Kadir Razlık
Kısıtlı Erişim
BİR BAYAN YAZARA
Sayın Bayan «Turgut Bey oğlum» diye yazdığınız mektubu bize de okudular.
Tesettür hakkında şöyle diyorsunuz:
«Ben başımı örtmemekle günah işliyorsam bu, Allah'ımla benim aramda bir mes'eledir. Hesabını verecek olan başkaları değil, benim. Kaldı ki TESETTÜR, kafayı sımsıkı sarmak değil, iffet ve edep dahilinde giyinmektir.»
Allahü teâlânın emri olan başı tamamen kapatmadan iffet ve edep dahilinde
giyinmek nasıl oluyormuş ki? Sonra «Benim komünistliğim banadır, başkalarını
ne ilgilendirir?» demek belki de din adına konuşup dini yıkmaya çalışmaktan çok
hafif kalır. İnanmadığı halde başını açan bunca bayana bir sözümüz var mı?
Günahınız bizi ilgilendirmez ama cariye kıyafetini MÜSLÜMAN HÜR KADIN kıyafeti
gibi takdim etmeniz dinimizin tesettür emrini ilgaya kalkışmak demek değil midir?
«Ben kapanamıyorum, fakat ilâhi emre uyup kapananı tebrik ederim» deseydiniz küçülür müydünüz? Asıl fazilet hakkı
itiraf etmektir. Açık gezmek sadece günahtır, Allah affedebilir, ancak tesettürü inkâr küfür değil midir?
Yine mektubunuzda diyorsunuz ki:
«Hz. Ömer zamanında, Halifeden bazı müşküllerini çözmesi için mescide bir kadın gelir. Kitaplar, kadını esmer,
uzun boylu, kır saçlı diye tarif eder. Hulefa-i Raşidin devrindeki kadınların saçları görünür günah olmaz da,
bugünküler gösterince mi günah olur?»
Kaynak göstermeden nasıl böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Böyle bir hâdise vâki olsa bile, gelen kadın Yahudi mi idi,
Hıristiyan mıydı veya cariye mi idi? Hattâ daha ileri giderek o gelen kadın müslümandı ve başını açmak suretiyle günah işledi
diyelim. Peki o devirdeki bir kadın günah işledi diye biz de mi işleyelim? Tesettür, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit iken böyle
bir yola cür'et etmeniz çılgınlıktan da ötedir.
Türk Tarihinden bahseden kitabınızın birinci cildinin yirminci sayfasındaki Hazret-i Muaviye radiyallahü anh ile ilgili isnat ve
iftiralarınızı buraya nakletmeye haya ediyoruz. Bu hususta Millî FİKİR'in 12. sayısını veya MEZHEPSİZLER kitabından
ESHAB-I KİRAM ile ilgili bölümü okumanızı tavsiye ediyoruz.
Ramazan Çetin – ILGIN
Sayın Bayan «Turgut Bey oğlum» diye yazdığınız mektubu bize de okudular.
Tesettür hakkında şöyle diyorsunuz:
«Ben başımı örtmemekle günah işliyorsam bu, Allah'ımla benim aramda bir mes'eledir. Hesabını verecek olan başkaları değil, benim. Kaldı ki TESETTÜR, kafayı sımsıkı sarmak değil, iffet ve edep dahilinde giyinmektir.»
Allahü teâlânın emri olan başı tamamen kapatmadan iffet ve edep dahilinde
giyinmek nasıl oluyormuş ki? Sonra «Benim komünistliğim banadır, başkalarını
ne ilgilendirir?» demek belki de din adına konuşup dini yıkmaya çalışmaktan çok
hafif kalır. İnanmadığı halde başını açan bunca bayana bir sözümüz var mı?
Günahınız bizi ilgilendirmez ama cariye kıyafetini MÜSLÜMAN HÜR KADIN kıyafeti
gibi takdim etmeniz dinimizin tesettür emrini ilgaya kalkışmak demek değil midir?
«Ben kapanamıyorum, fakat ilâhi emre uyup kapananı tebrik ederim» deseydiniz küçülür müydünüz? Asıl fazilet hakkı
itiraf etmektir. Açık gezmek sadece günahtır, Allah affedebilir, ancak tesettürü inkâr küfür değil midir?
Yine mektubunuzda diyorsunuz ki:
«Hz. Ömer zamanında, Halifeden bazı müşküllerini çözmesi için mescide bir kadın gelir. Kitaplar, kadını esmer,
uzun boylu, kır saçlı diye tarif eder. Hulefa-i Raşidin devrindeki kadınların saçları görünür günah olmaz da,
bugünküler gösterince mi günah olur?»
Kaynak göstermeden nasıl böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Böyle bir hâdise vâki olsa bile, gelen kadın Yahudi mi idi,
Hıristiyan mıydı veya cariye mi idi? Hattâ daha ileri giderek o gelen kadın müslümandı ve başını açmak suretiyle günah işledi
diyelim. Peki o devirdeki bir kadın günah işledi diye biz de mi işleyelim? Tesettür, Kitap, Sünnet ve İcma ile sabit iken böyle
bir yola cür'et etmeniz çılgınlıktan da ötedir.
Türk Tarihinden bahseden kitabınızın birinci cildinin yirminci sayfasındaki Hazret-i Muaviye radiyallahü anh ile ilgili isnat ve
iftiralarınızı buraya nakletmeye haya ediyoruz. Bu hususta Millî FİKİR'in 12. sayısını veya MEZHEPSİZLER kitabından
ESHAB-I KİRAM ile ilgili bölümü okumanızı tavsiye ediyoruz.
Ramazan Çetin – ILGIN