Birahanelere Değilde Sanat Merkezine Saldırdılar Ama Sanat Eserlerine Dokunmadılar?

TakVa

Ordinaryus
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
2,868
Tepkime puanı
79
Puanları
0
Birahanelere Değilde Sanat Merkezine Saldırdılar Ama Sanat Eserlerine Dokunmadılar?

Tophane saldırısı

"İşin ilginci, saldırganlar sanat eserlerine dokunmadılar.

Daha ilginci, söz konusu sergilerden biri ‘anti-Kemalist’ bir sergiydi ve doğal olarak ‘şeriatçıların’ ona saldırması beklenmezdi."

Evet, hiçbir şekilde mazur görülemeyecek ‘fiziki şiddet’in sebepleri ‘içki’ diye telaffuz ediliyor ama...

Siz zannediyor musunuz ki, Tophane’de ‘bu enteller gelmeden önce’ hiç ‘sulu-kuru’ içilmezdi?

Tophane’de sermaye ile yoksulların, bohemler ile kent yoksullarının çatışması yaşandı.

Ve tuhaf olan...
Adı solcu olan siyasetçiler ve entelektüeller, ilk elden bu saldırıyı ‘vandalizm’ olarak tanımladı.

Sanat eserlerine ve kamu mallarına saldırı demekti vandalizm.


Zaten, aydınların bir kısmı otomatik olarak saldıranları ‘şeriatçı’ olarak tanımlasa da, onlar şeriatçı falan değildi.

Sanırım, CHP gibi partilerin, olayı otomatik olarak bir ‘şeriat’ ve ‘vandalizm’ etiketlemesine dönüştürmeden, perde arkasında neler olduğunu anlaması gerekiyor.

Benim şaşırdığım, kent yoksullarının oylarına talip olan siyasetçilerin; olayın arka planını hiç anlama çabası göstermeden yüzeysel bir siyaset örneği gösterip, ‘Madımak’ yakıştırması yapması oldu...

Elbette, sanat galerilerine saldırılamaz... Elbette, sanatçılar ve sanatseverlere ilişilemez...

Bunu yapanlar, yapmaya cüret edenler muhakkak cezalandırılmalı.


Ama ‘niçin oldu’ sorusu da sorulmalı, niçin mahalleli birahanelere değil de, ‘sanat galerilerine saldırıp sanat eserlerine dokunmadı’ sorusunun cevabı bulunmalı. Gentrification mahalleleri, gentrification süreçleri işlerken birer sosyal bombadır.

Birbirine en uzak sosyal profiller bu süreçte yan yana yaşarlar ve muhakkak mahalleden nazikçe de olsa, parası verilerek de olsa, bir ‘kovulan’ vardır.

Kim ne derse desin, kapitalizmin çarkı işleyecek ve sonuçta Tophane de, yeni bir Cihangir ve yeni bir Galata olacak. Cihangir ve Galata hangi çatışma süreçlerini geçirdiyse, Tophane de aynı süreçten geçecek.

Atılgan Bayar


Tophane'deki saldırının anlamı ne?

Neden ne olursa olsun, ister provokasyon, ister mahalleli baskını durum değişmez...

Bunların hâlâ yaşanabiliyor olması ürkütücüdür.

Saldırıya maruz kalanlar dün bir basın toplantısı düzenledi. Grup adına konuşan Nazım Dikbaş daha önce defalarca tehdit aldıklarını hatırlatıyor ve bu çerçevede şunları söylüyordu:

"Bu saldırılar mahallenin güvenliği açısından tehdit oluşturmaktadır. İstanbul'un merkezinde yaşanması hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu örgütlü saldırı, tüm sanat kurumları için de ciddi bir uyarıdır. Eylemin nasıl örgütlendiğine ilişkin ciddi bir soruşturma yapılarak sorumluların bulunması kentin güvenliği açısından zorunludur. Benzer olaylarda saldırganların cezasız kalması, bu tür şiddet eylemlerini gerçekleştiren gruplar için cesaretlendirici olmuştur."
Haklı...

O sergide olan yazar Cengiz Aktar'la konuştum dün, şunları söylüyordu:

"Şiddet tam bir kepazelikti. Saldırganlar oraya konuşmaya değil orayı basmaya gelmişlerdi. Peki neden? Mahalle o bölgenin elden gidiyor olmasından rahatsız, mahalleye yönelik muteber hale getirilme, soylulaştırma politikalarına bir tepki bu..."
Ve ekliyordu:

"Tabii bir de ikinci boyutu var bu işin, kullananları var. Mesela Bedri Baykam 'Bu 2. Madımak hadisesidir' gibi açıklamalar yapıyor.

Uzaktan yakından ilgisi olabilir mi? Oradaki sergilerden birisi Ekstra Mücadele'nin (Memet Erdaner) sergisiydi. İkon kırıcı bir sergiydi bu. Başta Atatürk ikonu olmak üzere ikonlaşmaya ilişkin muazzam bir yergi vardı orada... Saldırının serginin içeriğiyle ilgisi olsaydı basanlar herhalde daha çok İşçi Partililer olurdu..."

Üç boyutun altını çiziyor Aktar:
Kabul edilemez bir şiddet gösterisi...
Kentsel dönüştürme politikalarına yönelik tepki...
Ve bunun kınanmasının ötesinde siyasi kullanıma açılması...

Bu tür olaylar en hafifinden muhafaza etme, muhafazakârlık duygusunun kaba ve şiddet dolu tezahürleri olsa da ciddi izler bırakırlar...

Bununla birlikte bu tür olayların siyasi kullanımı olaylardan daha vahim tablolara yol açabilir.

İki gündür pekçok yorumcu ve kişi bu olayları siyasi iktidara, muhafazakârlaşma eğilimine bağlıyor.

Türkiye karanlığa gidiyor tezlerine malzeme haline getirilmeye çalışılıyor. Velhasıl yaşananlar araçsallaştırılıyor.:clap2::clap2::clap2:

Bu doğru bir iş değildir.
Unutmayalım ki, kutuplaşma ve tepkiyi bizzat bu tür eleştiri ve soru sormanın ötesine geçen bu tür yaklaşımlar üretir.

Ali Bayramoğlu




 
Üst