Ardından Söylenenler
1999 yılında kaybettiğimiz Musa Topbaş Efendi’nin vefatı Eğitim Bilim Dergisi’nde şöyle ilan edilmiştir:
Bir güzel insan daha ebedi makama uğurlandı. Adı, hayır ve hizmet kelimeleriyle anılan bir ailenin muhterem büyüğü, Musa Topbaş vefat etti. Cenazesinde gördüğümüz candan, içten, ihlaslı ve mübarek kalabalık, merhumun temsil ettiği inanç ve ahlakın güzel bir misalini yaşattı. (Eğitim Bilim, sayı 12, s. 63)
Musa Topbaş Hoca Efendi’nin yaktığı ilim ışığını ondan sonra da devam ettiren, Osman Nuri Topbaş, onun üstün özelliklerinden bazılarını şöyle anlatmıştır:
O, zâhirde (dıştan bakınca) beni, hakikatte ise (aslında) kendisinden feyz almış (ilminden istifade etmiş) bulunan nice insanı bırakıp âhirete intikâl etti. İfâde etmeliyiz ki, nasıl yüce bir dağın azameti (büyüklüğü), ona eteklerinden bakılınca lâyıkıyla anlaşılıp kavranamazsa, büyük şahsiyetler de böyledir. Mânevi rehberlerin birçoğu hayatlarında nice derinlikleri bilinmeden bu fâni âleme vedâ etmişlerdir.
Şu hadis-i şerif ne kadar mânâlıdır:
'Kâmil mü'minler ölmezler! Sadece dünyâ evinden âhiret yurduna hicret ederler.
Bunun içindir ki ehl-i basiret, (görebilenler) her diriye diri, her ölüye de ölü demezler. Zirâ kul vardır ki, daha hayattayken bile ölüdür ve kul vardır ki, cesedi toprağa intikâl etse (girse) de dipdiridir. Onlar, fâniliği ebedi olana fedâ ederek ölümsüzleşmiş ve zevâlden (yokoluştan) kurtulmuş müstesnâ rûhlardır.
Biz de Mûsâ Efendi Hazretleri'ne bu pencereden baktığımızda onun hakkında söyleyeceğimiz ilk söz, ''O ne güzel kuldu!'' ifadesinden ibarettir.
Hâlık'tan (Yaratıcı’dan) ötürü mahlûkâta (yaratılmışa) muhabbet (sevgi) ve şefkatte ne güzel bir kuldu!
İncelik, zerâfet ve rikkat-i kalbiyyesi (içliliği) ile bu gök kubbede hoş bir sadâ bırakan ne güzel bir kuldu!
Bu yüksek hâline rağmen ömür boyu mahviyete (tevazuya) bürünürdü. Her güzelliği Hakk'tan bilir ve dâimâ şükür hâlinde olurdu. Maddi ve mânevi hiçbir nimeti kendisine izâfe etmezdi (üzerine alınmazdı).
Bir sohbet meclisinden sonra Bosna-Hersek'teki yaraların sarılması için yardım toplanmıştı. Herkes kendi adına belli bir yardımda bulunduğu mecliste, O, büyük bir meblağ uzatmış ve, "Bir dostun buraya verilmek üzere fakire emâneti" diyerek takdim etmişti.
ALLAHA EMANET OLUN