Biz Kardeşiz

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
Biz KardeşizKübra Yamanoğlu İzgi | Kasım 2013 | DİĞER YAZILAR



0014-85440_200x200.jpg


Kardeşlik için mümin gönülleri birbirine bağlayan iman bağı yeterlidir. Peygamber şehri Medine’de, Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki tarihî düşmanlığı sona erdirerek onları kaynaştıran duygu, iman ile süslenen kardeşlik duygusudur.

Çocuktuk önce. Oyunlardan ibaret kocaman bir dünyamız vardı. Ve bu dünya yalnızca bizim etrafımızda dönüyordu o zamanlar. İstediğimiz şeyler olmazsa kıyametleri koparırdık. Bu benmerkezciliğe rağmen en masum olduğumuz dönemdi çocukluk. Çocuktuk ve kurşun geçirmezdi masumiyetimiz. Annemiz kucağına aldığında kendimizi huzurlu ve korkusuz hissettik. Babamıza sıkı sıkıya sarılıp omuzlarına çıkarak keyfimzice bağırdık. Su gibiydik çocukken; berrak ve tertemiz… Sonra içinde bulunduğumuz kabın şeklini aldık.

O zamanlar en büyük problemimiz dizlerimizdeki yaralardı, bir de akşam ezanının erken okunması. Çocukken, günler uzasa bile akşam ezanı hep erken okunurdu sanki. Akşam ezanı arkadaşlardan ayrılma, eve dönme vaktiydi. Ama bizi evde bekleyen bir arkadaşımız daha vardı. Öyle bir arkadaş ki onunla ne kadar kavga etsek de küslüğümüz on dakikayı geçmezdi.

Can parçası

Paylaşmayı ilk onunla öğrendik. Önce en sevdiğimiz insanları, anne babamızı paylaşacaktık. Elbet kolay değildi bu. O, dışarıdan gelen bir misafirdi ve birkaç gün sonra gidecekti nasılsa. Bekledik, bekledik ama nafile. Bir süre sonra anladık ki bu misafir hiç gitmeyecek ve adına “kardeş” denecekti.

Kardeş, birlikte oyunlar oynadığımız arkadaşımız, evde saklanan şekerleri bulmak için keşfe çıktığımız suç ortağımız, evde kavgalar etsek de dışarıda kimselere ezdirmediğimiz biriciğimiz… Zaman zaman anlaşamasak da, ona karşı kin nedir, küslük nedir bilmeyiz. Kardeş, her hali ile kucaklanır. Sevgisi öyle büyüktür ki, canı acısa yüreğimiz yanar, uzaklarda olsa burnumuzda tüter. Can parçasıdır, can yarısıdır.

Çocukluktan beri kardeşlerimizle hep bir şeyler paylaştık. Bir çikolatanın yarısını yiyip, “Bu da kardeşime kalsın.” düşünceleriyle başladı bu paylaşım. Evin tek çocuğu isek arkadaşımız kardeş oldu. “Kardeşe de ver hadi!” deyip paylaştırdılar şekerlerimizi. Ufacık bir tartışmamızda “Kardeş kardeş oynayın!” dedi büyüklerimiz. Annelerimiz onları, en sevimli ses tonlarıyla, “Bak kardeş, cici kardeş!” diye gösterdi. Böylece yalnız öz kardeşimizi değil, başka çocukları da kardeşçe sevmeyi öğrendik.
Yaşımız ilerledikçe kardeşliğin bizim için ne demek olduğunu daha iyi anladık. Kardeşliğin sevgiden, saygıdan çok daha ötede bir yakınlık olduğunu gördük. Kardeş duyarlılığımızın yaşam şeklimizi, değer yargılarımızı, insanlarla olan ilişkilerimizi derinden etkilediğini fark ettik.

Başka ihtimal yok

Kardeşlik duygusu dinimizde önemli bir yere sahiptir. Bu sevgiyi daha çocukken kan bağıyla bağlı olduğumuz kardeşler veya kardeşten sayılan arkadaşlar vesilesiyle öğreniyoruz. İslâmiyet de toplumu kuvvetli bir kardeşlik bağıyla bağlıyor ve din kardeşliği duygusunu zayıflatıp yıpratacak kötülükleri yasaklıyor.

Hucurat Suresi’nin 10. ayetinde yer alan “Müminler ancak kardeştir.” ifadesi, müminlerin kardeşliği dışında bütün ihtimalleri ortadan kaldırıyor. Yani müminler birbirlerine buğz edip düşman ve hasım olamazlar, birbirleriyle kavga edemezler, kırgın ve küs duramazlar. Ayrıca ayetten din kardeşliğinin temelinde iman olduğu anlaşılmaktadır. Yani iman çözülmeden kardeşlik çözülmez. Eğer müminler arasında bir kavga sürdürülüyorsa imanda bir çözülme var demektir.

Âlemlere rahmet Efendimiz s.a.v. de Veda Hutbesi’nde; “Ey insanlar! Şunu iyi biliniz ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur.” sözleriyle insanlığı kardeşliğe çağırıyordu. Yine, “Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır.” buyurarak, bütün insanların yaradılışta kardeş olduğunu ilan ediyordu.

Hz. Ali r.a., Mısır valisi Malik el-Eşter’e yazdığı mektuplardan birinde, ona emri altındakilere adaletli davranmasını öğütlerken şu manidar cümleyi kullanıyordu: “İnsanlar senin ya dinde kardeşin ya da yaradılışta eşindir!”
Kardeşlik için mümin gönülleri birbirine bağlayan iman bağı yeterlidir. Peygamber şehri Medine’de, Evs ve Hazreç kabileleri arasındaki tarihî düşmanlığı sona erdirerek onları kaynaştıran duygu, iman ile süslenen kardeşlik duygusudur. Yine Peygamberimiz s.a.v.’in Medine’de Ensar ile Muhacir arasında gerçekleştirdiği kardeşlik uygulaması, tarihte benzeri bulunmayan ve sonraki asırlara damgasını vuran örnek bir uygulamadır. İnsanlığın şahit olduğu bu kardeşlik projesinde hiç kimse etnik kökeni, sosyal statüsü, mal varlığı ile değerlendirilmemiş, iman ayrıcalığına sahip olanlar kardeşlik potasında birleştirilmişti.

Bu şeref tablolarının yanında insanlık, tarih boyunca pek çok kardeşlik ihlaline tanık olmuş ve tanık olmaya devam ediyor. Kıskançlık ve menfaat duygularının kardeşlik hukukunu unutturarak kardeşin kardeşe zulmetmesi, Allah’ın peygamberlerinin de şahit olduğu bir durum. Hz. Adem a.s.’ın oğullarından Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesi, Hz. Yusuf a.s.’ın kardeşleri tarafından kuyuya atılması gibi…

İnsanlık bugün Habil gibi mazlumlar için gözyaşı döktüğü halde, Kabil gibi zalimce davranmaya devam edenler de var. Merhamet duygusunu kaybedenler günümüzde de kardeşlik çeşmesini kurutan sayısız cinayet ve katliamlarla kardeşinin kanına girmekten çekinmiyorlar.

Birlikten doğan kuvvet

Allah için olan kardeşlik, farklı bedenlerin bir kalp ile yaşaması gibidir. Allah’ın rahmeti ve bereketi bir ve beraber olanların üzerine iner. Başarı ve kuvvet birlikten doğar. Meşhur bir kıssa da bu birliğe işaret edilir:
Hikmet ehli bir zat ölüm döşeğinde vasiyetini yaparken, oğullarından birkaç değnek ister. Sonra da getirilen değnekleri bir demet yapıp oğullarına:
– Haydi bunu kırın, der. Oğulları kıramayınca demeti çözer ve:
– Değnekleri birer birer alın, bakalım kırabilecek misiniz, der. Oğulları birer değnek alır ve kırarlar. Bunun üzerine o zat oğullarına:
– Oğullarım, işte siz benden sonra bu değnekler gibisiniz. Toplu olduğunuz müddetçe kimse sizi yenemez. Ama ayrılırsanız çabuk kırılır ve bozguna uğrarsınız, diyerek hayat boyu birlik içinde olmalarını ister.
Allah için birbirlerine muhabbetle kenetlenip birlikte gayret ve mücadele edenler, ayet-i kerimede şöyle methedilir: “Muhakkak ki Allah, kendi yolunda sanki kurşunla birbirine perçinlenmiş duvarlar gibi saf bağlayıp omuz omuza savaşanları sever.” (Saff, 4)

Peygamber Efendimiz s.a.v.’in bir hadis-i şerifinde müminlerin nasıl yek vücut ve tek yürek olmaları gerektiği şöyle beyan edilmektedir: “Müminin mümine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.” Efendimiz s.a.v. bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetlemiştir. (Buharî)

Ne yazık ki günümüzde kardeşlik bağları ciddi yaralar almıştır. Halbuki kardeşlik iklimini tekrar oluşturmak, bizden beklenen birliği yeniden temin etmek zor değil. On dört asır evvel düşmanlıkları ortadan kaldıran ve inananları kardeş kılan İslâm’ın yüce değerlerine gönülden bağlanmak, bugün de bütün müslümanları kardeş kılacak, insanlığa yeniden huzur ve adalet getirecektir.

SEMERKAND DERGİSİ
 
Üst