Bizim Emrimiz Birdir

Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bizim Emrimiz Birdir
Bu takdir ve tedbir ile beraber küçük bir işaretle en büyük hadiseleri meydana getiren kudret dile getirilmektedir:
“Ve bizim emrimiz birdir, bir göz kırpması gibidir.”…(Kamer 50)
Bir işaret yeter. Bir tek sözle büyük küçük, değerli değersiz her şey oluverir. Aslında önemli önemsiz diye ayırmak boştur. Hepside beşerin eşya karşısındaki kendi ölçüsüne göre değerli veya değersiz olabilir. O emir için zaman kaybı yoktur. Göze kırpacak kadar dahi bir an mevzuubahis değildir. Sadece meseleyi hislere yerleştirebilmek için bir teşbih yapılmaktadır. Şüphesiz ki zaman insanların yaşadığı yeryüzünün kendi ekseni etrafındaki dönüşünden doğan bir düşüncedir. Yoksa Allah katında böyle bir ölçünün mutlak manada yeri yoktur. Çünkü o sınırlı düşüncelerden azadedir.
Bir işaret bu akıl almaz varlığı meydana getirmeye kafidir. Bir işaret de varlıklar alemindeki her şeyi alt üst edip değiştirmeye… Bir işaretle de, her şey Allah’ın istediği gibi kaybolup gider. Bir emir bütün canlıları diriltir, bir emir de bütün canlıları oradan oraya taşır. Bir emir bütün canlıları öldürür, bir emir istediği şekilde onları tekrar diriltir. Bir emir bütün yaratıları toplar, haşir ve hesap için bir yere cem eder. Bu emir için yorulmaya gerek yoktur. Zamana ihtiyaç yoktur. O emirle birlikte kudret ve takdir bulunmaktadır. O emirle birlikte her şey kolaylaşır, her şey yerli yerini alır.


Çağlar boyunca Allah yolunu tekzip edenlerin helaki bir emirle olmuştur. İşte burada ayeti kerime peygamberi yalanlayanlara geçmişteki misallerini hatırlatmaktadır:
“And olsun ki sizin benzerlerinizi hep helak etmişizdir. Şu halde düşünüp ibret alan yok mudur?”(Kamer 51)
“Yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır.” (Kamer 52)
“Küçük büyük her şey satır satırdır.” (Kamer 53)

İşte peygamberleri yalanlayanların başına gelenler. Surenin daha önceki bölümlerinde bunlar teker teker anlatılmıştı. Şu halde düşünüp ibret alan yok mudur?”
Acı akıbete çarptırılmakla hesap vermeleri bitmiş değildir. Bunun ötesinde hiçbir şeyin gözden kaçmadığı bir hesap yeri vardır: “Yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır.” Hesap gününde açılmak üzere sahifelere satır satır yazılmıştır: “Küçük büyük her şey satır satıdır.” Kitapta satır satır yazılanların hiçbirisi unutulmaz.


Ayeti kerime bunca açıklamalardan ve izahlardan sonra peygamberi yalayanların safhasından dönerek bir başka safhaya geçiyor. Emin ve rahat bir hayat süren müttakileri tasvir etmeye başlıyor:
“Muhakkak ki müttakiler cennetlerde ve ırmaklardadırlar. Doğruluk makamında, güçlü bir hükümdarın katındadırlar.” (Kamer 54,55)
Bunlar böyle iken mücrimlerde cehennemde ve sapıklık içindedir. Hor ve hakir olarak yüzleri üstü ateşe sürülürler. “Cehennemin ateşini tadın.” Denilerek ateşin yakıcılığı yanında bu yakıcı hitaplara muhatap olurlar.
Müttakilerin durumu ise her iki noktadan da nimetlerle tasvir olunmaktadır. Hem “cennetlerde ve ırmaklardadırlar hem de doğruluk makamında, güçlü bir hükümdarın katındadırlar.”
İnsan hissine derli toplu bir ifadeyle nimet duygusu anlatılmaktadır. “Cennetlerde ve ırmaklardadırlar.” Nimet ve rahat, kelimelerin söylenişinde bile kendisini hissettirmekte, bir rahatlık, bir güzellik, bir uyum göze çarpmaktadır. Sırf kafiyenin ahengini sağlamak için (ﻨﻬر ) kelimesi “ha” nın fethiyle varit oluyor, Bunun yanı sıra kelimenin söylenişinde, çıkardığı ses tonunda bile bir güzellik, bir rahatlık sağlanmak için okunuyor.
Hislere hitap eden nimetlerin yanı sıra kalbe ve ruha hitap eden lütuf ve kerem dolu nimetler de var. “Doğruluk makamında, güçlü bir hükümdarın katındadırlar.” Bulundukları yer emin ve rahattır. Hakka yakın ve şereflidir. İlahi kurbiyet ile ünsiyet kazanmış, temkin ile huzura erdirilmişlerdir. Çünkü onlar müttakilerdir… Allah’tan korkanlar… Allah’ı gözetenler… Allah bir kişiye iki korkuyu birden vermez. Ya bu dünyada kii Allah’tan korkacaktır, yahut da kıyamet gününde. Kim bu geçici dünyada Allah’tan korkarsa o ebediyet diyarında emin olur. Sade eminlikle de kalmaz. En korkunç bir yerde lütuf ve kerem deryasına gark olur…


Ve işte bu içleri rahatlatan, güven ve emniyet duygusu veren ifadelerle birlikte baştan beri bölüm bölüm dehşet saçan sıkıntı ve felaketlerle dolu sahneler gösteren sure nihayete eriyor. Ve bir de bakıyorsunuz ki emniyet bahşeden gölgeler, insanı huzura gark eden ayetler ayrı bir tada ayrı bir huzura sahip. Derin mi derin, güzel mi güzel… İşte ruhların giriş çıkış noktalarını bilen hikmet sahibi ve bilgin terbiyecinin üstün terbiye metodu. Ve işte her şeyi ölçüyle yaratan yaratıcının ince takdiri… ve O, Latif’dir, Habir’dir.

Seyyid KUTUB (Fizılal-il Kur’an cild:14 s.196)
 
Üst