Kaptan
Mecra Yazarı
Avami gelenekçiliğin en bariz vasfı, cemaatçiliktir. 'Cemaat', bu anlayışta, nihayetinde şu anlama gelmektedir:
"Hakikati sadece kendi içinde gören kapalı birliktelik"
Biz şuuru'nun hakim olduğu cemaatçi yapıda, insanlan farklılıklarıyla ele alan, onların ortak paydasından, etkileşimlerinden hareketle tanımlanabilecek bir toplum tasavvuru yoktur. Cemaat 'açık toplum' karşıtlığıdır. 'Başkasına' ait olanı tamamen reddeden, kendinde olanı başkasının bozacağından korkan, ferdi, 'aşiret humanizmasına' kurban eden bütüncül bir kimliktir. Cemaatçi yapıda, kendinin olanı kendi içinde muhafaza etme, dışa açılımdan çekinme ve başka 'çevre'lere güvensizlik duyma söz konusudur. Bu yüzden cemaatçiliği, yok olma tehlikesiyle karşılaşmış bir hayat biçimine romantik bağlİlıktan doğan bir dayanışma ideolojisi diye tarif etmemiz mümkündür.
"Hakikati sadece kendi içinde gören kapalı birliktelik"
Biz şuuru'nun hakim olduğu cemaatçi yapıda, insanlan farklılıklarıyla ele alan, onların ortak paydasından, etkileşimlerinden hareketle tanımlanabilecek bir toplum tasavvuru yoktur. Cemaat 'açık toplum' karşıtlığıdır. 'Başkasına' ait olanı tamamen reddeden, kendinde olanı başkasının bozacağından korkan, ferdi, 'aşiret humanizmasına' kurban eden bütüncül bir kimliktir. Cemaatçi yapıda, kendinin olanı kendi içinde muhafaza etme, dışa açılımdan çekinme ve başka 'çevre'lere güvensizlik duyma söz konusudur. Bu yüzden cemaatçiliği, yok olma tehlikesiyle karşılaşmış bir hayat biçimine romantik bağlİlıktan doğan bir dayanışma ideolojisi diye tarif etmemiz mümkündür.