eylül
Veled-i kalbî
İyi olmadığım anlardan birindeyim şu an...Aslında tamda bu anlarımda kabuğuma çekilmeyi severim... Ya da aksine bir şeyler yapmaya çalışarak, bu havayı değiştirmeye çalışırım.
Bu sefer olmadı. Her neyse...
Bir manifesto niteliğinde olan şu yazıyı; beynime işledim.
Sonra dedim; olmuyor böyle, hep birlikte okuyalım...
Bu sefer olmadı. Her neyse...
Bir manifesto niteliğinde olan şu yazıyı; beynime işledim.
Sonra dedim; olmuyor böyle, hep birlikte okuyalım...
İnsan hayatındaki boşlukları doldurmak için yaşayan ve öldüğünde söz konusu boşlukları bomboş durandır.
İnsan, yaşanmamış hayatlar biriktirmekle ömrü geçendir. Başkalarının hayatlarını, düşüncelerini yaşar durur. Ne zaman kendimizi yaşayacağı aklına bile gelmez. Zira basit yaşamak kolay gelir insana ve kolaydır da.
İnsan, ölümlerden hayat devşiren, yaşam büyütendir. Her ölümle hayatımıza hayat katarız, gizlice, utanarak ama her seferinde.
İnsan, Rabbine karşı tüm renkleri ile çırılçıplaktır. Yine de insan Rabbinden bir şeyleri saklayabileceğini sanandır.
İnsan, ne kadar günahkâr olursa olsun Rabbinin kendisini bağışlayacağına dair bir gönlünde bir umudu olandır.
İnsan, ikinci el hayatlar yaşayandır.
İnsan, yalnız, yapayalnızdır ki tüm hayat koşusu ve uğraşı bu yalnızlıktan kurtulmak içinidir.
İnsan, hayata tutunmak için hiç akla gelmedik uğraşlar üretendir.
İnsan, diğerlerine rağmen Ben merkezli yaşayandır.
İnsan, meleğe karşı şeytana yakın durandır.
İnsan, koskoca dünyaya karşı küçücük, aciz adet hiç konumundadır. Durum böyle iken içerisinde Tanrı olma arzusu da vardır. Zıtların birleşimi bu olsa gerek.
İnsan, günahla açıklanamayan bir yakınlık kurabilendir.
İnsan, suçladığı insanlar gibi davrandığının farkına varamayandır.
İnsan, putlarını kendi icat eden ve gönüllü tapandır.
İnsan, dünün doğmuş çocuğu, yarının doğacak çocuğudur. Dün ve yarın düşüncesi insanın bugünü unutmasına, anı yaşamasına engeldir.
İnsan, kendi tünelinde sürekli haykırandır.
İnsan, kendini Allah’a yakın hissetmesinin hemen akabinde Şeytan ile dostluk kurabilendir.
İnsanın, değiştiğine inanması kendini kandırmasıdır ve bu kandırmaya insanoğlu dünden razıdır.
İnsan, sürekli ölümler ve doğumları arasında gider gelir. Bu ölüm ve doğumlar insanı inşa eder. İnsan inşa olabilen bir varlıktır, kendisi tarafından.
İnsan, insan olmaktan çıkabilen bir varlıktır.
İnsan, her şeyi yitirdikten sonra kalandır. Dolayısı ile sen yitirdiklerinden sonra en dipte kalanlarsın. Yitiremediklerinsin.
İnsan, bir türlü hayatı anlayamadığı halde yaşamadan edemeyendir.
İnsan, insana hasrettir.
İnsan, kendini başka bir insanda yani aynada tanıyandır.
İnsanın, içindeki sonsuzluk özlemi ve sürekli gitmek arzusu, Rabbine olan özleminin dile gelişidir. Aslında insan Rabbine dönük yaşar, her adımda O’na koşar da bilmez.
İnsan, aniden ölüverendir.
Sulhi Ceylan
[email protected]