BiR LEYLA iKi MECNUN

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
İki Mecnûn vardı Leylâ zamanında...

İkisi de " Ben Mecnûn'um" diyordu. Devrin padişahının kulağına ulaştı iki Mecnûn'un varlığı... Olmamalı idi böyle bir şey!! Öyle ya şu koca âlemde tek bir Leylâ var; nasıl olur iki Mecnûn!?...

Birisi aşkında kesinlikle sahtekardı padişaha göre...

Ferman çıkardı padişah " Tiz gele her iki Mecnûn olma iddiasındakiler! "

Ferman padişahın, derhal huzura getirildi iki Mecnûn'da... Padişah sordu:

" Bir Leylâ var ne olaki iki Mecnûn? Birinizden biriniz yalancı, sahtekar! İşimi uzatmayın, hanginiz söyleyin bana hakiki Mecnûn!?.. "

İkisi birden dediler: " Padişahım Mecnûn benim! "

Padişah " imtihan ederim, yazık olur size, doğruyu söyleyin! " dedi. İkisi birden yine " imtihanına razıyız ey ulu hükümdar" dediler.

Padişan emr buyurdu " Hemen kütük ve balta gelsin! " " Hanginiz hakiki Mecnûn şimdi anlayacağız " dedi.

" Leylâ'ya olan aşkı için kim elini kestirirse onun Mecnûn olduğunu anlayacağım... " Derhal atıldı Mecnûn'luk iddiasında bulunanlardan biri:

" Kes hünkârım! Bu el Leylâ'ma kurban olsun! "

Koydu elini kütüğe, baltayı vurdu cellat ve eli kesik halde feryâd etti o :

" Leylâ'm! Leyla'm!... "

Diger Mecnûnluk iddiasında olana yöneldi cellat:

" Hadi bakalım sıra sende anlayacağız şimdi sen mi Mecnûn; o mu Mecnûn!..."

Mecnûn, öyle bir bakışla baktı ki cellada, cellad korkusundan üç beş adım geriledi.

" Behey adam! " dedi Mecnûn..

" Behey adam! Ben Leylâ'mın elini kestirmeeeemmm! "
 

ÇiLe-i AşK

Asistan
Katılım
21 Eki 2006
Mesajlar
542
Tepkime puanı
2
Puanları
0
biri mecnunda kalmış iken takılı, digeri geçmiş mecnunlugu leyla olmuş çoktan .
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Sultan IV. Murad Han insanlığın en baş düşmanlarından olan içki ve tütün yasağını sıkıca kontrol ederdi. Edirnekapı dışında ışık gözüken bir binaya girer. İçerde tütün içenlerin duman ve kokusunu fark edince sorar:

- "Tütün içmenin yasak olduğunu bilmiyor musunuz?"

Kahveci şu cevabı verir:

-"Erenler, uzun etme, haydi sende çek".

Padişah yine sert bir sesle çıkar.

-"Padişahın emirlerine karşı gelmenin ne demek olduğunu bilmiyormusunuz?"

Bu söz üzerine şüphelenen kahveci:

-"Adınızı bağışlar mısınız?" der.

Padişah da:

-"Murat" cevabını verir. Kahveci tekrar sorar:

-"Sultanlığı" da var mı?

Padişah:

-"Evet" deyince kahveci hemen yere yatıp uzanıp şöyle der:

-"Öyle ise buyrun cenaze namazına".
 

ORHAN_1071

Üye
Katılım
29 May 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
K.MARAŞ
kardeşim diline sağlık. güzel bir hikaye. bir de ben anlatayım. bir gün murat han kılık değiştirip karışır halk arasına. akşamüstü bir sandala biner ve sandalcıya
_karşıya çek der
sandalcı asılır küreklere.bir müddet sonra sandalcı bir şişe üzüm suyu çıkarır ve başlar içmeye.bizim padişah sorar;

_nedir o? sandalcı cevap verir

_üzüm suyu. padişah

_ yasak değilmi o diye sorar yeniden.sandalcı

_aman der kim görecek denizin ortasında.

ve padişaha da uzatır şişeyi ama murat han almaz ve derki ben padişahım.atar üstündeki elbiseler. adam şaşırır korkar eli ayağına dolanır ama yapacak bnir şey yoktur.murat han adama derki;

_sana bir soru soracağım, bilirsen seni affederim der. Adam

_sor padişahım der. Murthan sorar.

_ şehre hangi kapıdan giricemi bilirsen seni affederim der.

sandalcı asılır küreklere ve karşıya varırlar. adam sandaldan inmeden önce padişahın eline cevabı yazdığı kağıdı bırakır ve inerler sandaldan.padişah kağıda bakar ve .
_affettim seni der. adam svinçle atlar sandalına ve tekrar açılır denize.
Adamın verdiği kağıtta şunlar yazmaktadır.

_ŞEHRE, SURLARDAN YENİ AÇTIRACAĞINIZ KAPIDAN GİRECEKSİNİZ PADİŞAHIM.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
Ne zaman hayatinda bazi seyler tasinamaz hale gelirse, ne zaman 24 saat kisa gelmeye baslarsa, O zaman mayonez kavanozu ve 2 fincan kahveyi hatirlayiniz!

Bir gün bir profesör, masasinin üzerinde birkaç kutu oldugu halde felsefe dersindedir. Ders basladiginda, hiçbir sey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alir ve içerisini tenis toplari ile doldurur.Ve ögrencilere kavanozun dolup dolmadigini sorar,Ögrenciler ittifakla kavonozun doldugunu ifade ederler.

Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldigi çakil taslarini, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakil taslari kayarak, tenis toplarinin aralarindaki bosluklari doldurur.Ve ögrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadigini sorar,Onlar da "evet" doldu derler.

Tekrar profesör masanin üzerindeki diger kutuyu eline alir ve içindeki kumu yavasça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakil taslarinin aralarindaki bosluklari doldurur.

Ve tekrar ögrencilere kavanozun dolup dolmadigini sorar, ögrenciler de koro halinde "evet" derler.Bu sefer profesör masanin altinda hazir bekleyen 2 fincan kahveyi alir ve kavanoza bosaltir, kahve de kumlarin arasinda kalan bosluklari doldurur.

Ögrenciler gülerler!

Profesör ögrencilerin gülüsünü destekleyerek "eveet" diyerek; ben "Bu kavanozun sizin hayatinizi simgeledigini ifade etmeye çalistim" der. Söyle ki; bu tenis toplari hayatinizdaki önemli seylerdir; dininiz, ibadetleriniz,aileniz, çocuklariniz, sihhatiniz, arkadaslariniz ve sizin için önemli olan seylerdir. Sayet diger seyleri kaybetseniz de, bu önemli seyler kalir ve hayatinizi doldurur.

O çakil taslari ise daha az önemli olan diger seylerdir; isiniz, eviniz, arabaniz vs. Kum ise diger ufak tefek seylerdir."Sayet kavanoza önce kum doldurursaniz..." diye, anlatmaya devam eder, "çakil taslarina ve özellikle de tenis toplarina (yeterli) yer kalmaz. Ayni sey hayatimiz için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek seylere harcar, israf ederseniz, önemli seyler için vakit kalmayacaktir.

Dikkatinizi mutlulugunuz için önem arzeden seylere çevirin. Çocuklarinizla oynayin. Sihhatinize dikkat edin. Esinizle yemege çikin. Evinizin ihtiyaçlarini karsilayin. Öncelikle tenis toplarini kavanoza yerlestirin. Öncelikleri, siralamayi iyi bilin. Gerisi hep kumdur.

Bu ara bir ögrenci parmagini kaldirir ve sorar; "Peki, o iki fincan kahve nedir?"

Profesör gülerek: "Bu soruyu sorduguna sevindim. Hayatiniz ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlariniz ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar vakit ayirin!"
 
Üst