Çağımızın İslami Tebliğ Metotları Ne Olmalı

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
Çağımızın İslami Tebliğ Metotları Ne Olmalı

Günümüzün en geçerli sanal beyni internet ve onun aracı bilgisayar ve tablet gibi cihazlardır. Bilgiye erişim o kadar kolay ve hatta internet üzerinden bilmediğiniz dilleri çevirebilme avantajına bedava sahibiz ki, herhangi bir yabancı dili öğrenmeye gerek kalmayacak çağı yaşamaktayız. Bu kadar kolay bilgiye erişim olmasına rağmen, insanlar neden dini ve ahlaki bilgilerden yararlanmıyorlar ve inançlarındaki değişimin internetin olmadığı yıllara göre daha cahilane ve duyarsızlık içermektedir?

Temel neden çocuk ilkokul çağlarında 2. sınıftan itibaren yabancı dil öğrenmesine rağmen, hala İngilizce ve almanca gibi Hıristiyan yaşam biçiminin örneklendiği dilleri öğrenme gayreti içindeyiz. Dil bir toplumun yaşama biçimi ve kurallarıdır da... Bu dili öğrenen bu dilin kullanıldığı yaşam biçimini öğrenecek ve onu doğal olarak taklit edecektir. Ayrıca, bu dilleri bilen kolay işe giriyor kolay kariyer yapıyor ve her türlü lüks imkândan yararlanıyor. Bunu bilen ebeveynler bu dilleri öğrenmede ısrar ediyorlar. Çocuk bunları öğrendikten sonra liseli yıllarda, çocuğunun Müslümanlığını hatırlayan ebeveynler Kur’an kursuna ve namazın nasıl kılınacağına dair öğretileri, yaz döneminde 1 ay gibi kısa bir zamana sıkıştırarak öğrenmesi için geçiştiriyorlar.

Oysaki ilkokul 2. sınıftan itibaren Arapça dersleri en az Türkçe ders saati kadar zorunlu olmalıdır. Çünkü Kur’an Arapçadır. Çocuk bir Müslüman evladı olarak Arapça ne okuduğunu anlamalı ve bilmelidir de böylece. Öğrenci 4. sınıfı bitirdiğinde Kur’anı okurken anlayabilecek seviyede Arapça öğrenmeli, namaz gibi ilmihal bilgilerine vakıf olmalı; sonuçta Müslüman kimliğine ciddi bir şekilde sahiplenmiş ve izlediği sanal dünyada, ruhunu mahveden başka dinlerin mantığı ile hazırlanmış oyunlardan uzak kalmış bir şekilde ortaokula başlamalıdır. Bu seviyede artık başka dilleri öğrenmesi için imkân verilmeli, liseyi bitirdiğinde en az iki dili iyi derecede bilen bir öğrenci olmalıdır. Üniversitede ise temeli İslam kimliği ile sağlamlaşmış öğrencinin, ilim öğrenmeye azami çaba gösteren okuma merakı bulunmalıdır.

Amaç, çocuğun dini hayatını esas almak, parayı Allah yerine koyarak hayatımızda putlaştırdığımız düşünceleri yıkmaktır. Her şeyi Allah bize verdiğine göre, hayatın garantisinin yalnızca Allah’a kul olma yolu olduğunu kavramış samimi bir toplum oluşturulmalıdır. Sinemalar, diziler, sanal âlem ve basını bu düşünceli kişilerin oluşturduğu altın nesil böylece tesis edilmelidir.

Geçmişin izlerinde askeri temsiller ile çeşitli mübarek insanların karşılaştığı sorunların çözümündeki keramet gibi sıra dışı-genelin anlamadığı sahnelerin yansıtıldığı çözümler üretilerek, bu zamanın insanının imanını kurtarmak mümkün olmayabilir, bunun yerine, sanal dünyanın acımasızlığında bile İslamın örneklendiği oyunlar içindeki yeni öykülerle İslami tebliğ, zamanımızın gençliğine anlatılmalı ve imanları kurtarılmalıdır. Devir artık askerin el üstünde tutulduğu bir devir değil. Savaşların olmasına sebep olan açmazların olmasına neden olacak olaylardan mümkün olduğu derece kaçınıldığı ve artık insanın kendi nefsine karşı savaş açtığı çağı yaşamaktayız. Nefsin peşinde adeta kudurmuş gibi tüketen, israftan asla kaçınmayan, açın halinden anlamayan, gıda da olduğu gibi geni değiştirilmiş bir nesil türetilmiştir maalesef. Günümüzde, can almak, cana kıymak, acı çekmek, kendi hesabını kendisinin verdiği zalimlerin türediği karmaşalar yaşanarak, adeta ahirete iman faslını eliyle iten ve kişinin kendine göre bir din anlayışı üretilmektedir.

Bu kötü örnekleri durduracak yol ise, çağımızın yeni icat edilen araçlarının doğru kullanılmasıdır. İslami tebliğler, bu icatların içine yerleştirilen sanal öykülerle desteklenerek, kimi zaman sanal oyunlarla, kimi zaman filmlerin içinde kimi zaman çocukların derslerinde yapmakla yükümlü olduğu performanslarında pratik edilerek yapılabilir. İthal edilen diziler, oyunlar, filmler asla izlenmemelidir, özellikle de çocuklar… Hasta olmuş toplumda, bu kişinin özgürlüğüne bir sınırlama değil, kesin tedaviye çare üreten ilaç tedavisidir. Yüz elli senedir hayâsızlığı, ahlaksızlığı biz dışarıdan ithal ettik bu aynı sanal metot ve çabalarla… Ne televizyonu atmaya gerek vardır ne tableti bu tedavi eden ilacın sınırlamayla… Geleceğimiz, cebimizdeki para değildir, geleceğimiz dinini seven ve bu sayede ahlakını koruyan bu ülkede yaşayan bizleriz. Biz sahiplenmezsek, başkaları sahiplenecek ve biz başkalaşacağız Allah korusun. Parayı düşünmeden bu temeli kurmanın ortak bir vicdani mesele olduğunu hissederek, atalarımızdan yadigâr kalan imece usulü ile yapılan maddi tasarruf ile elimizden ne gelire bu uğurda yapmamız gerekeni yapalım bir an önce.

Saffet Kuramaz
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bir Ayet meâl-i âlisi:

"Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyunuz, onlar doğru yoldadırlar."
(Sûre-i Yâsin, 21. ayet)
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Einstein soruyu anlamak , soruyu çözmenin yarısıdır diyordu. Bizim bir kere temsil problemimiz var!
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
günümüz ortamında öylesi ahlaki kirlenme var ki, belkide tebliği Müslüman kardeşlerimize yapmalıyız ilk önce. namaz elbette önemli ama, şerre gitmekten men edemiyorsa, o namazımızı kontrol etmeliyiz. paranın gücünü tadan, şerre koşuyor... bu yazıyı yazarken, İslamı bilmeyenlere nasıl ulaşabiliriz kısmını düşünmüştüm ama maalesef, kendi nefsimizde açılmış müthiş yaralar var. belki de, ilk önce nereye gittiğimizi iyice gözden geçirmeliyiz. ne kadar para içinde ve vurdum duymaz yaşarsak o kadar sıkıntı ve depresyona gidiyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun inşaallah. Amin.
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
doğru yazılmış bir din kitabını hediye etmek kendimizi aradan çıkarmak kitabı kişiyle başbaşa bırakmak
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
elbette Arvasi kardeşim. ama o kitabı hem okuyacak biri olmalı hem de yaşayabilecek! kitap her yerde var ama içini açabilene. :(
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
elbette Arvasi kardeşim. ama o kitabı hem okuyacak biri olmalı hem de yaşayabilecek! kitap her yerde var ama içini açabilene. :(
malesef yüzde yüz yaşayan nümüneler toprak altında öyle kişileri bulamıyoruz bizde öyle kişileri görerek değil okuyarak islamı sevdik bağlandık
 

saf deha

Profesör
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1,307
Tepkime puanı
120
Puanları
63
Konum
ankara-kayseri
ne güzel ki, sen okuyup öğrenen nadir kişilerdensin. biz kur'anı bilmiyoruz , okumuyoruz. mesela Mustafa İslamoğlu diyor ki, kader hakkındaki kitabında, kur'anda kadere iman yoktur. kader ile ilgili bir ayet geçmiyor. ama biz imanın şartlarından birisinin kader ve kazaya inanmak olarak yaşamaya devam ediyoruz. mesela Rad süresi 11 ayette diyor ki, "Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir şey yoktur. Onların Allah'tan başka yardımcıları da yoktur.!" gerçekten Kur'anı okumamız, anlayıp, onunla amel etmemiz lazım...
 
Üst