Cemaat değil hareket

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
UĞUR KÖMEÇOĞLU17 Ocak 2015, Cumartesi
Dünyayı ve uluslararası mekanizmaları hâlâ soğuk savaş refleksleriyle veya Ortadoğu İslamcılığıyla ya da hamasi emperyal fantezilerle okumaya çalışan bir zihniyet yapısı dünya demokrasi ligine meydan okuyarak ülkemizi içe kapanık otoriter rejimler ligine sürüklüyor. Aynı düşünce darlığı Hizmet hareketini ele almadaki ufuksuzlukta da göze çarpıyor.




Cemaat kavramı gündelik banal medya dilinde düz bir gösteren olarak kullanılıyor ancak sosyoloji biliminin çerçevesinde cemaat kavramı Hizmet hareketinin bugün ulaştığı noktayı açıklamaktan çok uzak bir tabir. Sosyal bilimsel perspektifle bakılırsa Hizmet bir cemaat veya örgüt değil sosyal harekettir. Dünyanın eğitim, yoksulluk, eşitsizlik, hastalık, açlık, imkânsızlık, acımasızlık, önyargı, merhametsizlik ve sevgisizlik gibi küresel nitelikteki sorunlarına hitap edebilmek adına Anadolu’dan çıkmış bir toplumsallık dünya üzerinde çok sayıda katılımcısı, seveni ve sempatizanıyla ulus-üstü bir sivil sosyal harekete dönüşmüştür. Hizmet hareketi içinde Afrika’da bir kolejde çalışan Türkmenistanlı bir öğretmen veya ülkesine çok uzak bir coğrafyada sorumluluk üstlenmiş siyahi bir katılımcı gibi fenomenal tezahürler başka türlü açıklanamaz. Hizmet hareketinin oluşturduğu ortam, imkân (medium) sayesinde farklı ülkelerden gelen, birbirlerini daha önce görmemiş, tanımamış katılımcılar bir araya geldiklerinde onların muhtelif tecrübeleri ulusal sınırlarla kısıtlı olan imkânları aşarak küresel sorunlara ilişkin yeni çözüm ve kavrayışlara, yapıcı bilinç ve farkındalığa yol açmaktadır.
Hizmet hareketine ilişkin bilgi üretmek gibi tümüyle anlamlı bir çaba iktidar yazarlarının elinde veya resmî seçkincilikten kurtulamamış bazı İslamcılık uzmanlarının dilinde “cemaatler” diye yavan bir yorumlama ve sıradan bir genellemeye tabi tutuluyor. Hizmet’i hâlâ otuz yıl önce yaptıkları cemaatler analiziyle, aynı teolojik ya da ideolojik gözlüklerle okumaya çalışıyorlar. Hizmet hareketi geldiği nokta itibarıyla bu eski “cemaatler” tanımıyla ya da yaklaşımıyla kavramsal analitik bir ilişki içinde kodlanabilir bir nitelik sergilemiyor. Neden?
Uluslararası boyutuyla ‘hizmet’
Cemaat kavramı tümüyle yerel coğrafya ile sınırlı olan küçük yapılanmaları ifade eder. Hizmet hareketi cemaat koordinatlarını çoktan aşmış durumda. Hareketin evrensel insani değerlere dayalı ulus-üstü barışçı yönünü dünya anladı ama bu ülkenin “agent provacateur” gibi davranan bazı yazarları ve küçük bir iktidar odağı hiç anlamamış gibi duruyor. Cemaat kavramı ile ulus-üstü hareket arasındaki farkı iyi kavramak lazım. Cemaat bir ulusal coğrafya içinde varlık kazanmış insanlardan oluşan, çoğunlukla birbirlerini bilen, tanıyan; köken, statü, kültür temelli benzerlikleri bulunan; sınırlı sayıda dayanışmacıdan müteşekkil bir topluluk yapılanmasıdır. Bu oluşumlar adanmışlık veya katılım dereceleri çoğunlukla sabit yoğunluktaki insanlardan meydana gelir. Uluslararası boyutuyla Hizmet hareketi ise etki ve intikal hatları bakımından birbirlerini tanımaları gerekli olmayan, milliyet, din, statü, kültür gibi temellerde aynılık taşımaları gerekmeyen, çok farklı sektörlerden ve sınıfsal kökenlerden gelebilen; tavır, tutum, sempati, mizaç, meşreb, adanmışlık ve gönül vermişlik düzeyleri çok farklı olabilen; buna bağlı olarak “katılım frekansları” ve “katkı yoğunlukları” sabit olmayan, neticede çok-biçimli (polymorphous) destek ve dayanışma türevleri sağlayabilen; bu katkı ve köken farklılıklarına rağmen çeşitli evrensel ilkelerde, ideallerde, prensiplerde uzlaşabilen, ulus-üstü bir “aktif düşünme ve davranma” biçimidir. Bu yüzden Hizmet hareketi bir örgüt değildir. Kökeni itibarıyla referansını irfanî neo-sufi değerlerden alıyor olsa da mutlak manada dinsel bir hareket olarak da tasnif edilemez. Herhangi bir mezhebin, tarikatın ya da kültün şubesi ve devamı da değildir. Hizmet hareketi artık dindarlarla dindar olmayanların, Müslümanlarla Müslüman olmayanların eğitimsizlik ve yoksullukla mücadele gibi pek çok konuda (insanlığa hizmet etme ortak idealinde) buluşup birlikte çalışabilecekleri, örneklerini kendinden çıkaran yeni bir imkân sahası ve fırsat haritası sunmaktadır. Farklı milletlerden insanları buluşturan sırlı anahtar ise yapılan işlerin mâkûliyeti ve mantıkıyetidir. Sosyal hareketler literatürüne hâkim olanlar bilirler ki bütün ulus-üstü hareketlerde çeşitli meslek gruplarından, muhtelif ulus, kimlik ve etnisite yapılarından gelenler farklı gönüllülük derecelerine göre bu hareketlere destek verir ya da katılımda bulunur. İnsanların katkı ve katılım düzeylerinin azlığı, çokluğu sabit değil değişken olduğu için tek bir organizasyonel modelle de açıklanamazlar.
Dünyadan örneklerle ‘toplumsal hareket’ler
Bazı köşe yazarları ve İslamcılık uzmanları daha örgütle toplumsal hareket arasındaki farkı bilmez gibi davranıyorlar. Yüz yetmiş ülkede varlık gösteren ve Müslüman olsun olmasın gönül ve vicdan sahibi her kesimden takdir toplayan ve katkı gören bir hareketi halen daha sıradan bir cemaat tabiriyle karşılamaya çalışmaları düşünsel alışkanlıklara hapsolmuş bir analiz tembelliğinin sonucudur. “Toplumsal akım” ne demektir sanki habersizler. Dünyadan örnekler verirsek belki kolaylaşır. New Age (Yeni Çağ akımı) bir toplumsal harekettir. Çevrecilik bir toplumsal harekettir. Feminizm bir toplumsal harekettir. Elbette bu hareketler özdeş değildir ama ulus-üstü karakterleri, piramidal olmayan esnek katılım sistemleri, serbest ve yumuşak aktivasyon biçimleri ve küresel etkileri bakımından izomorfik (eş-biçimli) özellikler gösterirler. Hepsinin geçmişleri itibarıyla içinden çıktığı bir coğrafya, bir mekân, bir temporalite (zamansallık) vardır ama bugün geldikleri noktada ve erişim kapasitelerinde tüm bu köken durumlarıyla açıklanamayacak bir küreselliğe ulaşmış durumdadırlar. Hizmet hareketi de aynı örüntüyü takip etmektedir. Artık bu insanların sürekli beraber oturup kalkmaları, katı hiyerarşik bir yapı veya talimatlar zinciri içinde birbirlerine bağlanmaları gerekmiyor. Nasıl ki dünyanın hemen her yerinde ne iş yapıyor olurlarsa olsunlar, nerede çalışıyor olurlarsa olsunlar birbirlerini tanımayan çevreciler, feministler, yeniçağ akımının katılımcıları varsa, onların evrensel kişilik tipleri bulunabilirse, aynı şekilde Hizmet hareketi de ulus-üstü hareketlerin izomorfik niteliğine ulaşmış durumdadır. Bu yönde hızla mesafe kat etmektedir. Fethullah Gülen’in “ben bu gönüllülerin binde birini bile tanımam” demesi tam da bu niteliğe işaret etmektedir. Bu konuda yabancılar tarafından yazılmış çok sayıda ciddi akademik makale var. Ancak bunları okumayan, düşünsel alanı Türkiye ile sınırlı birçok iktidar yazarı hareketin hızı ve dönüşümü hakkında ciddi bir farkındalık geliştirebilmiş değil.
Türkiyeli Müslümanlardan çıkan bu özgün hareketin farklılığını kendileriyle aynılığa tahvil etme, edemediği oranda kendilerine uymayan ahlaki bir tavrı sözde egemenlikleri altına alıp boyun eğdirme gibi faydasız ve karanlık bir çaba içinde olan küçük bir güç odağı var ülkemizde. Kendileriyle uyuşmayan hiçbir meşrebe tahammülleri yok. Tahammülleri olmasa iyi. Tamamen ceberut yöntemlerle kendileriyle saf tutmayan her kesimi yok etmeye girişmiş durumdalar.
Fakat bu iş siyasalla toplumsalın derin farklılığı nedeniyle çok umutsuz bir çabaya dönüşüyor. Türkiye’de türlü patronaj (himayecilik) yöntemleriyle vatandaştan oy devşirmekle, toplumsalın çok katmanlı doğasına nüfuz edebilmek arasında büyük bir fark var. Burada basitçe sandık oyuyla ölçülemeyecek bir sosyolojik kapasiteyi, tarihsel tözü fark edebilmek önemlidir ki bu potansiyel her yerde her zaman vardır.
Doç. Dr. Süleyman Şah Üniversitesi
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,397
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Star Gazete



Gazetede 17 Ocak 2015’te yayınlanan Uğur Kömeçoğlu imzalı ‘Cemaat değil hareket’ başlıklı yazıda, Türkiye’nin ABD ve AB’ye yönelik eleştirileri, BM’ye yönelik “Dünya 5’ten büyüktür’ tepkileri eleştirilirken, Türkiye ‘Ortadoğu İslamcısı’ olmakla ‘suçlandı’!..

“Dünyayı ve uluslararası mekanizmaları hâlâ soğuk savaş refleksleriyle veya Ortadoğu İslamcılığıyla ya da hamasi emperyal fantezilerle okumaya çalışan bir zihniyet yapısı dünya demokrasi ligine meydan okuyarak ülkemizi içe kapanık otoriter rejimler ligine sürüklüyor” diye başlayan yazıda, aynı düşüncenin ‘Hizmet hareketi’ni de ‘ufuksuzlukla’ ele aldığı öne sürülerek, Hizmet’in ‘dini cemaat olmadığı’ örneklerle anlatılıyor.

“Hizmet bir cemaat veya örgüt değil sosyal harekettir” denilen yazıda, cemaatin yerel coğrafya ile sınırlı olan küçük yapılanmaları ifade ettiği, ancak Hizmet hareketinin bu koordinatları aşıp ‘evrensel insani değerlere dayalı ulus-üstü hareket’ olduğu belirtiliyor.

Hizmet’in artık sadece bir ulusal coğrafyada, köken, statü, kültür benzerliği olan insanlardan oluşan bir yapılanma olmadığı; “milliyet, din, statü, kültür benzerliği olmayan, çok-biçimli destek ve dayanışma türevleri sağlayabilen, buna karşın evrensel ilkelerde, ideallerde uzlaşabilen ulus-üstü bir ‘aktif düşünme ve davranma biçimi’ olduğu vurgulanıyor.

Hizmet’i tanımlayan en çarpıcı cümle ise şu: “Kökeni itibarıyla referansını irfanî neo-sufi değerlerden alıyor olsa da mutlak manada dinsel bir hareket olarak da tasnif edilemez. Herhangi bir mezhebin, tarikatın ya da kültün şubesi ve devamı da değildir. Hizmet hareketi artık dindarlarla dindar olmayanların, Müslümanlarla Müslüman olmayanların eğitimsizlik ve yoksullukla mücadele gibi pek çok konuda (insanlığa hizmet etme ortak idealinde) buluşup birlikte çalışabilecekleri yeni bir imkân sahası sunmaktadır.”

Yazıda, Hizmet hareketinin hala ‘sıradan’ bir cemaat gibi görülmesi de eleştirilirken, küresel örnekler sıralanıyor: “New Age (Yeni Çağ akımı) bir toplumsal harekettir. Çevrecilik bir toplumsal harekettir. Feminizm bir toplumsal harekettir. Elbette bu hareketler özdeş değildir ama ulus-üstü karakterleri, piramidal olmayan esnek katılım sistemleri, serbest ve yumuşak aktivasyon biçimleri ve küresel etkileri bakımından izomorfik (eş-biçimli) özellikler gösterirler. Hizmet hareketi de aynı örüntüyü takip etmektedir.”
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Hareketi müslümanlara çekti ama...

Belasını daha tam bulmadı ama bulacak inşaallah.
 
Üst