Bursa Velileri

Meryem

Komplike
Katılım
6 Tem 2006
Mesajlar
15,309
Tepkime puanı
759
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
Osmanlının başkentlerinden olan Bursa¸ padişahlara ev sahipliği yapmış; evliyaları¸ tarihî eserleri¸ tabiî güzellikleri ve şifalı kaplıcaları ile dünyaca isim yapmış bir şehrimizdir.

Bursa tarihî yönüyle olduğu kadar manevî yönüyle de baskın olan bir kentimizdir. Burada¸ çıkmak için gayret sarfettiğiniz bir yokuşun sonunda¸ bir düzlükte¸ bir camii avlusunda veya bir sokakta tüm heybeti ile ya bir padişah türbesine¸ ya da bir gönül sultanının¸ Allah dostunun fani mekânlarını görebilirsiniz.

Bu evliyaların maneviyatları Bursa'yı sarmış ve huzur dolu bir şehir haline getirmiştir. Üftade Hazretleri¸ Eşrefoğlu Rumî¸ Akbıyık Sultan¸ İsmail Hakkı Bursevî ve Peygamberimizin neseb-i âlîlerinden olan büyük veli Seyyid Emir Sultan Hazretleri gibi birçok Allah dostu Bursa'da yaşamış¸ Bursa'nın manevî bekçiliğini yapmış ve yapmaya da devam etmektedirler.


Muhammed Üftade

Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman Han zamanında¸ Bursa'da yaşayan büyük velilerdendir.

1490 senesinde Bursa'da doğdu. İsmi Muhammed olup¸ Üftade lakabıyla meşhur oldu. Rivayete göre Üftade Hazretleri dünyaya geldiği zaman annesi rüyasında oğlunu süt deryasına dalıp çıkarken görmüş ve rüyayı Üftade'nin babasına anlatmış o da "İnşallah oğlumuzun ilim erbabı kâmil bir veli olacağına işarettir." demiştir.

İlk tahsilini Muslihiddin Efendi ve Abdal Mehmed isimli hocalarından alan Üftade'nin tasavvufî boyuttaki ilk hocası¸ ilm-i ledün sahibi bir zât olan Hızır Dede'dir. Henüz on yaşındayken başlayan bu tahsil¸ hocasını kaybedene kadar yaklaşık sekiz sene devam etmiştir. Üftade bu süre içinde nefis terbiyesi ve ilim tahsili ile meşgul olmuş nefsini terbiye etme adına¸ onun süfli arzularına gem vurmanın yolların öğrenmiştir.

Olgun ahlâkının yanı sıra güzel Davudî sesiyle de ön plana çıkan Üftade Hazretleri Ulu Cami'de fahrî müezzinlik ile çeşitli camilerde imamlık görevlerinde bulundu. Bu vazifeleri on sekiz yıl kadar sürdürdükten sonra vaaz ve irşat hizmetlerine başladı. Bu görev içinde Uludağ'ın eteklerine yaptırdığı tekke ve camisini kullandı.

Zahirî ilimlerdeki vukufiyetini tasavvufî kudretiyle cem ederek tefsir ve hadis başta olmak üzere diğer şer'î ilimlerde de dersler veren Üftade¸ devrinde hatırı sayılır bir âlim olarak kabul gördü.

İnsanlardan kaçıp uzlete çekilmek yerine; hayatı boyunca cemaatle iç içe yaşamayı¸ halk içerisinde Hakk ile beraber olmayı tercih eden ve tarikatı Celvetiyye'yi de bu prensip üzerine kuran Üftade Hazretleri uzun ve bereketli bir ömürden sonra 93 yaşlarında Hakk'a yürüdü.


Emir Sultan

1367'de Buhara'da doğan Emir Sultan Hazretleri¸ Altın Silsilenin 15. halkası olan babası Emir Külal Hazretlerinin vefatı üzerine Medine'ye yerleşmeye karar verir. Maksadı insanların kendisini övücü sözlerinden kurtulmak¸ Peygamber Efendimize komşu olmak¸ ömrünün sonuna kadar orada kalmaktır. Bu niyetle yola çıkan Emir Sultan Hazretleri önce hac vazifesini ifa eder¸ sonra Medine'ye gelir.

Küçük yaştan itibaren iyi bir tahsil ve terbiye görmüş olan Emir Sultan bir gece rüyasında Rasulullah Efendimiz'le¸ Hazreti Ali'yi görür. Ona¸ Anadolu'ya gitmesi emredilir. Kendisinden üç nurdan kandili takip etmesi¸ kandillerin söndüğü yere de yerleşmesi istenir.

Emir Sultan uyandığında kandilleri karşısında bulur ve demek ki takdiri ilahi böyledir diyerek hemen o gün hazırlanır¸ yola çıkar. Seyahat haftalar sürer ve bir gün kandiller söner. Burası Uludağ eteklerinde yemyeşil bir beldede¸ Bursa'dır. Devir Osmanlının kuruluş yıllarıdır. Tahtta âlimleri ve Allah dostlarını seven¸ onlara hürmet gösteren Yıldırım Bayezıd Han varıdır. Kısa süre içinde onu keşfeden halk etrafında halka olur¸ sohbetine katılır.

Zamanla gelenler arasına şehrin eşrafından ve erkânından insanların yanı sıra Molla Güranî gibi büyük âlimler de olup¸ onlar onun sohbetinden¸ ilim¸ irfan vefeyzinden nasiplenirler.

Emir Sultan bir süre sonra Yıldırım Bayezıd'in kızı Hundi Fatma Hatunla evlenir. Fakat ilk zamanlarda bu izdivaca karşı çıkan padişah onu tanıyınca sevmiş ve hatta savaşa giderken kılıcını onun eliyle kuşanmayı adet haline getirir.

Her ikisi de müslüman olan¸ Timur ile Yıdırm'ın savaşmaması¸ müslüman kanının akıtılmaması için çok gayret eden Emir Sultan Hazretleri ilahi takdir gereği barışa muvaffak olamaz. Yıldırım Bayezıd'ın yenilgi ve ölümüyle sonuçlanan savaş sonrasında onun ilmine¸ irfanına ve güzel ahlakına hayran olan Timur kendisini Semerkand'a götürmek isterse de o buna razı olmaz ve Bursa'da kalır.

Yıldırım Bayezıd sonrasında dağılma sürecine giren Osmanlı'nın yeniden toparlanmasında büyük gayreti olan Emir Sultan Hazretleri yaşadığı zaman içinde hem halk¸ hem ulema¸ hem de devlet adamları tarafından sevilen ender insanlardan biri olmuştur.

Bursa dışında bulunan Müslümanları irşat için de sık sık ziyaret eden Emir Sultan¸ yaptığı o ziyaretlerin birinde yakalandığı veba hastalığından kurtulamamış ve 1429 yılında ahirete irtihal etmiştir.


Akbıyık Sultan

İkinci Murad ve Fatih Sultan Mehmed devrinde yaşamış bir Osmanlı evliyası olan Akbıyık Sultan Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin sohbetinde yetişmiş¸ onun feyz ve bereketi ile kemale erişmiştir.

O bir taraftan sohbetlerden kemal derecelerine kavuşurken diğer taraftarda Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin diğer talebeleri ile birlikte padişahın haçlılarla giriştiği cihada hareketine katılarak Osmanlı'ların Rumeli'deki yayılmasına önemli katkılar sağlamıştır.

Malı ve mülkü çok olan Akbıyık Sultan¸ Hocası Hacı Bayram-ı Veli Hazretleriyle arasında geçen¸ dünyayla fazla meşgul olunmaması¸ mal mülk sebebiyle ahiretten gafil kalınmaması gerektiği hususundaki küçük münazara sonucu¸ hocasının huzurunu terke mecbur kalarak Bursa'ya gelmiştir. Hatta bu sırada kapıdan dışarı çıkarken tam eşik üzerinde başından sarığını da düşürmüştür.

Geçte olsa hatasını anlayan Akbıyık Sultan bütün varlığını fakir fukaraya dağıttı. O dağıttıkça parası arttı¸ parası arttıkça o da dağıtmaya devam etti. Eline geçen malı hiçbir zaman kendisinde bırakmadı. Öksüz¸ yetim¸ dul¸ borçlu ve gariplerin sığınağı oldu. Yaptırdığı büyük bir imarethanede yoksullara ikramda bulundu.

Bu hal yaklaşık üç yıl sürdü. Tekrar hocası Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin müsaadeleriyle eşiğine yüz sürüp dergâha kabul edildi ve hocasının büyük halifelerinden biri olma şerefine kavuştu.

Varna savaşında haçlıları perişan eden ordudaki manevî liderlerden biri olan Akbıyık Sultan¸ daha sonra İstanbulu'un Fethi sırasında da Akşemseddin¸ Molla Gürani ve daha birçok maneviyat öderleri gibi Fatih Sultan Mehmed'in hemen yanı başında yerini almıştır.

Ömrünün son yıllarını¸ Bursa'da yine malını mülkünü fakir-fukara ve kimsesizlere dağıtmakla¸ misafirlere ikram etmekle geçiren Akbıyık Sultan 1455 yılında dâr-ı bekâya irtihal ederek Rabbine kavuştu.


Bursa merkezde bulunan türbe ziyaret yerlerinden bazıları şunlardır:

Eskici Mehmet Dede: Üç Kurnalar Camisinin hemen karşısı sayılabilecek bir yerdedir.
İsmail Hakkı Bursevî: Cumhuriyet Caddesi'nin altında İsmail Hakkı Caminin yan tarafındaki haziresindedir.
Molla Fenarî: Molla Fenarî Semti
Hasan Can: Yeşil Türbe haziresindedir.
Üç Kuzular: Üç Kuzular Semtinde bulunan Üç Kuzular Camiindedir.


Yusuf Halıcı - SomuncuBaba Dergisi
 
Üst