahri Âlem beldesi,
Kardeşliğin, barışın, adâletin simgesi,
Çınlasın göklerinde, salât üs selâm sesi.
Ben ki; Kâlû Belâ'da, teslim oldum bu dîne,
O yemyeşil kubbene, beni de al MEDÎNE...



CENGİZ NUMANOĞLU
 
Üst