Bir yönetim nasıl çöker? nemelazım be!!!

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
Tarihî süreç içinde ihtişamlı dönemlerinden sonra batağa saplanmış ve tarihe gömülmüş nice kavimler ve yönetimler görülür. Zeval arzu edilen bir şey değildir yönetimler için. Ancak genel anlamda yönetimler zevallerini kendileri belirler. Cenab-ı Allah'ın vaz'ettiklerinden sapma ve zulme yönelme yönetimler için zevalin başlangıcıdır. İşte bir zevalin hikâyesini anlatan e-posta:

“Beşiktaş Çırağan’da Yahya Efendi Türbesi vardır bilir misiniz? Kanunî Dönemi’nde yaşamış bir âlimdir kendisi. Aynı zamanda Kanunî’nin sütkardeşidir. Halen bir mescidin de ibadete açık olduğu Yahya Efendi türbesi bugün de geçmişteki o mistik özelliğini devam ettirmektedir. Yaşadığı dönemde Kanunî ile arasında cereyan eden bir öyküden bahsedeceğim bugün size.

Kanunî Sultan Süleyman, en yüksek duruma getirmiş olduğu devletin akıbetini hayal eder, günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı diye derin derin düşünmeye başlar…
Bu gibi soruları çoğu zaman sütkardeşi meşhur âlim Yahya Efendi’ye sorduğundan bunu da sormaya niyet eder. Güzel bir hatla yazdığı mektubu keşfine inandığı Yahya Efendiye gönderir…

“Sen ilâhî sırlara vâkıfsın. Kerem eyle de bizi aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğulları’nın akıbeti nasıl olur? Bir gün olur da izmihlale uğrar mı?
” şeklinde mektubunu gönderir.
Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahya Efendinin cevabı bir bakıma çok kısa, bir bakıma içinden çıkılmaz bir hal alır:

“Nemelazım be Sultanım!”


Topkapı Sarayında bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bir mana veremez. Yahya Efendi gibi bir zatın böylesine basit bir cevapla işi geçiştireceğini pek düşünmez. Söylenmeye başlar:

“Acaba bilmediğimiz bir mana mı vardır bu cevapta?”
Nihayet kalkar, Yahya Efendinin Beşiktaş’taki dergâhına gelir. Sitem dolu sorusunu tekrar sorar:

“Ağabey ne olur mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, soruyu ciddiye al!”

Yahya Efendi duraklar:

“Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz etmiştim.”

“İyi ama bu cevaptan bir şey anlamadım. Sadece “nemelazım be sultanım!” demişsiniz. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi bir anlam çıkarıyorum.”

Yahya Efendi bu cevaptan sonra şu akıl almaz açıklamasını yapar:

Sultanım! Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlık şâyi olsa, işitenler de nemelazım, deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizleseler, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin, feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir…”
Bunları dinlerken ağlamaya başlayan koca sultan, söyleneni başını sallayarak tasdik eder, sonra da kendisini böyle ikaz eden bir âlime memleketinin sahip olduğu için Allah’a şükreder, bu türlü ikazlardan geri kalmaması için tembihte bulunarak oradan ayrılır… Mektup bugün Topkapı'da sergi halindedir…”
 
Üst