Bîçaredir ümmet, isyanına bakma!

_Nihade_

Gafleti eyLe Heba
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
2,061
Tepkime puanı
581
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ankara
Hayatımız boş mu geçiyor, yoksa hadislerle onu imar mı ediyoruz?



Ali almış sancağını elineÇekilip giderler mahşer yerineHasan’ı, Hüseyn’i almış yanınaAh ümmetim diye ağlar Muhammed. (S.A.S)





Bir savrulma yaşadığımız kesin. Öyle ki, nereye gittiğimizi, ne yaptığımızı bilmiyoruz. Kendimizi ve yaşadığımız hayatı sorgulamıyoruz. Meş’um rüzgârlar esiyor üzerimize. Zamanın insanı ise bu rüzgârda çerçöp gibi savruluyor dört bir yana. Bu baskıcı ve katı düzen bizi de yutmak istiyor elbette. Ancak, bizim kaçabileceğimiz bir yer var. Onun adı Hakikat, yani İslam. Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimiz, Allah’ın, İslamiyet nurunu tüm dünyaya yayması için seçtiği kulu. Biz ise o mübarek Rasul’un mücrim ümmetiyiz.


14279.jpg

Şeyh Galib mi, biz mi?

Bî-çâredir ümmetlerin isyânına bakma
Dest-i red urup, hasret ile Dûzâha kakma
Rahm eyle amân, âteş-i hicrânına yakma
Ez-cümle kulun Gâlib-i pür-cürmü bırakma
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed’sin efendim
Hak’dan bize sultân-ı mü’eyyedsin efendim
diyor Şeyh Galib. O, böyle derken elbette engin tevazuunun gereğini sergiliyordu. Biz ise dolu mideler ve ferasetsiz bakışlarla boş boş dolaşıyoruz ortada. Asıl pür-cürm biziz ama Şeyh Galib kendisini öyle niteliyor. İlginç değil mi?


Bir telafi yolu
İnsan olmamız hasebiyle birçok hata yapabiliriz. O kadar ki, bazen hatalarımız ve günahlarımız korkunç boyutlara ulaşır. Çoğunlukla gaflet eseri olan bu hatalarımızı nasıl telafi edebiliriz peki? Benim aklıma bir fikir geliyor. Mademki ol Hazret-i Rasul’un ümmetiyiz, öyleyse onun mübarek sözlerini zikrederek, onu hayatımıza taşıyarak bir nebze olsun günahlarımızı hafifletebiliriz.

14280.jpg

Hadis konuşsun dilimiz

Yaşadığımız ahlakî, zihnî ve kalbî sefaletin bir son bulması gerektiği feraset ehlinin malumudur. Öyle düşünüyorum ki hadis-i şerifleri, yalnızken de, ailemiz ve arkadaşlarımızla beraberken de bol bol zikretmek ve sünnet-i seniyye’ye ittiba etmek yaralarımıza merhem olabilir.

Rahmeten lil’âlemin
Gelin, malayâni ile tahrip edilmiş dillerimizi imar edelim. Sevdiğimiz dostlarımızın, kardeşlerimizin, hocalarımızın yanında hadis-i şerifler zikredelim. Bol bol hadis okuyalım. İnsanlık, diriltici bir nefhaya muhtaç. Biz hadis-i şeriflerle insanları irşad edelim, ki insanlık “rahmeten lil’alemin”in mübarek sözleriyle yepyeni bir hayata kavuşsun.

Hakikat Güneşi’ne yüzümüzü dönelim
Biliyoruz ki Ebu Leheb ölmedi, Ebu Cehil ise kıtalar dolaşıyor. Modern ve post-modern Ebu Cehil’ler her ne kadar bizi durdurmaya çalışsa da biz yılmayalım. Sünnet’i hayatımıza taşıyalım, hadis-i şerifler okuyalım, naatlar okuyalım. Reel-politiğin serin sularına atlayıp orada erimektense, hadislerle dinçleşelim, dik duralım. Modern çağın bir belası olan ampul yerine, Hakikat Güneşi’ne yüzümüzü dönelim. Sonra? Sonrası şairin dediği gibi:
“konsun -yine- pervazlara
güvercinler;
hu hu’lara karışsın
aminler...
mübarek akşamdır;
gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!”
 
Üst