Bugün Gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan Teşekkürler Erdoğan!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,395
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Bugün Gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan Teşekkürler Erdoğan!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

İşte Adem Yavuz Arslan’ın yazısının ilgili bölümü:
Şöyle ki…
Cemaat her ne kadar küresel bir hareket olsa da özü itibariyle yerel. İşadamından eğitimcisine, yardım kuruluşundan akademisyenine herkesin yüzü Türkiye’ye dönük.
Bu durum aslında Cemaat için bir handikaptı. Erdoğan’ın Gülen Hareketi’ne yönelik kanun kural tanımayan cadı avı sonrası Cemaat kendini yeniden konumlandırdı.
Artık ‘gerçekten küresel bir hareket’ olmaya doğru gidiyor.
Bu açıdan Washington DC’deki Türkçe Olimpiyatları’nın sembolik önemi büyük.
Bu yıl 20 ayrı başkentte ‘Dil ve Kültür Festivali’ olarak düzenlendi. Eskiden sadece Türkiye’den siyasiler programlara katılıyordu, artık bulundukları ülkelerin politikacıları geliyor. Mesela festivalin ABD ayağına 20 civarında senatör ve milletvekili katıldı.
ABD’li siyasiler öğrencilerle selfie çektirip yayınladı. 100’ü aşkın kongre çalışanı Türk yemekleri yiyip, uzun hava dinledi, çocuklarla sohbet etti. Bir grup Türk okulu öğrencisi ABD televizyonunda canlı yayına çıktı.
Beyaz Saray’a da konuk olacaklar. Özetle Erdoğan’ın despotik uygulamaları, küreselleşme konusunda yavaş kalan Cemaat’i zorla global bir harekete dönüştürüyor.
Bu yüzden Erdoğan’ın yok etmeye çalıştığı Cemaat’e aslında iyilik yaptığını söyleyebilirim.
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,395
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Erdoğan aslında HİZMET HAREKETİNİ hiçbir zaman sevmedi...
Erdoğan HİZMETE darbeyi ne zaman vuracaktı?
3 seçimi başarıyla atlattıktan ve devlette tüm kontrolü tamamen ele geçirdikten sonra da, parti yandaşları dışındaki tüm unsurlardan hızlıca kurtulmayı planlıyordu. HİZMET HAREKETİNİ de işte tam da o zaman bitirmek istiyordu. Ama planını Gezi Olayları bozdu.
**

Erdoğan’ın gelecekle ilgili planlarını GEZİ OLAYLARI bozdu.
Bayburt hariç aynı anda tüm illerde yaşanan protesto gösterileri Erdoğan’ı ürküttü.
Ayağının altındaki zeminin ne kadar kaygan olduğunu fark etti.
İktidarın elinden sabun köpüğü gibi kayıp gideceği zehabına kapıldı.
Ne kendisi, ne de çevresi olacakları öngöremedi.
Hazırlıksız yakalandılar...
Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’ne yürüyen göstericilerin kabaran öfkesi, Kaddafi gibi bir akıbet endişesini de beraberinde getirdi.
Bu nedenle panik yaptı...
O günden sonra ruh hali de değişti.
Ayakta kalma pahasına bir dediği diğerini tutmayan, gerçekleri çarpıtan Yeni Erdoğan ortaya çıktı.
Şu anda Meclis’ten geçirmeye çalıştıkları İÇ GÜVENLİK PAKETİ, Gezi’nin tekrarına karşı önleyici tedbir olarak düşünülse de, sokağa dökülen kitleler HÜKÜMETİN ZAYIF NOKTASINI keşfetti.
Sanıldığı kadar güçlü olmadığını fark etti.
Şu saatten sonra hiçbir güvenlik paketi, bizzat siyasi otorite tarafından köpürtülen TOPLUMSAL ÖFKEYE karşı asla bariyer oluşturamaz.
Bu nedenle tavsiyem; toplum kesimleriyle arada yeni bariyerler ve ötekileştirmeyi sürdüren duvarlar oluşturmak değil, tansiyonu düşürecek adımlar atmak olmalıdır.
Erdoğan’ı ve çevresini öngöremedikleri gidişat konusunda GEZİ OLAYLARI’ndan tam 6 ay önce uyarmıştım.
22 Aralık 2012’de Yeni Şafak gazetesinde; “AK Parti"ye en büyük tuzak”başlıklı köşe yazısı kaleme aldım.

Yazıda; AK Parti’nin en zayıf noktasının ülkenin sokak ve meydanlarında güvenliği sağlayamaması olacağını ve bu konuda gevşeklik göstermesi durumunda ülkeyi yönetme gücünü kaybedeceğini detaylı bir şekilde anlattım.
Bu konuda baştan gösterilecek zafiyet, oluşturacağı zincirleme etki ile sonrasında telafi etme imkânı olmayan büyük olaylara zemin hazırlar. Hatta güvenlik endişesi yaşayan kitleler istenmeyen adreslere savrulur diye de açıkça uyardım.
Erdoğan GEZİ OLAYLARINDAKİ dip dalgayı algılayamadı, nedenlerini iyi analiz edemedi.
Bu nedenle kendi geleceğine yönelik kişisel kariyer hesaplarını ülkenin geleceğinden daha çok dert eder hale geldi.
Ülkenin değil, kurduğu düzenin elinin altından kayıp gittiği gibi bir endişeye savruldu.
Etrafına fark ettirmese de, kendi özel ajandasında kişisel kariyerine yönelik asıl planlaması zamana yayılmış durumdaydı.
Öncelikli hedefi; 30 Mart Yerel Seçimlerini, Cumhurbaşkanlığı seçimini ve 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerini sorunsuz atlatıp Türkiye’yi PARTİ DEVLETİ haline getirecek radikal adımlar atmaktı.
İki turlu Cumhurbaşkanlığı seçiminde seçilmek için yüzde 50 oy almak gerektiğinden, 12 Eylül 2010 tarihindeki ANAYASA REFERANDUMUNDA yüzde 58 oy almasını sağlayan geniş toplumsal desteği o vakte kadar korumayı hedefliyordu.
3 seçimi başarıyla atlattıktan ve devlette tüm kontrolü tamamen ele geçirdikten sonra da, parti yandaşları dışındaki tüm unsurlardan hızlıca kurtulmayı planlıyordu.
HİZMET HAREKETİNİ de işte tam da o zaman bitirmek istiyordu.
Üstelik, o dönem geldiğinde ve Erdoğan HİZMETE HAREKETİNE yönelik DARBELERE başladığında, o vakte kadar tezgahlanacak KUMPASLARLA ve HAİNCE adımlarla, ülkede yaşanan ve kamuoyunu rahatsız eden pek çok olayı HİZMETE fatura etmenin kirli planları da tamamlanmış olacaktı.
Şu an yürüttükleri tüm operasyonların içinin boş olması da, kurmayı planladıkları tuzakları aceleye getirme ve hesap etmedikleri bir zamanda gerçekleştirme zaruretinden kaynaklandı.
Fethullah GülenHocaefendi’nin, dar oligark siyasi çevrenin oynamak istediği bu KİRLİ PLANI çok erkenden öngördüğünü düşünüyorum.
Toplumdan gizlense de, Hükümetin Ortadoğu’da terör örgütleriyle girdiği dirsek temasının uluslararası çevrelerde oluşturduğu rahatsızlığı da çok erken hissederek, ALGILARDA birbirine yakın gibi görünen HİZMET – HÜKÜMET FOTOĞRAFINDAN da hızlıca kurtulmak istediğini, bu nedenle dershaneler meselesinin daha gürültülü bir şekilde tartışılmasını sağlamak suretiyle, adeta yağdan kıl çeker gibi tüm dünyadan fark edilecek şekilde araya ustaca bir mesafe koymayı başardığını ve bunda da çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
Son 1 yıldır ülkede Anayasa askıya alınırken, evrensel hukuk ilkelerinden vazgeçilirken, AB yolundan uzaklaşılırken, demokrasi rafa kaldırılırken, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ta Fizan'dan bile duyulurken,Türkiye’yi yönetenler dünyada en İTİBARSIZ dönemini yaşarken, bugün hiç kimse sıfırı tüketmiş HÜKÜMETİN arkasında HİZMET var diyemiyorsa, Sayın Gülen’in tüm dünyanın yakından izlediği bu Kriz Sürecini Allah’ın lutfu ve keremiyle ustaca yönetmesinden kaynaklanmıştır.
Erdoğan tüm bu adımları Haziran 2015 seçimlerinden sonra zaten atacaktı.
Türkiye’den dünyaya yansıyan bu fotoğrafın bir parçası olmaktan Allah’ın inayeti ile kurtulan HİZMET HAREKETİ, tüm dünyada en saygın dönemini yaşar hale gelmiş, uluslararası alanda daha güçlü bir zeminde HİZMET etme imkanına da kavuşmuştur
.
Fethullah GülenHocaefendi’nin New York Times’ta yayınlanan makalesine Ahmet Davutoğlu’nun komik bile sayılamayacak saçma sapan tepkisi, Erdoğan’ın yurt dışındaki Türk Okullarına karşı akla ziyan düşmanlığı, artık bitip tükenmişliğin sendromudur.
SÜRECİN KAYBEDENİ olmanın verdiği derin hayal kırıklığı ve uluslararası alanda kendilerini bekleyen akıbet endişesi, streslerini ve kontrolsüz adımlarını daha da hızlandırmaktadır.
Sözü uzatmayayım;
Erdoğan BİTİREYİM derken bitmiş, HİZMETE kurduğu tuzakları Allah eline ayağına dolaştırmıştır. Siz bakmayın Bank Asya’ya yönelik kamikaze dalışlarına, her biri fos olan operasyonlara...
Bitmişliğin, paniğin alameti bunlar.

Erdoğan aslında HİZMET HAREKETİNİ hiçbir zaman sevmedi...
Böyle bir cümle yazıldığında veya söz sarf edildiğinde kimi çevrelerden,“iyi ama bunu neden şimdi söylüyorsunuz, işbirliği yaparken iyiydi...” şeklinde kendilerine göre bir ölçüde haklı karşı argümalar da öne sürüyorlar.
Böyle bir tespit çok hakkaniyetli bir yaklaşım olmaz.
Sizi sevip takdir ediyormuş gibi davranana ve bunu milyonlarca insanın gözü önünde yıllarca dile getirene,“sen samimi değilsin, bu sözlerinin hepsi yalan...” demek kolay olmamalı...
Tıpkı, Bülent Arınç Türkçe Olimpiyatları’nda herkesten fazla gözyaşı dökerken karşısına dikilip, “bu gözyaşların yalan, samimiyetsizce ağlama...” demek şık olmayacağı gibi...
İnsan ilişkilerinde aslolan zahire (görünüşe) göre hüküm vermek, hislerden yola çıkarak da tedbir ve temkin payını hiçbir zaman elden bırakmamaktır.
Fethullah Gülen Hocaefendi gerçekte bunlara hiç güvenmedi.
Demek ki Takdir-i İlahi bu günleri yaşamamızı murat etti ve yaşadık.
Bugünleri bizlere yaşatan Alah’a hamdolsun. Defalarca söyledim, tadını çıkarın.

Prof. Dr. Osman ÖZSOY / Rotahaber
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,395
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Son alıntı yazısında kilit nokta Osman Özsoy un şu vurgusu:

Erdoğan aslında HİZMET HAREKETİNİ hiçbir zaman sevmedi...
Böyle bir cümle yazıldığında veya söz sarf edildiğinde kimi çevrelerden,“iyi ama bunu neden şimdi söylüyorsunuz, işbirliği yaparken iyiydi...” şeklinde kendilerine göre bir ölçüde haklı karşı argümalar da öne sürüyorlar.
Böyle bir tespit çok hakkaniyetli bir yaklaşım olmaz.
Sizi sevip takdir ediyormuş gibi davranana ve bunu milyonlarca insanın gözü önünde yıllarca dile getirene,“sen samimi değilsin, bu sözlerinin hepsi yalan...” demek kolay olmamalı...
Tıpkı, Bülent Arınç Türkçe Olimpiyatları’nda herkesten fazla gözyaşı dökerken karşısına dikilip, “bu gözyaşların yalan, samimiyetsizce ağlama...” demek şık olmayacağı gibi...
İnsan ilişkilerinde aslolan zahire (görünüşe) göre hüküm vermek, hislerden yola çıkarak da tedbir ve temkin payını hiçbir zaman elden bırakmamaktır.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İşte Adem Yavuz Arslan’ın yazısının ilgili bölümü:
Şöyle ki…
Cemaat her ne kadar küresel bir hareket olsa da özü itibariyle yerel. İşadamından eğitimcisine, yardım kuruluşundan akademisyenine herkesin yüzü Türkiye’ye dönük.
Bu durum aslında Cemaat için bir handikaptı. Erdoğan’ın Gülen Hareketi’ne yönelik kanun kural tanımayan cadı avı sonrası Cemaat kendini yeniden konumlandırdı.
Artık ‘gerçekten küresel bir hareket’ olmaya doğru gidiyor.
Bu açıdan Washington DC’deki Türkçe Olimpiyatları’nın sembolik önemi büyük.
Bu yıl 20 ayrı başkentte ‘Dil ve Kültür Festivali’ olarak düzenlendi. Eskiden sadece Türkiye’den siyasiler programlara katılıyordu, artık bulundukları ülkelerin politikacıları geliyor. Mesela festivalin ABD ayağına 20 civarında senatör ve milletvekili katıldı.
ABD’li siyasiler öğrencilerle selfie çektirip yayınladı. 100’ü aşkın kongre çalışanı Türk yemekleri yiyip, uzun hava dinledi, çocuklarla sohbet etti. Bir grup Türk okulu öğrencisi ABD televizyonunda canlı yayına çıktı.
Beyaz Saray’a da konuk olacaklar. Özetle Erdoğan’ın despotik uygulamaları, küreselleşme konusunda yavaş kalan Cemaat’i zorla global bir harekete dönüştürüyor.
Bu yüzden Erdoğan’ın yok etmeye çalıştığı Cemaat’e aslında iyilik yaptığını söyleyebilirim.

Zaten gavurlarla, istihbarat ötgütleriyle haşır neşirdiniz. Münafıkça. Şimdi aşikare istediğiniz gavurla sevin sevişin. Umrumuzda değil.

Yalnız, işlediğiniz bütün suçların ve İHANETİNİZİN hesabını vereceksiniz. CEZASINI ÇEKECEKSİNİZ. Ondan sonra kimle ne kırıştırıyorsanız kırıştırın.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Tehditçi Osman'ın yazısına gelince... Siz devletin kılcal damarlarına sızarak gizlice gözetlerken devlet de sizin kılcal damarlarınızda gizlice sizi kolluyordu. Ne zaman hücuma geçtiniz, tepenize bindi. Bundan başka bir şey yok

17/25 Arallıktan önce devlet harekete geçip tepenize binseydi, cemaat ve tarikatlar, dindarı eyyamcısı, Saadet, Bbp, Mhp vs. hepsi vaveylayı basardı: Ak parti, Müslümanları, namaz kılanları, darbecilerin üzerine yürüyen kahramanları temizliyor! Devletten uzaklaştırıyor. Vay efendim, 28 Şubat şartları geri döndü, bu kem küm falan fişmekan...

Bütün işgal ettiğiniz yerlerden kovuluyor, bankalarınız, şirketleriniz, dersaneleriniz darmadağın ediliyor. Millet ne olduğunuzu gördüğü için gülerek seyrediyor. Öbür türlü, ne idüğünüzü göremeyince herkes ayaklanırdı.

Siz kimle aşık attığınızı sanıyordunuz ki?!
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Adem, aslanım, öyle hariçten aslanlıkla olmaz. Tüydüğün yerden ülkene dön. Ne sözün varsa burda söyle. Gözün kesiyorsa... Hadi bakalım küresel eleman.
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,395
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
Tehditçi Osman'ın yazısına gelince... Siz devletin kılcal damarlarına sızarak gizlice gözetlerken devlet de sizin kılcal damarlarınızda gizlice sizi kolluyordu. Ne zaman hücuma geçtiniz, tepenize bindi. Bundan başka bir şey yok

17/25 Arallıktan önce devlet harekete geçip tepenize binseydi, cemaat ve tarikatlar, dindarı eyyamcısı, Saadet, Bbp, Mhp vs. hepsi vaveylayı basardı: Ak parti, Müslümanları, namaz kılanları, darbecilerin üzerine yürüyen kahramanları temizliyor! Devletten uzaklaştırıyor. Vay efendim, 28 Şubat şartları geri döndü, bu kem küm falan fişmekan...

Bütün işgal ettiğiniz yerlerden kovuluyor, bankalarınız, şirketleriniz, dersaneleriniz darmadağın ediliyor. Millet ne olduğunuzu gördüğü için gülerek seyrediyor. Öbür türlü, ne idüğünüzü göremeyince herkes ayaklanırdı.

Siz kimle aşık attığınızı sanıyordunuz ki?!
Osman Özsoy bu değerlendirmeyi yapıyorsa şayet , DEVLETİ YÖNETEN HÜKÜMETİN eli de armut toplamıyor!!!Taşların yerine oturmasını bekledi ve bütün eteklerindeki taşları döktürttü bunlara genel toplum kitlesinin anlayacağı dilden.
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Özetle Erdoğan’ın despotik uygulamaları, küreselleşme konusunda yavaş kalan Cemaat’i zorla global bir harekete dönüştürüyor.
Bu yüzden Erdoğan’ın yok etmeye çalıştığı Cemaat’e aslında iyilik yaptığını söyleyebilirim.
Tersinden CİAmaatin darbe girişimi de Erdoğan'ın oylarını arttırdı.. :D

Sorun değil, Globalleşsinler. Biz ileride bir yolunu bulur barışırız! CİAmaat bizim truva atımızdır. Devleti ele geçirdik şimdi sıra dünyada.. (biliyorum, çok iyimser oldu bu) :D
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Bunlar halen cemaate yönelik mesajlar sadece. Hepsi boş sözler. Ölmedik ayaktayız hatta daha güçlüyüz, aman bir yere gitmeyin mesajı.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Kuyruğun titremesi bunlar :)
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
24,982
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
Özetle Erdoğan’ın despotik uygulamaları, küreselleşme konusunda yavaş kalan Cemaat’i zorla global bir harekete dönüştürüyor.
Bu yüzden Erdoğan’ın yok etmeye çalıştığı Cemaat’e aslında iyilik yaptığını söyleyebilirim.

Eee o zaman oturup Erdoğan'a dua etsinler.

Neden beddua ediyorlar.

Sabah akşam Erdoğan'ın devrilmesi için milyonlarca Fetih suresi okuyanlar, otursunlar Erdoğan için hayır dua seansları düzenlesinler.

Bilemiyorum...

mal-what.gif
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,395
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
İşte Adem Yavuz Arslan’ın yazısının ilgili bölümü:
Şöyle ki…
Cemaat her ne kadar küresel bir hareket olsa da özü itibariyle yerel. İşadamından eğitimcisine, yardım kuruluşundan akademisyenine herkesin yüzü Türkiye’ye dönük.
Bu durum aslında Cemaat için bir handikaptı. Erdoğan’ın Gülen Hareketi’ne yönelik kanun kural tanımayan cadı avı sonrası Cemaat kendini yeniden konumlandırdı.
Artık ‘gerçekten küresel bir hareket’ olmaya doğru gidiyor.
Bu açıdan Washington DC’deki Türkçe Olimpiyatları’nın sembolik önemi büyük.
Bu yıl 20 ayrı başkentte ‘Dil ve Kültür Festivali’ olarak düzenlendi. Eskiden sadece Türkiye’den siyasiler programlara katılıyordu, artık bulundukları ülkelerin politikacıları geliyor. Mesela festivalin ABD ayağına 20 civarında senatör ve milletvekili katıldı.
ABD’li siyasiler öğrencilerle selfie çektirip yayınladı. 100’ü aşkın kongre çalışanı Türk yemekleri yiyip, uzun hava dinledi, çocuklarla sohbet etti. Bir grup Türk okulu öğrencisi ABD televizyonunda canlı yayına çıktı.
Beyaz Saray’a da konuk olacaklar. Özetle Erdoğan’ın despotik uygulamaları, küreselleşme konusunda yavaş kalan Cemaat’i zorla global bir harekete dönüştürüyor.
Bu yüzden Erdoğan’ın yok etmeye çalıştığı Cemaat’e aslında iyilik yaptığını söyleyebilirim.
Kimse Yok Mu'ya üçüncü kez 'onur ödülüKimse Yok Mu'ya üçüncü kez 'onur ödülü'


04 May 2015 10:43Filipinler Ordusu Sivil Operasyonlar Komutanlığı, Kimse Yok mu Derneği'ne 'onur ödülü' takdim etti.':):):)
 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,395
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
AKP, ‪#‎Hizmet‬ hareketi’ni hiçbir zaman kabullenemedi
Taha Ünal @tahaunaal, 17 Aralık ile ortaya çıkan gerçeklerin arka planını kaleme aldı: ‘Cemaat Neyi Tehdit Etti?’ “Yaşadığımız süreç belki uzun sürmeyecek ama bunun rehabilite süreci birkaç nesil alabilecek çapta.” diyen Ünal’a göre, AKP hiçbir zaman Hizmet Hareketi’ni kabullenemedi.
Din sosyolojisi üzerine çalışmaları olan, aynı zamanda öğretmenlik de yapan Taha Ünal, Zaman Gazetesi yazarı Ali Ünal’ın oğlu. Yazı hayatınasamanyoluhaber.com’da başlayan Ünal, daha sonra Yeni Şafak gazetesinde köşe yazdı. Üç yıldır da rotahaber.com’da yazmaya devam ediyor.
Kitabınızın ismiyle başlayalım..
Cemaat neyi tehdit etti?
Dünyada bir görünen iktidarlar var, bir de görünmeyen derin yapılar… Bu derin yapılar iktidarları bir şekilde yönlendiriyor. Diğer tarafta ise, Hizmet Hareketi’nin tarihinden itibaren bayraklaştırdığı bir hoşgörü meselesi var. Hoşgörü ülkede sosyal bütünleşmeye ve dolayısıyla ülkenin ilerlemesine katkıda bulunacağından, dünyadaki derin yapılar rahatsız odular. Türkiye’deki derin yapının uzantıları da kendilerine tehdit olarak görmüş olabilir. Çünkü, Hizmet eğitimli kişiler tarafından temsil ediliyor ve bunun neticesinde ortaya çıkacak olan hukukun hâkim olduğu bir sistemde, statükoyu kaybedeceğini düşünenler endişe duydular. Bunu engellemek için ne yaptılar; iftiraya başvurdular, asılsız suçlamalarda bulundular, yeri geldi tehdit ettiler…
Statükodan bahsediyorsunuz...
AK Parti’nin vaatlerinden biri de statükonun karşısında olacağının sözü değil miydi?
Evet, görüntüde öyle gibiydi. Çünkü statükonun karşısında bulunmak bir dönem AKP’nin lehineydi. Böylelikle hem milletten oy alacaktı hem de ülkedeki askeri vesayet kırılacaktı. AKP’nin özellikle Hizmet Hareketi’ne destek veriyor gibi görünmesinin de arkasında bu statükoyu kırma düşüncesi yatıyor. AK Parti ne zaman ki ‘dereyi geçtim’ mülahazasına kapıldı, o andan itibaren kendi hukukunu uygulamaya başladı.
Kopuş nerede yaşandı?
Benim fikrim, bir birlikteliğin olmadığı yönünde. Şöyle ki; AKP’nin hiçbir zaman Hizmet Hareketi’ni ve Hocaefendi’yi kabullenemediği görüşündeyim. Bundan dolayı bir birliktelik olmadı ki kopuş olsun.
Peki karşılıklı verilen destekler için ne diyeceksiniz?
Hizmet Hareketi, AKP’ye bazı değerleri temsil ettiği için belli prensipler içerisinde destek verdi. Destek şahıstan ziyade, ilkelere verildi. Ne zamanki bu ilkelerde sapma meydana geldi, o zaman ayrılık oldu. AK Parti’nin ise Hizmet Hareketi’ne yakın gibi görünmesinin altındaki sebep yetişmiş insan gücü. Çünkü onlar bundan mahrumdu. Askerî vesayete ve muhalefetlerine karşı yalnız kalan AKP, her zaman insana yatırım yapan Hizmet’e yakınlaşma ihtiyacı hissetti.
DEVLETİ KABUL ETMEDİĞİNE DAİR EMARE YOK
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Kuveyt dönüşü uçakta Hizmet Hareketi’ne yönelik, ‘Bu ülkede bunlar ya bu devletin varlığını kabul edecekler veya yok olacaklar.’ söyleminde bulundu...
Hizmet Hareketi’nin devleti kabul etmediğine dair bir emare var mı? Hizmet Hareketi’nin ilk günden itibaren kurallara uymayan hukuka aykırı hangi hareketi olmuştur veya hangi adımı atmıştır ki devleti kabul etmediği söyleniyor. Ancak burada söylenen söz ‘benim icraatlarımı kabul etmiyorsan hak, hukuk gözetmeksizin bertaraf ol’ anlamına geliyor. Yüreğinde Hizmet sevdası kalmayan tek bir insan kalmaması lazım ki yeryüzünde Hizmet’i bitirebilsin.
Türkiye’de ‘eski derinlerle, yeni derinleşenlerin’ ittifak yaptığından bahsediyorsunuz kitabınızda. İki cambaz bir ipte oynar mı?
Oynamaz. Menfaat ve çıkar etrafında oluşum sağlayan bu yapılar çıkarları ellerinden gitmeye başladığı an birbirlerini yok etmeye başlarlar. Çünkü onları bir arada tutan çimento menfaattir. Ancak kendi durumlarını koruma telaşında oldukları için topyekûn hizmete karşı bir mücadele veriyorlar. Çünkü onları tehdit eden en büyük engel Hizmet. Türkiye’deki hukuksuzlukların önünde durabilecek tek güç …:)!!!!!!!!!!!
Hizmet’e farklı kesimlerden destek arttı !!!!!!!!!!!:)
Bu süreçten en büyük zararı Cemaat’in gördüğünü düşünenler var. Cemaat’in yalnızlaştırıldığını düşünüyor musunuz?
Halkın bir kısmı süreci anlayamadığı için Hizmet’e karşı bir duruş gösterdi. Ancak aradan geçen süreçte onlar da ‘acaba’ demeye, hatta bir kısmı Hizmet’in duruşunu desteklemeye başladı. !!!!!!!!:)Yalnızlaşma için; süreçten önce Hizmet’ten görünmek, makam mevki ve istikbal adına güzel bir şeydi birtakım insanlar için. Farklı niyet ve mülahazalarla Hizmet’ten görünenler ayrılınca bu noktada bir yalnızlaşma olduğu söylenebilir. Ben buna bir şey eklemek istiyorum. Geçtiğimiz dönemlerde AKP’nin icraatlarına verdiği destek sebebiyle AKP hükümetinin dünya görüşünden farklı düşünen insanlardan küsenler olmuştu Hizmet Hareketi’ne. Bu süreç onlarla Hizmet arasında bir köprü vazifesi gördü ve Hizmet’in daha geniş kesimlere açılmasına vesile oldu. !!!!!!!!!:)





 

KAFKAS

Kıdemli Üye
Katılım
3 Nis 2014
Mesajlar
6,395
Tepkime puanı
445
Puanları
83
Konum
İstanbul
......................................................................
 
Üst