Bir genelev polisinin itirafları

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Genelevlerin kapatılması tartışması ile polis yerine özel güvenlik elemanları tarafından korunmaları önerisi, gündemden düşmüyor. Biz de uzun

yıllar Karaköy'deki genelevde görev yapan bir polis memuruyla tanık olduğu olayları ve bu tartışmaları konuştuk. Halen başka bir yerde görev

yaptığı için kimliğini saklayan polis memurunun itiraflarına çok şaşıracaksınız.

1990'lı yıllar... İstanbul Emniyet Müdürü olarak Necdet Menzir'in atanmasıyla, birtakım 'yer değişiklikleri' yaşandı. Bunun nedeni ise

genelevdeki usulsüzlüklerin Menzir'in kulağına gelmesiydi. Menzir, işin başına gelir gelmez genelevde görevli ikisi polis, ikisi bekçi olmak üzere

dört kişinin işine son verdi. Yerine ise dönemin Beyoğlu İlçe Amirliği'nden iki polis ve iki bekçiyi getirdi. İşte bu söyleşi, o dönemin yasal

tanıklarından birinin yaşadıklarını anlatıyor. Polis memuru H.K., halen başka bir yerde görev yaptığı için adını açıklamıyoruz. H.K.'nın itiraflarını

sorduğumuz üst düzey bir polis müdürü de 'Çankırı ve İstanbul'daki genelev operasyonlarında maalesef bu tür ilişkiler olduğu görüldü' diyerek

polis memurunun söylediklerini doğruladı.

Gündüz öğretmen akşam hayat kadını


Genelevdeki görevlerimizi sonra öğrendik; giriş-çıkışı sağlamak, kimlik kontrolü yapmak, kadınların çalışma karnesini kontrol etmek ve onları

ayda bir doktor kontrolüne göndermekti işimiz. Birkaç ay geçtikten sonra çalışma karnesinin ne işe yaradığını öğrendim ve bir de baktım ki

980 kadından 400'ünün çalışma karnesi yok! Çalışma karnesi olmayan kadınların hepsini dışarı attım. Kaçak olarak çalışıyorlardı; içlerinde

öğretmen, bankacı ve ev hanımı bile vardı. Mesela bir kadın gündüz öğretmenlik yapıyor, okuldan çıktıktan sonra da genelevde çalışıyordu.

Yine tayin olduğum ilk dönemlerde gündüz Bankalar Caddesi'nde bankada çalışıp gece saçına peruk takarak çalışan hayat kadını vardı.

Genelevde yatılı olarak çalışan kadınlar ise orada yaşıyordu. Onların dışarıya çıkmaları kesinlikle yasaktı. Hayat kadınlarının yüzde 70'i esrar

kullanıyordu. Kapıyı kapatsam, bacadan içeri sokmaya çalışıyorlardı.

ASALA'ya bir kez para yardımı yaptığını söyledi

Manukyan'ın hayatının film yapılacağını duyuyorum. İbret olarak yapılmalı bence... Böyle bir kadın Türkiye'de nasıl vergi rekortmeni oluyor?

Ondan daha çok kazanan işadamları var. 980 kadının kazandığını, 100 bin işçi çalıştıran holdingler kazanamıyor muydu? Hiçbiri kazandıklarını

beyan etmiyor, kaçırıyordu. Fakat Manukyan'ın en çok övündüğü şey vergi rekortmenliğiydi. Yaptığıyla övünmüyordu ama utanmıyordu da.

Onun övündüğü tek şey vergi rekortmeni olmasıydı. Ben işiyle ilgili soru sormaya başladığımda her seferinde limonlu soda istetir ve konuyu

kapatırdı. Ben Ermeni meselelerini de açardım mesela... Manukyan'a "Sen Ermeni asıllısın, geçmiş dönemlerde ASALA adına para istediler mi

senden?" diye sorardım. "Ben Türküm kardeşim. Bu memleket benim. Dedem de, ninem de, Türk'tü" derdi. Bir kere ASALA'ya para verdiğini

ama daha sonra yine istediklerinde vermediğini söylemişti.

Geneleve taksiyle gidip geliyordum

Ailem genelevde görev yaptığımı bilmiyordu. 'Beyoğlu'nda ekiplerde çalışıyorum' diyordum. Genelevin önünde bekleyen taksilerle işe

geliyordum. Bizi sabah alır, akşam bırakırlardı. Manukyan taksicilere talimat vermişti, o ödüyordu taksilerin ücretini. Arkadaşlarım da benimle

dalga geçiyordu, 'satış nasıl' diye takılıyorlardı.

Polislere ticari taksi plakası hediye etmişti


Manukyan'ın Şişli'de de muhabese bürosu ve yazıhanesi vardı. Diğer işlerini oradan takip ederdi. Benim bildiğim 220 tane ticari taksisi vardı.

Hatta bana da bir ticari taksi hediye etmek istedi ama ben kabul etmedim. O dönemde İstanbul Belediye Başkanı olan Nurettin Sözen binlerce

ticari taksi plakasını satışa çıkarmıştı. Manukyan da bunlardan 220 tanesini satın almıştı. On taksi plakasını polislere dağıttı. Tarlabaşı

Bulvarı'nda dairesi vardı. Hatta Beyoğlu Ekipler Amirliği'nin binası da onundu, emniyete kiraya vermişti. Manukyan çok büyük paralar kazandı.

Genelevdeki odasında çelik kasa vardı ki büyüklüğü 1 buçuk metre. O çelik kasaya parayı zorla sıkıştırırdı.


Ana, verin o mübarek elinizi öpeyim!


Emniyet teşkilatından müdürler, amirler telefon açıp 'Hanımefendi orada mı?' diye sorarlardı. Eğer oradaysa yanına gelir ve isteklerini

bildirirlerdi. Örneğin, bir amir gelir, "Hanımefendi, ekip otosuna dört lastik ihtiyacımız var" derdi. O da karşılardı. Memurlar ise Manukyan'a

'Ana' diye hitap ederdi. Bir keresinde Şişli zabıta müdürlerinden biri Manukyan'ı yolda görüp eline sarılmıştı, öpmek için. Manukyan elini

öptürmek istemedi. Zabıta müdürü de 'Ana verin o mübarek elinizi öpeyim' diye ısrar edince elini uzatmış ve adam da öpmüştü.

Gece gelip 'Aç kapıyı' diyen polis vardı


Birçok üst düzey bürokrat, emniyet mensubu Manukyan'la görüşürdü, genelevin içinde ofis olarak kullandığı 17 numaralı odada. Kimi

muhabbetine geliyordu kimi başka ilişkiler için... Örneğin, bazen gece nöbetçi müdür '3370' gelirdi. (Bu kod, gece İstanbul Emniyet

Müdürü'nün yerine bakan nöbetçi müdürün telsiz kodudur) Ona açmazdım kapıyı. Çünkü Necdet Menzir'in kesin talimatıydı, "Gece 3370 bile

gelse kapıyı açmayacaksın" diye talimat vermişti. Niye geldiğini de bilmiyorum. Ya Manukyan'ı ziyaret edecekti ya da başka şeyler yapmaya

gelecekti. Gece, İstanbul'dan sorumlu müdürün, Manukyan'ın yanında ne işi var? Gitsin İstanbul'un asayişiyle uğraşsın. Ama tabii tepki

çekiyordum. Kapının önünde bağırıyorlardı; 'Şu anda Emniyet Müdürü benim. Aç kapıyı, sana emrediyorum' diye. Ama açmıyorduk kapıyı... Ben

tanıdığım polislere kapıyı açıyordum.

Politikacı araya girdi, kaçak kadını bıraktık

Manukyan'ın çalıştırdığı başka evler de vardı ve legaldi. Bir gün Cihangir'de illegal çalışan bir evi basmıştık. Ev sahibi patroniçe "Beni gözaltına

alamazsınız" diye direndi... Kadın üst düzey bir politikacının dostu olduğunu söylüyordu. Gözaltına aldık ama almaz olaydık! Başta adını verdiği

o politikacı olmak üzere beş milletvekili daha bizi aradı. Kadını bıraktık.

40 milyara sokağı temizletiyordu

Odönemlerde gayri meşru işler çok oluyordu. O sokakta Oflular vardı. Hatta Cevahir ailesinin amca oğulları o sokağa hakimdi. Bir de genelevin

karşısında Cumhuriyet Lokantası vardı. Kadınların dışarıdan yemek yemesi yasaktı, her türlü ihtiyaçlarını içeriden karşılamak zorundaydılar.

Ama bazıları dışarıdan yemek yemek isterse bu lokantaya sipariş verirdi. Lokantada normalde herkese 1 milyon lira olan çorba, hayat

kadınlarına 5 milyon liraydı. Manukyan sokağın temizliğini de Cevahirler'e vermişti. Aslında aylık 1 milyara temizlenecek olan bu sokağı

Cevahirler ayda 40 milyar liraya temizlerdi.

İçeride Suşehirliler dışarıda Oflular

Benim dönemimde beş hayat kadını tövbe edip hacca gitmişti. İşi bıraktılar. Ama öyle kolay değildi bırakmak. Manukyan onlara sözleşme

imzalatıyordu. Ardından da bu hayat kadınlarını kendisine borçlandırıyordu. Orada çalışan her kadının mutlaka dışarıda bir dostu vardı.

Genelevde çalışan kadın, dostuna para yetiştiremediğinden Manukyan'dan faizle para alırdı. Olan çalışan kadına oluyordu. Ödeyemediği için

ömür boyu çalışmak zorunda kalıyordu. Eğer içeride çalışan kadınlardan birisi parasını ödemeden kaçmaya çalışırsa, Manukyan hem adli

mercilere başvurarak hakkında yasal takip başlattırıyordu, hem de gayri meşru yoldan Oflulara söyleyerek kaçak kadını buluyordu. Oflular

yakaladıkları kadını çalışmaya mecbur ediyorlardı. Kadınlar bana hiçbir şey anlatmazdı korkudan... Manukyan'ın içerideki işlerine Sivas

Suşehirliler, dışarıdakilere Oflular bakıyordu.

Manukyan geceleri hasılatı almaya gelirdi

Karaköy'de genelevin bulunduğu Zürafa Sokak'ta (çıkmaz sokak) 42 tane ev vardı. Bunlardan beşi Sümbül Yaşar Karasu adındaki Erzurumlu bir

kadına aitti. Geri kalan 37 ev de Matild Manukyan'ındı. Ama daha önce bütün evler Karasu'nunmuş, Manukyan onun terzisiymiş. Hem

Karasu'ya hem de genelevde çalışan kadınlara elbiseler dikiyormuş. Bana bunları kendisi anlatmıştı. Sonra bakmış ki bu işte çok para var,

terziliği bırakıp bu işe başlamış. Hayat kadınlığı yapmadığını biliyorum, yalnızca kızları çalıştırırdı. Bir de Manukyan'ın her evinin bir sorumlusu

vardı, onlar da bir mesul müdüre bağlıydı. Sabahtan akşama kadar orada bulunmak zorundaydılar onlar... Manukyan her gece mutlaka gelir,

asla ön kapıdan içeri girmezdi. Zürafa Sokak'ın Bankalar Caddesi'nden bir girişi vardı, oradan içeri girerdi. Ayrıca Yüksek Kaldırım Caddesi'ndeki

işhanlarının yüzde 70'i de Manukyan'ındı. Oralardan da evlere girerdi. Genelevin içindeki 17 numaralı oda onun ofisi gibiydi, orada kimse

çalışamazdı, özel görüşmelerini yapardı bu odada. Gece saat 1.00'da gelir, 04.30'da çıkardı. Biz genelevin kapılarını saat 23.00'da kapatırdık,

içeride olanları da gece 24.00'da çıkartırdık. 17 numaralı evin önüne her evin sorumlusu dizilir, günlük hesabını getirirdi. Düşünün 37 kişi sıraya

dizilmiş, hesap veriyor... Kuyruk bayağı uzundu. Manukyan her gece günlük hasılatı oradan alarak ayrılırdı. Yanında koruma olmazdı, mesul

müdürlerin sorumlusu Oktay olurdu. Yanlış hatırlamıyorsam, şoförünün adı da Kambur Necati'ydi.


SABAH / Emrullah ERDİNÇ
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
gün aydın abdullah bey gün aydın manukyanın ölümüyle tarikatlar ayağı çözüldü adnan oktar elit birokrat ların kızlarını oğullarını pazarladığı görüldü adamı mahkum ettiler guya şimdi tavşan oynatıyor cübeli yabancı kızları pazarlarken yakalandı uluslararası rezillik olmasın diye konu kaydırıldı mafya ilişkisine şimdi yanmaz kefen pazarlıyor yani tavşan oynatıyor
mustafa islam oğlu erkek öğrenciye sarkıntılık ettiği için ceza yiyor sonra gelsin paralar zenginlikler şimdi tavşan oynatıyor
anlıyacağın abdullah kardeşim bize düşen onlara
ALLAHIN c.c. gazabını hatırlatıp kuranı önümüze alıp anlaya bildiğimiz kadar anlayıp uygulamaya geçmeliyiz ömrümüzün belki yarısını belki tümünü geçirdik çok manuk yan dinledik bu gün yüksek seviyeli iş merkezlerinde zengin malikanelerde devam eden fuşiyatı kim durduracak bu günki vergi rekoru kıran iş adamlarıyın manukyan tarafı olduğunu kim inkar edecek
her şeye önerge veren kanun çıkaran meclisinde bir tane müslüman çıkıpta şu genel evleri kaldırın haramdır dedimi?
bir kere celal doğana vede fatma giriğe sermaye siz olun diyen şevki yılmaz bey vardı onuda toz duman ettiler adamın adı yok

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/223217/sevki-yilmazin-genelev-aciklamasi-1990
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Geneleev üzerinden bile tasavvuf tarikat düşmanlığı hezeyanı ya pesss....
 

ömerusta

Kıdemli Üye
Katılım
16 Ocak 2012
Mesajlar
6,913
Tepkime puanı
239
Puanları
0
Geneleev üzerinden bile tasavvuf tarikat düşmanlığı hezeyanı ya pesss....

hayır umuhan kardeşim bir gerçeğe parmak bastım müslüm gündüz bir tarikat şeyhi idi adnan oktar da dün cübbeli yabancı kadın pazarlamadan yargılandı mustafa islam oğlu erkek çocuğa cinsel tacizden yargılandı hangisi yalan ?
burada tarikat düşmanlığı değil gerçeği var lutven benden özür dileyin tersini ısbatlayın ben özür dileyim
 
Üst