BuluŞma

mkz17

Paylaşımcı
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
110
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
58
Hala titretmekteydi dizlerim, ellerim. Uzun zaman olmuştu görmeyeli. Heyecandan ne yapacağımı bilmiyor geri dönüp dönmemekte tereddüt ediyordum. Aylara rağmen, yıllara rağmen nasıl karşılayacaktı acaba beni? İlk tepkisi ne olacaktı? Ya ben dayanabilecek miydim bu kadar zamanın hasretine?

Ansızın gitmişti, terk etmişti yıllar önce. Onun gidişi kadar hayatta üzüldüğüm başka bir olay hatırlayamıyorum. Gidişiyle bütün şarkılarım susmuş, göz pınarlarım kurumuştu.. Bir sitem vardı içimde insana özgü... Beni böyle yüz üstü bırakmasının sebebini soracaktım Ona. Yüreğim kaç kere yangınlar içinde kalmıştı, yargısız kaç mahpus yatmıştı bu gönül. Gözler hiç kapanmadan kaç kereler sabahı bulmuştu. Aldatmaların, ihanetlerin kıskacında bu yürek; sevdadan uzak, sevgiden uzak ve vefadan uzak kaç kere sürgüne gitmişti? Ve ben bunları yaşarken O neredeydi? Neden yanımda değildi? Aklımca şimdi bu sorulara cevap arayacaktım. Gidişinden içimde doğan boşluğun, bu boşlukta bocalamalarımın sorumluluğunu yıllarca hep O’na yüklemiştim.

Sevgisinden asla şüphe etmemiştim. Çocukluğumda bir dünya idi benim için. Onsuz yaşayabilme ihtimali dahi yoktu. Delikanlılığımda sırdaşım, dostum olmuştu. Ne zaman fırtınaya yakalansam gemimi çekerdim limanına. Ben ağlardım O ağlardı; O ağlardı yağmurlar yağardı, yıldırımlar düşerdi yüreğime. Şehrin gürültüsünden kaçar, sevgiyle yoğrulmuş kalbinde kendimi gizlerdim. Kimi zaman. hayallerimi de götürürdüm. Gözyaşları dökerdim avuçlarına. Sıcaklığını hissettiğimde rahatlar, gözlerine baktığımda dert ve kederi unuturdum. Çıkarsız, hayatımın her anında içime işlemiş ve karşılık beklemeden verilebilen tek sevgiydi, Onun sevgisi. Özgürlüğü onun gönül deryasında tatmıştım. Yudum yudum içmiştim mutluluğu, huzuru bulmuştu Onda, kaybettiğim anlarda kendimi bulmuştum...

Yaklaştıkça yanına hayali bir anıt gibi duruyordu önümde. Kaç rüzgar esmişti ardından, kaç bağ bozumu geçmişti? İlerlerken yalnızlığın verdiği buruklukla, yüreğim yoruluyordu. Yıllara rağmen yokluğuna alışmak zordu. Yollarına kilitliydi gözler, içimde bir umut vardı hep “belki döner” diye... ama hey hat dönmemişti geri, dönememişti...

Şimdi ben gidiyordum yanına ve Ona sadece götürebileceğim çocukluğumdu. Saflık ve temizlik namına ne kaldıysa geriye ancak onarı götürebilirdim. İstanbul’un sisli ve soğuk caddelerinde başlayan hikayemiz, Karabiga’nın sessiz sahilinde bitmişti.

Sabahtı, Ocak’ın ayazı vardı havada. Henüz uykudaydı kasaba. Vardığımda, kaderimi yatırmak istedim yanına boylu boyunca. Mermer gibi ağırlaşmıştı yaşlar, tutamıyordum hıçkırıklarımı. Sorular dağılmış, kelimeler anlamsızlaşmıştı. Beni görebileceği kadar yakınındaydım. Duyurmak istiyordum sevgimi, haykırmak istiyordum özlemimi. Ahhh bir tutabilseydim ellerini...
Yavaşça sokuldum, eğildim. Boylu boyunca süzdüm. Anılar canlanırken zihnimde Gözyaşlarım karışıyordu toprağına. Çok şey anlatacaktım belki O’na ama;
Titreyen dudağımla sadece “Merhaba Anne” diyebildim...

“Uzandığın yerdir makber,
Bilmem kaç yıl oldu, bu gözler seni bekler...”
 

gülce

Paylaşımcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
134
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Allah analarımızdan ayırmasın hiçbirimizi
 
Üst