Bu kin ve nefretle şiddete doymayız biz!

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,114
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Kadın toplumun temeli… İnsanlığın geleceği, Allah’ın en nazenin yaratığıdır hiç kuşkusuz.Ve yine kadın Allah’ın erkeklere bir kutsal emanetidir. Ancak tarih boyunca bütün topluluklarda kadın olmak hep zor ve meşakkatliydi ve hala kadın bu zorluğu göğüslemeye çalışıyor.Son günlerde her zamanki gibi yine kadına dayak olayı konuşuluyor. Bu kez de bir milletvekili hanıma eşi tarafından uygulanan şiddet gündemimizde. Açıkçası duyduğumda hiç yadırgamadım zira şiddetin mevkisi ve makamı yoktur, şanı şöhreti, parası pulu yoktur!Şiddet erkeğin veya kadının mayasında olmaya görsün!Ne eğitim, ne korku, ne de önlem fayda eder. İnsanın kumaşında şiddete meyil varsa, geçmiş yaşantısı problemliyse ve inanç noktasında kalbi yoksulsa, öfke ve kini ruhuna katık eylemişse böyle insanın elini kolunu ve dahi ayağını bağlasanız da bir yolunu bulup yine yapacağını yapar.Nitekim geçtiğimiz aylarda bunun örneğini gördük. Korumaya alınan karısını kadın kılığına girip öldüren adamın hikâyesi hala capcanlı hafızamızda. Dayak yiyen milletvekili, dayak yiyen yazar, doktor, öğretmen, sanatçı, ev hanımı vs. Bunun mesleği yok!Yalnız bendeniz durmadan erkeği suçlayan, aşağılayan konuşma üslubuna da karşıyım nitekim artık kadınlarımız da birçok yönden yangına körükle gidiyorlar diye düşünmekteyim.Erkekleşen kadınlar ve asla sevgi, şefkat ve merhametle eşine yaklaşmayan ve sürekli dır dır eden kadınlar da yok değil maalesef. Öyle kadınlar tanıyorum ki gerçekten de gördükçe içimden sık sık “Allah bu kadınların kocalarına yardım etsin” deme ihtiyacı hissediyorum.Kavgacı üsluplarıyla, viyak viyak konuşmalarıyla, dırdırlarıyla ve bitmek tükenmek bilmeyen istekleriyle birçok erkeği canından bezdiren, adeta sırtlarına kambur olan ve sadece tüketen bir takım kadınlar da şiddete meyli olan adamları adata bu eyleme davet ediyorlar.Çevremdeki teyzelerimi, halalarımı, yengelerimi, kuzenlerimi ve akrabalarımı hatırlıyorum. Aksi ve sinirli kocası olanların bile bir kez bile dayak yediklerine şahit olmadım, duymadım. Çünkü aile ve akraba kültüründe tartışma sırasında alttan alma ve ortamı yumuşatma yanında bir de ortamdan uzaklaşma kültürü vardı.Dayak ve şiddet biraz da tarafların karşılıklı atışma sonucunda kendilerini kaybettiklerinde güçlü olanın, tavır ve davranışlarını kontrol edemeyenlerin- ki bu çoğunlukla erkek oluyor- başvurduğu oldukça zavallı bir fiildir.Şiddet gerçekten de zavallıcadır!Bir erkek evlendiği kadını sevmek için alır dövmek için değil!Ama son yıllarda geldiğimiz nokta çok feci! Kadın erkek ilişkileri SOS veriyor. Bu sadece evlilerde değil, flört eden bekârlarda, nişanlılarda ve hatta liseli gençler arasında bile çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Liselerde tekliflerine cevap vermeyen kızlara şiddet gösteren, tehdit eden erkek öğrencilerin hızla çoğaldığına dair veriler var.Topluca öfkeliyiz artık! Kimse kimseye katlanamıyor, hiç kimse bir diğerinin derdini çekmiyor, ufak bir tartışmada kılıçlar sallanıyor, hemen kaldırıp atıyoruz, yok sayıyoruz, evliysek boşanıyor, sevgiliysek ayrılıyor, arkadaşsak kaldırıp atıyoruz.Tahammül ve vefa duygumuzu kaybetmişiz.Sevgi ve nefret kol kola hayatımızda bir arada geziniyor! Birgün seviyoruz, ertesi gün nefret ediyor diğer gün ayrılıyor ya da nefret edip öldürüyoruz! Seyrettiğimiz diziler, dinlediğimiz şarkılar, takip ettiğimiz her şey anlamsız, duygusuz, katı, hissiz ve basit.Geçen gün arabamızdaki CD’de Necdet Tokatlıoğlu söylüyordu. Ayrılan, aşkını kaybeden, terkeden sevgilinin ardından duyulan şu hisleri günümüzde kaç insan acaba kalbinde hissediyor? Ya böyle insanlar kaldı mı diye sormadan edemiyor insan!“Gitmesin gözlerinden pırıl pırıl arzularEksilmesin yüzünde o tebessüm o baharTanrı seni korusun, kem gözlerden saklasınAğartmasın saçını şu geçen zalim yıllar.Sen güzel bir kelebek, sen nadide bir çiçekSana olan bu aşkım inan hiç bitmeyecekTuttuğun altın olsun, gönlün neşeyle dolsunKader hep gülsün sana, mutluluk gölgen olsunLayıksın övülmeye, layıksın sevilmeyeSeni üzüp ağlatan hasret kalsın gülmeye… Bu şarkıdaki değergamlık günümüzde kaç insanda kaldı?Hele de ayrıldığı insana bu hisleri besleyen var mıdır acaba?Bu şarkı deyip geçmeyelim. Çok yakın zamanlarda “Allah senin belanı versin” diye çığıran şarkıları da duydu kulaklarımız. Ne duyarsak, ne görürsek, ne hissedersek, ne ile iştigal edersek bir süre sonra kanıksayıp onu uyguluyoruz.Şarkılarımız, dizilerimiz, sohbetlerimiz, her türlü sanat eserimiz insana bakışını bu doğrultuya, bu düzleme çekmedikçe, şiddet ve entrika, intikam, haset, kin ve nefret işlenmeye devam ettikçe biz daha yıllarca toplum olarak şiddete doymayız!Bu böyle bilene…Herkesin meselelere sevgi, şefkat, vefa ve merhametle bakmasını diliyorum.Muhabbetle kalınız… Meryem Aybike Sinan- Haber7
 
Üst