- Katılım
- 30 Eyl 2013
- Mesajlar
- 6,183
- Tepkime puanı
- 473
- Puanları
- 83
Seni anlıyorum güzel kardeşim. Niyetin samimi, anlamaya çalışıyorsun en azından..@DostunDostu seni anlamak gerçekten güç, ya da gereksiz artık öyle düşünüyorum kendi adıma.
Sen bunlara sünnet dersen, aslında gerçekte sünnet olanların üstünü kapatırsın güzel kardeşim.
İnsanları yüzeyselliğe alıştırırsın, aslolanın yerine çok kötü suretler koyarsın, aslını yok edersin.
Peygamber japon olsa kimono mu giyecektik yani, İstanbulda kum fıttınası mı var, engellememiz gereken aşırı bir güneş mi var sarık giyiyoruz.
Daha doğrusu peygamber bulunduğu topluma ait olan giyim kuşamı mı sürdürmüş, yoksa yeni adetler mi getirmiş.
Bunların kültürel ve milli argümanlar olduğunu, dini bir içeriği olmadığını görmek, söylemek bu kadar mı zor...
Peygamber japon olsa samuray kıyafeti, kimono falan mı giyecektik yani.
Herşeyi esrarengiz havaya sokup meşrulaştırmaya çalışmayın, mistik bi hava ile boyayıp dini ritüel haline getirmeyin, bunların sonu hep Allah ile ilişkinize gidiyor, bu yüzeysellik, ilkel tavırlar batırdı bu toplumu yapma etme.
Ben okudukça ufku genişleyen, genişledikçe fikri değişen birisiyim. Böyle de olması lazım, zira oldum diyen ölmüştür.
Beni anlamamakta haklısın. Bir ara ben de bu sünnetleri yüzeyselliğe bağlamıştım. İtiraf ediyorum, yanılmışım.. Felsefede bir kaide vardır: Her form, bir normun neticesidir. Yani her şekil, bir düşünce kalıbının dışa yansıması denebilir. Bu sünnetlere biz ŞEKİL deyip geçelim, tamam. Peki, hiç düşündün mü boşalan yeri ne dolduracak? Kimin formu dolduracak? Hangi normun formu? İşte asimile olmak böyle oluyor. Yavaş yavaş kurbağa kaynatılıyor. İngiliz laboratuvarlarında kristalize edilen Kemalizmin Kılık Kıyafet Devrimini iyi analiz etmek gerek.
Sen ben olsun, bizler biraz bir şeyler biliyoruz ve herkesi kendimiz gibi derin düşünmesini bekliyoruz. Ama dünya böyle değil; avam diye bir kitle var; ve her zaman da var olacak. Bu bir vakia.. Harf inkılabı yapıldığında fazlaca itiraz gelmemişti, çünkü avamın kahir ekseriyeti okuma yazma bilmiyordu. Kılık kıyafet devriminde dikkat edersen isyanlar başladı. Çünkü avamı sabit tutan, işte bu bizim ŞEKİL diye hafife aldığımız şeydir. Çünkü göz önündedir; ve bu bedbahtlar, Ümmeti Muhammedi süt emdiği kayanlardan koparmak için neşteri nereye vuracaklarını çok iyi biliyorlardı..
Şekil deyip geçiyoruz lakin bu epistomolojinin ontolojik olarak neleri tuttuğunu gözden kaçırıyoruz. Hadi, madem şekil, o halde çırılçıplak gezelim! Olmuyor değil mi? Çünkü bağları, bağlamları, muhafaze ettiği kavramları vardır şeklin.. Bayraklarda böyledir!
Kot pantolon giyiyoruz! Kömür madeninde mi çalışıyoruz? Dolayısıyla mesele, Güneş, kum fırtınası falan değil. Mesele bu şeklin Medeniyet tarihimiz boyunca kökleşmiş olmasıdır. Kıymeti, insanı dinden çıkartacak kadar ağır değil elbette. Fakat önemli bir yeri olduğu kesin. Dolayısıyla bu şekli yaşatmaya çalışanlara muhabbet beslemek durumundayız. Eğer kalpte tersi duygular hakimse kendimizi ciddi ciddi tartalım inşallah..
İslamın her alana hakim olma davasına inanıyorsak Hak-Batıl mücadelesinin her alanda yürüdüğünü görelim. Terk ettiğimiz her cepheden küfür burnunu sokacaktır. Hak-Batıl mücadelesi boşluk götürmez dostum.
Sevdirenlere, sevenlere ve yaşatanlara selam olsun.. :gul